Kibutz Be'eri Katliamı İsraillilere 1948'deki korku ve cesareti hatırlatıyor

Hamas´ın, İsrail toplumunu 17 saat boyunca kolaylıkla kontrol etmesi, birçok kişinin hem yerel halkın kararlılığını hem de ülkelerinin kırılganlığının farkına varmasını sağladı.

Sara YANAROCAK Dünya
18 Ekim 2023 Çarşamba

Hamas’ın İsrail topraklarına yaptığı bu en büyük saldırıdan önce Ofakim yakınlarındaki Kibutz Be’eri, gelişen baskı fabrikası, bakımlı çevre düzenlemesi ve yeni gelişen kültürel ortamıyla biliniyordu.

Ancak 7 Ekim günü, yakınlardaki Gazze Şeridinden geçen yüzlerce teröristin İsrail’e yaptığı sürpriz saldırının ardından Be’eri, yüzlerce İsraillinin ölümüne neden olan trajedinin sembolü haline geldi ve Başbakan Netanyahu’nun bir deklarasyona imza atmasını sağladı. “İsrail Hamas terör örgütüyle savaş halinde…”

Pek çok İsrailli için Be’eri olayları, boyutunu çok az kişinin öngördüğü ve bazılarına göre Yahudi Devleti’nin en belirsiz zamanlarını hatırlatan askeri zayıflığını ortaya çıkardı.

Cumartesi erken saatlerde yüzlerce terörist, 1946 yılında, gelecekteki İsrail Devleti’nin Mısır’dan olası bir işgale karşı koymasına yardımcı olmak için, stratejik bir planın parçası olarak kurulan Kibutz Be’eri’ye girdi.

Hamas birlikleri, 1200 sakini ile Eşkol Bölge Konseyini oluşturan 25 köyün en büyüğü olan kibutzun tamamının kontrolünü ele geçirmeye başladı. Henüz tam açıklanmayan sayıda kibutz üyesi öldürüldü; birçoğunun kaçırılıp Gazze’ye götürüldüğüne inanılıyor.

Kibutzdan sağ kurtulan, eski milletvekili ve Eşkol Bölge Konseyi eski Başkanı Haim Jelin, pazar günü ordu radyosunda verdiği demeçte, “Be’eri’de sanki buranın sahibiymiş gibi dolaşıyorlardı” dedi.

Be’eri’de yaşananları ‘katliam’ olarak nitelendiren Jelin, “Ayırım gözetmeden ateş ettiler, ellerinden geleni kaçırdılar, teröristler önünde bekledikleri pencereden kaçmak zorunda kalsınlar diye insanların evlerini yaktı” diye anlattı. Be’eri’de ölenler, hayatta kalanlar, kaçırılanlar veya kayıp kişiler hakkında kesin bir sayım olamadığını ekledi.

Bu yaşananlar, sınır bölgesini kolaylıkla geçerek en az üç şehre (Ofakim, Sderot ve Netivot) ve çok sayıda köye nüfuz eden yüzlerce silahlı Hamas teröristinin gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş bir baskının parçasıydı.

Be’eri’de işgal, çok az İsraillinin hayal edebileceği bir unsura sahipti. Silahlı Hamas savaşçıları yollarda koşarken, sivil kıyafetli bir adam, olup bitenleri bir kameramana, yerleşik bir gazetecinin yapacağı gibi Arapça olarak anlattı.

Hamas teröristleri eşi benzeri görülmemiş bir vahşetle kibutz üyelerinin evlerini kapı kapı dolaşarak insanları öldürdü; en az 50 kişiyi toplayıp esir aldı. Teröristlerin kibutzun kontrolünü ele geçirmesinden 17 saat sonra, güvenlik güçleri tüm rehineleri kurtardıklarını (onlarcası yemek salonunda tutuluyordu) ancak hâlâ bölgeyi teröristlere karşı taramaya devam ettiklerini açıkladı.

İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail’in Hamas’la savaşı kazanacağını, İsrail’in onları ezeceğini söyledi. Ancak bu söylemler ve verdiği güvence, ülke güçlendikçe İsrail ruhunun arka planında kaybolan, Hamas’ın terör saldırısının ardından yeniden yüzeye çıkan bazı varoluşsal korkuları sakinleştirmeye pek yardımcı olmadı.

İsrail kültürü üzerine eğitim veren yazar Einat Barzilai, “Şok edici bir andı. 1948’den bir sahneymiş gibi hissettim” dedi.

Kibutzun cumartesi gününün büyük bir bölümünde teröristler tarafından işgal edilmesinin, onu İsrail Devletinin en tehlikeli anına sürüklediğini, orada yaşayanların çoğunu, devletin ve kendilerinin hayatlarının bittiğinden şüphe duydukları bir zaman dilimine sürüklediğini söyledi.

Yom Kipur Savaşı’ndan 50 yıl sonra

Gazze saldırısı, Yom Kipur Savaşı’nda, Mısır ve Suriye ordularının İsrail’e sürpriz işgalinin 50. yıldönümünden bir gün sonra gerçekleşmişti. Ancak Yom Kipur Savaşı cephede yaşanmıştı. Bu travmatik olay, pek çok İsraillinin ülkenin askeri ve siyasi liderliğine güvenini sarstı.

Kudüs’te yaşayan Barzilai, ‘kendi eviniz saldırı altındayken hissettiğiniz çaresizlik ve savunmasızlık duygusunun daha çok 1948 Bağımsızlık Savaşını anımsattığını’ söyledi.

Be’eri’deki olaylar, İsrail’in şahin televizyon kanalı Kanal 14’ün sağcı yorumcusu Şimon Riklin’in, birçok kişinin savaşa katılmasından korktuğu Lübnan’daki Hizbullah terör örgütüne yönelik savaşçı tavrını değiştirmesine neden oldu. Riklin cumartesi günü ‘The Patriots’ adlı bir panelde “Be’eri’de olanları gördüğünüzde, İsrail içinde teröristlerin elinde bulunan tüm bölgeleri özgürleştirmeye odaklanmanın daha doğru olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Hadi bunu yapalım ve ardından Hamas’tan çok daha güçlü bir savaş gücü olan Hizbullah’la mücadele edebilecek durumda olup olmadığımızı değerlendirmeye başlayalım” dedi.

“Yalnız kaldık, kimse bizi korumuyor”

Yıllar önce eski Sovyetler Birliği’nden İsrail’e göç eden ellili yaşlarındaki üç çocuk annesi Rachel Sadeh, “Direksiyonda kimse yok” dedi. Cumartesi günü, oğlu Ziv’in, Be’eri yakınlarındaki teröristlerden kaçtıktan sonra bulduğu sığınaktan çıkarılmasını bekledi. Ziv Sadeh, çölde gece boyu süren partiye katılan gençlerden biriydi.

‘Her şey, hiçbir şeydir’

Hamas’ın kontrolüne geçen Be’eri’de yaşayanların bazı ifadeleri, yalnızca güvenlik güçlerinin kibutzun kontrolünün yeniden ele geçirmekte başarısız olduğunu değil, aynı zamanda olayların meydana gelmesinden saatlerce sonra ulaşabildiklerini ortaya koyuyor.

Be’eri’deki gençlerden Amit Man, kibutzun kliniğine sığınanlarla birlikte altı saat boyunca saklandı. Kız kardeşi Haviva, cumartesi günü kardeşlerin birbirleriyle saatlerce süren yazışmalarının ekran görüntülerini Facebook’ta paylaştı.

Ordunun Be’eri’yi ne zaman geri alacağına dair sık sık kardeşinden bilgi isteyen Amit Man, 14.00 civarındaki son yaşam belirtisinde teröristler hakkında şunları yazdı: “Buradalar. Buradan sağ çıkabileceğimi sanmıyorum. Eğer bana bir şey olursa lütfen güçlü ol.”

Haviva Man Facebook’ta şöyle yazdı: “Tüm askeri ve teknoloji alanındaki gelişmelere rağmen, sanki her şey bir hiçmiş gibi geliyor. Aslında her şey, hiçbir şeydir.”

Amit Man’ın akıbeti, pazar sabahı itibarıyla bilinmiyordu.

Kudüs’te yaşayan ve kibutz sistemine kendini çok yakın hissetmeyen Barzilai ise “Tehlikeyi gördüğümde, her gün bu düzeyde tehdit altında yaşayan kibutzlardaki ve aynı zamanda Ofakim, Sderot gibi şehirlerde yaşayan bu modern zaman öncülerinin kararlılığı ve fedakârlıklarına hayran kalıyor, onların azmini çok takdir ediyorum. Devlet kurulmadan önce İsrail’de Yahudi nüfusunun yaklaşık yüzde birinin çatışmalarda öldüğü 1948’den itibaren, bazı korkuları tetiklese de, öncülerin ruhunun bu savaşı eninde sonunda kazandığını ve sonrakileri de kazanacağını hatırlatıyor” dedi.

Not: Yazıda sözünü ettiğim tüm kibutzlar ve yerleşimler teröristlerden arındırıldı, nedir ki yoğun bombardıman altındaki Gazze’de esir edilen, genç, ihtiyar, çocuk, bebek, kadın ve erkeklerin akıbeti henüz belli değil.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün