'Tarihi utancın' 68.yılı

İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde yaşayan gayrimüslimlere yönelik saldırıların düzenlendiği, ´tarihi utanç´ 6-7 Eylül 1955 Olaylarının üzerinden 68 yıl geçti. Saldırıların sadece maddi hasarla sınırlı kalmadığı, ölüm, yaralanma ve tecavüzlerin yaşandığı, onlarca kutsal mekanın yakılıp yıkıldığı pogrom sonrası, Türkiye´nin toplumsal etnik yapısı da büyük ölçüde değişti.

Toplum
6 Eylül 2023 Çarşamba

İnsan Hakları Derneği, 6-7 Eylül Olaylarının 68. yılında yaptıkları basın açıklamasında “Yalnızca bir devlet operasyonu mu?” sorusunu yöneltti. Derneğin İstanbul Şubesi tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“İHD İstanbul Şubesi, Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon olarak bizler her yıl 6-7 Eylül’de yayınladığımız basın açıklamalarımızda yazdık: Bu bir devlet operasyonuydu. Titizlikle örgütlenmiş bir özel harp faaliyetiydi. Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından planlandı, devlet dersini iyi ezberlemiş kalabalıklar tarafından şevkle uygulandı. (…) Yalnızca İstanbul’da değil, İzmir ve Ankara’da da benzer olaylar yaşandı, üstelik Urfa, Mardin, Midyat’ta da Süryanilere saldırıldı. 4 bin 214 ev, 73 kilise, 26 okul, 1 sinagog, işyeri ve dükkan benzeri toplam 5 bin 317 mekan yakıldı, yıkıldı, yağmalandı. Bu veriler uluslararası literatürde 6-7 Eylül hakkındaki en kapsamlı kitabın yazarı olarak tanınan Speros Vryonis’in verdiği rakamlar.

Ama gerçeğin yeterince bilinmeyen bir yanı var. En çok kullanılan fotoğraflarda dükkanlara, işyerlerine yönelik tahrip ve yağmayı görürüz. Fotoğraflarda dükkanlâra saldıranları, İstiklal Caddesi’nin boydan boya kumaşla, yağmadan arta kalan mallarla kaplandığını izleriz. Böyle bir temsil, insan zihninde yanlış bir algıya hizmet eder. Bu, ‘azınlıklar zengindir ve saldırı bu zenginliğe karşı yapıldı’ algısıdır. 6-7 Eylül’ün bir servet düşmanlığı olarak sunulmasıdır.

Oysa vahşet, bu iki gün boyunca bitmeyen enerjisini ağırlıklı olarak Hıristiyan nefretinden almış, korkunç saldırılar Hıristiyan inancına karşı yapılmıştır. Bunun somut kanıtı kiliseler ve mezarlıklardır. Saldırılar en yıkıcı, en tahrip edici yüzünü başta Rumların olmak üzere gayrimüslimlerin kutsallarına, kiliselerine, sinagoglarına, mezarlıklarına karşı göstermiştir. Kiliseler birkaç saat içinde harabeye çevrilmiş, dinamitle patlatılmış, ateşe verilmiştir. Kilise içinde kutsal eşyalar tahrip edilmiş, İsa tasvirlerinin gözleri oyulmuş, haçlar kırılmış, mezarlar açılıp cenazelerin kemikleri ortalığa saçılmış, yeni gömülmüş bir cenaze ağaca asılarak karnına Türk bayrağı saplanmıştır.

(…) Öte yandan, resmi tarihi sorgularken devletin suç işlediği, suçunu kabul etmediği, üzerini örttüğü, hesabını vermediği, Rum toplumunun ağır kayıplarını tazmin etmediği, bir özür bile dilemediği gerçeğinin altını çiziyoruz. Ama altı yeterince çizilmeyen bir gerçek, halkın katılımıdır. Suçun bir avuç yönetici tarafından işlendiği içimizi rahatlatır, halkın katılımını konuşmak rahatsız edicidir.”

Derneğin, Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyonu imzasıyla yayınlanan açıklama, son satırlarında Hıristiyan ve Yahudi düşmanlığının bir nefret suçu olduğuna bir kez daha dikkat çekti:

“İnsan hakları savunucuları, ırkçılık ve ayrımcılık karşıtları olarak bizler, bugün, 6-7 Eylül pogromunun 68. yılında hem Türkiye’de devlet geleneğinin, hem de devletin dayandığı tabanın, yani Türkiye’nin Müslüman nüfusunun tarihini sorguluyor, Hıristiyan ve Yahudi düşmanlığını bir nefret suçu olarak bir kez daha lanetliyoruz.”

Halen resmi söylemde 6-7 Eylül Olayları olarak ifade edilen saldırılar, Türk basınında çıkan Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin bombalandığını iddia eden yalan haberlerle tetiklendi.

Mithat Perin'in sahibi, Gökşin Sipahioğlu'nun yazı işleri müdürü olduğu İstanbul Ekspres gazetesi, genelde tirajı 20 bin civarında olduğu halde 6 Eylül'de “Atamızın evi bombalandı” manşetiyle ikinci baskıyı 290 bin yaptı. Gazete, Kıbrıs Türktür Derneği üyeleri tarafından bütün İstanbul'da satılmaya ve halkı galeyana getirmek üzere kullanılmaya başlandı.

Kıbrıs Türktür Cemiyeti'nin önderliğinde diğer gençlik örgütleri, meslek kuruluşları, bazı resmi ve gayriresmî makamların teşvikiyle yerel kalabalıklar ve şehre dışarıdan getirilmiş kitlelerce 6 Eylül akşamı Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yağma ve yıkım eylemi gerçekleştirildi.

İlk saldırı akşam saatlerinde Şişli'deki Haylayf Pastanesi'ne yapıldı. Ardından büyüyen kalabalık Kumkapı, Samatya, Yedikule, Beyoğlu'na geçerek gayrimüslimlerin toplu olarak yaşadığı birçok semtte önce Rumların, ardından da Ermeni, Yahudilerin dükkânlarına saldırarak yağmaya başladı. 7 Eylül sabahına kadar süren saldırılarda aralarında kilise ve sinagogların da bulunduğu 5.000'den fazla taşınmaz zarar gördü ve milyonlarca dolarlık mal sokaklara saçılıp, yağmalandı.

Resmi kaynaklara göre, olaylarda 4 bin 214 ev, bin iş yeri, 73 kilise ve 26 okul tahrip edildi.

6-7 Eylül 1955, başta Rumlar olmak üzere, gayrimüslimler göç dalgalarıyla Türkiye’den ayrılmasına neden oldu. Azınlıkların büyük bir kısmı için, yaşananlar Türk vatandaşı olarak kabul görmediklerinin kanıtı oldu. Nesiller boyu bu topraklarda yaşamış olan İstanbul'un gayrimüslim yerlileri, evlerini ve anavatanlarını terk etmek durumunda bırakıldı.

Edebiyatta 6-7 Eylül

Türk Edebiyatında, 6-7 Eylül Olaylarını ana kurgusu veya kurgusuna arka plan yapan, yaşananlardan etkilenmiş karakterleri hikayelerinde kullanan birçok esere rastlamak mümkün.

Son Eylül (Engin Aktel), En Hüzünlü Eylül (Osman Balcıgil), Bir Yerde Bir Gül Ağlar (Emine Erdem), Elenika (Handan Gökçek), Güz Sancısı (Yılmaz Karakoyunlu), 6-7 Eylül Olayları ve Efsun’un Son Mektubu (Hüseyin Demir), Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi (Ayfer Tunç), İstanbullu Elefteria (Kemal Yılmaz), Gurbet Kuşları (Orhan Kemal) bu eserler arasında sayılabilir.*

Kulüp

6-7 Eylül Olaylarını ekranda ya da beyaz perdede yansıtan yapımlar da mevcut. Yunanistan ve Türkiye ortak yapımı ‘Bir Tutam Baharat’, olaylardan etkilenmiş İstanbullu Rum bireyleri konu almıştır. 2008 yapımı ‘Güz Sancısı’ olayları konu alırken yoğun tartışmalara neden olmuştur. 2013 yapımı Sürgün, 1964 Rum Tehciri'nin yanı sıra 6-7 Eylül Olaylarını da işlemişti.

Ancak pogromun yakın zamanda geniş kitlelerin gündemine gelmesini sağlayan yapım, Netflix’in 2021 tarihli Kulüp dizisi oldu.

Dizi, 1950'li yıllarda İstanbul'da Beyoğlu civarında Sefarad Yahudisi Matilda ve kızı Raşel'in hayatı çevresinde gelişen olayları yansıtırken, 6-7 Eylül’ü de odağına aldı. Dizinin ikinci sezonu 15 Eylül’de yayınlanmaya başlayacak.

*Kaynak: Çiğdem Yalman Kopan, 6-7 Eylül Olaylarını Anlatan Kitaplar Listesi, bookinton.com

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün