Yaşananlar yaşandı, seçimler yapıldı

“Bir cebimde Marlboro, diğerinde Birinci sigarası ile dolaştığım -sonradan öğreniyorum ki, insanın gençliğinde sosyalist olması işin tabiatındanmış- yaşantımdan hiç aşinası olmadığım Yahudilik ve İsrail tarihine balıklama daldığım, milliyetçi duygularımın zirve yaptığı yeni bir varoluşa doğru yol alıyorum.”

Neşe BİNARK Perspektif
23 Ağustos 2023 Çarşamba

İnsan hayatı yapboz parçalarından oluşuyor; Verdiğiniz kararla -yapıyorsunuz- bir başka verdiğiniz kararla -bozuyorsunuz- artık o -sizin hayatınız- oluyor. Hayatınızı verdiğiniz kararlarla ‘kişiselleştiriyorsunuz’. Kimi insan verdiği kararları sorguluyor, geçmişin keşkeleriyle hayatının geri kalan yıllarını kabusa çeviriyor kimisi ise “yaşananlar yaşandı, seçimler yapıldı” diyerek seçimlerini tespit ediyor, noktalıyor. Kendinden, verdiği kararlardan, yaşadıklarından emin olarak yoluna devam ediyor. Hayattaki seçimlerini sorgulayarak vakit kaybetmeyen, sporla, sanatla, aile sevgisiyle kucaklaşarak yola devam eden 1946 doğumlu bir genç ruhtan söz edeceğim sizlere Yakup Barokas ve Gözlem Gazetecilik yayını kitabı ‘Sıradan bir Yahudinin Biyografisi’.

Bir Yahudi’nin yaşamı, hele sıradansa kimi niye ilgilendirsin ki!

Gözlem Kitap Editörü Gila Erbeş biyografi kitabı için Yakup Barokas ile ilk görüşmesinde böyle düşündüğünü yazıyor kitabın sunum yazısında “Bir Yahudi’nin yaşamı, hele sıradansa kimi niye ilgilendirsin ki!” ve okudukça hikâyenin pek de öyle sıradan olmadığını gördüğünü de ekliyor. Yakup Barokas’ın yaşam serüveniyle birlikte dönemin Türkiye’si ve İsrail’inden kesitler içerdiğini ifade eden Gila Erbeş’in sunum yazısıyla yazarın hayatına satır aralarında derinlemesine gezecek kadar nefes depolayarak dalıyorum.

Biyografiler değerlidir, bir Yahudi’nin biyografisiyse iki kat değerlidir

Biyografilere özel ilgi duyduğum doğrudur. Başka hayatlar, başka insanlar, bambaşka dönemler ve bambaşka bir dünya! Her yazarı, her gazeteciyi, sanatçıyı, sinemacıyı, tiyatrocuyu besleyen hazinelerdir biyografi kitapları, okudukça okuyası gelir insanın. Kaldı ki bu alanlardan birine ait olmayan ama hayatı, yaşamayı seven her okuyucunun tercih etmesi gereken yayınlardır biyografi kitapları… Yakup Barokas’ın kitabını da bu duygularla okumaya başladım. Bir bibliyofil, bir “bibliyobibuli” olarak hafıza dükkanımın raflarına itinayla yerleştirdim okuduğum gerçek karakterleri, olayları, tarihleri… Yazar Yakup Barokas o denli samimi bir üslup içerisinde yazıyor ki yaşadıklarını okuyucu da o satırlarla birlikte o günlere gidiyor. Kimi zaman neşeyle kimi zaman hüzünle, dönemin siyasi ve sosyokültürel çerçevesini de göz ardı etmeyerek yazarın kişisel tarihinin izdüşümünü bilgi dağarcığınıza huzurla kabul ediyorsunuz. Çünkü yaşanmış o yıllar çünkü ilk ağızdan, yaşayanın kaleminden okuyorsunuz. Biyografiler değerlidir özellikle bir Yahudi’nin biyografisiyse iki kat değerlidir. Satır aralarına sıkışmış ötekileştirmeleri yakalarsınız. Eğer ilgiliyseniz yakın dönem siyasi tarihte yer alan gerçeklerin üzerine bir çentik daha atarsınız. Buyursunlar kitaptan alıntıladığım şu iki paragrafı okuyarak bir sonuca varalım.

Kardeşlerden Samuel’in oğlu -sonradan Türk Milli Basketbol Takımında oynayacak olan- Albert Barokas’ın genç yaşta babamın işyerinin deposunda çalıştığını anımsıyorum. Albert ileriki yıllarda bana, iki kardeşin başından geçen Varlık Vergisi hikâyesini anlatacaktı.

…at yarışına merak salan Albert Barokas’ın bir atı İnönü Koşusu’nda birincilik kazandı. Kupayı kucakladığında Albert o an, İnönü’den Yahudilere Varlık Vergisi nedeniyle yaşattığı acının intikamını aldığını düşündüğünü bir sohbetimizde bana aktarmıştı.”

Ben emekli değilim

Hukukçu, gazeteci, yazar Yakup Barokas’ın kaleminden; köklerini, dönemin İstanbul’unu, Ankara’sını, Büyükada’sını, İsrail’ini, varlığından daha önce haberdar olmadığı engelli ağabeyinin naif yoluna devam etme içgüdüsünü, muzip diğer ağabeyinin hayatlarına kattığı neşesini, ailesini, dostlarını, tanıdıklarını, siyasi olayların çalkantısında üniversite yıllarını, hukuk tahsilinin zorluklarıyla mücadelesini, evlenmesini, askerlik zamanlarını, İsrail’e ailecek ‘aliyasını’, İsrail’den geri ‘yeridasını’, Şalom Gazetesi yönetimindeki zamanlarını, emekli ama yaşamdan kopmayan zamanlarına dair hayallerini büyük keyifle ve kitaptan ayrılmaksızın bir nefeste okuyacaksınız.

Kendisinin de altını çizdiği şu söze içtenlikle katılıyorum: “Bir kez Şalom’cu olan, ilelebet Şalom’cu kalır”.

Bibliobibuli’den dostlukla.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün