•Hamas´ın 7 Ekim´de yaptığı saldırı, öyle görünüyor ki, örgütün umduğunun üzerinde bir sonuç yarattı. Zira, bu saldırıyı, meşrebinizin dayattığı önyargılarla veya erişiminiz olan bilgilere bağlı olarak nereye koyuyorsanız koyun, bir gerçek tüm çıplaklığıyla önümüzde duruyor. Bu şekil ve ölçekte bir saldırıya uğrayan hiçbir ülkede ne karar alıcılar ne de toplum buna yok muamelesi yapamaz. Dahası vatandaşlar da devletlerinden bu karşılığı beklerler. Aksi yönde davranan bir bürokrasiyi, politikayı aff etmezler. Hele İsrail gibi kuruluşu travmalarla belirlenmiş bir siyasal ontolojiye sahip bir ülke için bu durum kolay yönetilebilir bir durum değil. Bu da korkarım şiddet sarmalını kaçınılmaz kılıyor. AHMET KASIM HAN – www.ekonomim.com
Bu Haftanın “Takılanlar”ı
Gerilemeyi gösterecek en somut adım ise tarafların tek taraflı ya da karşılıklı olarak diplomatik temsil düzeyini düşürmesi kararını alıp almayacakları olacak. İsrail’in Ankara Büyükelçisi İrit Lillian, İsrail diplomatik binalarına dönük protesto gösterilerinin artmasının ardından güvenlik kaygılarını gerekçe göstererek Türkiye’den ayrılmıştı.
İrit Lillian hala İsrail’in Türkiye Büyükelçisi olarak görevine devam ediyor ve ülkeden ayrılması siyasi bir tepkinin sonucu değil. Aynı şekilde Türkiye’nin İsrail’deki büyükelçisi Şakir Torunlar da görevinin başında.
Ne Türkiye ne de İsrail’den henüz büyükelçilerin çekilmesine ilişkin bir karar duyulmadı.
https://www.bbc.com/turkce/articles/crg18y1n99qo
Bugünkü gelişmelerden sonra Türkiye-İsrail diplomatik ilişkilerinin sürmesinin önemi kalmadı. Bu saatten sonra önerim, İsrail’i tanıyan Mart 1949 kararının da iptalidir çünkü bu şekilde bir ilişki biçimi ol(a)maz. İsrail de zaten ilişkilerin devamını istemeyecektir.
Denge, çöktü.
https://twitter.com/remzzicetin/status/1718293827599945813
Halkın büyük çoğunluğu İsrail-Hamas savaşında Hükümet’in tarafsız kalmasını istiyor.
https://twitter.com/ozersencar1/status/1716836625945104871
https://t24.com.tr/yazarlar/ercan-uygur/israil-in-icinden-gorunen-gerginlik,41983
https://tele1.com.tr/akpnin-abddeki-guclu-yahudi-lobisi-ne-yapiyor-937689/
https://www.politikyol.com/yahudiler-filistinliler-ve-turklerle-kardestir/
İsrail şu anda belki de tercih etmediği bir zamanda çatışmaya girmiş, diğer bir ifadeyle askeri hazırlığının tam olmadığı bir sırada operasyona kalkışmış olacak. Yine siyasi liderlik krizinin olduğu ve güvenlik bürokrasisinin ciddi bir başarısızlığının yaralarının sarmaya çalıştığı bir süreçten de geçiyor. Bu konuda Amerikalı ve İsrailli yetkililerin kara operasyonu konusunda temas halinde olduğu anlaşılıyor. Nitekim Amerikan tarafı da İsrail'in çıkış stratejisi olmadan böylesi bir operasyona girişmesinin risklerini gündeme getirmeye başladı.
Tüm bunlar düşünüldüğünde İsrail'in aslında bir ikilemle karşı karşıya olduğunu da belirtmek lazım. Çünkü söz konusu kara operasyonu başlamazsa İsrail'in caydırıcılığı büyük zarar görecek. İsrail şimdilik Gazze'ye stratejik amacı belirsiz intikam saldırılarında bulunurken askeri hedeflere yönelik nokta operasyonlar ve hassas vuruş yapması gereken bir şehir savaşı için askeri ve istihbari anlamda ne kadar hazır olduğu şüpheli.
Sonuç olarak, Biden yönetiminin küresel dış politika duruşu düşünüldüğünde ABD'nin Orta Doğu'ya yaklaşımı daha net anlaşılabilir. Bu anlamda ABD'nin krize bu denli müdahil olmasının bölgeye özel ilgisinden kaynaklanmadığını söylemek lazım. ABD'nin hem diğer bölgelerdeki rakiplerini cesaretlendirmeme hem de İsrail’in güvenlik zafiyetlerini kendini daha geniş bir çatışmaya sokmadan dengelemeye çalıştığı söylenebilir.
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/gorus-israil-filistin-meselesinde-abd-ne-yapmaya-calisiyor/3029700
Hamas’ın genel olarak bu saldırıları neden yaptığıyla başlayalım. Hamas, unutulmuş, çok yoğun uluslararası gündemde arka plana atılmış ve hatta İbrahim Anlaşmaları nedeniyle, belki gündeme gelmesi düşük ihtimal olan Filistin konusunu gündeme taşımak istedi. Çünkü geçen son iki yılda karşılıklı saldırılara bakarsak, İsrail’in Gazze’de ciddi miktarda operasyon yaptığını, füze attığını, bombardıman yaptığı ve bunun sonucunda ölen Filistinler olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bizim radarımıza girmiyor olsa da Filistin sorunu sivil vatandaşlar açısından devam ediyordu. Bir kere Hamas buradan bir açılım sağlamaya çalışıyordu. Şimdi bu kadar çok sayıda İsrailli ve İsrailli olmayan uluslararası insanların esir olarak alınması Hamas açısından bakarsanız, nereden bakarsanız bakın, çok büyük bir propaganda unsuru ve aracı. Bunları kendisini tanıtmak ve kabul ettirmek için kullanmak isteyecek ve pazarlık yapacak.
Şahit olduğum bu kutuplaşma, ister antisemitizmin yükselişte olması, ister artan İslamofobi olsun, çok korkutucu. Altı yaşındaki Filistin kökenli Amerikalı bir çocuğun nefret suçu nedeniyle bıçaklanarak öldürüldüğünü duymak son derece dehşet verici.
Bir Arap arkadaşımın Batı’da yaşayan akrabasının kendisine tükürüp “Hepiniz gebermelisiniz” demesini duymak beni oldukça rahatsız ediyor.
Ya da Yahudi bir annenin, oğlunun bir Yahudi kutlaması olan Bar Mitzvah’ı hakkından sosyal medyada paylaşım yaptığı için takipçilerini kaybettiğini belirtmesi de aynı derecede yürek burkucu.
Benzer şekilde Londra’daki bazı Yahudi okullarının korkudan dolayı kapandığını duymak çok üzücü.
Hamas’ın siyasi temsilcilerinin bir kısmının bile haberdar olmadığı ve büyük bir gizlilikle planlandığı söylenen saldırının İran’ın emriyle olmasa da bilgisi dâhilinde gerçekleştiği düşünülebilir.
Böylesi bir durumda İran’ın Hamas’ın operasyonuna onay vermesinde veya karşı çıkmamasında daha önce bahsedilen bölgesel konjonktür ve dengelerle ilgili bir siyasi hesabın yattığı kuvvetle muhtemel.
Belki de saldırının İsrail’i bu denli savunmasız yakalayacağı, inciteceği ve şiddetli bir intikam arayışını körükleyeceği dahi öngörülmemişti.
Ancak burada teyitten uzak tahminlerin ötesinde rahatlıkla şu çıkarım yapılabilir: İran’ın bilgisi dahilinde gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, Hamas’ın saldırısı Filistin meselesini ve süregiden işgali yeniden hatırlatırken, bölgede İsrail lehine gelişmekte olan iklimi bir anda tersine çevirerek Arap devletlerinin İsrail ile normalleşme arayışının maliyetini ve meşruiyet külfetini arttırdı.
https://fikirturu.com/jeo-strateji/filistin-meselesinin-irana-bakan-yuzu/
https://serbestiyet.com/featured/ceviri-israil-istihbarati-neden-ve-nasil-basarisiz-oldu-146305/
https://fikirturu.com/jeo-strateji/israil-hamas-catismasi-enerji/
Tıpkı 1973 savaşını izleyen Meir hükümeti gibi Netanyahu ve ortakları için de siyasi bir hesaplaşma söz konusu olacaktır.
