Cumhuriyet ideallerini yansıtan Melek Celâl'i, 100. yılda hatırlamak…

Ressam – Heykeltıraş Melek Celâl, yaklaşık yüz sene kadar önce yeteneğinin, aklının ve amaçlarının peşinden giderek hayatı sanatla yaşamış bir isim. Pek çoğumuzun adını belki de ilk kez duyduğu; geç Osmanlı İmparatorluğu ve erken Cumhuriyet döneminin öncü kadın sanatçılarından Celâl´i, Sakıp Sabancı Müzesi hatırlatarak ´Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl´ sergisini sanatseverlerin beğenisine sundu.

TUNA SAYLAĞ Sanat
24 Ocak 2024 Çarşamba

Sabancı Müzesi’nin ufuk açıcı çalışmaları, Melek Celâl’in kişiliğinde kadınların sanata, kültüre ve topluma sağladığı önemli katkıların altını çiziyor. Celâl’in azmi ve bir sanatçı olarak başarıları, günümüzde bile birçok kişiye ilham kaynağı olabilecek nitelikte. Sergi, sanatçının yaşamına odaklanırken, aynı zamanda Osmanlı’nın son, Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan değişimlere ve ülkede modernleşme sürecinin nasıl yaşandığına dair izlenimlere de yer veriyor. 

Koleksiyon, 1924’te Galatasaray Sergilerinde ilk nü eserlerini gösteren, 1935’te ise ilk kişisel sergisini açan Melek Celâl’in hayatını ve sanatını gözler önüne seriyor. Çok yönlü üretim yapan sanatçının tablo ve eskizleri, Anadolu motiflerinden esinlenerek çizdiği desenleri, şehir planlama, hat sanatı ve Türk işlemeleri ile ilgili kaleme aldığı makaleleri, eleştirileri ve kitapları ile hayatına ışık tutan fotoğraf, kartpostal, hatıra yazıları ve mektupların bulunduğu zengin bir arşivden oluşuyor. Sergide, Melek Celâl’in tekniğine, eserlerinin geçirmiş olduğu restorasyon çalışmalarına, kullandığı malzemelerin yapısı ve dokusuna ışık tutan ‘Görünenin Ötesinde Melek Celâl’ bilimsel analiz çalışması da yer alıyor.

Seçki, Celâl’in hayatını, kronolojik olarak, tematik başlıklı bilgi panoları ile anlatıyor. ‘İki gözüm, evladım Melek’im, Mademoiselle Melek Zia, Kızım Melek sen niye resim yapmıyorsun, Melek’in Sanat Eğitimi, Melek Melek Koca Melek, Ressam Bayan Melek Celâl, Çok Aziz Melek Hanımefendi, Villa Wohl ve Ziyaretçileri, Melek’in Seyahatleri, Yenilik hiçbir vakit maziden habersiz olmak demek değildir, Melek’in Yayınları, Melek’in Son Yılları’ başlıklarındaki bilgi panoları üzerinden Melek'in hayatına ve sanatına dair geniş bir arşiv sunuyor.

Melek Celâl’in yaşamına bakış

Erken Cumhuriyet döneminin pek çok sanatçısı gibi, İstanbul’da varlıklı bir Osmanlı ailesinin kültür birikimiyle yetişen Melek Celâl, 1896 yılında doğdu. Soylu Tepedelenliler sülalesine mensuptu. Ailesinin tek çocuğuydu. Annesini erken yaşta kaybetti. Babası, kültürlü ve tanınan bir şahıs olan Miralay (Albay) Ziya Bey’di. Bu anlamda Melek’in ilham aldığı ilk kişi oldu. Sanata tutkusunu ise, dayısı askerî ressam Kâzım Bey’e borçluydu. Müzik derslerinin yanı sıra evde Türkçe ve yabancı dilde sıkı bir eğitim aldı. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında ufkunu açan sanatçılarla mektup ve kartpostal arkadaşlığı kurarak Avrupa’yı keşfetti. Annesinin ölümünden sonra teselli bulmak için resme başladı. Dayısından aldığı ilk resim derslerinden sonra misafir öğrenci olarak İnâs Sanâyî-i Nefîse Mektebi’ne devam ederek Nazmi Ziya Güran’ın öğrencisi oldu, ardından da Paris’te Julian ve Ramson Akademilerinde çalışmalarını sürdürdü. Louis Sue, Andre Platson ve Pierre Poisson’un öğrencisi oldu.

14 Ekim 1918’de, İstanbul’un ünlü avukatlarından Kıbrıslı Hacı Sofuzade Celal Bey ile evlendi. Bir oğulları oldu. Celal Sofu, varlıklı bir salon adamıydı. Melek Celâl ile eşi, sanatsever kişilikleriyle, çevrelerinde aydın bir dost grubu oluşturmuşlardı. Kültür alışverişinin yapıldığı Moda Çayırı’ndaki konakları Villa Wohl, Yahya Kemal, Falih Rıfkı, Yakup Kadri, İhap Hulus, Prof Albert Gabriel gibi sanatçı ve edebiyatçıların toplanma yeriydi. Çiftin, İstanbul’un kültür ve sanat ortamında aktif bir rol sahibi olduğu kuşkusuzdu. 

Celal Sofu, 1946 yılında vefat etti. Melek Celâl daha sonra, ünlü Alman Doktor Lampe ile evlenerek Münih'e yerleşti. Profesör Lampe'nin 98 yaşında ölmesinden sonra Celâl, uzun yıllar yatmasına yol açan bir hastalıkla mücadele etti ve 15 Eylül 1976 tarihinde, 80 yaşında Münih’te gözlerini yumdu.

Feminist ve çok yönlü bir sanatçı

Melek Celâl, ilk kadın nü resimlerini sergileyen ve kadını kamusal alanda gösteren ilk ressamlardan biri. Buna örnek olarak ‘Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde Kadın’ adlı resmini gösterebiliriz. Özellikle natürmortları ve portreleri ile empresyonist eğilimli, gerçekçi bir ressam olarak kabul edilen Celâl, aynı zamanda işleme, hat ve tezhip gibi el sanatları üzerinde de söz sahibi bir isim. Yurtsever bir aydın, yetenekli bir yazar ve eleştirmen de olan sanatçı, Şeyh Hamdullah ve Hattat Kâmil Akdik’i dünyaya tanıtan iki kitap ile Türk el işlemeleri hakkında bir inceleme yazısı kaleme aldı. Ayrıca Topkapı Müzesi hakkında Fransızca bir eser hazırladı. Heykel çalışmaları arasında Polonyalı ressam ve heykeltıraş ‘Bilinsky Büstü’, Moda’daki komşusu olan ‘Saliha Cimcoz Büstü’ ve oğlu ‘Ziya Sofu Büstü’nü sayabiliriz.

Sanatçı, 1917’den başlayarak Galatasaray sergilerine, Ankara sergilerine ve Devlet Resim ve Heykel Müzesi sergilerine katıldı, Türkiye’de bir, Münih iki kişisel sergi açtı. Halen İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve Rezan Has Müzesi'nde eserleri sergilenmektedir. Özel mektup ve fotoğrafları Doğan Paksoy koleksiyonundadır. Paksoy, yıllar içinde sanatçının pek çok eserini biriktirerek onu bir anlamda unutulup gitmekten kurtardı.

Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl’ sergisi kapsamında hazırlanan ve akademik kaynak niteliğindeki katalogda Namık Sinan Turan, Gizem Tongo, Ahu Antmen, Nazan Bekiroğlu, Mehmet Samsakçı ve Ömer Faruk Şerifoğlu, Melek Celâl’in hayatını ve sanatını pek çok farklı açıdan değerlendirdiler.

Sergi, pazartesi hariç her gün 10.00 - 18.00 arasında, 28 Nisan tarihine kadar SSM’de ziyaret edilebilir.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün