Liberteryen Milei Arjantin’de merkez bankasını kapatacağım, dolara geçeceğim deyince dünya sallandı, yeni bir fenomenimiz var diyerek manşetlere taşıdı. Star Wars çorapları ile meşhur Justin Trudeau, Oppenheimer yerine Barbie filmine gidince artık şaşırmayan dünya, ABD kongresindeki yeminli UFO ve uzaylı ifşalarını bile en fazla iki haftada tüketti. Milei ikinci turu alırsa sözünü tutabilir mi bilinmez ama bu sayfada İstanbul Ekolünü takip edenler bunların hiçbirine şaşırmıyor. İlk bilen değil, doğruları önden bilenlerden oluyor. 29 Ocak 2020, Şalom Gazetesi, İstanbul Ekolü Manifestosunda yazmıştık. Madde 13 ve Madde 10 şu cümlelerden oluşuyordu:
“13. Merkez bankacılığı (ve bağımsızlığı) sona ermiştir. Bir sonraki küresel mali krizde merkez bankalarının iflasları görülebilecektir. Senyörler (hükümetler) merkez bankalarından güçlerini geri istemektedir, burjuva kendi parasıyla (örneğin Facebook Libra) rekabet etmeye çalışırken, proletarya kendi kripto paralarını yayınlayarak karşılık vermektedir.”
“10. İstanbul Ekolü katkı koymaya hazır herkesi ve her liberal evrensel düşünceyi kucaklamaktadır. Hatta en liberal olduğunu iddia eden Avusturya İktisat Okulunu ve Liberteryenleri dahi.”
Merkez bankasız ülke olur mu? Var tabii, Panama mesela. Resmi para birimi dolar, ülkesinin bir merkez bankası yok. Afrika’da 15 ülkenin üç farklı para birimini Fransız merkez bankası basıyor. Haliyle senyoraj gelirleri de Fransız hazinesine yazıyor. Afrika’da merkez bankası (kendisinin) olmayan ülkeler var.
Ekvator, El Salvador, Puerto Rico, Zimbabwe, Panama gibi ülkeler ABD dolarını resmi para birimi olarak kullananlardan bazıları. Zimbabwe Temmuz 2023’de %175 enflasyon gördü. Milei dolarizasyonu ve enflasyonu dolara geçerek çözeceğim diyor ama Panama 100 yıldır ABD dolarını kullansa ve merkez bankası olmasa da enflasyon yaşayan ülkelerden biri. El Salvador 2001’de doları resmi para birimi kabul etmesine rağmen satınalma gücü kaybı nedeniyle 2020 yılında Bitcoin’i ikinci resmi parası olarak kabul etmişti. Geçen yaz %7,66 enflasyonla zirveyi gördü. Yani merkeziyetsiz finans veya dolar fark etmiyor, enflasyon herkesi buluyor. Demek ki, faizli veya faizsiz enflasyonu çözmenin yolu, hele hele arz enflasyonunda, para politikalarından değil üretimden geçiyor. Ancak yine daha önce yazmıştık. Merkez bankaları birincil görevi enflasyonu yönetemiyor ve çözemiyorsa, para basma işini hazineler pekâlâ yapabiliyor. Zaten hazine kağıtlarının çoğu da sözde baz para diye kabul edilen paraların merkez bankalarının bilançosunda. Dolaylandırmaya gerek yok. Yani Milei pek de haksız sayılmaz söyleminde.
Chuck Norris Yip Man’e Karşı
Bu arada 2024 geliyor. Trump en güçlü adaylardan biri. Seçilirse Powell’ı Fed başkanı olarak tutmayacağını söyledi. Aynısını Yellen için de demişti ve yapmıştı. Yellen tarihte Fed başkanlığını tek dönem yapan iki başkandan biri. Diğer örnek gibi hazine bakanı oldu ama aynı başkan döneminde olamadı. Bu şekilde Trump ile tarihe geçmişti. Powell ikinci olabilir. Fed hayranları için sevindirici bir haber var. Haliyle Fed’i kapamak kolay değil. 12 tane var. Bu arada döviz tevdiat hacmimizin Minneapolis, Kansas, Saint Louis, Boston, Philadelphia Fed aktif büyüklüklerinden fazla olduğunu da muhtemelen ülkede ilk kez burada öğreniyor birçok kişi. Saint Louis Fed Başkanı James Bullard ilginç bir şekilde en çok konuşan Fed guvernörlerinden biriyken Lale Brainard gibi sessiz sedasız koltuğundan gidince artık Fed pek konuşulmaz oldu, yerine Arjantin, Japon, İngiltere merkez bankaları konuşulur oldu. Malum tahvil faizleri yükselişine devam ediyor. ABD tahvilleri Fed’in enflasyon başarısının pek farkında değil ki tersi yönde fiyatlamalar devam ediyor. Aslında başta Çin, Japonya, Suudi Arabistan gibi ülkelerin ABD tahvillerinden kaçışı bu süreçte etken.
BRICS bu ay toplanıyor. Altına dayalı veya ulusal paralarla dış ticaret konusunda adım atmaları bekleniyor. Hatta küresel üniversite sıralamaları için kendi endekslerini oluşturma kararları olduğu da söyleniyor. Çin ABD tahvillerini satmaya başlayınca bir anda Çin Modeli denilen (akademik adıyla Pekin Konsensüs) ekonomik başarı hikâyesi çöküşe geçti, ekonomisi durma noktasına geldi, Evergrande iflas koruma başvurusu yaptı. Tayvan ile Washington Konsensüs atak yaparken Latin Amerika’da Arjantin ile Çin’in yaptığı Yuan swapları, Nijer’le ısıtılan Afrika kıtasındaki Çin varlığını pas geçmeyip deplasmanda maçı lehine çevirme çabaları sürüyor.
Postacı Kapıyı İki Kere Çalar
ABD ekonomik krizinde geçen film gibi 1970-86 arasındaki gibi enflasyonda ikinci dalga başlıyor. Panama Kanalında Süveyş Kanalı gibi trafik çok yoğun bu aralar. Kuraklık nedeniyle su seviyesinde sorun var ve gemiler açıkta bekliyor. En son Süveyş tıkanıp, tedarik zincirleri kırılınca dünya hâlihazırda yaşadığı küresel enflasyon sürecine hızla girmişti. Merkez bankaları başta Fed olmak üzere enflasyon olmaz derken sonra geçici demişler, sonra kalıcı olmaz diyerek, en son durgunluk olmaz, yumuşak iniş, bankacılık sistemi güçlü ve dayanıklı noktasına kadar gelmiştik. Sonrası malum First Republic Bank, Silicon Valley Bank, Credit Suisse gibi bankalar batmıştı. Merkez bankaları başta Fed olmak üzere rekor zararlar açıkladı. Son olarak ABD ve bankalarının kredi notları düştü.
Enflasyon için yalnızca merkez bankaları mı, 17 Nobel ödüllü iktisatçı da Biden’ın hazine paketleri enflasyon yaratmaz demişlerdi, resmi enflasyon %9,1 gördü. Sonra baz etkisi, gizli enflasyon, enflasyon hesaplama metodolojisi değişikliği, enflasyon düşürme yasası, ulusal petrol rezervlerinin tarihi en düşük seviyeye kadar satışı derken küreselde petrol varil fiyatı düşüp, emtia ve gıda fiyatları sakinleşince, ABD özelinde yumurta fiyatları da düşünce ABD enflasyonu %3 seviyesine kadar düştü. Ana akım iktisat takipçileri Fed’in faiz arttırarak ulaştığı bu eşsiz enflasyon düşürme başarısını, muhteşem iletişimleri ile piyasaları ne güzel hazırladılar ama bir sürü banka battı kısmını pas geçerek alkışlamaya başlıyordu ki birden enerji ile emtia fiyatları tekrar yükselişe geçmeye başladı. ABD pompa galon fiyatı yükselince enflasyon tekrar %3,2 oldu, beklenti önümüzdeki ay için %3,5 üzeri. Panama Kanalı krizi de şimdi cabası. Sıkı para politikası, rekor faiz artışları, reel faiz, sözlü yönlendirme, iktisat bilimi kuralları, ne ararsan var. Ama detaya bakıyoruz. Perakende satışlar ve tüketim artıyor. ABD’de talep bir türlü baskılanmıyor. Kredi kartları 1 trilyon doları geçerek, üstelik %25’lere varan faizleri ile rekor kırıyor. Oysa enflasyon kontrol altındaydı, n'oldu? Tebrikler Fed'e demekten başka elden ne gelir.
Route 66
Biden geçen hafta Milwaukee konuşmasında ana akım iktisatçıların başta Phillips Eğrisi üzerinden enflasyonla ilgili yanılgılarını ti’ye alırken, Bidenomics ile hem işsizliğin düşük kaldığını hem de enflasyonu düşürdüklerini söyledi. Ama daha önemlisi “enflasyonun geri gelmesindeki en önemli nedenlerden birinin kurumsal kârların dünyaya geri döndüğünü görmemizdir” demesiydi. İtalya merkez bankası başkanından, UBS başekonomistine, Lagarde’dan OECD’ye, IMF’e herkes işgücünden çok birim maliyetlerinin, enerji ve arz sorunlarının, yüksek şirket karlarının enflasyondaki rolünü kabul ederken, nedense bizim tarafta bu konuyu Şalom’da burada daha önce yazdıklarımız ve 3-5 ekonomist, akademisyen dışında kimse ülkemizde pek fazla dile getirmiyordu. Yani şimdi Biden, yani dünyanın bir numaralı ekonomisinin başındaki kişi, fahiş karlardan oluşan şirket karlarının enflasyondaki olumsuz katkısını kabul edecek, söyleyecek ama aynı ülkenin merkez bankasının başarısının sadece faiz artışı ile geldiğini mi kabul edeceğiz.
