MARİO LEVİ: “Şalom'da yazmak varmış”

Şalom´un, 75. kuruluş yıldönümünü kutladığı 26 Ekim 2022 tarihli sayısında, Mario Levi aşağıdaki yazıyı kaleme almıştı.

Toplum
31 Ocak 2024 Çarşamba

Bazı karşılaşmalar hayatımıza yeni yönler kazandırabilir. 1984 yılıydı yanlış hatırlamıyorsam. Ne kadardır görmediğim İgal Desevilya ile Eminönü’nde karşılaşmıştım. Tıp fakültesine yeni girdiğini söylemişti. Biraz lafladıktan sonra, hiç unutmam, kalemimin kuvvetli olduğunu bildiğini, yeni çıkarmaya başladıkları gazetede yazmak isteyip istemediğimi sormuştu. Gazete ‘Şalom’du, Avram Leyon’dan devralınmıştı ve yeni, genç bir ekiple yoluna devam ediyordu. Nereye davet edildiğimi henüz bilmiyordum. Dediği gibi, ‘kalemim kuvvetli’ miydi gerçekten? Yıllardır kendi sessizliğimde yazıyordum. O güne kadar birçok hocamdan ve bir-iki çok sevdiğim yazardan yüreklendirici yorumlar da almıştım ama yazdıklarım hiçbir yerde yayınlanmamıştı henüz. Bir hayatta kalmaya çalışma dönemindeydim. Açıkçası, yazmaya da biraz küsmüştüm. Neredeyse iki yıldır elime kalem almıyordum. Düşüneceğimi söylemiştim cevaben. Gazeteye gelebileceğimi de söylemişti bunun üzerine. Osmanbey’de bir yerlerdeydi. Eve dönerken, doğrusunu söylemem gerekirse, bir yandan bir heyecana kapılmıştım, diğer yandansa bir gönülsüzlüğüm vardı. Bu duyguyla baş edebilmem için birkaç haftanın geçmesi gerekecekti.

Gazetedeki ilk adımlar

Kaderden kaçılmıyor. İgal’le karşılaşmam bir tesadüf değildi şüphesiz. En nihayet gazeteye gitmem, orada başka karşılaşmalar yaşamam da değildi. Bundan sonrası biraz silik. Önce gazeteye gidip gördüklerimle tanışmış, neler yazabileceğimi mi konuşmuştum, beraberimde bir yazıyla mı gitmiştim? Burayı gerçekten hatırlamıyorum. Ama zamanın akışında Leon Haleva, İvo Molinas ve Süzet Sidi ile çok değerli anları paylaştığımızı iyi hatırlıyorum. Tabii Naim Güleryüz ile de... Zaman zaman nasıl görüş ayrılıklarına düştüğümüzü de... Şimdi hepsini gülümseyerek, sevgiyle hatırlıyorum. Günlerin akışında yazılar yazacak, yine yüreklendirici yorumlar alacak, günü geldiğinde de gazetenin kültür sanat yönetmenliğini kısa bir süreliğine üstlenecektim. Artık yayın kurulundaydım. O günler Süzet Sidi ile bugüne kadar sürmüş, çok değer verdiğim bir dostluğun adımlarının da atıldığı günler olacaktı. Sonra yazdığım bir yazının kabul görmemesi, yine görüş ayrılıkları derken gazeteden ayrılmayı tercih etmiştim. Hepsi bir gençlik ateşinden kaynaklanıyordu. Hatta bir çocukluktu. