Geçtiğimiz günlerde, 1500 yıllık Bazilika´nın (Yerebatan Sarnıcı) eşsiz ambiyansında Suzin Akalan Maçoro bizlere harika bir deneyim yaşattı. Sabahın erken saatlerinde, henüz gün ağarmamışken, saraylar bölgesini bomboş görme fırsatıyla başladı günümüz. Akabinde Bazilika´nın karanlığında, elimizde ufacık bir gaz lambası ve kulaklarımızda Suzin´in eşsiz sesiyle yürüyüş turumuz başladı. Bu, mekânı algılamak için eşsiz bir deneyimdi. Tüm Bazilika´yı turladıktan sonra, Maçoro ile baş başa kaldık. Göz göze, diz dize oturduk ve birlikte şifalı bir yolculuğa çıktık...
Herkese tavsiye edeceğim bu ses terapisinin (sound healing) yanında Suzin’in sanatçı kişiliği de dikkat çekici. Gelin hep birlikte Suzin Akalan Maçoro’yu daha yakından tanıyalım.
Sizi tanıyabilir miyiz? Sanata ilginiz nasıl başladı?
37 yaşındayım. İstanbul’da doğdum ama çocukluğumun büyük kısmı Bursa’da geçti. Eğitim aldığım ilkokul sanata çok önem verirdi, Atatürkçü, idealist iki kadının kurduğu bir okuldu. Müzik dersleri, el işi dersleri en sevdiklerim oldu her zaman.
Babam da müzik aşığıdır. Beni bambaşka türlerle tanıştırdı, heveslendiğim her enstrümanı edinmeme ya da deneyimlememe vesile oldu. Öte yandan anneannem ölene kadar amatörce tiyatro oyunlarında yer aldı, sahneye hayrandı. Bursa’da hangi etkinlik olsa beni oraya götürürdü.
Eğitiminiz sanat üzerine miydi?
Değildi ama sanata dokunuyordu elbette. Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi okudum, ama gönlümde yatan hep Julliard gibi bir okulda müzikal okumaktı. O dönemlerde aile büyüklerim işletme dalına dair bir eğitim almamı tavsiye etmişti; ayrıca sanat veya müzik okumak için mücadele verecek özgüvenim yoktu.
Müzik yolculuğunuz nasıl başladı?
Müzik hep vardı hayatımda. Okul konusunda çok şanslıydım, inanılmaz rol modeli öğretmenlerim oldu. Ortaokuldaki müzik öğretmenimiz İbrahim Bey aynı zamanda yan flüt ve gitar çalardı, okulda amatör bir kurs açmıştı. Ondan ilk önce gitar dersleri aldım, sonrasında yan flüte geçtim. Okul grubumuzda şarkı söyleyince en sevdiğim işin söylemek olduğunu keşfettim.
Üniversitede ise Celal Eldeniz’den müzik psikolojisi dersi almıştım, kendisi daha sonrasında hem şan hem de müzik terapistim oldu. Bugün sahip olduğum bilginin temellerini atan kişidir, ilhamımdır kendisi. Sonrasında ise iyice ses meditasyonu alanına yöneldim ve derinleşmek adına Hindistan’ın ütopik şehri Aurovlle’le eğitim almaya gittim.
Ses şifasına nasıl başladınız?
Kendi şifamı ararken başladım… Koreli Zen meditasyonu hocalarım ile önce şifamı bulmak adına bir yolculuğa başladık. Bu süreç yıllar içinde uygulayıcılık eğitimine kadar uzadı. Daha çok enerji sistemleri ile çalışıyorken dedim ki kendime, “senin sesin var, sesin de fiziksel bir doğası var, bana daha bilimsel, daha elle tutulur geliyor”.
Bir yandan iyileşme sürecimde insanların içinde ses çıkarmaya korkan, ağzını bile açamayan bir Suzin vardı, yıllarca şarkı söylemekten korkmuş. Önce ses çıkarmaya başladım, sonra şiirlerime ses bularak söylemeye. Sonrasında ise ses ile şifa geldi.
İlham kaynaklarınız nedir?
