Eylül ve ekim ayında dört önemli ulusal film festivali yapılacak. Ayvalık Festivali sona erdi. Adana Altın Koza Festivali bu hafta yapılıyor. Ekimin ilk haftasında prestijli Antalya Altın Portakal Film Festivali gerçekleşecek. Sonbaharı müjdeleyen İKSV´nin filmekimi zengin programıyla sinemaseverlere 10 günlük bir ziyafet sunacak.
Eylül ve ekimde dört önemli ulusal film festivali sinema sezonunun açılışını ilan ediyor. 14 Eylül’de başlayan Ayvalık Film Festivali 19’unda sona erdi. 18 Eylül’de start alan 30. Adana Altın Koza Film Festivali ayın 24’ünde sona erecek. 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali 7-14 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek. İKSV’nin prestijli şenliği filmekimi’nin, Antalya ile çakışmamak için bir hafta ileriye alınarak 13-23 Ekim arasında yapılacağı ilan edildi.
‘Kuru Otlar Üstüne’nin prömiyeri Adana’da
Yazımın yayınlandığı gün, davetli olduğum 30. Adana Altın Koza Film Festivali’nin üç gününü geride bırakmış olacağım. Yılın en çok ses getiren yerli filmi, ülkemizi Oscar yarışında temsil edecek olan Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kuru Otlar Üstüne’sinin dünya prömiyerini mayısta Cannes’da izlemiştim. Filmin Türkiye prömiyerini ise 22 Eylül’de Adana’daki festivalde izleme fırsatını bulacağım. Film Merve Dizdar’ın Cannes’da ödül kazanan ilk Türk kadın sanatçısı sıfatını kazanmasıyla gündeme oturmuştu. ‘Kuru Otlar Üstüne’nin Altın Koza Festivali’ndeki gösteriminden elde edilen bilet geliri ‘İhtiyaç Haritası’ aracılığıyla deprem bölgelerine ulaştırılacak. 22 Eylül Cuma gerçekleşecek prömiyere N.B. Ceylan’ın yanı sıra Merve Dizdar, Deniz Celiloğlu ve Musab Ekinci katılacak.
Ayvalık ve Adana Altın Koza Festivalleri takvimde başka gün kalmamış gibi her yıl aynı günlerde şenliklerini düzenliyor. Adana’dan davet aldığım için her yıl Ayvalık Festivali’ni kaçırma üzüntüsünü yaşıyorum. Ayvalık açılışını dünya prömiyerini Cannes’da yapan Ted Haynes’in ‘Mayıs Aralık / May December’ı başrollerdeki Julianne Moore ve Natalie Portman’a rağmen yönetmenin eski başarılarına yaklaşamayan sönük bir filmdi. Cannes’ın Jüri ve FİPRESCi ödüllü Aki Kaurismaki’nin yüreklere hitap eden aşk filmi ‘Sararmış Yapraklar / Fallen Leaves’, yine Cannes’ın En İyi Senaryo ve Kuir Palmiye ödülleri sahibi, Hirokazu Kore-Eda’nın ‘Canavar / Monster’ı, Cannes En İyi Yönetmen Ödüllü Tran Ang Hang imzalı ‘Şeflerin Aşkı / La Passion de Dodin Bouffant’, Berlin’den Jüri Büyük Ödül sahibi Christian Petzold’un ‘Kızıl Gökyüzü / Afire’ı, Ken Loach’ın ‘Umudunu Kaybetme / The Old Oak’ı, İlker Çatak’ın ‘Öğretmenler Odası’ Ayvalık’ın programındaydı.
Cannes’da ‘Arakçılar’ ile bir Altın Palmiye sahibi olan Japon yönetmen Hirokazu Kore-Eda’nın ‘Canavar’ı bu festivalde aldığı iki ödüle rağmen bende derin düş kırıklığı yaratan bir film olmuştu. 76. Cannes Film Festivali’nin dengeli ödül listesinde sırıtan bir başka film, Tran Ang Hang’dan ‘Şeflerin Aşkı’, fazla geveze, tekrarlara boğulan, fazla uzun tutulan sıkıcı bir filmdi. 87’sinde üretkenliğini sürdüren, çifte Altın Palmiye Ödüllü İngiliz yaratıcı Ken Loach ‘The Old Oak’ ile yeniden bir göçmen sorununa odaklanarak, işçi sınıfı ve proletaryanın sorunlarına eğilmeyi sürdürüyor. Berlin Film Festivali’nden ödüllü ‘Kızıl Gökyüzü’ Ayvalık Film Festivali’nin ağır topları arasındaydı.
30. Altın Koza Film Festivali Ulusal Yarışmasına 45 film başvuruda bulundu. Seçici kurul bunların 11’ini Altın Koza Ödülü adaylığına layık gördü. Bu filmlerin altısının yönetmenlerinin ilk uzun metrajlı denemeleri olduğunu belirteyim. 11 yönetmenin en ünlüsü ‘Cam Perde’ ile yarışacak Fikret Reyhan. Son İstanbul Film Festivali’nde Özel Jüri Ödülü ve En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazanan ‘Cam Perde’nin odağında dört yaşındaki oğluyla yaşayan Nesrin var. Kendisi eski kocasının yaptığı baskılarla uğraşırken, sevgilisiyle ilişkisiyle ilgili kritik bir karar almak zorundadır. Reyhan’ın ilk filmi ‘Sarı Sıcak’ 2017’de Altın Lale Ödülü’nü, ikinci filmi ‘Çatlak’ İstanbul Film Festivalinde En İyi Yönetmen, Senaryo ve FİPRESCİ ödüllerini kazanmıştı. ‘Cam Perde’ yönetmenin üçüncü filmi.
Altın Portakal için 10 film yarışacak
30. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Yarışması için 43 film müracaat etti. Seçici kurul 10’unun Altın Portakal için yarışmasını uygun buldu. Bu yazımda bunların dördünden söz edeceğim. 10 film içinde en ünlü yönetmene sahip film Zeki Demirkubuz’un ‘Hayat’ı. ‘İtiraf’, ‘Yazgı’, ‘Yeraltı’, ‘3. Sayfa’ gibi yapıtlarıyla ulusal yarışmalarda 40’a yakın ödül kazanan Demirkubuz’un ‘Kader’ ve ‘Masumiyet’ ile Nürenberg ve Oslo Film Festivallerinde kazanılmış ödülleri var. ‘Hayat’ın konusu şöyle: Mehmet, evden kaçan kızı Hicran’ın durumunu nişanlısı Rıza ve ailesine açıklamaya hazırlanmaktadır. Nişanlısının zaten kendisini istemediğini düşünen Rıza önceleri etkilenmez, ama bir süre sonra kendisini aşağılanmış hisseder. Sonunda dayanamayıp kızın peşinden İstanbul’a gider.
Selman Nacar’ın son Venedik Film Festivali’nin Ufuklar bölümünde yarışan ‘Tereddüt Çizgisi’ bir cinayet zanlısını savunurken kendisiyle yüzleşmek durumunda kalan başarılı bir kadın avukatın öyküsünü anlatıyor. Eleştirmenler bu rolde Tülin Özer’in harikalar yarattığını söyledi. Yine geride bıraktığımız Venedik Festivalinin aynı bölümünde yer alan Nehir Tuna’nın ‘Yurt’u, 14 yaşındaki Ahmet’in günlük hayatına odaklanan bir film. Senaryosunu da yazdığı bu ilk uzun metrajlı filminde Tuna, Selman Nacar ile birlikte Venedik’te ilk kez iki Türk filminin yarışmada yer almasını sağladı. Antalya seçkisinin öne çıkan filmlerinden biri de Miraç Atabey’in ilk uzun metrajlı filmi ‘Zamanımızın Bir Kahramanı’. Film küçük bir Karadeniz köyünde, babasının cenaze töreninin hazırlıklarını yapan bir adamın üç trajikomik gününe odaklanıyor.
Sonbaharı müjdeleyen İKSV’nin filmekimi, ilan ettiği programıyla, her yıl olduğu gibi umut vaat ediyor. Cannes ağırlıklı, Berlin takviyeli ve en son Venedik Film Festivali destekli sürpriz filmleriyle, filmekimi sinemaseverlere 11 günlük bir ziyafet sunmaya hazırlanıyor. İlk ilan edilen filmler arasından seçtiğim üç filmi tüm okurlarıma hararetle öneririm. Son Cannes Festivali’nde Justine Triet’ye Altın Palmiye Ödüllü üçüncü kadın yönetmen sıfatını kazandıran ‘Bir Düşüşün Anatomisi / L’anatomie d’une Chute’ü, tamamına yakını dört duvar arasında geçen gerilim dolu bir mahkeme filmi. Film özenle yazılmış diyalogları, müthiş senaryosuyla, Justine Triet’nin tansiyonu hiç düşmeyen kusursuz mizanseniyle, Sandra Hüller’in unutulmaz performansıyla, bu yıl Cannes seçkisinin en kaliteli yapıtıydı.
İngiliz yönetmen Jonathan Glazer’in ‘İlgi Alanı / The Zone of Interest’i bizleri Auschwitz Kampının hemen kıyısındaki bahçeli bir eve götürüyor. Kamp komutanı Rudolf Höss’ün kalabalık ailesiyle yaşadığı, bahçe duvarının ardından kampın bacalarından çıkan dumanların görüldüğü bu evin sakinleri, tarihin en büyük insanlık ayıbına kulaklarını tıkayarak lüks içinde yaşarlar. Film ‘kötülüğün sıradanlığı’na alışılmadık bir bakış açısıyla değiniyor. Fin sinemasının en yaratıcı ismi, kara mizah dehası Aki Kaurismaki’nin ‘Sararmış Yapraklar / Les Feuilles Mortes’u Cannes takipçilerinin yüreğini ısıtan, dünyanın geldiği hali dert edinen bir filmdi. Jüri Ödülünü kazanan bu minimalist başyapıt, iki yalnız insanın yaşadığı bir aşkı hüzünlü bir romantik komedi kalıpları içinde işliyor. Aldığı ödülü fazlasıyla hak eden, insanlık dersi veren, kaçırılmaması gereken bir film.
Filmekimi programındaki Cannes Altın Kamera ödüllü ‘Sarı Koza Kabuğunun İçinde / Inside the Yellow Cocoon Shell’, geçmiş anıların ve arzuların peşini bırakamadığı memleketine dönen bir adamı izliyor. Cannes En İyi Yönetmen ve En İyi Senaryo (Yuji Sakamoto) ödüllerini kazanan, Tran Anh Hung’un ‘Şeflerin Aşkı’, Hirokazu Kore-Eda’nın ‘Canavar’ı filmekimi programında yer alıyor. Vietnam doğumlu Fransız yönetmen ve senaryo yazarı Hung, gastronom Dodin ile birlikte 30 yıldır birlikte yaşayan doğaüstü aşçı Eugenie’nin hayat öyküsünü anlatıyor. Bu rollerdeki Juliette Binoche ve Benoit Magimel’in varlığına rağmen, kendini tekrar eden bu sıkıcı filmden uzak durulmasını tavsiye ederim. Bir olayı (‘Raşomon’da olduğu gibi) yaşayanların gözünden anlatan ‘Canavar’ için aynı şeyi söylemek mümkün. Molly Manning Walker’in Cannes Belirli Bir Bakış bölümünün En İyi Film Ödülü’nü kazanan filmi ‘How To Have Sex’, kutlamak için bir tatil beldesine giden üç Britanyalı kızın yaşadıklarını anlatan bir film.