Bu tezatlardan o kadar çok var ki. ‘Ekinoks değil Paradoks’ yazımızda bir kısmına değinmiştik. İşte o tezatlardan biri daha. KKM kur farkı yükü (gideri) (değerleme hesabı) için emisyon yani para basmak gerektiğini savunanlar vardı. Oysa bizlere ortodoks para politikası ile iyi uygulama örneği olan Fed’in tahvil portföyünden taşıdığı ertelenmiş zararı yılbaşında 1,08 trilyon dolarken, bilanço daraltması nedeni ile (yani tahvil satışı) zararı ilk çeyrekte 910 milyar dolara düşmüştü. Ancak yılbaşındaki konsolide bilançosu ile geçen haftaki son bilançosuna bakıldığında, emisyon yani dolaşımdaki para miktarı nerede ise aynıydı. Yani bilançosunda taşıdığı giderlerin finansmanı için para basmaya gerek duymamışlardı. Üstelik biz onların parasını istiyoruz, onlar kendi baz paraları ile borçlanabiliyorlar denilen Fed yapmıştı bunu. Nitekim hafta sonu gelen iki karar ile munzam karşılıklar döviz tevdiat hesapları için artarken, KKM dönüşlerinin TL mevduatta kalması için yine bankaların kâğıt tutması makro ihtiyati tedbir olarak öne koyulmuştu.
Almanya’da işler parlak gitmiyor. Önümüz kış. Bu arada Kanada enflasyonu da yükselişe geçti. ABD’de toplu mağaza yağmalamaları ve soygunları artıyor. Kanada ve ABD’de birçok kişi enflasyonunun olumsuz etkilerini ağlayarak videolara kaydedip sosyal medyada paylaşıyorlar. Enflasyon artış katsayısı ve hızı aynı, bizle aynı şekilde hissediyorlar dediğimizde ama onlarda enflasyon tek hane, olur mu öyle şey deniliyordu? Peki, Wall Street Silver, Spectator Index gibi hesaplarda yayınlanan bu videolara ne demeli. Tek haneli enflasyonunda Kanada yapısal çözümlerde mi, faiz artışlarında mı geç kaldı, n’oldu? Yapısal reform ise Milei’nin merkez bankasını kaldırma fikri yeterince yapısal reform değil mi?
Açlık Oyunları Alaycı Kuş
World Economic Forum zeytinyağı, mısır ve pirinçte kuraklık nedeniyle kıtlık bekliyorum dedi. Zeytinyağı bu sene bizde de çiçek döktüğü için sıkıntılı. Hindistan pirinçten sonra kuru soğana da kota getirdi. Tahıl anlaşması zaten sona ermişti. Taylor Kuralı reel faizi öngörüyor ancak zeytinyağını, mısırı, pirinci enflasyonun üzerinde faiz vererek çözebilecek merkez bankası dünyada var mı? İşte bütün mesele bu. Panama Kanalı ile emtia fiyatlarında yukarı yönlü ivmelenme hızlanırsa enflasyonu önden yüklemeli frenleyeceğiz diye daha fazla faiz artışı yapılırsa, yavaşlayan Almanya, Çin gibi lokomotiflerin etkisi nice olur? Daha artan faizlerin ikinci çeyrekte Fed bilançosunda nasıl bir sonuç yarattığını bilmiyoruz.
Fiyat ile rekabetin uzun süreli olmayacağını pazarlama derslerinde anlatırız. Kur ve faiz de paranın fiyatıdır. Yani kurun sürekli değer kaybetmesi ile dünyada ihracatçılar rekabetçi olamaz. Keza faizle de emtianın fiyatını değil ancak talebini törpüleyebilirsiniz. Burada da tabii elastikiyetler devreye girer.
Rekabet kantiteden çok kalite, inovasyon ile sürdürülebilir. Mesela UBER’in farkı. Rotanızı online takip edebilmeniz, aracın ne zaman gelebileceği, nerede olduğu, gideceğiniz yere ne kadar tutacağı, istemeden hesabınıza faturasının düşmesi, bir itirazınız olduğunda 24 saat içinde birilerinin size genelde çözümle dönmesi, kullandığınız araç bilgilerini sürekli iz kaydı olarak görebilmeniz, şoförün puanı gibi avantajlar aslında rekabette tercihi sağlar.
Suudi Arabistan petrol gelirlerini Keynesyen altyapı yatırımlarına aktarmaya devam ediyor. NEOM dışında ülke tanıtımı için futbola çılgınlar gibi para yatırıyorlar. Futbolu genelde Ortadoğu’da çok severler. Ronaldo’dan ve Benzema’dan sonra Neymar da Al-Hilal’e gitti. Mbappé’ye de iyi bir ücret önermişlerdi. Bunun PES ve FIFA ile Playstation’ı var, XBOX’ı var. Youtuber’ların kayıtları var. Son Şampiyonlar Ligi şampiyonu Manchaster City’nin sahibinin de Birleşik Arap Emirlikleri Başkan Yardımcısı olduğunu, Katar’ın da son dünya kupasına ev sahipliği yaptığını hatırlatmak lazım. Orada son şampiyon Arjantin’di. Bakalım bu yılın sonunda Arjantin sürpriz yapacak mı?