İsrail siyasetinde Netanyahu döneminin sonunun başlangıcında olabiliriz.
Analistlerin bu konuda ne kadar sık yanıldığı göz önünde bulundurulduğunda bunu ihtiyatla söylüyorum.
Ancak Netanyahu’nun İsrailliler için cazibesinin büyük bir kısmını, ülkeyi Arap ve İranlı düşmanlarından koruma konusundaki kabiliyeti oluşturuyor. Güvenlik politikasında hiç kimsenin “Bibi” gibi metanet, maharet ve dirayet göstermediği söyleniyordu. Bu görüş, İsrail’in 11 Eylül’ü olarak nitelendirilen olayla büyük ölçüde sarsıldı.
Elbette bunun gerçekleşmesi çok zaman alabilir. Likud’un 1973 savaşından sonra İşçi Partisi’nden iktidarı almak için üç yıldan fazla zamana ihtiyacı vardı. Ama oldu.
Hükümet karşıtı gösteriler sona erdiğinde ve ülke liderleri etrafında kenetlendiğinde İsrail’de ilk başta birlik olacaktır. Ancak bu yalnızca sonun başlangıcı olacaktır. Sağ bunun siyasi bedelini ödeyebilir ya da Filistinlilerin saldırganlığına tepki olarak ülke daha da sağa kayabilir.
Bölgeye gelince, pek çok şey bu savaşın ne kadar süreceğine bağlı olacak.
Muhtemelen haftalarca, belki de aylarca devam edecek.
Çatışmalar ne kadar uzun süre yüksek perdeden devam ederse, savaş bölgesinin dışında değişikliklerin yaşanma olasılığı da o kadar artar.
https://fikirturu.com/jeo-strateji/israilin-unuttugu-dersler/
https://gazeteoksijen.com/yazarlar/nimet-kirac/olumle-burun-buruna-buyuk-caresizlik-192778
Hamas'ın IŞİD'le aynı muameleyi görme eğilimi Ankara'da doğru okunmuş olmalı ki, Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyeliğini onaylanmak üzere TBMM'ye gönderildiği dönemde, Türkiye'deki HAMAS üyelerinin de sessiz sedasız ülke dışına gönderildiği ortaya çıktı. Her ne kadar AK Parti hükümet kaynakları HAMAS militanlarının Türkiye'den "kendi istekleri ile ayrıldıkları" bilgisini sızdırsalar da, zamanlamaya bakıldığında bu ayrılışta "bazı telkinlerin" de etkili olduğunu tahmin etmek yanlış olmaz elbette.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/israil-karsiti-olmadan-filistin-yanlisi-olmak/713069
https://www.youtube.com/watch?v=ZW3iGJ1jxFU&t=3s
https://fikirturu.com/jeo-strateji/amerikanin-israile-destegi-zihniyet/
Hamas’ın 7 Ekim’de yaptığı saldırı, öyle görünüyor ki, örgütün umduğunun üzerinde bir sonuç yarattı. Zira, bu saldırıyı, meşrebinizin dayattığı önyargılarla veya erişiminiz olan bilgilere bağlı olarak nereye koyuyorsanız koyun, bir gerçek tüm çıplaklığıyla önümüzde duruyor. Bu şekil ve ölçekte bir saldırıya uğrayan hiçbir ülkede ne karar alıcılar ne de toplum buna yok muamelesi yapamaz. Dahası vatandaşlar da devletlerinden bu karşılığı beklerler. Aksi yönde davranan bir bürokrasiyi, politikayı aff etmezler. Hele İsrail gibi kuruluşu travmalarla belirlenmiş bir siyasal ontolojiye sahip bir ülke için bu durum kolay yönetilebilir bir durum değil. Bu da korkarım şiddet sarmalını kaçınılmaz kılıyor. Ancak, bugün İsrail askeri planlamasının çok şiddetli, ağır ve kısa bir harekattansa uzun ve daha nokta hedefli bir operasyona evrilmesi ihtimal dahilinde. ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin İsrail’e telkinlerinin de bu yönde olduğu anlaşılıyor.
Açıkça ifade edeyim: Yukarıda yazdıklarım İsrail’in vereceği tepkiyi haklı veya meşru kabul etmekle, etmemekle ilişkili değil. Sadece durumun tespiti. Ve evet tarafsız! Akademik olsun diye değil, aklın gereği bu olduğu için. Zira tek bir tarafımız olabilir o da Türkiye’nin âlî menfaatleri. Bu da bu tür konularda tarafsız olmayı gerektiriyor. Zira ancak böylelikle ne olup bittiğini anlamak mümkün olur. Çünkü ne olduğunu anlamazsanız, öngörüde bulunamazsınız. Öngörüde bulunamadığınız bir konuyu da yönetemezsiniz. Bunun da kimseye faydası yok. Doğrusu, yer (konumlama) seçiminizi keyfinize göre yapmakta bir sakınca yoktur. Yeter ki seçtiğiniz yerde oturup (durup) istediğiniz menzile ulaşabilin. Ancak ulaşamıyorsanız da ulaşsanız da kimsenin sizin hülyalarınızın peşinden gelmesini beklemeye hakkınız yok. Çoğunlukla keyfinize göre seçtiğiniz hakikatlerle pek bir menzile de gidemezsiniz. O da başka…
Bizde bu anlama çabasına pek kimsenin hevesi yok. Slogan atmakla daha fazla ilgileniliyor. Hele bu sloganlar iç siyasette mevcut mücadelelerde bir karşılık sahibiyse, durma gitsin. Özellikle de siyasetimiz artık neredeyse tamamen kimlik siyaseti olduğundan, her dış politika meselesi, özellikle de İsrail – Filistin meselesi, bir ideolojik/ kimliksel savaş alanı. Halk, millet, ulus kavramları tanım gereği çoğulluk ihsas eder. Kimin “gerçek” halkı temsil ettiği sorusunu sorup, cevabın peşine düştüğünüzde o çoğuldan bir tekil icat etmeye çalışıyorsunuzdur. Bu elbette demokratik meşruiyete sahip bir tutum değil. Demokrasinin toplum modeli çoğulcudur, çoğunlukçu değil. Çoğunlukçuluk seçim kazanmakla ve yukarıda bahsini geçirdiğim kimlik konusunu kendi lehine sonuca bağlamakla ilgilenir. Çoğulculuk ise farklılıkları birlikte yaşatmakla. Orta Doğu’da olup bitenler ne yaparsan yap bu anlayışların ilkiyle bir yere varamayacağını açık şekilde gösteriyor. İsrail Yahudi toplumu için çoğulcu bir ülke olmak hayaliyle kurulmuş bir devlet. Öte yandan coğrafyasında diğerlerinin varlığını reddeden, kimin “gerçek halk” olduğunu tekil bir kimliğe indirgemek suretiyle var olmayı zorlayan çoğunlukçu bir ülke. Bu anlayışla güvenlik sahibi olabileceğini sandı. Üstelik, meseleyi Yahudi kimliği üzerinden okuduğunuzda, bu tekilliği tek din, tek bayrak, tek etnik kimlik üzerine inşa edebilmek lüksüne belki de dünyadaki birçok devletten daha fazla sahip. Ama bugün bu çabasının acı sonuçlarını Gazze’nin altındaki tünellerden toplamaya çalışıyor. Başarabilecek mi; o da belli değil.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/fikriyat-carsisindan-hakikat-mi-secelim/712756
https://fikirturu.com/jeo-strateji/hamas-israil-savasi-nasl-bir-yeni-dunya/
https://fikirturu.com/jeo-strateji/hamas-israil-catismasinda-misirin/
7 Ekim 2023 sabahı Gazze Şeridi’ni kontrol altında tutan Hamas, “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatarak İsrail’e saldırı düzenledi. Bu beklenmedik saldırı İsrail’in verdiği karşılıkla birlikte savaşa dönüştü. Savaşa dair sosyal medyada da çok sayıda yanlış bilgi yayılmaya devam ediyor. Bu süreçte açık kaynaklar üzerinden incelediğimiz iddialara ve doğru bilgilere sizin için hazırladığımız bu özel sayfadan ulaşabilirsiniz.
https://teyit.org/2023-israil-hamas-savasi
Hamas'ın "Aksa Tufanı" kapsamında Yahudi bayramı Sukot'u kutlamak için organize edilen Süpernova Müzik Festivali'ne saldırısı, İsrail için acı bir sembol haline geldi. İsrailli çok sayıda vatandaş, festival saldırısını "unutmamak" maksadıyla, vücutlarına "Süpernova", "7 Ekim" ve "Davud Yıldızı" gibi dövmeler yaptırdı.
Ömer Madra ve Özdeş Özbay, Açık Gazete'de yazar ve akademisyen Louis Fishman ile Gazze'de devam eden savaşın sebeplerini ve neler olabileceğini konuşuyor.
https://acikradyo.com.tr/acik-gazete/dunya-gazzeyi-unuttu
👉 2 ülke ilişkileri çeşitli badireler atlatıp yara aldı ancak bu kez durum çok farklı
👉 Türkiye, Hamas'ı terör örgütü olarak görmediğini ilân etti
👉 İsrail ise Hamas'la mücadelesini "ikinci bir bağımsızlık savaşı" gibi görüyor
👇👇👇👇👇👇
https://www.youtube.com/watch?v=q5CaYp6NKyA
https://twitter.com/remzzicetin/status/1718367938623770855
“İSRAİL TERÖR DEVLETİ İSE EĞER…”
👉 Diplomaside küskünlük, kızgınlık olmaz.
👉 Bu nedenle diplomasi, en kötü koşullarda dahi müzakere sanatıdır.
👉 İsrail’le -klasik tepkilerin dışında- nasıl mücadele edilmeli?..
Diğer tüm ayrıntılar için⤵️
https://www.youtube.com/watch?v=xF4tDBVvOFE
https://twitter.com/remzzicetin/status/1718202715719794708
TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ SİL BAŞTAN…
Türkiye-İsrail normalleşmesi, kelebeğin ömrü kadar…
👇👇👇👇👇👇
https://www.youtube.com/watch?v=v2RwbFmJbOA
https://twitter.com/remzzicetin/status/1717246194529792466
Gözden kaçmasın:
Suudi Arabistan #FII7’da Jared Kushner konuşmacıydı.
Konu: İbrahim Anlaşmaları.
Suudi elitler anlaşıldığı kadarıyla son olaylara rağmen İsrail ile normalleşme konusunda kararlılar.
Veya ben bu tablodan öyle anlıyorum.
https://twitter.com/gcinkara/status/1717291849956655588
Bu aşamadan sonra Hamas’ın işi çok kolay değil. Hem Gazze’deki hem dışardaki unsurları açısından. Kuşatma altında olacakları ve bir kısmının tasfiye sürecine girileceği açık. Ancak Gazze’de ne kadarı ya da diğer ülkelerde hangi isimlerin hedef alınacağı biraz da ilgili ülkeleri de ilgilendirdiği için öngörülebilir değil. İsrail ve diğer Hamas’ı istemeyen ülkeler stratejik bir karar verecek, kimlerin kalıp kimlerin gitmesi gerektiğine ilişkin. Tabi bir de kendi kamuoylarına yönelik bazı Hamas liderlerinin tutuklanması ya da infazını gösterecekler ki kamuoylarını rahatlatsınlar.
https://harici.com.tr/turkiye-israil-iliskilerinde-siyasi-iletisim-kanallari-kapandi/
İsrail ve Türkiye'nin dostane ilişki kurabilmesi temel prensiplerde ortaklık kurmakla ilgilidir. Bunu 1 sene evvel haberlerde söylemiştim. Bu benim fikrim değil doğrudan İsrailli diplomatların bakış açısını anlatmıştım. Merak edenler için:
İsrailli diplomatlar; "AKP gitmedikçe Türkiye - İsrail ilişkileri düzelmeyecek" diyor
https://www.youtube.com/watch?v=y49SPEjgnjY
https://twitter.com/DLeilaErtug/status/1718327225047449774
Burada şunu sormak lazım, bu zamana kadar Hamas’ı tamamen yok etmeye yönelik hiçbir girişimi olmamış olan İsrail neden şimdi bunu tartışıyor? Bence Hamas tehdidini dünya kamuoyu küçümsüyor. Burada basının da payı büyük. Medya kuruluşları, ezberleri bozmak yerine alışılagelmiş politikalarını sürdürüyor ve özellikle Filistinli sivillerin ölümüne odaklanıyor ve yaşanan terör eyleminin acımasızlığını ve hâlâ insanların teröristlerin elinde tutulduğu gerçeğini ıskalıyor. Şu anda biz burada otururken, yüzlerce insan bir bodrum katında, bir tünelin altında canı için mücadele veriyor. İsrail’in Gazze’yi toptan yok etme gibi bir planı konuşması olayın iç yüzünün hiç de sandığımız kadar sıradan olmadığını gösteriyor, bu herhangi bir terör eylemi değil belli ki.
https://twitter.com/DLeilaErtug/status/1717551930380087607
@merdanyanardag Birkaç gün evvel kendi kanalınızda 6 yaşında Filistinli çocuğu bıçaklayarak öldüren ve annesini de yaralayan Joseph Czuba üzerine konuştunuz ve adamın Yahudi olduğunu ve bunun bir siyonist cinayeti olduğunu iddia ettiniz. Ancak Czuba aşağıdaki linkte de okuyabileceğiniz gibi Polonyalı Çeklerin, Sırpların ve Slovakların ağırlıklı olarak yaşadıkları bir bölgede kullanılan bir soyadı ve Yahudi soyadı değil. Kökeni de Lehçe. Bu iddianızın ülkemizde nasıl sonuçlar doğurabileceğini fark edebildiniz mi acaba? Nasıl bir gazeteci katilin menşeini bilmeden teyit etmeden böyle açıkça rahatça yanlış bilgi verebiliyor? Burada işlenen açıkça bir nefret cinayetidir. Czuba 7 Ekim hadisesinden tetiklenerek Müslüman düşmanı bir cinayet işlemiş, küçücük bir çocuğun canına kıymıştır. Maalesef Amerika'da bugün hem Müslümanlar hem Yahudiler çok endişeliler. Çünkü gün geçtikçe bu gruplara karşı nefret artmaktadır. Bizim ülkemizde de keza bu durum bir ihtimal dahilindedir. Durum böyleyken bilmediğiniz halde neye dayanarak bunun bir Yahudi tarafından işlenen bir siyonist cinayet olduğunu söylüyorsunuz?
https://twitter.com/DLeilaErtug/status/1717335239029125630
İsrail ve Nazi Almanyası arasında benzerlik kurmak büyük bir tarihsel hatadır. Ayrıca hiçbir şekilde yakışık almaz. Kurbanları fail yapma işgüzarlığından uzak durmalıyız.israil, politikaları nedeniyle tek başına, diğer her devlet gibi, eleştirilir.
https://twitter.com/dilekzaptcioglu/status/1716957031758766204
Geçen sene Miami'ye yerleşen Yair Netanyahu neden dönmedi diye İsrail'de sorgulanıyor.
https://twitter.com/DLeilaErtug/status/1717327952889667791
Geçen gün ekranlarda kendini pek sıkı solcu zanneden bir gazeteci "70 senedir işgal var o yüzden Hamas'ın bunu yapması normal" demeye getirdi. Biz eğer böyle dersek yarın hepimiz birilerine şiddet uygulama gücünü elde ettiğimiz anda bir meşruiyet bulabiliriz. Ne normal biliyor musun efendi? Hamas'ın yaptığı değil, bir Filistinlinin İsrail'in politikalarını beğenmiyorsa buna karşı alternatif bir politika ortaya koyması normal, buna tepki duyması normal, direnmesi normal, bir Filistinlinin bir İsrailliye "önyargılı olması" bile normal hepsi anlaşılabilir şey. Ama bebek öldürmek normal değil. O mantıkla kalkıp Ekmekçiyan herifi de kendini savunabilirdi, "Türkler bize soykırım yaptı o yüzden diplomatları öldürdük" diyebilirdi. Biz bize yapılanları nasıl kabul etmiyorsak, başkalarına yapılanı da kabul etmemeliyiz. Böyle bir meşruiyet anlayışı olmaz. İnsan olun iki dakika. Tarafsız olmak veya mazlumdan yana olmak değil, şiddeti övmektir bu. Filistinlinin özgürlüğünü, bir devleti olmasını savunalım ama Yahudi'nin de, başka başka milletlerin de savunalım abi. Mecbur muyuz elalemin teröristinin elçisi olmaya? Öldürmekten değil, yaşatmaktan yana olalım.
https://twitter.com/DLeilaErtug/status/1716865253923807533
Hamas’ın Filistin halkının çok ağır bir bedel ödeyeceğini bilerek böyle bir operasyona kalkışmasının rasyonel nedenleri var mıdır? Bu konuda üç neden sıralanabilir: – İsrail ordusunu Gazze’ye girmeye zorlayarak, orada uzun ve kanlı bir direniş savaşı vermek ve bu vesileyle İsrail ordusunun bariz savaş suçları işlemesine zemin hazırlamak, ki 7 Ekim’den sonraki günlerde bu başladı; – İsrail ile başta Suudi Arabistan olmak üzere Arap ülkelerinin yakınlaşmasını engellemek; – Batı Şeria’da Mahmud Abbas ve El Fetih’e olan epey zayıflamış desteği iyice yıpratmak ve Hamas’ın oradaki taraftar kitlesini büyütmek. Diğer taraftan, son zamanlarda Gazze’de halk desteği zayıflayan Hamas’ın bu saldırıyla kendisine yönelik eleştirileri uzun süre susturmayı hedeflemiş olması da ihtimal dahilindedir. Ama bütün bunların ötesinde, Hamas gibi köktendinci bir örgüte özgü dini türden bir metafizik düşüncenin yönlendirmesi olmaksızın böyle bir operasyonun “zafer”le sonuçlanacağına inanmak mümkün değildir. Bu inanç, bir kısmı Filistin dışında yaşayan Hamas yöneticileri kadar, bu saldırı eylemini somut olarak planlayan, örgütleyen ve hayata geçirenlere de hakimdir. Siyaseti sadece hesap kitap yaparak belirlenen çıkarların değil, çoğu zaman saplantılı tutkuların yönlendirdiği gerçeği bir kez daha karşımıza çıkıyor. Tutku yangınını karşılıklı harlayan iki aşırı sağcı, ırkçı gücün hegemonyası devam ettiği sürece, 7 Ekim’de başlayan yeni aşamanın nasıl gelişeceğini öngörmek şimdilik mümkün değil. Buna karşılık, uluslararası planda “Kuzey” ve “global Güney” arasındaki uçurumu daha da genişletip keskinleştireceği şimdiden görülüyor.
https://birikimdergisi.com/haftalik/11530/insanliga-karsi-karsilikli-islenen-suclar
https://www.gercekhaberci.com/tepkiler-hedefini-asti-izmir-in-ilk-sinagoguna-cirkin-saldiri/195172/
İki ülke arasındaki gerilimin yeni boyutlara ulaşması nedeniyle İsrail'deki bazı süpermarket zincirleri Türkiye'den domates ithalatını durdurdu. İki ülke arasındaki ticaretin zor zamanlarda da her zaman patlamaya devam ettiğini bildiğimiz için bu tür kampanyaların ne kadar süreceğinden emin değiliz.
https://twitter.com/Istanbultelaviv/status/1718673594849313188