Son yazımda Euroleague´in son senelerin en çekişmeli sezonlarından birini yaşadığımızdan bahsetmişim. Bu rekabet seviyesinde dalgalı performanslar şaşırtıcı gelmese de dalganın boyutu önem teşkil ediyor diyebiliriz. Kasım ayında bu dalgalanmaların en büyüklerinden birini yaşayıp boğulma aşamasına gelen Fenerbahçe Beko´ya can simidi eski oyuncusu ve bir Avrupa efsanesi Sarunas Jasikevicius oldu.
Üst üste iç saha maçlarının olmasıyla fikstür avantajından da faydalanan Saras, Fenerbahçe Beko’nun başında çıktığı altı maçta beş galibiyet alarak taraftarların güvenini kazandı. Takıma katılalı daha bir ay olmuşken, Jasikevicius’un tam olarak kendi oyun kimliğini sahaya yansıttığı söylemek doğru olmaz. Ancak yaptığı ufak dokunuşlarla hem oyuncuların hem de Fenerbahçe Beko’ya gönül verenlerin daha fazla keyif aldığı bir oyuna doğru bir evrilme olduğu da açık. Peki Litvanyalı Koç neleri değiştirdi de takımda dişliler biraz daha olsa dönmeye başladı?
Kanımca her şeyden önce takıma kattığı en önemli şey akıl. Dimitris İtoudis yönetiminde hücumdaki sorunlar oyuncuların bireysel çözümlerine bırakılmışken, Jasikevicius akıl hocası Obradoviç gibi optimizasyonu ön plana çıkarıyor. Basketbol zekası ligin en yükseklerinden olmayan Fenerbahçe için kenardan konulan bu akıl ve sükunet, daha fazla oyuncudan verim alınmasını sağlıyor aynı zamanda. Saha içi karar verici konusunda sıkıntıları da olan Fenerbahçe Beko’nun tabiri caizse “rock ‘n roll” basketbolu oynaması kolay değil.
Saha içi karar verici demişken Litvanyalı Koç’un yaptığı değişikliklerden biri de son senelerde oyun kurucuya evrilmeye çalışılan Marko Guduriç’ten bu görevi alması oldu. Tam sahada top getirirken verimi düşen Sırp oyuncunun forvete çekilip orada hücum aksiyonlarına girmesi, daha kaliteli şut seçimlerini de getirdi. Nick Calathes’in Euroleague severler tarafından bilinen açık defoları olmasına rağmen daha bir saha içi kumandan olduğu aşikar. Sezon başında kendisine takım bulması gerektiği söylenmesine ve koçu Jasikevicius ile daha önce çalıştığı dönemde yaşadığı sorunlara rağmen örnek bir profesyonellik gösteren Calathes, son maçlarda akıl gereken her anda kendini gösterdi.
Calathes’le beraber performansını yükselten biri de Scottie Wilbekin oldu. Takımın liderlerinden biri olduğu mesajını net bir şekilde koçundan alan Wilbekin, takımı oynatma konusunda çok daha konsantre göründü son maçlarda. Zaman zaman şutlarını bulmak için zorlamalarıyla tanınan Amerikalı oyuncunun bu alışkanlığını az da olsa törpülediğini de söyleyebiliriz. Bu ikilinin arkasından gelen genç İsrailli Yam Madar için ise aynı zamanda bir Maccabi Tel Aviv efsanesi olan Jasikevicius’la çalışmak başlı başına bir motivasyon kaynağı.
Saras’ın yaptığı bir dokunuş da süre dağılımında oldu. Uzun forvet pozisyonunda istediğini bulamayan ve sakatlıklarla uğraşan Fenerbahçe Beko, şu anki en değerli oyuncusu Nigel Hayes Davis’i 35-40 dakika sürelerle oynatıyordu İtoudis döneminde. Her ne kadar hala ona maçın her dakikasında ihtiyaç olsa da süresini 30 dakika civarında tutmaya çalışıyor Koç. Bu da onun uzun vadede yıpranma seviyesini azaltmak konusunda önemli bir adım. Geçen sene playofflarda Hayes Davis’in yıpranmasının Fenerbahçe Beko’yu nasıl etkilediğini görmüştük. Bu sezon da hedefi Final Four olarak belirleyen sarı lacivertliler için yük dağılımını sezon içinde daha dengeli yapmak şart.
Şu ana kadar Jasikevicius’un yaptığı nokta atışları bunlar oldu. Daha çok kısa bir süredir takımın başında olan koçun için zamana ihtiyacı olduğu bir gerçek. Ancak şimdiye kadar yaptıkları camiaya bir enerji getirdi, orası kesin. Bakalım uzun Euroleague sezonunun sonunda takımı nasıl şekillendirmiş olacak. Hep birlikte göreceğiz.