Kökeni Budizme dayanan meditasyon pratiği sayesinde farkındalığımızı arttırarak zihin, beden ve ruh arasındaki dengeyi kurmamız mümkün. Çünkü meditasyon, kendimizle olan ilişkinin yanı sıra çevremizle olan ilişkilerimizi dürüstçe gözlemleme ve dönüştürme gücüne sahip.
Kendimize iyi gelmek, kendi kendimize yetmek, iç sesimize ve hayatın akışına güvenmek hepimizin istediği şeyler. Zaman zaman bunu başarsak bile iç dünyamızda yaşananlar ya da dış etkenler nedeniyle bazen kendimizle olan bağ zayıflayabiliyor. İşte tam da bu yüzden meditasyonu hayatımıza katmamız gerekiyor. Kökeni Budizme dayanan meditasyon pratiği sayesinde farkındalığımızı arttırarak zihin, beden ve ruh arasındaki dengeyi kurmamız mümkün. Çünkü meditasyon, kendimizle olan ilişkinin yanı sıra çevremizle olan ilişkilerimizi dürüstçe gözlemleme ve dönüştürme gücüne sahip.
Beden, zihin ve ruhun şifalanmasını destekleyen bir uygulama olan meditasyonun sadece zihin üzerinde değil, beden ve psikolojimiz üzerinde de birçok faydası var. Düzenli meditasyon uygulaması zihnin çalışma şeklini değiştirme gücüne sahip. İçimizde olana tutunmadan, yargılamadan, şefkatle tanıklık ederek anda hissedilen güven hissi bedeni ve zihni sakinleştirir ve aslında içimizde var olan dinginlik, huzur, mutluluk hislerini açığa çıkarır. Bu iyi hal ile strese karşı daha dayanıklı olur, daha rahat ve sağlıklı kararlar verebilir, kendi içsel potansiyelimizi fark edebilir ve yaşam kalitemizi artırabiliriz.
Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlarımız için stres hayatımızın kaçınılmaz bir parçası. Hayatımızdan stres yaratan unsurları tamamen çıkaramayacak olsak da düzenli meditasyon pratiği ile stresle daha rahat baş edebilme kapasitemiz artar, stresli durumlar sağlığımızı, duygu ve düşüncelerimizi daha az etkilemeye başlar. Stres hormonlarının azalması uyku düzeninde iyileşme, sindirim sisteminin rahatlaması, kabızlık sorunlarının giderilmesi gibi beden üzerinde birçok olumlu etki yaratır. Meditasyon sırasında kalp atışları yavaşlar, kan basıncı normale döner. Oksijen tüketimi ve karbondioksit çıkışı azalır. Bedeni besleyen, yaşlanma karşıtı hormonlar salgılanır.
Fiziksel etkilerin yanı sıra konsantrasyon seviyesinde artış, şüphe, endişe gibi zihnin yarattığı engellerden özgürleştirerek yaşam amacımızı bulmamızı ve hayatı dolu dolu yaşamamızı destekler.
Önyargılar engel değil
Düzenli meditasyonla hayatı değişen insanların hikayelerini sıkça duyuyoruz. Bazılarımız bu hikayelere inanmıyorken, bazılarımız imreniyor ancak çeşitli bahaneler, önyargılar ile meditasyona adım atmıyoruz. Her alışkanlığın belirli bir süreye ve emeğe ihtiyacı olduğu gibi düzenli meditasyon için de sürdürülebilir bir rutin, disiplin ve faydalarına ikna olmamız gerekir. Zihin ikna olmadan bu düşünce kalıplarını kırmak zordur. Yine de bu önyargılar, meditasyona şans vermeye engel değil.
“Meditasyona vaktim yok.” Tam da bu cümleyi kuran bireyler, aslında meditasyona en çok ihtiyaç duyan bireylerdir. Günün koşturmacasında, kısa da olsa kendine vakit ayırmak, bedenle, zihinle kısa da olsa bir bağ kurmak sağlığımıza büyük katkı sağlar.
“Meditasyon yapamıyorum/yapamadım.” Öncelikle meditasyonu yapılan bir eylem, bir zorunluluk olarak görmenin başlı başlına bir stres kaynağı olduğunu unutmayalım. Meditasyon yapılan bir görev değil; olana sessizce, şefkatle tanıklık etme halidir.
“Meditasyona inanmıyorum.” Meditasyona inanmak ya da inanmamak diye bir durum söz konusu olamaz. Yukarıda da belirtildiği üzere meditasyonun sağlığa katkıları kanıtlanmıştır.
“Zihnimi susturamıyorum.” Merak etmeyin, sorun kesinlikle sizde değil. Hatta ortada bir sorun yok çünkü ne kadar zorlarsak zorlayalım, zihin yapısı gereği hiçbir zaman susmayacak. Amacımız, zihni zorla susturmaya çalışmak değil. Günde ortalama 65 bin düşünce üretiyoruz, bunu durdurmak modern hayata ayak uyduran bizler için imkansız. Her düşünce arasında sessiz bir alan bulunur. Düşünceler arasında bulunan bu aralıklar ne kadar uzun olursa zihin o kadar dinlenir. Düzenli meditasyon ile bu aralıkları uzatırız. Amacımız, binlerce düşünce zihnimizde dolaşmasına rağmen, bir adım geri giderek tüm o düşüncelerin ardında var olan sessizliğe ulaşmak ve zihni dinlendirebilmek.
Başlıca Meditasyon Teknikleri
Birçok meditasyon tekniği mevcuttur, kişi ancak kendisini en rahat hissettiği tekniği uygulayarak sürdürülebilir bir rutin oluşturabilir.
Nefes ile meditasyon: Herhangi bir ekipman gerektirmeyen, meditasyon hakkında bilgi sahibi olmayan herkesin kolaylıkla uygulayabileceği bir tekniktir. Rahat bir meditasyon oturuşuna gelerek sadece nefes alış-verişine odaklanılır. Derin nefesler alıp vererek, farkındalık ile yapılan nefes çalışması uygulayıcıyı ana taşır.
Mantra Meditasyonu: Belirli bir kelime, cümle, duayı sürekli tekrar ederek zihinsel odaklanma sağlanır. Bu teknikle zihin sakinleşir.
Yürüyüş Meditasyonu: Alışılagelmiş meditasyon tekniklerinin aksine açık havada farkındalık ile yavaş adımlar atarak uygulanır. Her adımda ayak ile yerin temasını hissetmeye odaklanılır.
Ses ile meditasyon: Her sesin kendine özgü bir titreşimi ve enerjisi vardır. Çeşitli enstrümanların kullanımıyla bu titreşimlerin bir araya gelerek oluşturduları melodilerin, zihin, beden ve ruh üzerinde uyandırdığı hislerin gözlemlendiği bir uygulamadır.
Meditasyona başlarken ve meditasyon sırasında kullanabileceğiniz ipuçları
Öneriler
Kısa da olsa her gün meditasyona zaman ayırmaya özen gösterin.
Düzenli meditasyon yapanlar için günde otuzar dakikalık minimum sekiz saat ara ile iki seans önerilir.
Uyandığınız zaman henüz dış dünya ile iletişim başlamadan meditasyona oturmak verimli olabilir.
Meditasyondan önce yoğun bir antrenman yapılması ya da ağır bir yemek yenilmesi önerilmez.
Herhangi bir sağlık sorununuz varsa uygulamadan önce doktorunuza danışın.