Etrafı akvaryum gibi berrak sulara sahip plajları, daracık ama şirin mi şirin sokakları, muhteşem gün batımları, lezzetli yemekleri, ucuz alışverişleri ile Samos Adası gezisi bizim için çok keyifli bir tatil oldu.
Tüm arkadaşlarım ve çevrem yaz tatilleri için özellikle Yunan Adaları müptelası olduğumu bilir. Zaman zaman yazılarımda da okumuşsunuzdur. Bu kez yaz tatili için Samos Adasını seçtim. Kış ortasından çalışmalara ve araştırmalara başladım. İnternet bilgileri, vloglar vs derken dersimi iyi çalışıyordum. Mart ayında rezervasyonlara başladım.
İlk olarak işe Kuşadası’ndan Samos’a giden katamaran rezervasyonu ile başladık. Gemi Samos’ta iki farklı limana yanaştığından tercihimi Vathy Limanı olarak kullandım. Kalacağımız otelin rezervasyonunu da Samos’un merkezi olan Vathy’de seçtim. Adada köyleri ve plajları gezmek için arabaya ihtiyaç duyuluyor. Onu da kiraladık. Gece araba kullanmayı sevmediğimden Kuşadası’na bir gün evvel gelip dönüş tarihinin bir gün sonrası için Kuşadası’nda Demirhan Suit Otel’e rezervasyon yaptım.
Ağustos ayının ilk haftası heyecanla beklediğimiz seyahat günü geldi çattı. Bir pazar sabahı yola çıkıp, yolda birkaç mola verdikten sonra yaklaşık altı saat içinde Kuşadası’na vardık. Yemek sonrası otelimize yerleşip biraz dinlendikten sonra Kuşadası Marina’ya gidip vakit geçirdik. Marina karşısındaki kafelerde oturup gün batımını izlerken buz gibi biralarımızı yudumladık. Biranın yanına atıştırmalıkla akşam yemeğimizi geçiştirip saat 10’a doğru otelimize döndük. Ertesi sabah saat 6.30 gibi katamaranın hareket edeceği limana geldik. Gümrük ve pasaport kontrolü yaptırıp bizi Samos’a götürecek gemiye bindik.
Ünlü matematikçi Pisagor’un doğduğu köy Pythagorian
Yaklaşık bir saat süren deniz yolculuğu sonrası Vathy Limanına yanaştık. Kısa süren çıkış işlemleri sonrası limanın karşısında yürüme mesafesindeki arabayı kiraladığımız ‘Rent a car’a geldik. Kısa süren işlemin ardından otelimize gittik. Sahile yaklaşık 900 metre mesafesinde olmasına rağmen navigasyon dolandıra dolandıra bizi otelimize getirdi. Valizimizi bıraktığımız gibi Samos gezimizin ilk durağı olan Pythagorion’a direksiyonumuzu çevirdik. Ünlü matematikçi Pisagor’un doğduğu köy olan Pythagorion çok şirin bir balıkçı kasabası gibi. Çarşısını gezdik, Pisagor’un sahildeki heykeli önünde fotoğraflar çektik, köyün ünlü sokağı Blue Street’e gittik. Daracık, yerler, duvarlar, evler, maviye boyanmış şirin mi şirin bir sokak. Sokağın sonu harika bir manzaraya açılıyor. Adanın bir bölümünü kuş bakışı izleyebiliyorsunuz. Böylelikle öğleni bulunca ‘bu kadar kültürel gezi yeter’ deyip kendimizi bölgedeki sahillerde bulunan plajlarına yönelttik. Bu sahilde Potokaki, Pisili Amos, Posidonio koylarındaki plajlara önce bir göz attık. Denizi, şezlongları, lokanta ya da kafesi bize en uygun olan Posidonio koyundaki Pandios Beach’te durmaya karar verdik. Tüm günün seyahat yorgunluğu ve havanın sıcaklığı sonrası buranın suyu adeta şerbet gibi gelmişti. Ege’nin akvaryum görüntüsündeki suyundan çıkmak istemiyorduk. Neredeyse bir saate yakın suda kaldık. Şezlonglarımıza uzandığımızda servis yapan şirin kızdan soğuk bira ve tost istedik. Yunanlıların buz gibi Mythos birası içimizi ferahlatmıştı. Hanımlar içecek tercihini Yunanların meşhur kahvesi Frappe’den yana kullandılar. Saat 6’ya kadar plajda kaldık. Dönüş yolunda Yunanistan’ın meşhur marketi Lydl’a uğradık. Fırından çıkan sıcak böreklerden aldık, ayaküstü soğuk portakal suları ile hafif hafif acıkan midelerimize indirdik.
Buradan otele döndük. Biraz dinlenip duşumuzu aldıktan sonra yürüyerek şehir merkezi Vathy’ye geldik. Çarşıda dolandık, hediyelik eşya dükkânlarına göz attık, sahilde yürüdük, harika kurabiyeleri olan bir fırın gördük. Sabah kahvemizle içmek için biraz alıp, Vathy Meydanındaki aslan heykelinin avlusundaki bir İtalyan lokantasına oturduk. Harika bir beş peynirli pizza ile Akdeniz yeşilliklerinden hazırlanan bir salata ısmarladık. Yunan adasında lezzeti gerçekten damak çatlatan bir İtalyan yemeği yemiştik. Yemek sonrası yine yürüyerek otelimize dönüp uykuya daldık.
Atölyeleri ve hediyelik eşyaları ile ünlü Manolates dağ köyü
Samos’taki ikinci günümüzün programı da hazırdı. Programa başlamadan odamızın balkonunda akşam aldığımız kurabiyelerle kahvemizi yudumlarken hafif esen rüzgârın sabah serinliğinde uzaktan deniz manzarısını izledik. Sabah keyfi sonrası ilk durağımız Manolates dağ köyüne yollandık. Ağaçlar içinde daracık yollardan geçip köye yaklaşık 45 dakikada ulaştık. Ada ve özellikle bu köy seramik atölye ve hediyelikleri ile meşhur. Ancak sabahın 9.30’unda köy halkı uyanmamıştı henüz. Daracık sokaklarda yürürken bazı yaşlı erkenciler kapılarının önünü süpürüyordu. İhtiyarcıklara Kalimera dedik, kafalarını kaldırıp en şirin halleriyle Kalispera diye cevap verdiler. Manolates Köyünü bir saate kadar gezindik. Yazık ki seramik atölyelerini açmadıkları için imalat yaptıkları bölümü gezemedik. Niyetimiz bu adaya mahsus seramikten yapılmış Pisagor’un ‘Adalet’ bardağından almak idi. Bu bardağın çok ilginç bir özelliği var. Belli bir yere kadar doldurursan koyduğun içeceği içebiliyorsun. Belirtilen sınırı aşarsan altındaki delikten sifon vazifesi gören bir düzenekle tüm içecek dışarı boşalıyor. Ünlü filozof “Hakkına razı olmazsan, elindekinin tümünü kaybedersin” demek istemişti. Manolates’de son olarak köyün tepesinden Samos’un bazı koylarının manzarasını izleyip, programımızın bu bölümünde yer alan Kokkari Köyüne indik. Önce kahvaltı etmemiz gerekiyordu, çünkü midemiz guruldamaya başlamıştı. Kokkari’nin çarşısına giderken sahildeki Grandma’s Home Bakery hoşumuza gitmişti. Sahildeki deniz manzaralı masaları da bizi cezbedince oturduk. Sipariş olarak yumurta çeşitleri istedik. Sıcacık sunulan çeşitli ekmekler, limonata ve kahve eşliğinde harika bir kahvaltı keyfi yaptık. Kahvaltı yaptığımız kafenin yanında Kokkari’nin en bilindik ve meşhur balık lokantası Meltemi Tavernası vardı. Her vlogda anlatılan bu tavernayı ziyaret edip menü ve fiyatlarını inceledim. Her yerde olmadığı kadar gibi zengin balık çeşitlerinin bulunduğu menü listesi çok makul fiyatlardaydı. Kahvaltı sonrası, Kokkari’nin çarşısını dolaşıp etrafı gezelim dedik. Şirin küçük harika bir sahil kasabası.
Beach’ler bir başka güzeldi
Burayı gezerken bir sonraki Samos seyahatimde Kokkari’deki otellerde kalırım diye aklımdan geçirdim. Gezine gezine yine öğlen saatini bulmuş havanın sıcaklığı iyiden iyiye bunaltmaya başlamışken buraya çok yakın daha önceden tespit ettiğimiz Lemonaki Beach’e gittik. Bu sahilde yan yana denecek şekilde üç ünlü plaj var: Lemonaki, Tsamadou ve Navagos Beach. Tercihimizi Lemonaki Beach’ten yana kullandık.
Gerçekten hayallerdeki beach tarzı harika bir plaj. Denizin suyu berrak, şezlonglar rahat, kafe ve lokantası derseniz deniz kenarı için menüsü zengin. Akşam saatine kadar denizin tadını çıkartıp saat 6.30 gibi otelimize geldik. Duş alıp biraz dinlendikten sonra Vathy merkeze indik. Bu akşam Yunan spesyaliteleri ile güzel bir rakı keyfi yapmak için daha önceden sahilde gezinirken gözümüze kestirdiğimiz Meze Taverna’ya oturduk. Çok sevdiğim Yunan mezeleri olan Grek Salat, tzaziki, Yunan usulü kabak ve patlıcan tava ile ilk kadehlerimizi parlattık. Genellikle uzo olarak Barbayani markasını tercih ederim ancak burada yoktu onun yerine Samos’a özel Frantzeskos Ouzo Samos markasını tavsiye etmişlerdi. Gerçekten bu rakı da bizim Yeni Rakı tadına çok yakın bir uzo. İçiminden keyif almıştık. Gün batımını izlerken bir taraftan da rakılarımız ve harika Yunan mezeleriyle adeta damaklarımıza şenlik yaşatıyorduk. Geç saate kadar oturup gecenin tadını çıkartmaya çalıştık. Yemek sonrası sahili yürüyerek gezip, harika dondurmalarımızı yiyerek otelimize döndük.
Samos’ta son gün alışveriş zamanı
Samos’taki son günümüzün sabah saatlerini marketten alışverişe ayırdık. İstanbul’da fiyatı daha pahalı ancak Yunan adalarında daha ucuz bulduğumuz rokfor ve parmesan peyniri, ançüez, sardalye gibi taşınabilir güzel konserve ve mezelikler alıp göz zevkimizi şenlendirmek için raf ve reyonları izleyerek dolandık. Market sonrası biraz çevreyi gezinip dolaşmak, biraz da plajlarında serinleyerek değerlendirmek istedik. Dönüş gemimiz 6.30’da olduğundan Vathy’den çok uzaklaşmadan uygun bir plaja gidelim dedik ve yine Posidonio koyundaki Pandios Beach’e gittik. Saat 4’e kadar akvaryum gibi denizin tadını çıkarıp serin sularında ferahladık. Samos turumuzun sonuna geliyorduk. Önce valizleri ve birlikte geldiğimiz arkadaşlarımızı limana bıraktık. Sonra kiraladığımız arabayı teslim edip yürüme mesafesindeki geminin hareket edeceği limana geldik. Büyük keyif aldığım Yunan adaları gezimizi hayal ettiğimiz gibi geçirmiş ve sonlandırmıştık. İstanbul’a gece vakti dönmemek için Kuşadası’nda gelişte kaldığımız Demirhan Suit Otel’e giriş yaptık. Otelin muhteşem Kuşadası Limanı manzaralı çatısında geniş bir balkonu olan bar ve lokantası bulunuyor. Merkeze ineceğimize tatilimizin son keyfini bu manzaraya karşı, rakı, peynir, kavun üçlemesi ile yapmayı tercih ettik. Ertesi sabah kahvaltı sonrası kısa bir Kuşadası ring seferi yapıp İstanbul’a dönüşe geçtik.
Bir Tutkudur Seyahat…