Çocuğum ders çalışmıyor! Kitap okumuyor! Bu alışkanlıkları nasıl kazandırırım? Akademik başarısını nelerle destekleyebilirim? Ailelerin kimi dönem sorduğu, sorun ettiği bu konuları, küçük yaşta sorumluluk vermenin önemini ve bunun akademik başarıya olan etkilerini Eğitim Danışmanı Barış Balcı ile konuştuk.
Küçük yaşta sorumluluk almak yaşantıda nasıl bir etki yaratıyor?
Emeklemeden yürümeye geçerken her çocuk defalarca düşer kalkar. Kalkarken tutunuyor, kasları güçleniyor. Orada başkası tarafından tutulup kaldırılması başarısının elinden alınması anlamına geliyor. Bizi zorlayan şeyler bizi güçlendirir. Çocuğun aşacağı engelleri önünden aldığımız zaman kendini gerçekleştirmekte zorluk çekiyor. Bazen ödevini yapmadığında bunun oluşturduğu suçluluğu, pişmanlığı o kötü duyguyu da yaşaması gerekiyor. Kişi o duyguyu yaşamamak, acıdan kaçmak o sıkıntıyı, zorluğu yaşamamak adına harekete geçebilir. O ödevi çocuğun düşünüp başarmasını engellediğimiz zaman o konuda gelişemiyor, geri kalmış oluyor. Beyin bir zorluğu aştığında, düşündüğünde gelişiyor. Aileler onun yerine ödevini yaparak, sorununu çözerek hem acıyı hem de hazzı çocukların hayatlarından alabiliyorlar. Oysaki zorluklar ve onları aşma çabası kişiyi güçlendiriyor. Onların yerine bir şeyleri yaparak hayatla tanışma süreçlerini geciktirmiş oluyoruz.
Çok küçük yaşta alışkanlık kazandırmak, sorumluluk vermek gerekiyor. Çocuk çantasını hazırlamak, odasını düzenlemek, ayakkabısını ayakkabılığa koymak gibi kendi yapabileceği şeyleri kendi yapmalı. Yemeğini kendi yemeli, ceketini iliklemeyi, ayakkabısını bağlamayı kendisi yapabilmeli. Aile sadece hatırlatıcı yönlendirici olmalı. Yemek yedikten sonra tabağını bardağını masadan kaldıran, yatağını toplayan çocuklar bazı görevlerini kendi başına yapar hale geliyor. Ödevini kendi başına yapıyor. Küçük yaşta kendi sorunlarını aşmayla ilgili kişi deneyim yaşadığında bunu hayatı boyunca sürdürüyor.
Ders çalışmak istemeyen çocuğumuza nasıl bu alışkanlığı kazandırabiliriz?
Eğer siz sürekli ‘çalış’ diye uyardığınız halde çocuk sorumluluklarını yerine getirmiyor, ödevini yapmıyorsa, bu yöntem işe yaramıyorsa yapılmamalı. O ilacı kullandınız ama iyi gelmedi, o halde başka ilaç kullanmanız gerekiyor. Onda çalışma isteği oluşturmak için çaba göstermeniz daha doğru olacaktır. Onu düşündürüp ona karar aldırabilmek önemli. Neden okula gidiyor, neden ödevini yapmalı, bunu anlaması ve sorumluluğunu bilmesi gerekiyor. ‘Bunu yap, şunu getir’ diye direk söylemek yerine ‘Yapman gereken bir şey var mı?’ diye onu düşündürmek çok daha etkili. Yapmazsa neler olacağını, ya da yaptığında elde edeceği şeyleri düşündürmek çok etkili. Küçük yaşlarda da ceza, yaptırım, baskıdan ziyade bir şeyi yapması için çocukta istek uyandırmak önemli. Yapılacak işi, eylemi bir oyuna çevirmek küçük çocuklarda genellikle işe yarıyor. Oyunla beyin daha iyi öğreniyor.
Çocuklarımızı kitap okuma konusunda nasıl motive edebiliriz?
Okuma, okuduğunu anlama becerisi çok önemli. Okumayla, öğrenmeyle ilgili anne babanın model olması gerekiyor. Kelime haznesi fazla olduğunda insan daha yaratıcı, daha üretken oluyor. Okumayı, öğrenmeyi, gelişimi kendi hayatımızda bir numaraya koymalıyız. Aksi halde hem kişisel hem de toplumsal olarak bunun sıkıntısını yaşıyor olacağız. Kitap okuma alışkanlığı konusunda yapılacak ilk iş anne babaların model olması. Birlikte yapılacak kitap alışverişleri, kütüphane ziyaretleri, kitap fuarları ve yazarların imza günlerine gitmek gibi etkinliklere katılmak okuma işini farklı bir yere taşıyabilir. Bunun dışında az da olsa birlikte yapılacak olan kitap okuma saati uygulaması da olumlu geri bildirim sağlar. Kitap okuma alışkanlığı gelişen öğrencilerin ders başarılarının da daha yüksek olduğuna şahitlik ediyorum. Bazı alışkanlıklarda olduğu gibi düzenli ders çalışmayı öğrenene kadar ailelerin öğrencileri yalnız bırakmamalarını öneriyorum. Günlük tekrar, ödevlerin takibi ve bir sonraki günün hazırlığı konusunda onlara sunacağımız destek kendi eğitim sorumluluklarını üstlenmelerine katkı sağlayacaktır.
Çocuğumuzun hangi konulara yatkın olduğunu hangilerini geliştirmesi gerektiğini nasıl anlarız?
Çocuklar okul çağına gelmeden zihin gelişiminin büyük bir kısmını tamamlamış oluyor. Aile ortamı ve aldığı eğitimler onu geliştirse de genetik yatkınlık, IQ, duygusal zekâ, sosyal zekâ ve bunların oluşturduğu etki çok daha fazla. Bununla birlikte kişide çok büyük bir potansiyel olsa bile bunu açığa çıkarmak için gerekli koşullar sağlanmazsa, zeki olması yeterli olmuyor. Çocukların güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek için bazı testler var. Çoklu zekâ testleri, mesleki eğilim testleri var. Bunlarla çocuğunuzun üstün ve zayıf yönlerini tespit ederek hangi konularda desteklenmesi gerektiği konusunda bilgi edinebilirsiniz. Bazı çocuklar çok hareketli ya da içe kapanık olabiliyor, hafıza ve dikkatle ilgili sorunlar yaşayabiliyor. Bunlar vitamin eksikliğinden bile kaynaklanabiliyor. Bu testler, bu tür sorunların ortaya çıkmasını da sağlıyor. Böylece belki de alacağı B12, Omega3 veya vitamin takviyesi bile onun öğrenmesini etkileyebiliyor.
Hızlı okuma seminerleri, dersleri veriyorsunuz. Anlayarak hızlı okuma nedir?
24 yıldır anlayarak hızlı okuma seminerleri sunmaktayım. İlkokulda öğretmenimizden tane tane, ses temelli okumayı öğrendik. Bunu değiştirmediğimiz takdirde ömür boyu bu tekniği kullanmayı sürdürmekteyiz. Nasıl telefonlara ve bilgisayarlarımıza güncelleme yapıyorsak okuma becerimizde yenilenebilir. Bunun için ilk yapılacak eylem doğuştan sahip olduğumuz donanımları keşfetmek olacaktır. Gözlerimiz bir bakışta iki üç kelimeyi görebiliyor. Beynimiz dakikada 400 – 600 kelime işleyebiliyor. Bu becerilere ulaştığımızda okumamız daha keyifli ve dikkatimiz artmış olacaktır. Bu çağda bizleri birbirimizden ayıran en büyük özelliğimiz sahip olduğumuz bilgi düzeyimizdir. Biliyorsunuz bilgiye ulaşmanın en etkili yolu okumaktan geçmektedir.
Öğrencilerin hayatına hızlı okuma ne gibi faydalar sunar?
Türkiye bir sınavlar ülkesi ve bu sınavlar sadece sahip olunan bilgiyi ölçme ile birlikte sınırlı bir sürede bunu gerçekleştirmemizi istemektedir. Anlayarak hızlı okuyan öğrenciler ödevlerini çabuk yapar ve kitaplarını daha severek okur. Bilgiyi hızlı kullanan öğrenciler sınavlarında süre baskısı yaşamadıklarında basit işlem hatalarını azalttıkları gibi streslerini daha iyi yönetebiliyorlar.
Son olarak okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir şey var mı?
Evet. Her daim koşulsuz sevgi ve mutlu aile yapısı önemli çünkü mutlu ailede başarılı çocuklar yetişiyor. Sadece eğitim ihtiyaçlarını, temel ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değil gerekli ilgi ve sevgiyi de istiyorlar. Daha mutlu bir şekilde okula gidiyorlar. Sevildiğini hisseden bireyler karşılaştıkları zorluklarla daha yüksek bir enerjiyle mücadele ediyorlar. Her türlü koşulda ailem benim yanımda, iyi ya da kötü sonuç almam onların bana olan sevgisini etkilemeyecek. Kişi bunun bilinciyle hareket ettiğinde ayakları daha sağlam yere basıyor. Başları daha dik oluyor, hakkını daha iyi savunabiliyor.