Parmak emme, tırnak yeme, altına kaçırma, yalan söyleme, inatçılık, saldırganlık, kekemelik gibi davranış bozuklukları çocuklarda sıklıkla rastlanan sorunlar olabiliyor. Psikolog Ebru Özer Özkul ile bu sorunların nedenlerini, bu davranışlarla karşılaştığımızda neler yapabileceğimizi konuştuk.
Çocuğumuzda gördüğümüz problemlerin uyum veya davranış bozukluğu olduğunu nasıl anlarız?
Çocuklar bazı becerileri büyüme sürecinde yavaş yavaş kazanır. Çocukta bir problem fark edildiğinde öncelikle bunun içinde olduğu gelişim dönemine uygun bir davranış mı, yoksa fizyolojik ya da psikolojik bir sorun mu olduğunun doğru tespit edilmesi gerekir. Davranışın sürekliliği ve yoğunluğu davranış bozukluğu konusunda bize önemli bir gösterge olacaktır. Dört yaşındaki bir çocuk olmamış şeyleri olmuş gibi anlatabilir, bu normaldir. Ama ilkokul çağına gelmiş bir çocuk bu davranışı gösterdiğinde uyum bozukluğundan söz edebiliriz. Ya da çalma davranışından örnek verecek olursak; okul öncesi yaşlarda çocuklarda mülkiyet kavramı gelişmemiştir. Çocuk bir başkasına ait bir şeyi izinsiz alabilir, bu normaldir. Ama 12 yaşındaki bir çocuğun çalma davranışını bilmesini bekleriz.
Çocuklarda en çok görülen davranış ve uyum bozuklukları neler? Bunların çözümü konusunda neler yapabiliriz?
Çocuk gelişim basamaklarını bazen zamanında ve sorunsuz geçebileceği gibi bazen ağır aksak ve geç tamamlayabilir. Her çocuk kendine özel bir ritimle büyür ve olgunlaşır. Burada ebeveynin aktif bir sabır göstermesi, çocuğu izleyip bireysel farklılıkları gözetmesi gerekir. Genel olarak bahsetmek gerekirse;
Parmak emme: Çocuklarda en sık karşılaşılan davranış bozukluğudur. Çocuk ilk birkaç yıl parmağını emiyorsa bu normal. Fakat yedi yaşına gelmiş, başparmağını deforme etmesine rağmen hâlâ emiyorsa bu uyum bozukluğudur. Emme refleksi doğuştan karşılanması gereken bir refleks. Emme refleksinin giderilememesi buna sebep olabilir. İki yaşına kadar emzik, biberon kullanmasına izin vermek gerekiyor. Eğer izin vermezsek ileriki yaşlarda da devam edebilir.
Ev ortamında yaşanan gerginlikler, yeni bir kardeşin doğması, okuldaki başarısızlık, terk etmeler, ayrılmalar, ölüm, travmalar, yer değiştirmeler, anneden ayrılma gibi durumlar çocuğun bu davranışına sebep olabilir.
Tırnak yeme: 3-4 yaşından sonra çocukların yüzde 33’ünde, erken ergenlik çağı çocuklarının yüzde 40-45’inde görülüyor. Ailede aşırı baskı, otoriter bir tutum, anne-babanın geçimsizliği, evdeki sıkıntılı ve gergin ortam, çocuğun sürekli eleştirilmesi, azarlanması, kıskançlık gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Aşırı ilgili, koruyucu ailelerin çocuklarında da görülebiliyor. Öğrenilmiş bir davranış olarak da ortaya çıkabiliyor. Çocuk çevresinde ağabey, abla ya da aile büyüklerinden birinin tırnaklarını kemirdiğini görüyorsa bu davranışı örnek alabiliyor.
Alt ıslatma ve kaka kaçırma: Tuvalet eğitimi almış çocuğun altını ıslatması da bir problemdir. Sebebi fiziksel ya da duygusal olabilir. Genetik faktör önemlidir. Eğer ebeveynlerden biri geçmişte altını ıslatma sorunu yaşamışsa çocukta görülme oranı yüzde 25, eğer her iki ebeveynin geçmişinde de böyle bir sorun varsa çocukta görülme olasılığı yüzde 65’tir. Altını ıslatan çocuğu öncelikle fiziksel bir problem olup olmadığının belirlenmesi için doktora götürmek gerekir. Bazen çocuğun uykusu ağır olduğu için de altını ıslatabilir. Gece uyanamaz. Bu durumda onu uykuya dalmadan tuvalete götürmek ve gece uyandırmak gerekir.
Diğer yandan genetik geçiş, ağır uyku durumu veya fiziksel bir sorun yoksa, dört yaşını geçirmiş çocukların haftada üç-dört kez altını ıslatmasının psikolojik sebepleri olabilir. Bu durumda uzman yardımı alınmalıdır. Çocuğun ciddi duygusal sorunları var ama bunun altında yatan sebepler görülmezse tedavisi daha zor olur.
Dört yaşını geçirmiş çocuklarda kaka kaçırma daha büyük bir sorundur. Anneye çok bağlı, daha inatçı, daha ketum çocuklarda görülür. Çocuk yetersiz eğitim nedeniyle bu alışkanlığı kazanamamış da olabilir. Eğer psikolojik nedenlerden kaynaklanıyorsa bu saldırgan bir tutumdur. Çocuk çok titiz bir anneyi cezalandırıyor, anneyle inatlaşmaya girmiş olabilir.
Yalan söyleme: Altı yaşına kadar çocuğun söylediği hayal ürünü şeyleri kabul etmemiz gerekir. Sonraki yaşlarda bu bir davranış problemi olarak kabul edilir. Sebeplerine bakacak olursak; bazen bu öğrenilmiş bir davranış olarak ortaya çıkmaktadır. Anne-baba yalan söylediği için, bazen kendi yalanlarına çocukları ortak ettikleri için çocukların da yalan söylediklerini görebiliyoruz. Çocuğa susması için ödül vaat etmek de onu yalana sürükler. Çocuk yalan söyleyerek kendine bir kazanç sağlamaya çalışır. Ceza korkusu varsa da çocuk yalan söyler. Çocuğun söylediği yalanı yargılamak yerine ona doğru davranışı kazandırmaya çalışmak gerekir.
Çalma davranışı: Okul öncesi çocuklarda mülkiyet duygusu çok gelişmediği için başkasına ait bir şeyi alabilir. Bunu çalma olarak nitelendirmemek gerekir. Çocuğa başkasının bir şeyini almanın doğru bir davranış olmadığını açıklamak gerekir. Anne-babanın paraya aşırı düşkün olması, cimri olması ya da çocuğu parayla cezalandırma durumunda çocuklarda çalma davranışı gelişebilir. Bazen kıskançlıktan, rekabetten veya kendini daha değerli hissetmek için de bunu yapabilirler; kardeşinin bir şeyini almak gibi. Anne-babaların aşırı disiplinli, katı, kıyaslayıcı olmaması gerekir.
İnatlaşma: Çocuğun inatçı olmasının sebebi annesiyle olan gergin ilişki dinamiği göze çarpan ilk bulgudur. Anne bir şeyleri dayatıyor, onunla inatlaşıyor olabilir. Bazı çocukları disipline etmek zorlayıcı olabilir. Annenin ısrarcılığı çocuğu pasif bir direnmeye iter. Çok söylenen, çok ayrıntı veren, bir şeyin çok üzerinde duran, sürekli söyleyen, sürekli uyaran, sürekli kıyas halinde olan anne çocuk ilişkisi varsa inatçılık pasif agresif şekilde devam eder. İki-üç yaşlarında gelişimsel olarak inatlaşmayı normal kabul ederiz. İlerleyen yaşlarda sürerse davranış bozukluğu olduğu düşünülebilir.
Kekemelik: Çocuk küçük yaşlarda bazı kelimeleri telaffuz etmekte zorlanabilir. Genetik bir durum olan dil bağı ile doğan çocuğun cerrahi müdahaleyle bu sorunu ortadan kalkabilir. Gelişim sürecinde mesela dört-beş yaşında bazen konuşma bozuklukları ve kekeleme durumuyla karşılaşabiliriz. Ama 12 yaşındaki çocuğun kekeme davranışı daha yerleşiktir. Öncelikle fizyolojik bir sorun olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu tür bir sorun varsa konuşma terapileri ile sorun giderilebilir.
Psikolojik kökenli kekemelikler ise çoğunlukla geçicidir. Çocuğun içsel dünyasının izlenmesi, anlaşılmaya çalışılması önemlidir, Ergenlikte azalmaya başlar 20’li yaşlardan sonra geçer. Ama kişi korktuğu, strese girdiği, çaresiz kaldığı, baş edemediği durumlarda yetişkinken yeniden ortaya çıkabilir.
Çocukta kekeleme göründüğünde onu küçümsemek, eleştirmek yanlış olur. Görmezden gelmek de doğru değildir. Kendiliğinden geçmesi beklenmemeli, kekemeliğin sebebine göre uzman yardımı alması sağlanmalıdır.
Saç koparma: Daha çok kız çocuklarında saç koparma, kaş koparma, deri yolma gibi durumlarla karşılaşılabilir. Genellikle stresi yenmek, kendilerini sakinleştirmek için yaptıkları bir davranıştır. Anneyle çocuk arasında bağın sağlıklı kurulamamasından kaynaklı olabilir.
Mastürbasyon: Cinsel kimliğin kazanıldığı üç-altı yaş çocuklarda mastürbasyon davranışı gözlenebilir. Çok normalleştirmemekle birlikte bu çocuğun keşif sürecinin bir parçasıdır. Bazen nesnelere sürtünmek, bazen eliyle kendisini uyarmak şeklinde görülür. Bunu kendi odasında yalnızken yapması söylenebilir. Daha çok erkek çocuklarda ve fazla yalnız kalan çocuklarda görülür. Çocuğun genital bölgesinde fizyolojik bir sorununun olup olmadığının araştırılması gerekir. Bölgedeki bir kaşıntı bile buna sebep olabilir. Kaşıntı hissiyle hazzı keşfeder, sürekli yapmaya başlar. Uykuya dalmakta zorlanan çocuklar daha öncesinde keşfetmişlerse uykuya dalmak için bunu kullanabilirler. Böyle bir durumla karşılaşıldığında “Çek elini oradan, ne yapıyorsun?” gibi aşırı tepki vermek doğru olmaz. Bunu odasında yapması söylenebilir. Başında beklemeden belli bir süre sonra “Bu kadar yeter” diye sonlandırması istenmelidir.