Yahudilik, insanın yaşam reçetesinde, hangi oranlarla maddiyat ve maneviyatın bulunması gerektiğini tarif eder ve belirler. Eğer maneviyatımızı yükseltmek istiyorsak, ki yaşama amacımız bu, o zaman düşünülenin aksine maddiyatı tamamen feda etmek zorunda değiliz. Her şey insan için yaratılmıştır ve her şeyden keyif alma sınırları reçetesi yine aynı şekilde Tora içerisinden öğrenilebilir.
Kaşerut, Yahudi Yeme İçme Üslubu, et içeren bir ürün yedikten sonra sütlü bir ürün tüketebilmek için arada bir süre olması gerektiğini söyler. Hatta, bırakın arada süre olmasını, eğer beraber pişirildilerse, o üründen herhangi bir yarar sağlamak dahi yasaklanmıştır. Bu bilginin Tora literatürü kaynaklı ve bizim süzgecimizden geçmiş hali ise şu şekilde anlaşılabilir. Süt, bu hayatta aynı su gibi “hayat veren” bir semboldür. Aksine, et ürünleri, daha ürün tedariğinde bile ölüm gerektirmektedir. Bu süzgeçte, biz asla o kişi olamayız ki, ölümü ve yaşamı karıştıran bir şeyden yarar sağlayacağız ve bundan keyif alacağız. O kadar kutsal ruhlara sahibiz ki bu bizim adabımıza yakışmamaktadır.
Bir hayli ilginç ve derin olan Tora literatüründe, et ile süt arası ne kadar ara verilmesi gerektiği tartışılmıştır. Bu konu hakkında büyük Tora alimlerinin - aralarında doktor sıfatına sahip kişilerde mevcut - engin fikirlerini öğreneceğiz. Toplum içerisinde yaygın fikirler mevcut; 1 saat, 3 saat, 5 saat, 6 saatten biraz az ve 6 saat. Peki aslı ve doğrusu nedir ve bu tartışma nereden kaynaklanıyor?
Konuyu detaylandıralım. Masehet Hulin 105a’da şu şekilde bir olay geçer. Mar Ukvah adında bir rabi, et tükettikten sonra süt tüketmeden önce ne kadar beklemek gerektiğini tartışmaktadır. Aynı öğünde et ve sütün beraber tüketilmediğini getirir ve iki öğun arasını 6 saat olarak belirtir. Raşi bu görüşü destekler ve etin yağlı formundan dolayı uzun bir süre boyunca sindirilmesi gerektiğinden - aksi eğer yeterli süre beklenmez ise et ve sütün bir arada tüketilmesi hatasına düşülebilir - bahseder. Rambam, ki kendisi aynı zamanda doktordur, bu görüşü destekler ve ekler, et yendikten sonra, kişinin dişinde veya boğazında kalan artıkların 6 saatin sonunda artık et formatında olmadığını belirtir. Yani, eğer kişi 6 saat bekler ise yanlışlıkla bile bu hataya düşmeyecektir.
Magen Avot kitabı yazarı Meiri, kitabında 5 veya 6 saat beklenmesinden bahseder. Rabenu Yeruham, İsur Vaheter kitabında, insanlar 3 saatte bir yemek yediğinden ve “öğünler arası” sürenin 3 saat olduğundan bahseder. Mar Ukva’nın bize sunduğu 6 saat görüşünün yanında, iki öğün arasını “Beraha Aharona” söylemeye de bağlar. Yani, bir kişi yemek yedi ve tamamladı, beraha söyledi, artık ikinci öğüne - hemen - bile geçebilir, bu görüş karşımıza 1 saat bekleme fikrini atar.
Peki o zaman burada bir açık büfe mi söz konusu? Kim hangi görüşü beğeniyorsa ona göre mi devam etsin !? Tabi ki değil. Sözlü Tora bilimi, bir literatür gibi incelenmelidir. Literatürde bütün fikirlere yer verilir, bu Tora ilminin ne kadar geniş olduğunu gösterir. Burada şunu görmeliyiz, rabiler Tora öğrenimi konusunda o kadar hevesli ve hassas ki, her ihtimali masaya sermektedirler. Fakat eğer böyle bir durum olsaydı, eğer herkes istediği görüşü takip etseydi, hem insanlar arasında çeşiitlilik olacak, hem de yazılı Tora’da geçen kanunu ihmal tehlikesi doğacaktı. Sonuç olarak, herkesin hem fikir olduğu ve yazılı Tora’da geçen kanunu ihmal etmeye çok uzakta bir “korumalı bölge” lazımdı.
Sonuç, gemaradaki güçlü görüşlerin ışığında bir karara bağlanmıştır. Biz Sefaradik Yahudi’lerin kesin alaha kitabında bu kural şu şekilde belirlenmiştir. Şulhan Aruh Yoreh Deah 89’da yazdığı gibi “One who eats meat, does not eat cheese afterwards until he waits six hours. - kişi et yedikten sonra 6 saat boyunca sütlü ürün tüketmemelidir.” Bu yöntem, diğer bütün yöntemleri de kapsadığını unutmamalıyız.
İyi niyetli bir yaklaşım ile, eğer kişi bu konularda kendini hazır hissetmiyorsa, hiç yapmamak yerine, ilk aşama olarak et ve süt beraber tüketmemek ile başlayabilir ve sonrasında adım adım kendini asıl yapılması gekene hazırlayabilir.
Roş Aşana arifesinde olduğumuz bir zamandayız. Biliyoruz ki Roş Aşana, dünyadaki herkesin ve her şeyin önündeki bir senenin nasıl gelişeceğine dair kararlar alınan bir gündür. Evet belki hatalar yapmış olabiliriz, bunu görmezden gelmiyoruz. Elimizden gelenin en iyisini yapmak için, sadece düşüncede değil, aksiyon alarak iyi niyetli geliştirmerde bulunuyoruz. Gerçekten iyi bir birey olmanın yanında, iyi bir Yahudi olmaya çalışıyoruz. Bu iyi niyetli geliştirrmeler ile, alınan bütün kararların bizi daima adım adım yukarıya taşıması dileğiyle.
Afiyet olsun!