´Yüz Yıllık SÖZ´ performansı, Cumhuriyet dönemi 100 romancının eserlerini, sanatçıların eliyle yazılmış ´gerçek´ tarihi bugünün genç sanatçılarıyla bir araya getirecek, eserleri gençler aracılığıyla topluma emanet edecek, açık havada ve zamana karşı bir mücadele ile sürecek, nefes alan, yaşayan, güçlü bir performans olacak.” Murat Daltaban
1999 yılından beri her disiplinde yüzlerce kültür-sanat etkinliği gerçekleştiren Bursa Nilüfer Belediyesi, 2007’den itibaren tiyatroyla da ilgilenmiş, Nilüfer Sanat Prodüksiyon Tiyatrosu olarak başlayan oluşum 2014’te kurumsal Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu’na dönüşmüş. Murat Daltaban’ın genel sanat yönetmenliğine getirilmesiyle yeni bir atılıma girişen NKT, artık ülke çapında tanınan, önemli bir tiyatro kurumu…
Cumhuriyetimiz yüzüncü yılını tamamlarken, geçmiş yüz yılın tarihine, yaşam tarzına, sanatçıların gözünden bakmak amacıyla NKT, 100 yazarımızın 100 romanını, 100 genç tiyatro öğrencisinin canlı okuma performansıyla, gençliğe, doğaya, zamana, geleceğe emanet edeceği bir projeye girişmiş.
Murat Daltaban’ın eşi, prodüksiyonla yönetim işlerinin tüm yükünü taşıyan sağ kolu Özlem Daltaban etkinliğe gelmek isteyip istemediğimizi sorduğunda, heyecanla kabul ettik.
(Bir parantez açıp, İstanbul-Bursa-İstanbul ulaşımımızı, Balat’ta ağırlanmamızı kusursuz gerçekleştiren, samimi ilgi ve sevgileriyle içimizi ısıtan, böylesine unutulmaz bir günü bize yaşatan NKT Müdürü Dilber Koç’a, Özlem’le Murat’a ve tüm Nilüfer ekibine tekrar ve alenen teşekkür etmek iterim.)
Etkinliğe dönersek, Murat Daltaban’ın tasarladığı ve yönettiği canlı okuma performansı, ‘Yüz Yıllık SÖZ’, 12 Kasım Pazar günü Balat Atatürk Ormanı’nda NKT’ye ait Ormandaki Kulübe’de gerçekleşti. Cumhuriyet döneminde yazılmış romanlardan Murat Daltaban’ın seçtiği 100 roman, Türkiye’nin tüm tiyatro okulları ve konservatuvarlarından davet edilen 100 tiyatro öğrencisi tarafından saat 13.00’de tüm metinlerin aynı anda okunmasıyla başladı. Kızlı erkekli 100 genç sesin aynı anda, farklı sözcüklerle ama tek ses tek yürekle o ilk çıkışı, ömür boyu unutamayacağımız müthiş etkileyici bir andı.
Tabii ki kitap bitene kadar okumaya ara verilemeyeceğinden, yaklaşık 40 kişiden oluşan Nilüfer Kent Tiyatrosu performans yürütücü ekibiyle birlikte, tuvalet molası, ya da birkaç adım atmak isteyenlerin yerine kısa bir süre okumayı sürdürecek 20 oyuncu da joker olarak sahadaydı. Romanını bitiren de jokerlere katılıyordu.
Olay salt okuma performansını aşan çok farklı bir boyutta gelişti. Heyecan verici olan, gençlerin yaptıklarının sadece okumak değil, bitmiş bir yüzyılın sözcükleriyle yeni başlayan yüzyıla seslenmek olduğunun bilincinde olmalarıydı. Ve bugünün, ya da yakın bir geleceğin tiyatrocuları olarak, her biri iyice özümsediği metnini, sahnelenmiş bir okuma tiyatrosu gibi, hikâye anlatıcısı olarak, karakterleri değişik tonlamalarla seslendirerek “oynuyordu”. Uzun ya da kısa bir romanı, hele böylesine sahneleyerek okumak saatler süren bir iş; yüksek kondisyon, zihinsel ve bedensel yorgunlukla mücadele ve direnç istiyor. Bir genç oyuncu kızın temposunu hiç düşürmeden, kitabını başladığı anın heyecanı ve ustalığıyla 5 saat 45 dakika sonra aynı enerjiyle bitirmesi günün unutulmazlarından biriydi. Tabii ki aşırı uzun olanlar da var. Murat Daltaban seçkisine haklı olarak üç cildini üç ayrı oyuncuya verdiği “Cumhuriyet’in romanını” Atatürk’ün Nutuk’unu almış.
Ormandaki Kulübe, önündeki açık hava sahnesinin ve 200-250 kişilik amfi-tiyatronun kulisi işlevini gören bir mekân. 100 okuyucu sahneden, amfiye kulübenin tüm etrafında doğaya yayılmışlardı. Performans, pastoral bir ortamda hem oyuncular hem biz izleyiciler için doğayla bire bir ilişki içinde gerçekleşti.
Romanların tamamının aynı gün bir solukta okunmasının sabaha karşı 01.00 gibi biteceği tahmin ediliyordu. Sabah sekizden beri yollarda olan bizler İstanbul dönüşü için 20.00 civarında ayrıldığımızda 63 romanın okuması bitmişti. Umarım ki çoğunu bitirirler.
Tüm katılımcılar, tüm izleyiciler ve eminim ki romanlarını dinlemeye gelen iki müthiş romancı, sevgili eski dost Özen Yula ve tüm romanlarını aşkla okuduğum, ilk kez tanışsam da eski dost olarak sarıldığım Hakan Günday için, ömür boyu bir tek kez yaşayabileceğimiz eşi menendi olmayan bir olaydı. İyi ki bir parçası olabilmişiz.