•Albert Eckstein hükümetin talebiyle yabancı elçilik mensuplarının ve Alman elçiliği mensuplarının çocuklarına, hatta Büyükelçi Van Papen´in torunlarına da bakmak zorundadır. Bundan daha zorlayıcı olanı Türkiye´deki Nazilerin başında olan Matzig´in de çocuğunu tedavi etmesidir. Matzig, sağlığına kavuşan çocuğunun hatrına Almanya´daki yakınları için bir şeyler yapmayı teklif eder. Eckstein´in yanıtı kahırlı ve kinayelidir: “Hemen hepsi öldürüldüler.” 1945´te, Hitler´in ölümü duyurulduğunda Eckstein Ailesi ve Ankara´daki Yahudi kökenli Almanlar “Domuz öldü” çığlıklarıyla o gün için saklanmış bayat bir şampanyayla kutlama yapacaklardır. Funda Şenol – www.gazeteduvar.com.tr
Bu Haftanın “Takılanlar”ı
Leviathan Gaz Sahasını Türkiye'nin Avrupa pazarına açılan bir kapı olan Ceyhan limanına bağlama potansiyeline sahiptir. Mesafe dikkate alındığında, yukarıda bahsedilen boru hattı projesi, Avrupa pazarlarına erişim için en uygun maliyetli seçeneği temsil ediyor. Proje sayesinde uzun süredir hayal edilen Doğu Akdeniz enerji koridoru hayata geçirilecek ve aynı zamanda bölgesel kalkınma ivme kazanacağı öngörülmektedir. İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesiyle beraber ve enerji alanındaki iş birlikleri her iki ülkeye de fayda sağlayacaktır. Bu süreçte Türkiye, Doğu Akdeniz gazının Avrupa'ya iletilmesinde önemli bir rol oynayabilir. Ayrıca artan ikili ilişkiler ve potansiyel enerji iş birliği sayesinde İsrail kıyılarında bulunan Leviathan ve Tamar gaz sahalarındaki kaynaklar da kolaylıkla ihraç edilecek. Hattın finansal olarak inşa edilebilir hale gelmesini sağlayacak 10 milyar metreküp ve üzeri sevkiyat hacimlerini satın alma gücü Türkiye’de sadece kamu şirketi BOTAŞ’ta bulunuyor. Ancak BOTAŞ’ın yeni bir uluslararası alım anlaşması Gaz ‘ın Avrupa’ya taşınması halinde uluslararası bir anlaşma, ev sahibi ülke (HGA) ve ikili ülke anlaşmalarının yapılması lazım. Tüm tecrübeler uzun yıllar boyunca Avrupa’ya gaz taşıyacak bir hattın hayata geçirilmesi en az dört veya beş yılı bulabileceğini gösteriyor. Enerjiye ilişkin görüşmelerin İsrail Başbakanı Netanyahu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan düzeyinde süreceğini de biliyoruz. Konuşulan konulardan biri iki ülke arasında doğal gaz boru hattı inşa edilmesi olasılığı olacaktır.
Gökçenur ATAMAN
Tamamı: https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/tel-avivden-ankaraya-uzanan-enerji-koridoru/704586
Albert Eckstein hükümetin talebiyle yabancı elçilik mensuplarının ve Alman elçiliği mensuplarının çocuklarına, hatta Büyükelçi Van Papen’in torunlarına da bakmak zorundadır. Bundan daha zorlayıcı olanı Türkiye’deki Nazilerin başında olan Matzig’in de çocuğunu tedavi etmesidir. Matzig, sağlığına kavuşan çocuğunun hatrına Almanya’daki yakınları için bir şeyler yapmayı teklif eder. Eckstein’in yanıtı kahırlı ve kinayelidir: “Hemen hepsi öldürüldüler.” 1945’te, Hitler’in ölümü duyurulduğunda Eckstein Ailesi ve Ankara’daki Yahudi kökenli Almanlar “Domuz öldü” çığlıklarıyla o gün için saklanmış bayat bir şampanyayla kutlama yapacaklardır.
Numune Hastanesi’ndeki görevinden sonra Ankara Tıp Çocuk Kliniği direktörlüğünü 1945-49 arası yürüten Albert Eckstein’in bu itibarlı göreve getirilmesinin ağır bir bedeli vardır: sözleşmeye göre, derslerini Türkçe verecek ve eğitim, mesai konularında ağır şartları kabullenecektir. Bunca emeğin karşılığı İçişleri Bakanlığı’nın haymatlos (vatansız) nitelikli oturma iznidir. Bu yeni ve zor çalışma koşullarına rağmen savaş sonrası Alman Kuzey Ren Vestfalya eyaletinden yapılan yurda dönme çağrısına olumsuz yanıt verir: “içinde uzun zamandır hiç kötü duygu kalmadığını, tek isteğinin zor bir sınavdan geçen ülkenin sürekli ve hızla iyileşmesi” olduğunu söyler yine bir hekim jargonuyla. İyileşme fiilini ne kadar da yerinde kullanmıştır.
1948’de Ulus Gazetesi’nde, “Yabancı profesörlere yapılan harcamaların kesilmesiyle, öğrencilerimize ayrılan bütçe arttırılmıştır. Bu da başarılmıştır” diye bir haber vardır artık. Haber Eckstein’ı çok üzüp öfkelendirir. Cumhuriyet’in sağlık politikasını geliştirmek, çocuklar için yataklı hastane hayalini hayata geçirmek için gösterdiği çabalar, talepler hep geri tepmiştir. Geçmişte İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin mimari şubesinin başındaki Ernst Egli de tahsisat eksikliği ve ilgisizlikten kurumundan istifa etmiştir. Eckstein de bir zamanlar Egli’nin kapıldığı hislere kapılarak, artık istenmediğini düşünmeye başlar. Neticede rekabeti sertleştirecek nitelikle ve çalışkanlıkta bir hekimdir. Her alandaki millileşme politikasına kurban edileceğini de kavramış olsa gerektir.
Bir yıl sonra Hamburg’dan gelen teklifi kabul eder. Giderken yazdığı istifa dilekçesinde, Ankara Üniversitesi’nde bir çocuk kliniğinin kurulmasının önemini, bunun kendisini Hamburg’da bile ne kadar sevindireceğini yazar. Arkasında çok sayıda şifa bulmuş çocuk, iyi yetişmiş asistan, minnettarlıklarını bir mektupla dile getiren öğrenciler, yayınlar ve dostluklar bırakacaktır.
Funda Şenol
Tamamı: https://www.gazeteduvar.com.tr/eski-bir-tavsan-yahudi-dr-ecksteinin-ankara-gunleri-makale-1634290
Takılan tweetler
Recanati Huzurevi’ndeki Türk kökenli saygıdeğer büyüklerimize, İsrail’deki Türkiyeliler Birliği @turkisrael ile birlikte ziyarette bulunduk.
https://twitter.com/TelAvivBE/status/1693880067821101355
Kos'ta yenilenen Yahudi Sinagogu'nun açılışını kutluyoruz! ✡️🇬🇷
Dini öneminin ötesinde, artık adanın canlı dokusuna katkıda bulunan bir hafıza, bilgi ve kültürel alışveriş merkezi olarak hizmet vermektedir.
👉 Daha fazlasını bulun: https://t.ly/6DT7K
https://twitter.com/eurojewcong/status/1693866338396274961
Bir Türk avukatın #antisemitic kan iftirası mitini, kızların kurban edilmesini içeren bir Yahudi geçiş töreni icat ederek yeniden şekillendirmesi, Türk Yahudi cemaatini tehlikeye atan alçakça bir iftiradır. Avukatlar nefret suçlarıyla mücadele etmeli, onları kışkırtmamalı.
https://twitter.com/ADL/status/1691474045076692992
Hitler'in kişisel fotoğrafçısı Hugo Jaeger'in arşivinde denk geldiğim, Yahudi bir genç kadına ait iki fotoğraf (Jaeger döneminde renkli fotoğraf çeken birkaç fotoğrafçıdan biriydi). Polonya'nın işgalinin ardından 1939 Ekim'inde Kutno'daki Yahudi gettosunda çekilmiş. Genç kadının akıbeti bilinmemekle birlikte, büyük ihtimalle soykırım sırasında öldürülmüş olmalı.
https://twitter.com/selcukuygur/status/1695757232682541151
Sn. @aDilipakc. Program panelistlerinden biri de benim. Salih bir mümin,haberin aslını araştırmaz mı?Önce @5gvirusnewss ün yalan ve iftirası, ardından bunu haberleştiren https://ittifakgazetesi.com/taksimdeki-sabat-chabad-temsilcisinin-etkinligi-iptal-edildi/amp sayfanın yalanına alet olmanız üzücü.
Konuya gelince; Bizden Yahudilik ve tarihi hakkında seminer talep eden gençleri bu konularda doğru bilgilendirmek. O kadar! [LGBT, mafya ne alaka!] Bunu da bir Yahudinin kendisinden dinlemek, yanında bu konularda acizane bişeyler yazan biri olarak benimle birlikte...Değilse doğru bilgi ile donanmış, Peygamberimizin İbranice öğren buyurduğu Zeyd b. Sabit'ler nasıl yetişecek. Gençler çağımıza donanımlı olarak nasıl hazırlanacak. Tamam masabaşı yalan yanlış bilgilerle haber yapanları anladık da, Sizin böyle bir haberi soruşturmaksızın zafer kazanmış bir komutan edasıyla paylaşmanıza anlam veremedim. Bir de LGBT ve Mafyanın alanı uyuşturucu vs. dini ne olursa olsun dindar olan Müslüman,Yahudi, Hıristiyan, herkesin ortak problemi. Bir zamanlar bu vb platformların demirbaşı ol. bunu Türkiyede en iyi siz anlarsınız. Bu paneli de öyle bir platform gibi düşünseydiniz keşke!
https://twitter.com/NArslantas_Prof/status/1695384170506162273
Türk Yahudi Toplumu@tyahuditoplumu
Zamanının Ötesindekiler / Ord. Prof. SAMUEL ABRAVANEL AYSOY (1885-1959)
Ankara Üniversitesi İç Hastalıklar Kürsüsü Başkanı, Yüksek
Ziraat Enstitüsü Baytar Fakültesinde tıbbi radyestezi araştırmacısı.
Tıp eğitimine Ankara Mülkiye Baytar Mektebinde başladı. Fransa’da iç hastalıkları konusunda uzmanlık eğitimini tamamladı. 1920 yılından itibaren Veterinerlik Yüksekokulunda İç Hastalıkları Bölüm Başkanlığı görevini yürüttü.
1946’da Ankara Üniversitesine geçirilen Veterinerlik Fakültesinde iç hastalıkları profesörü olarak görev aldı. Tıbbi radyestezi cihazını (ışına duyarlılık, canlı ve cansız cisimlerin yaydığı radyasyon dalgalarını inceleyen cihaz) geliştirdi.
Geliştirdiği bu radyestezi cihazıyla Avrupaya tanındı. Birçok kitabı yayımlanan Prof. Abravanel, 1930 yılında kurulan Veteriner Hekimler Derneğinin kurucuları arasındadır.
Radyestezi cihazı Türk Musevileri Müzesi'nde sergilenmektedir.
@muze500
https://twitter.com/tyahuditoplumu/status/1694622547587826168
Musevi cemaatinin kutsal günü Şabat sırasında, Paris'in Levallois banliyösünde bir lokanta, "Yahudi hırsızlar" yazan antisemitik grafitilerle tahrip edildi.
İsveç ve kuzey Avrupa ülkelerindeki başta olmak üzere İslam karşıtlığına ek olarak Avrupa’da giderek yaygınlaşan yeni nefret türü, Avrupa’da 2023'te affedilemez ve kanunun en geniş kapsamına kadar tam olarak kovuşturulmalıdır.
Avrupa’da Kuranı Kerime saldırıyıda, Musevi yurttaşın malına verilen zararı da asla kabul etmemeliyiz
https://twitter.com/cetiner_cetin/status/1693801999857226156
Fransa'da koşer (helal) sandviçler satan bir dükkanın duvarına antisemit içerikli sloganlar yazıldı.
Ancak sloganları dükkanın Yahudi mal sahibinin yazdığı ortaya çıktı. Kira ödemesi konusunda sıkıntı yaşadığından provokasyon yapmış. 😀Yargılama Aralık'ta.
https://twitter.com/Kayahanuygur/status/1694949139103068361
Ağa Takılanlar Öneriyor
Havra Sokağı Pazarı üzerinde de Yahudi kültür mirası yapıları mevcut. Şaraphane binası, 1950’li yıllarda Akın Pasajı olarak kullanılmaya başlanmış ve bu adla kent hafızasına yerleşmiş. Bu adla kent hafızasına yerleşmesi, bu adın doğru imaj olduğu anlamına gelmiyor. Bu yapıyı inşa eden, İzmir Yahudi Cemaati'dir. Benim bulduğum en eski kayıt, Ladino dilinde Solitreo yazılmış 1839 tarihli bir arşiv belgesi. Şaraphanenin büyütülmesinden ve işleyişinden söz ediyor. O halde inşa tarihi çok daha eski yıllar olmalı. 1923 tarihine dek Şaraphane olarak kullanılıyor. 1923 tarihinde Yahudi Yetimhanesi oluyor. Bölgede, Havra sokakları üzerinde ve çevresinde dokuz sinagog ve eski bir yeşiva yapısı mevcut. Melamed Tinoket Yeşivası, Etz Hayim Sinagogu’nun yanında. Yapı halen mevcut. 17. yüzyılda inşa edilen sinagoglar, Portugal, Neve Şalom (Şalom), Orehim (Forasteros), Senyora, Algazi sinagogları. Hevra ve Orehim sinagogları restorasyon aşamasında. Ayrıca, Bikur Holim Sinagogu, Beit Hillel Sinagogu, Hahamhane ve Rav Palaçi’nin vefat ettiği ev mevcut. Hahamhane, Hahambaşılık Çalışma Ofisi. 1840’lı yıllarda inşa edilmiş. Bugün restorasyona gereksinim duymakta. Hahamhane’nin tam karşısında, iki kurtijonun birleştirilmesiyle 1837 tarihinde inşa edilen Rothschild Hastanesi ve Pandemi Hastanesi var. Ancak hastaneler bugün mevcut değildir. 1980’li yılların başında, hastanelerin tam ortasından 926 sokak adıyla bir sokak geçirmişler. Hastane yıkılmış ve geriye sadece avlu duvarının bir bölümü kalmış.
İzmir’deki Yahudi yerleşimi, sadece İkiçeşmelik’teki Yahudi Mahallesi'nden ibaret değildir. Yahudiler, 1865 tarihinde imara açılan Karataş ve ardındaki bölgeye 1880’li yıllardan itibaren yerleşmeye başlamışlardır. Burada ilk inşa edilen ve hala mevcut olan Roş HaHar Sinagogu var. İngiliz Bahçesi’nin tam karşısında yer alan Beit Esther Sinagogu’nun 1949 tarihinde mevcut olduğunu, elimdeki sinagog envanter kayıtlarından biliyorum. Bu tarihten sonra sinagogun başına ne geldi, meçhul. Çünkü bugün mevcut değil. Karataş Hastanesi şükür ki hala duruyor ve koruma altında. Onun yakınında yer alan Beit Levi Sinagogu ise, 1980’li yıllarda yıkılarak yok oldu. Beit İsrael Sinagogu, hala mevcuttur ve koruma altındadır. Karataş Alliance Israélite Okulu ise yıkıldı. Nesim Levi Bayraklı’nın 1922 yılından itibaren “9 Eylül Asansörü” adını verdiği Asansör, hala İzmir halkına hizmet veriyor. Karataş’taki Yahudi Mahallesi'nin en önemli özelliklerinden biri kurtijolardı. Deniz kenarına yan yana inşa edilen kurtijolar, 1970’li yıllara kadar varlığını sürdürdü. 17. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren varlığından haberdar olduğumuz Bahribaba Yahudi Mezarlığı bugün mevcut değil. Ayrıca İzmir’in banliyöleri olan Karşıyaka ve Bornova’da da Yahudi yerleşimi vardı.
http://ankarali-2001.blogspot.com/