Samuel HaLevi ve Toledo'daki Nuestra Señora Del Transito Sinagogu'nun Öyküsü

Samuel HaLevi, bir İspanyol taşra kenti olan Toledo´da yasa dışı olarak sinagog inşa ettiğinde kimseler bu binanın bir sinagoga, sonrasında da Napolyon´un savaşlarında askeri barakalara, ulusal bir anıta ve en nihayet bir müzeye dönüşeceğini bilemezdi.

Yusuf BESALEL Perspektif
15 Kasım 2023 Çarşamba

Madrid’in güneyinde yer alan Eski Kastilya’nın başkenti Toledo, şirin bir kenttir. Toledo, Orta Çağ mimarisine sahip binalar, şehrin ortasından geçen bir nehir ve etrafında nefes kesen doğa güzelliklerini barındırır. Turistlerin etrafında dolaştığı bu karmaşık mimariyi görünce, bu denli küçük bir alanda bu kadar çok olayın nasıl cereyan ettiğini anlayamazsınız. Kim bilir, belki de bu yüzden Toledolu kadınlar, 1936’daki İspanya İç Savaşı'nda bir araya gelip, bu değerli tarihçenin yıkılmasına engel olmuşlardır. Belki de bu yüzden El Transito Sinagogu, bu tarihi kentte bu denli tiyatrovari bir tarihle bezenebilmiştir…

Toledo’da Yahudi varlığının en az 6. yüzyıla dek gittiğini söyleyebiliriz. Çünkü 589 yılında Toledo Konseyi, Yahudilerin Hıristiyanlarla evlenmesini yasaklayan bir karar aldı ve Yahudiler, Hıristiyanlardan büyük zulüm görmeye başladı. Ancak Toledo, Müslümanlar tarafından 715 yılında zapt edilince, Yahudiler onlara yardımcı oldu ve hatta Arapça konuşmaya başladılar. Nitekim bu dönemde Aşer ben Yehiel ve Solomon ben Adret tarafından yazılan Responsalar Arapça dilindedir.

Yahudilerin Toledo’da yükselişi

Ancak 1252’de Kral 10. Alfonso Toledo’yu geri aldı ve kenti tekrar Hıristiyanlaştırdı. Ancak bu kez Yahudilere adil davranılmasına özen gösterdi. Bu arada İspanya’nın bazı yerlerindeki Müslüman tacizinden rahatsız olan Yahudiler de, sığınmak için kente geldi; siyasette ve hükümette önemli roller üstlenmeye başladılar. Ancak 1200’lerin ortasından itibaren, Yahudilerin artan nüfuzundan rahatsız olan Toledo’nun Hıristiyan baş lideri, 20 yaşından itibaren her Yahudi’nin bir vergi vermesini şart koştu. Fakat bu da bir çare olmadı ve Yahudiler zenginleşmeyi sürdürdü. Bu arada da Yahudi Cemaati’nin ruhani lideri olarak (Nasi) Aşer ben Yahiel Abulafia seçildi.

1320 yılında Samuel Ben Meir HaLevi Abulafia, nüfuzlu Abulafia ailesinde dünyaya geldi. Samuel, kısa bir süre içinde sarayın kademelerinde ilerledi ve Kastilya Kralı 1. Pedro’nun (Zalim Pedro olarak da bilinir) hükümetinde önemli bir mevkiye ulaştı. Samuel, önce kentin belediye başkanı, sonra da hazine sorumlusu oldu. En nihayet de Toledo’nun yüksek yargıcı oldu. İşte bu aşamada Samuel bir sinagog inşa etti.

Samuel Ben Meir HaLevi Abulafia

Sinagog yıllarca görevini sürdürdü

Sinagog 1357’de, Samuel HaLevi Abulafia’nın evine irtibatlandı; Samuel, ibadetlere nezaret ediyordu ve ayrıca sinagogdan Yahudilik eğitimi ve Yeşiva çalışmaları için istifade edilmesini de sağladı. Aslında 14. yüzyılda İspanya tüm Yahudi kurumlarının ve sinagogların inşaatını yasaklayan bir ferman dahi çıkarmıştı. Ancak Samuel’in Kral Pedro ile olan samimiyeti, Samuel’in bazı açık kapılar bulmasını sağlamıştı. Yasak, ev inşaatını kapsamıyordu ve Kral da gözünü kapatıp, olayı böyle algılamayı tercih etmişti. Belki de bu, Yahudilerin 1340’da Kara Ölüm olarak adlandırılan veba salgını yüzünden haksız yere suçlanıp katledilmeleri karşılığında bir kraliyet özrüydü. Nedeni ne olursa olsun, sinagog inşa edilebilmişti. Samuel Ha-Levi, sinagogların aşırı bir şekilde dekore edilmemesi ilkesine de bilerek uymadı. Sinagoglar, ayrıca kiliselerden daha küçük ve daha alçak olmalıydı ama Kral Pedro buna da göz yumdu: sinagogun ibadet salonu dikdörtgen şeklindeydi ve tavanı 12 metre yüksekliğinde ve çeşitli stillerde aşırı bir şekilde süslenmiş olup, İbranice ve Arapça yazılı ayetler duvarlara renk veriyordu. İbadetlerde kadınlar için ikinci katta bir galeri inşa edilmişti. Ancak bu yasa dışı inşaata dikkat çekmemek adına, dış duvarlar tuğladan ve taştan döşenmişti ve dekoratif öğeler içermiyordu.

