İzmir Yahudi Kültür Mirası Projesi´nin son meyvesi olan birbirinden değerli kitaplar raflarda yerini aldı. İzmir Yahudi toplumu hakkında arşivsel niteliği olan eserler, uzun süren çalışmaların sonucunda ortaya çıktı. Dört yeni eserin biri olan ´Anıların İzinde İzmir Yahudileri, 20. Yüzyıl Başından Günümüze´ adlı kitap ile ilgili Raşel Rakella Asal ve Sarit Bonfil ile konuştum ve dinlediklerim beni çok duygulandırdı.
Aslıhan Karay
Kitabınızı hazırlamaya nasıl başladınız?
Sarit Bonfil: İzmir Yahudi Mirası Proje Direktörü Nesim Bencoya’nın bize İzmir Yahudilerinin anlatılarına odaklanan bir çalışma yapmamız önerisiyle gelmesi ile çalışmalarımıza 2022’nin temmuz ayında başlamış olduk. Projeye görüşme yapacağımız insanları belirlemekle başladık. Yaşı, aile yapısı, oturduğu semt, eğitim hayatı, mesleği itibariyle birbirinden farklı kişilere ulaşmaya çalıştık. Projeye katılmalarını önerdik ve görüşmek üzere evlerini ziyaret ettik. Yaşadıkları ilginç bir anıyı anlatmalarını istediğimizde insanların “Ben ne anlatabilirim ki” diye tepki vermeleri çok doğal bir reaksiyondu aslında. O yüzden anlatıcıyı serbest bırakıp hayat öyküsünü dilediği gibi anlatmasını istedik. İşte bütün ilginç anekdotlar o zaman, konuşmanın doğal akışı içinde ortaya çıktı.
ÖN KAPAK FOTOĞRAFI: Evde Tu-Bişvat kutlaması. (Soldan sağa)
Üst sıra: İvet Depas, Coya Simsolo, Aleks Simsolo, Raşel Simsolo, Avram Depas, Hayim Simsolo, Süzet Eskinazi
orta sıra: Estella Palaçi, Jak Simsolo, Hayim Gomel, Raşel (Palaçi) Esin, Sima Gomel
Alt sıra: Ceki, Estella Araza. 1960’lı yıllar. Selim Bonfil arşivi, Simsolo (Simrooğlu) ailesi katkılarıyla
Yazma süreciniz nasıl ilerledi, tamamlanması ne kadar sürdü?
Raşel Rakella Asal: Anlatıcıların izniyle ses kayıtlarını aldığımız söyleşileri deşifre etmek ve derlemek çok zamanımızı aldı. Konuya yoğunlaştıkça çalışmamızın çerçevesi zihnimizde daha belirginleşti. Elimizde var olan materyalden de yararlanarak bu konuyu daha da geliştirebileceğimize inanıyorduk. 2000’li yılların başından itibaren kardeşim Sarit Bonfil’in yaptığı ama yayınlanmayan görüşmelerin mevcut ses ya da video kayıtlarını da bu projede değerlendirdik. Yine kardeşim Sarit Bonfil’in belli bir dönem dijital olarak toplum üyelerine ulaşan Rafael Algranati yönetmenliğindeki İzmir Yahudileri e-haber bülteni Diyalog için hazırladığı söyleşi metinlerinden birçoğunu da bunlara ekledik. Kitaba farklı bir renk katacağına inandığımız Kuzey ve Güney Amerika’dan bize ulaşan Judeo-Espanyol dilindeki anı yazıları ve anekdotların çevirilerine de yer verdik.
Ayrıca daha önce Rifat Bali’nin yayına hazırladığı (Mazide Kalmış bir Yaşam Tarzı: Yahudi Mahalleleri, Meçhul Yahudiler Ansiklopedisi, Türkiye’deki Yahudi Toplumlarından Geriye Kalanlar) eserlerde yer alan İzmir Yahudilerinin anıları ile ilgili bazı makaleleri de ilave ettik. Güven İslamoğlu’nun ‘Her Evde bir Hikâye Var’ kitabında Nazi Postalları adı altında çıkan Jizel Barmaymon’un hayat hikayesi de kitapta mutlaka yer vermek istediğimiz anlatılarından biri oldu. Bu metinleri kitabın stiline ve amacına göre tekrar gözden geçirdik. Tüm metinlerin son halini anlatıcıların onayına sunarak son düzeltmeleri yaptık. Kitabın hangi bölümlere ayrılacağı, bölüm giriş metinlerinin nasıl yazılacağı zamanla netleşti. Bu konuda kitabın önsözünü yazan Prof. Nora Şeni’nin önerilerinden çok faydalandığımızı söylemeliyiz. Katkıları için ona müteşekkiriz. Çalışmamız Temmuz 2023’te hemen hemen tamamlanmıştı.
Sonuçta temeli yaklaşık 20 yıllık bir zaman diliminde yapılan söyleşilere dayanan ve sözünü ettiğimiz kaynaklardan derlediğimiz metinlerle zenginleştirdiğimiz, 20. yüzyıl başlarından günümüze İzmir Yahudilerinin anılarından oluşan kapsamlı bir seçki ortaya çıkmış oldu.
Kitabınızı hazırlarken araştırmalarınızı nasıl yaptınız? Hangi yöntemleri kullandınız? Zorlandığınız konular oldu mu?
SB: Bu kitabın ana kaynağı İzmir Yahudi toplumunun hafızasıdır desek yanlış olmaz. Anlatıya dayalı bir çalışma yaptığımız için temel kaynağımız toplum bireyleri ile yaptığımız söyleşilerdi. Kitaba ruh veren fotoğraflar da yine toplumun içinden geldi. Eşim Selim Bonfil’in aile albümlerinden oluşturduğu dijital arşiv kullanımımıza hazırdı. Bizim işlevimiz bu anlatıların aktarılmasına aracılık etmekti. Bölüm giriş yazılarında, özel sözcük ve terimlerin açıklamalarında referans kitap ve kaynaklardan da faydalandık elbet. Amacımız toplumdaki tüm bireylerin kitabı rahatça takip edebilmesini sağlamaktı.
Aldığımız ses kayıtlarının deşifre edilmesinden sonra elimizde yüzlerce sayfalık söyleşi metinleri oluştu. Bunları tekrar tekrar elden geçirerek derlemeye çalıştık. En çok dikkat ettiğimiz, kişilerin doğal anlatımına mümkün olduğunca sadık kalmaktı. Böylece anlatıcının duygularının okuyucuya etkili bir biçimde geçeceğini düşündük.
Anlatıcılar bize güvendi, açık yüreklilik ve samimiyetle öykülerini anlattılar. Bu özel anıları geniş bir okur kitlesinin paylaşımına hazır hale getirmek biz yazarlara büyük bir sorumluluk yüklüyordu. Bu yüzden metinler defalarca elimizden geçti. Derleme sürecinin uzun ve zorlayıcı olduğunu söyleyebiliriz. Anlatılara saygıyla, özenle yaklaştık. Her hikâye ile özdeşleştik. Her öykü farklı bir duygu uyandırdı, farklı bir tat bıraktı. Metinlerin son halinin anlatıcılar tarafından onaylanması bizim için çok önemliydi. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık.
Sarit Bonfil, Daniel Levi ile röportaj sırasında, 2016, Selim Bonfil
Bu süreçte neler hissettiniz ve sizi en çok ne/neler etkiledi? Sizi şaşırtan bilgiler edindiniz mi?
RRA: Bu kitabı biz iki kız kardeş için çok özel ve değerli kılan aile büyüklerimizin hayat hikayelerine de yer verebilmiş olmamız. Eminiz ki aynı gururu kendi aile büyüklerinin öykülerinin aktarılmasına vesile olanlar da kitabı okuyunca hissedecektir. Belirtmek istediğimiz bir konu da gerek Yahudi cemaati içinde gerek toplumlar arası ilişkilerde birleştirici ruhun anlatılarda öne çıkması. Örneğin, Eski İzmir’deki mahalle yaşamında neşe içinde geçirilen çocukluk anılarının yanı sıra, önemli bir ortak tema da yoksulluk içinde geçen çocukluk günleriydi. O mahallede yaşananlar bireyleri ayrıştırıcı değil, birleştirici bir unsur olarak karşımıza çıktı. Karataş semtine ait anlatılar da yakın sıcak ilişkilerin kuşattığı bir dönem olarak kitapta yerini aldı. Bu semte dair yaşam anlatıları çocukluğun güzel, özlemle hatırlanan arkadaşlıklar ve oyunlar etrafında yaşanan, mutlu günlere atıflardı. Geleneklerle örülmüş, şabat ve bayram günlerinin akışıyla şekillenen bir hayat… Bu anlatıların yanı sıra yaşanan II. Dünya Savaşında ihtiyat askeri olarak alınan aile büyükleri, Yahudi cemaat üyelerini sarsan Varlık Vergisinin ilan edilmesi gibi yaşanan üzücü olaylar da anlatılarda yer buldu. Bu nedenle bu kitapta aktarılan anılar her şeyden önce bu toprakların yazgısıyla bütünleşme halini, birlikte yaşama kültürünün izlerini taşır.
Anlatılarda ilgimizi çeken konulardan biri kadınların aile ve toplum yaşamındaki yeriydi. Eski dönemlerde yaşayan kadınlar eş seçiminde özgür olmasalar da aileyi zor zamanlarda ayakta tutan güçlü figürler olarak karşımıza çıktılar.
Belki de daha az tanıklığın bize ulaştığı bir döneme dair oldukları içindir, I. Dünya Savaşı yıllarında Güney Amerika’ya göçü anlatan öyküleri çok çarpıcı bulduğumuzu da belirtmek isteriz. Aslında kitaptaki her hikâye kendine özgü ve ilginç ayrıntılarla dolu.
İzmir Başhahamı Nesim Barbaymon röportaj sırasında ketuba’yı nasıl yazdığını gösterirken, 2012, Selim Bonfil
Bu kitap yeni araştırma konuları doğuracak mı ve yeni projeleriniz neler olacak?
SB: İzmir Yahudi Toplumunun geçmişiyle ilgilenmeye başladığınızda ne çok bilinmeyen, incelenmemiş konu olduğunun farkına varıyorsunuz. Gerek bilimsel araştırma alanında gerek toplumun arşivlerinde gerek nesilden nesle aktarımlarda boşluklar var. Son yıllarda İzmir Yahudileri çerçevesinde üretilen çalışmalarda gördüğümüz artış memnuniyet ve heyecan verici. Toplumsal belleğin oluşturulmasında kişisel anıların rolü çok değerli. Bu kitapta yer veremediğimiz kişilerin anlatılarını bir başka kitapta toplamayı çok arzu ederiz. Her proje başka projelerin kapılarını açar. Bugüne kadar hazırladığım belgesel ve makalelerde kişisel anıları bilimsel araştırmalar ile harmanlamaya çalıştım. Eşim de fotoğrafları sağlayarak müthiş bir görsel katkı sunuyor. Yine anlatılardan yola çıkarak değişik stilde ve farklı konular çerçevesinde ele alacağım, araştırmalar ile desteklenmiş projeler yapma hayalim var.
RAŞEL RAKELLA ASAL
1969’da İzmir Amerikan Kız Koleji’ni bitirdi. 1989’da İngilizce ve Fransızca dillerinde Ülkesel Turist rehberlik kokardını aldı. 1992’de ‘Diplome Approfondi de Langue Française’ ile Fransızca yeterlik sertifikasını, 1995’de ‘Escuela Salmantina de Estudios Internacionales’dan İspanyolca belgesini aldı. 1997-2000 yıllarında Ankara’da Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda yazarlığa hazırlık, uygulamalı yazarlık, yazın-felsefe ilişkisi seminerlerine katıldı. Aynı yıllarda, Hacettepe Üniversitesi’nde Edebiyat Fakültesi’nin karşılaştırmalı edebiyat çalışmalarını misafir öğrenci olarak izledi. Yazıları İdergilerinde ve oggito.com, kentyasam ve edebiyathaber internet sitelerinde yer almaktadır. Eserleri: Volga H, Boşders Yayınları, 2003 (anlatı); Duyuyor musun Kalbim, Boşders Yayınları, 2003 (anlatı); Her , Boşders Yayınları, 2003 (biyografi); İşte Bizim Gül Sokak, Heyamola Yayınları, 2010 (anlatı); T, Şenocak Yayınları, 2012 (edebiyat inceleme yazıları); Cecile, Kafekültür Yayıncılık, 2012 (roman); Çı, Doğan Kitap, 2021(Türk edebiyatı deneme).
SARİT ASAL BONFİL
1978 yılında İzmir Amerikan Kız Lisesi’nden mezun oldu. İngiliz Dili ve Edebiyatı dalında Boğaziçi Üniversitesi’nde B.A ve University of Miami’de M.A derecelerini aldı. Şgazetesinde ve 2009-2016 tarihleri arasında İde haber ve röportajları yayınlandı. Halen İzmir Yahudi tarihi üzerine söyleşiler yapmakta, araştırmalarını sürdürmektedir. Bu konuda makaleleri yayınlanmış ve bir sempozyuma katılmıştır. İ2022 (Gözlem) başlıklı eserin yazar ve editörlerinden biridir. 2013 yılı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarihî çevre ve kültür varlıklarını koruma dalında katkı ödülü alan Judeo-Espanyol dilindeki ‘Dünden Bugüne İzmir Sefarad Düğünleri’ adlı kısa metraj belgeselin yönetmenlerinden biri, ‘Despertar’ kısa adıyla bilinen AB projesi kapsamında gerçekleştirdiği ‘İzmir Sefarad Kadınları El Ele’ (2022) belgeselinin yönetmenidir.