Sardinya doğumlu Paolo Fresu, bu adaya ve kültürüne bağlılığına İstanbul´daki son konserinde de değindi. Ada müziğinin etkileri ile yorumladığı bazı parçalarına konserde yer verdi.
Bazı nadir müzisyenler vardır, sürekli farklı ve değerli müzisyenlerle, ruh ve özgünlüğü hep üst seviyede müzikler yaparlar. Tek başına çaldıklarında da ürettikleri yalın ve derinlikli tınılarla konserlerinde ortama ilk andan itibaren hakim olurlar. Bu yazımda bu niteliklere sahip olduğunu düşündüğüm bir sanatçının müziğinden bahsedeceğim. Trompet ve Flügelhorn’un ve Avrupa cazının günümüzde en önde gelen isimlerinden İtalyan Paolo Fresu.
Yaklaşık üç hafta önce İstanbul’daki konserinde Fresu’yu bir kez daha izlediğimde, yazının konusu kafamda şekillendi. Üstelik, konserde yeni yıl ve Noel ile ilgili olan son çıkardığı albümünden bazı parçalara yer vermesi, böylelikle konunun yaklaşmakta olan yılbaşı ile örtüşmesi hoş bir sürpriz oldu.
Sardinya doğumlu sanatçı, bu adaya ve kültürüne bağlılığına İstanbul’daki son konserinde de değindi. Ada müziğinin etkileri ile yorumladığı bazı parçalarına konserde yer verdi. Rivayete göre, kendisini bir önceki neslin ünlü İtalyan caz trompetçisi Enrico Rava keşfetmiş. 80’lerin başında Siena’daki caz seminerleri sırasında, Fresu’nun yetenek ve yaratıcılığına hayran olmuş. Sonrasında birlikte albümler hazırladılar. Fresu’nun İtalya dışında da uluslararası ün kazanması ise Carla Bley’in caz grubuna katılmasıyla gerçekleşti.
Benzersiz trompet yorumuyla Fresu günümüzde çağdaş cazın özellikle Avrupa’da önderlerinden. Çıkardığı albümlerde ortaklık yaptığı müzisyenlerin farklı kültürleri ve ortaya çıkan değişik müzik türleri, onun kozmopolit anlayışını gösteriyor. Ne tür müzik yaptığına bağlı olmaksızın, bunların müşterek özelliği inceliğin öne çıkması, şükran duygusu hissettiren şiirsel bir tını ortaya koyması ve izleyici ile hemen bağ kurabilmesi. Kendi adına ve diğer sanatçılarla birlikte katkıda bulunduğu sekseni aşkın albümü bulunmakta. Sadece caz değil, barok ve folk müziği de içeren türler arasında gezinmesiyle, Fresu’nun müziğinin evrensel olduğu, sınırları aştığı yorumları yapılıyor.
Doğrusu, Fresu’nun müziğiyle oldukça geç tanıştım. Sanırım 2010 yılında, o dönem henüz kapanmamış bir CD mağazasında yeni çıkan albümleri incelerken, Ralph Towner’ın Fresu ile birlikte ‘Chiaroscuro’ adında bir albüm çıkardığını gördüm. Doğaçlamanın önemli isimlerinden olan ve gitarın yanında piyano ve tuşlu çalgılarda da yeteneğini konuşturan Towner’ın müziğini yıllar önceden daha çok lideri olduğu ‘Oregon’ grubundan tanıyordum ve birkaç kez konserini büyük keyifle izlemiştim. Towner’ın yapacağı müziğin seviyesine güvendiğim için Fresu da benzer stilde olmalı diye düşünerek albümün CD’sini edindim ve böylece Fresu’nun büyüleyici trompeti ile tanıştım!
‘Chiaroscuro’ İtalyanca ‘Işık (ve) Gölge’ anlamına geliyor; sanatta karanlık ve aydınlığın oluşturduğu zıtlığın vurgulanmasını ifade ediyor. İlk önce Rönesans döneminde resim sanatında ortaya çıkmış, sonraları sinema, fotoğraf ve müzik için de kullanılan bir terim olmuş. Müzikte daha çok operalarda tiz, pürüzsüz ve mükemmel bir sesin, bas tonlardaki karanlığı ifade eden tınılarla birlikte çalınmasıyla, derinlik ve sıcaklık hissi yarattığı düşünülerek bir tezat olarak uygulanmış. Bu caz albümünde ise, Fresu’nun trompetinin berrak ve sakin tiz notaları, harmon susturucunun da etkisiyle yer yer Miles Davis’i anımsatan etkileyici stiliyle müziğe duygu ve sahicilik katıyor. İşte bu tınılar, Towner’ın içtenlikli pes tınılı bariton gitarı ile birleşince, müzikte bir nevi ışık ve gölge oyunu oluşuyor.
2011 yılında İKSV Salon’un küçük mekânında iki ustanın bu albümden eserleri sadece birkaç metre önümde adeta özel bir konsermiş gibi çalması çok etkileyiciydi, izlediğim çok sayıda konserin içinde hafızamda en çok yer edinenlerden olduğunu söylemeliyim.
Bu albümü, yakın arkadaşlarla çıkılan mavi yolculuğun ilk günlerinde çaldığımda olumsuz tepkiler aldım; müzik sıkıcı bulunup yarıda kesilerek başka türlere geçildi. Birkaç gün sonra tekne ahalisinin ruhları şehir hayatından kısmen uzaklaşıp biraz sakinleştiğinde sessiz ve güzel bir koyda tekrar çalmayı denedim. Bu kez, müzik daha önce hiç çalınmamış gibi büyük bir beğeniyle dinlendi! İşte size müziğin hissedilerek dinlenebilmesinin çalınan ortama, odaklanabilmeye ve ruhların o müziği kabul etmeye hazır olup olmadığına ne denli bağlı olduğunu gösteren bir örnek!
Keyifle izlediğim ikinci Paolo Fresu konseri bir yaz akşamı İstanbul’daki İtalyan Konsolosluğunun yanındaki Venedik Sarayının güzel bahçesindeydi. Şehrin içinde, ama şehrin gürültüsünden uzak huzurlu bir vahayı andıran bu mekânda, Fresu’nun müziği bu kez İsveç cazının bas ustası Lars Danielsson ile birleşince, neredeyse gerçeküstü ve barış dolu bir hava oluştu. Gücünü minimalist yaklaşımdan alarak müzik üreten ikili klasik caz ve folk müziği unsurlarını mükemmel bir uyumla bir potada eritmeyi başardılar. Bu ikilinin yaptığı müziği aktarmak üzere, birlikte çıkardıkları ‘Summerwind’ adlı albümün içeriğindeki metinden alıntı yapmak istiyorum:
“Bazı insanlar düşüncelerini anlatabilmek için çokça konuşur, bazıları ise sadece birkaç kelime ile düşündüklerini net ve doğru bir şekilde aktarabilirler. Aynı husus, müzik için de geçerlidir. Bu proje için bir araya gelen Fresu ve Danielsson, çalacakları notaları aşırı titizlikle seçen müzisyenlerdir. Onlar için geçerli olan, çok çalmak değil, ne çalacakları hakkında odaklanmaktır. Bu şekilde enstrümanlarında birer usta olan her iki müzisyen, neredeyse meditatif olan şiirsel bir anlatım ortaya çıkarmaktadırlar. Yarattıkları bu müzikte sadece büyülü bir atmosfer ve renkler yoktur, ayrıca hisler ve derinlik de güçlü olarak ifade edilmektedir.”
Aynı şekilde Fresu, üç hafta önceki İstanbul’daki son konserinde yine özgün tınısıyla izleyicileri ilk andan itibaren etkiledi, üçlüsü ile birlikte yılbaşı ve Noel parçalarını çaldı, sonra farklı albümlerinden oluşan bir repertuvar sundu, iki kez ayakta alkışlandı.
Ekli seçkide sanatçının farklı albümlerinden bir çeşitleme hazırladım, ayrıca Ralph Towner ve Oregon’dan bazı parçalara yer verdim. Dinlemeye istekli okuyuculara tavsiyem, sakin ve çok aydınlık olmayan bir ortamda duyularınızı müziğe ve kendinize odaklamanız. Dilerseniz, sıcak bir çay veya bir kadeh içki iyi bir eşlikçi olabilir.
Yeni yılın Fresu’nun müziğinde olduğu gibi herkese ve tüm dünyaya huzur ve barış getirmesi dileklerimle!
SEÇKİ
• Chiaroscuro, Ralph Towner & Paolo Fresu, “Chiaroscuro
• Nuvole bianche, Paolo Fresu & Ludovico Einaudi, “Cinquant’anni Suonati”
• Autumn Leaves, Lars Danielsson & Paolo Fresu, “Summerwind”
• Joy to the World + I’ll be Home for Christmas, Paolo Fresu & Daniele di Bonaventura, “Christmas Songs”
• Zeus’ Desire, Paolo Fresu & Omar Sosa, “Eros”
• Catalina, Paolo Fresu & Dino Rubino, “Tempo di Chet”
• Zephyr + Punta Giara, Ralph Towner & Paolo Fresu, “Chiaroscuro”
• For Comets I, Ralph Towner, “Anthem”
• Claridade, Oregon, “Northwest Passage”
• Peace, Paolo Fresu 5ET, “Songlines / Night and Blue”
• Alguien Le Dice al Tango, Paolo Fresu & Daniele di Bonaventura, “Tango Macondo”
• The Windmills of Your Mind, Paolo Fresu & Richard Galliano & Jan Lundgren, “Mare Nostrum III”
• Cha Cha Chai, Paolo Fresu & Omar Sosa, “Food”
Seçkiye Spotify’da, Sami Asa “MY_12_Salom_231227_FRESU” başlığı altında ulaşılabilir.
https://open.spotify.com/playlist/7c2e3nnyskXpXSSUCEkUJM
KAYNAKÇA:
• Paolo Fresu: When Musician Turns Poet article @ All About Jazz / Natalie Tamara Freson October 2022
• Ralph Towner / Paolo Fresu: Chiaroscuro album review @ All About Jazz
• Chiaroscuro (music) - Wikipedia