Bu görkemli yapı, uzun yıllar görevini sürdürdü. Ancak 14 ve 15. yüzyıllara ulaşıldığında; antisemitizm gene hortlamaya başladı. Samuel, Yahudilerin hak ve özgürlüklerini savunmaya gayret etti. Ancak bu kez Kral Pedro onu savunmayı sürdüremedi. O kadar ki, iki adam arasındaki ilişki bir nevi savaşa dönüştü ve Samuel suiistimal ile suçlanıp, ölene dek kendisine işkence edildi. Öylelikle, Toledo’daki Yahudi cemaatine süregelen saldırılara karşın sinagoga dokunulmadı ve sonunda sinagog kiliseye dönüştürüldü… 1492’de de antisemitizm daha da azdı ve Yahudilere bir ültimatom verildi: İspanya'nın monarşistleri Ferdinand ve İzabella, ünlü Alhambra Fermanı’nı yayınladı. Buna göre, İspanya Yahudileri ya Katolik olacak ya da ülkeden kovulacaktı: Yahudiler, İspanya’nın kültürel ve dinsel kimliği ile özümlenememişti. Ama bu, onların bu korkunç yıllarda uğradıkları zulmü haklı çıkarmaktan uzaktı. Bu kovulma fermanı, Yahudilerin İspanya’daki mevcudiyetine son verdi; on binlercesi, Avrupa’nın bazı ülkelerine, Kuzey Afrika’ya ve çoğunluğu da Osmanlı İmparatorluğu’na göç ettiler…

 

Engizisyonun ardından kiliseye dönüştürüldü

Artık Toledo’da ibadet edecek Yahudi kalmayınca Kral Ferdinand ve Kraliçe İzabella, binayı Calatrava Yönetimi’ne hibe ettiler ve bina, bir Benedikt tarikatı önderliğinde kiliseye dönüştürüldü, adı da, Bakire Meryem'in Göğe Yükselişi’nin onuruna ‘El Transito’ oldu. Ancak ironik bir şekilde sinagog, günümüzde de ‘Synagogue El Transito’ olarak anılmaktadır. Juan Correa de Vivar, sinagogun duvarlarındaki özgün kabartmaların üzerine Bakire Meryem'in Yükselişini resmetti fakat son zamanlarda yapılan çalışmalarla, kullandığı boyalar kazınarak altındaki özgün Yahudi dualarına bir tahribat yapmadan ulaşılabildi.

1800’lü yılların başına dek El Transito Sinagogu bir kilise olarak kaldı. 1808’de İspanya’nın Napolyon’a karşı yürüttüğü bağımsızlık savaşında Toledo, stratejik konumu itibarıyla önemli bir rol oynadı. Önemli direnişine rağmen General Dupont’un önderliğinde 10 bin Fransız askeri 400 atla birlikte Toledo’ya yerleşti. Her iki tarafın çetin mücadelesinin sonucunda Toledo binaları büyük zarar gördü. Bu esnada da İspanyol direnişçileri ve devrimcilerinin ihtiyacını duyduğu sığınma alanını, El Transito Kilisesi önemli ölçüde giderdi. Bu da aslında sinagogun tahribat görmesini engelledi. Keza İspanya İç Savaşı’nda da Toledo’nun önemli bir kısmı yıkıldı fakat sinagog ayakta kalabildi ve savaşın sonunda askeri barakalara dönüştürülmüş sinagogdan devşirilmiş kilise, artık İspanya’nın başarısının ve uğruna çarpışılan özgürlüğün bir simgesi olmuştu…

El Transito Sinagogu, kilise olarak statüsünü yitirdikten sonra ulusal bir abideye dönüştü. 1800’lü yılların sonunda, Hristiyanlığın bir gerileme sürecine girmesi ve binanın askeri barınak olarak kullanılmış olması, bunun kolaylıkla bir ulusal miras olarak kabulünü mümkün kıldı. 19. yüzyıl içinde ise İspanya Yahudi Cemaatleri tekrar yavaşça şekillenmeye başladı ve atalarının kaçtığı ortama nazaran, daha misafirperver bir İspanya buldular. Ancak Toledo’ya yerleşen Yahudi olmadı. Lakin tarihçiler ve dünya mirası görevlileri, binayı inceleyince, bunun bir zamanlar Yahudi cemaati için ne kadar önemli olduğunu idrak ederek, binayı onlara iade etmeye karar verdiler.

Sinagog Yahudi Cemaatine iade edildi

Restorasyon, Sefer Toraların muhafaza edildiği dolap olan Aron Hakodeş’ten başladı; bunun durumu kötü değildi fakat epey onarım ve temizlik gerekti, İbranice kabartmalar, harfi harfine ve büyük zahmetle restore edildi. Arturo Mélida Alinari, bu muazzam restorasyonun baş mimarı oldu ve yorulmadan çok çalıştı; eski binanın güçlendirilmesini de sağladı. 1911’de bina, İspanya Müzesi Fonuna devredildi; fon da, bunu Yahudi cemaatine Sefaradi Kültürü ve Tarihi Müzesi olarak teslim etti. Binanın dâhilinde yapılacak restorasyonlar tartışmalara neden oldu; sonuçta Hıristiyan motiflerinin de özgün hallerine getirilmesine karar verildi. Ayrıca binaya geniş bir Yahudilik Kütüphanesi ve İbranice Araştırmalar Merkezi de eklendi.

Toledo’da bulunan beş büyük Orta Çağ sinagogundan günümüze ancak Sefaradi Müzesi olan Sinagog El Transito ve Santa Maria la Blanca adında bir müddet kilise görevi yapan bina intikal etti. Toledo, bazen ‘Sefaradi Yeruşalayim’ olarak da anılır. Çünkü birçok güzel Yahudi binası ve sinagogu mirasını içerir ve ayrıca günümüzde hâlâ ziyaret edilebilen bir Yahudi mahallesine sahiptir1.

Samuel HaLevi’nin yaşamı

Samuel HaLevi, güçlü Abulafia ailesine mensuptu. Bu aile, genellikle Toledo ve Kastilya yöresinde 1200’lü yıllarda Yahudi cemaatine liderlik etmişti. Samuel'in ebeveynleri Toledo’ya geldikten kısa bir süre sonra veba nedeniyle vefat etmişlerdi. Samuel, önceleri Portekizli ve şövalye Juan Alfonso de Alburquerque’in yanında yönetici olarak çalıştı. Bu şekilde Kastilyalı Kral 1. Pedro’nun sarayında görev alabilecek düzeyde şöhret sahibi oldu ve burada çeşitli önemli görevler üstlendi. Ne var ki, 1. Pedro'nun Trastámaralı Henry tarafından yönetilen düşmanları, Toledo Yahudi Cemaatine karşı bir pogrom düzenleyip, kraliyetin bazı mallarını ele geçirince, Samuel’i de görevden aldılar. Kral, Toledo’ya doğru harekâta girişti ve mallarını geri almak istedi. Samuel HaLevi de Kral’a eşlik etti; onun Toledo’da tekrar tacına sahip çıkma talebinde ve 1358’de Evora’da Portekiz ile bir barış anlaşması yapılmasında destek oldu. Samuel HaLevi, bugün Museo de el Greco olarak anılan sarayda yaşadı ve onu istihdam edenlerin kendisine sağladığı geniş imkânlarla, El Transito Sinagogu’nu inşa ettirdi… Mükemmel bir mimariye sahip olan bu sinagogun, Kral Pedro’nun Sevilya’daki ve Alhambra’daki saraylarındaki İslam tarzı mimarisiyle ortak yönleri bulunmaktadır. Ancak Yahudileri himaye eden tarzından dolayı, sürekli eleştiriye uğraması nedeniyle Kral, Samuel’e karşı cephe aldı, onu hapse attırdı ve zimmetine para geçirdiği suçlamasıyla ona işkence ettirdi. Samuel, işkencelere dayanamayıp 1360’ta can verdi.

Samuel HaLevi’nin Kral Pedro’nun sarayındaki önemli konumu, genellikle Kral’ın Yahudi taraftarı hissiyatına atfedilmiştir. Ancak Don Samuel'in başarısı, muhakkak bir şekilde bu dönemde ayrımcılığa ve pogromlara uğrayan İspanya Yahudilerinin deneyimlerini yansıtmamaktadır. Samuel’in görevleri dahi, Yahudilere tanınan olanakların, ancak bir takım mevki ve pozisyonlarla sınırlandırıldığını ve daha fazla ilerleme imkânlarının onlara tanınmadığını ifade etmektedir2.

Kaynakça

1 The National Library of Israel

2 Wikipedi: Samuel HaLevi

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün