Savaşın yarattığı travma

´KELEBEK GÖRÜŞÜ´ savaş aleyhtarı etkileyici ve sert bir ilk film

Viktor APALAÇİ Sanat
30 Ağustos 2023 Çarşamba

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline ışık tutan bu film son derece gerçekçi, ağırbaşlı, olgun, samimi ve heyecan verici. Film ‘istenmeyen bir ilişkiden hamile kalan bir kadının taşıdığı bir hayata son verme hakkı var mı?’ sorusuna cevap arıyor. Film, Ukrayna Savaşı’nın trajedisine, şehirde kalan aileler ve travmanın ezdiği bir kadın asker üzerinden tavizsiz bir bakış açısıyla yaklaşıyor.

‘BUTTERFLY VİSİON / BACHENYA METELYKA)

Yön: Maksym Nakonechnyi

Sen: Maksym Nakonechnyi - İrina Tsilyk 

Gör: Khrystyna Lizogub

Müz: Dzian Baban

Kur: Maksym Nakonechyi - Alina Gorlova - İvor İzevic - Oyn: Rita Burkovska - Lyubomyr Valivots - Myroshlava Vytrykhovska Makar - Miroslav Gai - Daria Lorenci - Natalya Vorozhbit

‘Kelebek Görüşü / Butterfly Vision’ Rusya’nın Ukrayna işgaline güncel bir ışık tutan, gerçekçi, ağırbaşlı, samimi, heyecan verici, olgun, etkileyici ama sert bir film. Film iki yıldır süren, tüm dünyayı etkileyen, insanlığın yüz karası Rusya - Ukrayna Savaşı hakkında sarsıcı bir öykü anlatıyor. Türkiye prömiyerini Filmekimi 2022’de yapan bu film, savaşın izleri ve arkasında bıraktığı travmaya odaklanan bir savaş aleyhtarı film.

‘Kelebek Görüşü’, istenmeyen bir ilişkiden sonra hamile kalan bir kadının, kürtaj konusunda karnında taşıdığı hayata son verme hakkı var mıdır sorusuna cevap arıyor. Maksym Nakonechnyi - İrina Tsilyk senarist ikilisi bu sorunun cevabını kadın kahramanları Lilia’nın aldığı radikal karar üzerinden veriyorlar. Düşmanın eline esir düşmekle hayatının en acı tecrübesini bir kadın askerin serbest bırakıldığında yaşadığı travmanın izleriyle nasıl baş edebileceğini (veya edemeyeceğini), duygularını aktarmayı senarist ikilisi beceriyle kaleme alabilmişler. 32 yaşındaki Ukraynalı yönetmen, senaryo yazarı, kurgucu, yapımcı Maksym Nakonechnyi filminin kadın asker olan başkahramanının psikolojisini senaryoya yansıtması amacıyla İrina Tsilyk ile iş birliği yapmış.

Yazgısı ölümden beter

2022 Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde dünya prömiyerini yapan bu filmi hayata geçirme fikri yönetmen Nakonechnyi’nin aklına ilk kez 2018’de, Ukraynalı kadın savaşçılar hakkında bir belgeselin kurgu çalışmasını yaparken gelmiş. “Olay örgüsünü yazdığımda son derece umutsuz anlarda yaşayan umut ve insanlık hakkında bir hikâye anlatmak istedim. Savaş silahların susmasıyla bitmeyecek, ama insan en sert ve görünmez izleri bile silip aşabilir” diyor.

Film Ukrayna Savaşı’nın trajedisine, şehirlerde kalan aileler, travmanın ezdiği cepheden dönen askerler üzerinden bakan güçlü ve tavizsiz bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Maksym Nakonechnyi’nin bu ilk filmi, Ukrayna’nın dürüstlük, özgürlük ve gelecek için mücadele eden kadın savaşçılarına adanmış sert bir tanıklık sunuyor. İki ay Donbass’ta esir tutulan Ukraynalı hava keşif uzmanı Lelia’ya serbest kalıp ailesinin yanına dönmesinden sonra, esaretin yarattığı travma hayallerle karışık bir şekilde zulmetmektedir. İçinde bir yerlerde, yaşadıklarını asla unutmamasına yol açan bir şeyler büyüse de kendini mağdur olarak görmemekte, bu yüzden de bir türlü özgürleşememektedir.

Rus asıllı olan Ukrayna halkı arasında Rusya karşıtı olmayanlar da var. Rus işgaline isyan edenler arasındaysa (filmde Lilia’nın kocası Tohka ve ekibi tarafından temsil edilen) fanatik, acımasız faşistler de var. Film komşu bir ülkeye saldırmak için Rusların öne sürdükleri sebepleri de, Ukraynalıların işgali püskürtmek için başvurdukları kirli yöntemleri de tarafsızca vermekle yetiniyor; taraflara eşit mesafede durmaya çalışıyor. Tonya ve ekibinin gece yarısı katliamla biten saldırısı, Ukraynalıların da Ruslar kadar acımasız ve vahşi olabileceklerini kanıtlıyor.

Dronların gözünden çekilen kuşbakışı görüntüler eşliğinde film günümüz modern savaşları hakkında doyurucu bilgiler veriyor. ‘Kelebek Görüşü’nde savaşta yaşanan kanlı sahneleri vermekten uzak kalması, işkence ve tecavüz sahnesinin çok kısa bir geriye dönüşle verilmesi, klişelere başvurulmaması filmin etkileyiciliğini azaltmamış. Filmin konusunu spoiler vermeden anlatmak zor. Ancak hürriyetine kavuştuktan sonra geçirdiği sağlık testlerinde Lilia’nın (Rita Burkovska) hamile olduğunu filmin hemen başında öğreniyoruz. Film, kadın askerin bu konuyla nasıl başa çıkacağı ve alacağı kararı merkezine alıyor.

Filmin jenerik yazıları sırasında, baş kahramanın uzmanlık dalı havadan keşif dron sahnelerini izliyoruz. Ukrayna’nın doğu cephesinde düşman askerleri tarafından esir alındıktan sonra Donbass’ta tutuklu kalan, ‘Kelebek’ çağrı kodlu hava keşif uzmanı Lilia, travma sonrası stres bozukluğuyla evine, annesinin ve kocasının yanına döner. Erkek askerler esir alınmamış, anında öldürülmüşlerdir. Esir düşen Lilia işkence görür, gardiyanının tecavüzüne uğrar. İki aylık esaret döneminden sonra esir değiş tokuşu sayesinde serbest bırakılır.

Dronların gözünden savaş alanı

Hamile olduğu bilgisinin şokunu atlatamayan Lelia’nın, kürtaj olmak veya çocuğu doğurmak kararlarını kabul etmeye hazır olmayan bir toplumda karar alması kolay değildir. Bu travmadan sağlıklı çıkmayı, bir çocuğa hayat vermeyi başarabilecek midir? Belki de ölümden de beter bir yazgısı vardır. Suskunluğunu bozmamaya kararlı genç kadının derinliklerinde bir şey büyümektedir ve unutmasına izin vermemektedir. Yine de kendisini kurban olarak tanımlamayı reddedecek ve özgürleşmek için mücadele edecektir. Filmin senarist ikilisi, karar alma aşamasındaki bu son derece sorunlu başkahramanının portresini ustalıkla çizme başarısını göstermişler.

Lelia’nın kendini toparlaması kolay olmaz, kendisi gibi asker kocası Tokha’ya (Lyubomyr Valivots) karşı son derece soğuk davranır; kendisine dokunmasına bile izin vermez. Lilia’nın kürtaj hakkındaki tercihini ve bunun yarattığı korkunç sonucu hakkında ipucu vermek spoiler’e girer. Filmin senaryosu Lilia’nın kürtaj konusunda yaşadığı ikilem, Tokha’nın düşmanın tecavüzü sonucu karısının hamile kalması ve dünyaya gelecek bir çocuğun geleceği hakkında annesinin yaşadığı travma konularını başarıyla işliyor. Akla uygun ve taşların yerine oturduğu final bölümü izleyiciyi tatmin ediyor.

Kiev doğumlu 34 yaşındaki Ukraynalı sinema ve TV oyuncusu Rita Burkovska, Fransızca ve İngilizce dâhil dört lisan biliyor. Sinemadaki dördüncü rolü olan Lelia’nın depresyonunu, dayanıklılığını ve kaygısını güçlü bir performansla aktarıyor. Ustalık gösterisi isteyen rolünü dokunaklı bir alçak gönüllülükle canlandıran Burkovska’nın filmin yükünün büyük bir kısmını omuzlarında taşıdığını söylemek mümkün. Tokha’yı oynayan 30 yaşındaki Ukraynalı aktör Lyubomyr Valivots, ne yapacağını kestiremeyen, çaresizlik ve çıkışsızlık yaşayan koca rolünde çok başarılı. Valivots serbest kalan karısına kavuşmanın sevincini, onun hamile olarak geri dönmesi ve kendisine karşı soğuk davranması yüzünden yaşayamayan, bir utancı taşımanın zorluğuyla baş edemeyen asker rolünün hakkını veriyor.

Kelebek Görüşü’ bizde 1 saat 47 dakikalık kısaltılmış versiyonuyla vizyona giriyor. Üzücü ve dramatik olaylar silsilesi bu film finaliyle geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Filmin kurgusuna da katılan Nakonechnyi, bu ilk filmiyle ilerde yapacaklarıyla izlenmesi gereken bir sanatçı sıfatını hak ediyor. ‘Kelebek Görüşü’ savaş aleyhtarı filmler zincirine son bir halka olarak ekleniyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün