“Güneş, bizimle aynı özden meydana gelmektedir.” Edgar Cayce
“Başında hükümet olan bir ülkeyi devirebilecek üç aşamalı basit bir manevra mevcuttur. İlk aşama izolasyondur. İletişimlerini ve ulaşımlarını devre dışı bırakın. Hedefi mümkün olduğunca sağır, dilsiz, felçli yapın ve onları ikinci aşamaya hazırlayın: Senkronize kaos. Gizli saldırılar ve yanlış bilgilerle onları terörize edin, savunma yeteneklerini ezip silah sistemlerini aşırılık yanlılarına ve kendi ordularına karşı savunmasız bırakın. Açık bir düşman ya da sebep olmadığında insanlar birbirlerine düşman olmaya başlar. Bu aşama da başarıyla yapılırsa üçüncü aşama kendiliğinden gerçekleşecektir: İç savaş! Bunu kim başlattıysa bitirmemizi istiyor!”
Bu cümleler 8 Aralık’ta Netflix'te izleyiciyle buluşan başrollerinde Julia Roberts, Mahershala Ali ve Ethan Hawke’un yer aldığı ‘Dünyayı Ardında Bırak’ filmine ait. Filmde kıyıya vuran dev tankerler, patır patır düşen yolcu uçakları, yönünü şaşıran kuş sürüleri, insanlarla etkileşime giren ceylan sürüleri, nereden geldiği belli olmayan sesler izleyiciyi terörize etmeye yetiyor… Devamı ve daha fazlasını filmde görebilirsiniz. Ama film bana Korona salgını, Rusya-Ukrayna, İsrail-Hamas savaşı, depremler, ekonomik kriz ve şimdi de Güneş patlamaları ile yozlaşmanın doruğuna ulaşmış günümüz dünyasını anımsatıyor! Film ileride bir zamanı değil şimdi ve burada içinde bulunduğumuz dünyayı ekrana taşıyor. İçinde bulunduğumuz süreci tetikleyen ve yönlendirenler kimler ise bu sürecin insanlık tarafından bitirilmesini istiyor gibi görünüyor! Açık bir düşman olmaması insanları birbirine düşman olmaya, birbirinden nefret etmeye sürüklüyor. Çünkü insanlığı bekleyen en büyük tehlike uzmanlar tarafından da açıkça belirtildiği üzere akıl sağlığını kaybetmek gibi görünüyor.
Lancet Psychiatry dergisinde yayımlanan çalışmanın ortak yazarlarından Cambridge Üniversitesi Psikiyatri Bölüm Başkanı Prof. Ed Bullmore, “Vermek istediğimiz önemli mesaj, COVID-19’un şimdi ve gelecekte akıl sağlığı üzerinde büyük çaplı etkilerinin olabileceğidir. Bu konuyu vakit kaybetmeden düşünmeye başlamamız gerekiyor” demişken ABD’de önemli bir araştırmanın sonuçları yayınlandı! “ABD'li bilim insanlarının yaptığı geniş çaplı bir araştırmada, dünyanın yarısının 75 yaşına kadar akıl sağlığını kaybedeceği, özellikle kadınların anksiyete bozukluğu nedeniyle tehlikede olduğu” açıklandı. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri tarafından hazırlanan bir raporda, 2021'de ABD'li lise öğrencilerinin yüzde 10'unun son 12 ayda intihara teşebbüs ettiği ve bu oranın 2019'dan bu yana arttığı ortaya çıktı. Peki, artan savaşlar, salgınlar, şiddet olayları, toplumsal yozlaşma ile güneş patlamaları arasında doğrudan bir ilişki var mı? Uzmanlar bunun cevabının ‘Evet’ olduğunu söylüyor!
Yakın zamanda dünya basını İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden’ın, bir felaketin dijital cihazları sekteye uğratması ihtimaline karşı İngilizleri mum ve pille çalışan radyo stoklama çağrısı yapması üzerine çalkalandı. Bu açıklamayı içine girdiğimiz 25. Güneş Maksimumu döngüsü ile bağdaştıranlar var. Peki, nedir bu Güneş Maksimumu? Güneş, yaklaşık her 11 yılda bir solar maksimum adı verilen bir dönemden geçiyor. Bu dönemde ortaya çıkan Güneş lekeleri, aynı zamanda güçlü enerji patlamalarına yol açarak Güneş fırtınalarına neden olabiliyor. Bu fırtınalar, uydulara zarar verip ve iletişim sistemlerini kesintiye uğratabilirken uzmanlar bu patlamaların insanlar ve dünya üzerindeki kitlesel olaylarda da tetikleyici olabileceğini ifade ediyor. Rus Astronomi ve Biyolojik Fizik profesörü A.L. Tchijevsky, 1916-17 yıllarındaki güneş lekesi zirve periyodu sırasında, Güneş patlamalarını ciddi savaşların takip ettiğini fark etti. İnsanın davranışının güneş fiziğiyle bağlantısı ilgisini çekince, ‘Kitlesel İnsan Uyarılabilirliğinin İndeksi’ni düzenledi. Tchijevsky’in araştırmaları en önemli insan olaylarının yüzde 80’inin maksimum güneş lekesi aktivitesi sırasında gerçekleştiğini ortaya koyuyor.
Bu araştırma sonuçlarını destekleyen bir çalışma da Solar Rain adlı kitabın yazarı Mitch Battros’a ait. Battros’a göre Güneş Döngüleri sadece dünya üzerinde dışsal etki yaratmıyor, aynı zamanda insanoğlu üzerinde de etki yaratıyor. Battros, güneş lekelerinden başlayan birbirine bağlı zincirin yarattığı sonucu kendi ortaya attığı bir formülle özetliyor:
Güneş lekeleri => Güneş Patlamaları => Manyetik Alan Değişimi => Okyanus ve Jet Akımlarında Değişiklik => Aşırı İklim ve İnsan Karmaşası
Bunlar nasıl olabiliyor diye sorduğunuzu duyar gibiyim! Hearth Math Enstitüsü’nde yapılan araştırmaların sonuçları, insan kalbinin manyetik alanları ile dünyanın manyetik alanları arasında direkt bağlantı olduğunu kanıtlıyor. Manyetik alanlar birbirini etkilerken, biz de manyetik alanları etkileyebiliyoruz. Yani içerisi dışarıyı, dışarısı içeriyi, yukarısı aşağıyı aşağısı yukarıyı etkiliyor. Her şey bir ve bütün!
Sadece bu da değil Dr. Robert Becker ve Dr. Freedman güneşteki değişimlerin insanın akıl sağlığı üzerinde yaptıkları araştırmalarda jeomanyetik fırtınalar yoğunlaştığında, sık ruh hali değişikliği, endişe ve depresyona neden olurken ve intihar sayılarında da artış olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.
Amerikalı ünlü psişik medyum Edgar Cayce insanoğlunun, güneş fırtınalarından ve güneş lekelerine neden olan diğer yıkıcı olaylardan sorumlu olduğunu ve güneş ile modern bilimin henüz bilmediği bir ilişkisi olduğu ifade ediyor. Cayce’ye göre: “Güneş dünya üzerindeki Tanrı’nın çocuklarına ışık ve ısı yaymak üzere yapılmış olduğundan insanla aynı kompozisyona sahiptir ya da dünyaya benzer yani katı, sıvı ve gazlardan oluşur. Aslında hepsi bilincin farklı düzeyleri halinde tektir. İnsanoğlu, Tanrı’nın suretidir! Tanrı’nın şanı, güzelliği, merhameti, umudu ve sabrı insanlara yansımıştır. O halde insanoğlunun tüm karmaşaları ve günahları da güneşin yüzüne yansır. Kendinize dürüst olun, güneşin sizin davranışlarınız ne olursa olsun size aynı ışığı vermesini isteyemezsiniz! Güneş haklıya da haksıza da aynı şekilde parlar, yine de kendi yolculuğunuzda sizin başınıza neler geleceğini yansıtır. En ufak şeyden en büyüğüne kadar her şeyi etkilemektesiniz; içinizdeki karmaşaları yansıtan Güneş’i bile, depremleri bile, savaşları ve gündelik yaşamlarımızı bile.”
Peki, güneşten gelebilecek bir kıyameti beklerken her şeyi etkilediğinin farkında olmayan insanoğlu içinde bulunduğu bu yozlaşmayı tersine çevirmeye hazır ve istekli mi? Esas soru bu!