Dünyanın dört bir yanından gastronomiye yön veren isimler, 8. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı ve Fuarı için İstanbul´da buluştu.
Türkiye ile dünya gastronomisi arasındaki köprü etkinlikleri arasında önemli bir yer alan Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı kapılarını 8. kez tekrar açtı. 4-5 Kasım tarihlerinde Gastromasa'nın kurucusu Gökmen Sözen organizasyonu ile Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen etkinlik; dünya yıldızı şefleri, pasta şefleri ve ünlü sommelieri bir araya getirdi. Aynı zamanda çeşitli yeme içme sektöründen, sofra zarafeti için gerekli ürünlerin firmalarının da katıldığı bu fuardaki, İstanbul’un zengin yemek kültürüne renk katan etkinliğe ilgi büyük oldu.
Dünya gastronomisine yön veren isimler, 8. Uluslararası Gastromasa’da ‘Coğrafya/Geography’ teması altında konferanslar verdiler. Gastromasa Pastry, Gastromasa Hospitality ve Gastromasa Bar konseptleri ile sektöre yön veren önemli isimler aynı çatı altında Haliç’in eşsiz manzarası eşliğinde tam bir gastronomi şöleni sundular.
Türkiye ile dünya gastronomi arasında köprü görevi gören ve bu yıl ‘Georaphy’ teması ile gerçekleşen etkinliğe, kendi ülkelerinin dışında uluslararası isim yapmış; Rasmus Munk, Yoshihiro Narisawa, Jordi Roca, Bruno Verjus, Andoni Luis Aduriz, René Frank, Yann Couvreur, Dominique Crenn ve Antonio Bachour gibi dünyanın birçok ülkesinden ünlü şefler katıldı. Türkiye’den bu etkinliğe katılanlar arasında ise Michelin yıldızları ve restoranları ile İstanbul’u dünyaya tanıtan Şef Maksut Aşkar ile Şef Fatih Tutak vardı.
Bar konseptleri konferansında, Dr. Burkay Adalığ ‘Coğrafyadan Doğan Tarih’ adı altında Göbeklitepe’den günümüze uzanan 12 bin yıllık içki tarihi ve kültürünü anlattı. Kendisinden tahılların bulunduğu bu kadim bölgede, koca havuzlarda fermante edilen içki kalıntılarının bulunduğunu dinledik. Rakı ve konyağın ise kuzen olduğunu öğrenmek ilginçti.
Danimarka’nın simyacısı Şef Rasmus, holistik tarzı mutfağını, neredeyse tüm dünyadan, değişik şehirleri ziyaret ederek ilham aldığını, muhteşem görsellerle anlattı.
“Özünüz ve kökleriniz size ilham verecek tek unsurlardır” diyen Şef Fatih Tutak, kendi hikâyesini anlatırken, birçok dünya mutfaklarının deneyimlerinden geçtikten sonra kendini asıl kökleri olan Türk yemeğinde bulduğu için restoranına da TURK ismini verdiğini paylaştı.
Geçtiğimiz hafta, Galata Salt binasındaki restoranı Neolokal’de Gastromasa için gelen şefleri ve yabancı gastronomi yazarlarını ağırlayan Maksut Aşkar ise tarihimizin ve coğrafyamızın mutfak kültürünü nasıl etkilediğini şu sözlerle anlattı: “Aslında mutfağımız Anadolu özelliklerini taşıyor. Osmanlı İmparatorluğu çok geniş topraklarda yer aldı. Daha sonra beraberlerinde tek taşıdıkları gelenekleri ve yemekleri oldu. Yerel alışkanlıklarımızı evimize taşıdık. Birçok farklı topraklardan, kültürlerden insanlarımız var. Mutfağımız bu insanlarla daha da zenginleşti. Ayrıca mutfağımız biraz da evlerde sıkışık kaldı. Anne, yemeği hazırlar, aile de bu sofrada birleşir ve biz aslında anne milletiyiz arkadaşlar. Yemeklerimiz yüzyıllardır anneden kızlara, günümüze kadar gelmiş. Hayat çok hızlı değişiyor ve geleneklerimizi, yemeklerimizi korumak için onları da dokusunu, esasını bozmadan, kaybetmeden güncellemek gerekiyor. İşte o zaman geleneklerimizi günümüz koşulları ve modern tekniklerle gelecekte kabullenebilecek bir hale getirebiliriz. Siz gençlere çok iş düşüyor.”
Akşamın geç saatlerine kadar süren etkinlik oldukça kalabalık katılımcı ve ziyaretçileri ile İstanbul’a hem verimli hem de eğitici bir tarz kattı.