İnsan, doğa, yaşam… Gerçek ve samimi olan her şey ve herkes.
Okuyucularımıza biraz ses terapisi seanslarınızı ve etkilerini anlatır mısınız?
Ses meditasyonu çalışmalarının farklı uygulama biçimleri oluyor ama ana prensip frekans yasası ile ilişkili. Titreşimlerin bedenimiz, beynimiz, sinir ve duygu sistemlerimiz üzerinde bilimsel olarak kanıtlanmış fiziksel etkileri var. Stanford Üniversitesi tarafından yürütülmüş ve makale olarak paylaşılmış, kalp hücrelerinin akustik olarak manipülasyonunun sonuçları var mesela. Şekilden şekle giriyor hücreler. Hücre bazında bir güçten söz ediyoruz. Hani sevdiğimiz bir şarkıyı dinlediğimizde hem psikolojik hem fizyolojik olarak içimizde hissettiğimiz, bizi harekete geçiren ya da sakinleştiren bir güç.
Örneğin, ateşin çıtırdama sesinin bize verdiği huzurun temelinde karnı doymuş bir insanın güvendeyim kodu yatar. Anne rahminden başlayarak insan doğduğu andan itibaren birçok sese maruz kalıyor ve bu seslerin de üzerimizde farklı etkileri, kodları var.
Seanslarda, özellikle ses şifası için üretilmiş ve akortlanmış enstrümanlar kullanıyorum. Hayvanları, doğa unsurlarını taklit eden sesler, nokta atışı tek frekans çıkaran kristal ses çanakları, gonglar, mantralar, kendi sesim ve daha birçoğu eşlik ediyor seanslarda. Her enstrüman ve sesin başka karakteri ve etkisi var bedenimizde.
Seanslar kendi içinde iki bölümden oluşuyor; ilk kısımda bedeni bırakmak ve gelecek seslere kendimizi açmaya/hazırlamaya yönelik yönlendirmeli bir meditasyonla iç çalışma peyzajını hazırlamak. İkinci kısım ise sadece sesleri dinlediğimiz, uzandığımız, yattığımız ve derin dinleme haline geçtiğimiz, içsel bilgeliğimizin devreye girdiği hücresel seviyede şifanın gerçekleştiği alan.
Ses şifasının etkileri yavaşlamış nabız, dengelenmiş sinir sistemi, gevşek rahat bir beden, dengelenmiş kan basıncı ve daha birçok fiziksel etkinin yanı sıra kendi özümüzle temasımız sonucunda edindiğimiz tamamen bireysel açılımlar.
En sevdiğiniz müzisyenler kim?
Bu çok zor bir soru, o kadar çok ki… Björk, Miles Davis, Massive Attack, Joni Mitchell, Jeff Beck, Bob Dylan, Frank Zappa ve daha birçoğu.
Ailenizde sanatla başka ilgilenenler var mı?
Sevgili ablam Lalin’in, dijital sanat ve yeni medya sanatları alanında bilirkişi olmasına az kaldı. Xtopia isimli oluşumu ile inanılmaz deneyimler tasarlıyor ve içinde kaybolacağınız dünyalar yaratıyor.
Geçtiğimiz haftalarda Yerebatan Sarnıcı’nın büyülü atmosferinde ses terapisi seanslarınız vardı. Sizi nereden takip edebiliriz? Bundan sonraki proje ve programlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Yerebatan’daki ‘Bazilika’nın Karanlığı’ serisine geçtiğimiz sene başladık, çok başarılı geçti. İlgi beni çok mutlu etti çünkü ülkemizde bu alanda çok da etkinlik düzenlenmiyor. Geçtiğimiz sene belki 4500 kişiyle buluşma şansım oldu, bu çok kıymetli.
Bu sene de başladık, umarım yine yüzlerce insana erişiriz. Projelerimin hepsini Instagram üzerinden duyuruyorum, ‘Suziko’ ismi ile isteyen herkes ulaşabilir, takip edebilir. Bu sene biraz da şifalı sesleri kayıt altına alma, bir albüme çevirme ve bir ses alanı yaratma hayalim var. Bakalım neler olacak!