Ortadoğu'da barış şimdi sudan daha değerli

Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU Dünya 2 yorum
22 Kasım 2023 Çarşamba

Her türlü eşitsizliğin bir arada bulunduğu Ortadoğu, mağara dönemi koşulları ile modernleşmenin aynı anda yaşandığı, hidrokarbon zengini, su fakiri bir bölge. Bölge sudan çok barışa muhtaç. Ama sanki barışa değil, sürekli savaşa aç. Çözülemeyen Filistin sorunu ise barış umudunun temeline yerleştirilmiş bir bomba gibi. Şimdi kronik yaradan yeniden olukla kan akıyor. Dünya ise eli böğründe seyrediyor.

Barış, Ortadoğu’ya hep dışarıdan paketlerle gelir. Oslo süreçleri ve Abraham Anlaşmaları böyle. Bu Ortadoğu, İsrail veya Filistin halkı barış istemiyor demek değil. İnsana kutsal bir bitkinlik veren Kudüs’te veya Akdeniz’den esen meltemi soluyan Gazze’de insanların savaştan yana olabileceklerine ihtimal vermek zor. Ortadoğu’da barışın yol haritası, aslında Filistin-İsrail ekonomik iş birliğinin yaşatılmasına bağlı olmalıydı. Oysa 1994 yılında Paris Ekonomik İşbirliği Protokolünün önüne ne engel çıktıysa, bugün aynı etkenler hala engellemekte ve barışa giden yol, daha başında çıkmaz sokağa dönmekte. Tabii somut nedenler var.

Sorunların Kökeni

İran, Suriye ve Filistin’in, İsrail’i bölgesel bir gerçek olarak kabul etmemeleri ciddi bir sorun. 75 yıldan bu yana İsrail’i çökertme ve “vaat edilmiş topraklarda” yaşamaya gelen Musevileri kovma hesapları devam ediyor. Birlikte yaşamanın çarelerini arayan olmadığı gibi, galiba artık böyle bir ihtimalin sonuna gelinmiş durumda. Şimdi yeni bir Filistin mağduriyeti ile bağımsız bir devlet kurulabileceği düşünülüyor. Oysa böyle bir durum İran veya başka ülkelerin yardımı ile olacaksa bu kanlı savaşın sonunda kurulacak yeni devletin yine bir başka kukla devlet olma tehlikesi var. İki devletli çözüm için önce çift başlı Filistin yönetiminin birliği gerekli. Filistin-İsrail sorununun bir başka yönü ideolojik nitelik kazanan husumet. Arap, Filistinli, Ermeni, Musevi, Hristiyan veya Müslüman her kimse birbirini her gün “Barış üzerine olsun” diye selamsa bile bu yetmiyor. Bu dile pelesenk olmuş, o kadar. İnsanları barıştırması gereken dinler de artık yıkıcı. Oysa İsrail ve Filistin sorunu bir din çatışması değil. Böyle gözükmesi ise her iki dine karşı da haksızlık.

İnsanlar sürekli gerilim içinde yaşamaktan huzurun ve barışın ne olduğunu unutmuş. Kadim düşmanlıklar, kuşaktan kuşağa aktarılan birikimli zehir, ana sütü yerine kinle, nefretle, intikam duygusuyla büyütülen, oyuncakla değil taşla, tüfekle, el bombası ile oynamaya alıştırılan çocuklar bölge barışına tehdit. Üzerinde uzlaşılamayan farklılıklar cadı kazanını kaynatırken, vesayet savaşları da Suriye, Lübnan ve Yemen’de olduğu gibi Filistin-İsrail açmazında da etkili. Bu ülkelerdeki yönetimler savaşta veya barışta bazı dış güçlerin kuklası. Şimdi 7 Ekim’den bu yana yine o kadar kan döküldü ki, eğer barışa giden yol varsa bunun cehennemden geçtiği kesin.

Sorunların kökünde asıl toprakta iddia edilen haklar var. Yerleşim, toprak mülkiyeti, toprak üstü ekonomik faaliyet, su kaynakları ve Gazze açıklarındaki doğal gaz kuyuları mülkiyeti (Gaza Marine) çözülememiş sorunlar. Kıt kaynak, sonsuz ve artan ihtiyaç ikilemi bu bölgede çok gaddar. Az olan nüfus, dar alana göre çok. İsrail en yüksek teknolojileri yaratıp uygulayabilen bir ülke olsa bile insan gücüne ihtiyacı var. Ama güvensizlik, iş arayan Filistinlileri çalıştırmak yerine, dünyanın her yerinden ve özellikle Doğu Avrupa’dan gelen, oldukça radikal göçmenleri tercih etmesine neden oluyor. Açılan yeni yerleşim yerleri, Filistin toprakları aleyhine genişleme ve ayırımcılık olarak devam ettiğinden, birbirine diş bileyen grupların baskısı ile hem İsrail’de hem Filistin’de siyaset de radikalleşmiş ve çatışmalardan besleniyor.

Gazze’nin Çilesi de Benzer

Örneğin Batı Şeria’da Hollanda’dan gelen Ortodoks Museviler, bağlar yeşertip, şarapçılıkla zenginleşirken, biraz ötede 1967’den kalma dikenli teller arkasındaki mülteci kampında yaşayan Filistinliler, Birleşmiş Milletlerin ödediği elektik, su ve ısınma masrafları dışında, eşit dağıtılmayan harçlıklarla geçiniyor. İşsizlik ve gıptadan düşman gördükleri yerleşimlere saldırarak güvenlik riski ve düşmanlık yaratıyor. İş olanakları ve hareket özgürlükleri sınırlı, evlerine ekmek götürebilenlerin sayısı az, buna karşılık boş zamanları çoksa, insanların para karşılığı teröre alet olmaları veya teröristlere yataklık etmeleri işten bile değil. Bu zaten barışa şans bırakmıyor. Şiddet, şiddeti tetikliyor. Ayrıca çatışma lobileri, barış isteyenlerden sayıca o kadar fazla ki, Ortadoğu’nun çorak topraklarında barışın kök salması zor. Bazılarının maddi çıkarı, sıradan insanların barış içinde yaşamalarına engel. Benzer çıkar lobileri hem Filistin de hem de İsrail’de var.

Gazze’de de durum benzer. Önce Hamas, Hizbullah ve bunların gerisinde kim varsa, barışı değil savaşın rantını seçiyor. Sınır boyundaki kibutzlarda yaşayan Museviler, çalışır ve üretirken, Gazze’deki Filistinliler işsiz ve özellikle İsrail’in tek taraflı olarak bölgeden çekildiği tarihten bu yana Hamas’ın sağladığı toplumsal hizmet ve mali olanaklarla kıt kanaat yaşamakta. Büyük bir kısmı zaten Hamas’ın büyük başlarının cebini dolduran yardımların kaynağı (ve silahların) eğer dışarıdansa, neden İsrail bunu denetleyemedi? Neden olayların bu mecraya dökülmesine göz yumuldu? “Bahane ile Gazze’ye yeniden girmek”, “toptan imha” veya “Gaza Marine’deki doğal gaz kuyularının” tartışmalı mülkiyetini ele geçirmek çevirmek için mi yapılıyor soruları şimdi bu nedenle soruluyor. Arkasındaki dış yardıma karşı Hamas’ın görevi terör örgütlemek ise, İsrail’in zaafı ve hatası bilerek veya bilmeyerek, bu mali akışı engelleyememek. Ama şimdi Gazze sınırındaki kibutzlarda iş bulan Gazze halkı da artık bu olanaktan mahrum olacak. Dengeler yine kötüden daha kötüye, hatta felakete dönüştü. Kısır döngüyü kırmak, Filistin’de refahı arttırmak ve yoksulluğun kökünü kazımak için İsrail’in bugüne kadar daha çok çaba göstermesi gerekiyordu. Bu durum insanların içine işleyen düşmanlığı beslemeye ve barışı itibarsızlaştırmaya devam ediyor. Bundan sonra iki parçalı Filistin tek bir devlet olsa bile İsrail ile yan yana yaşaması kolay değil.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün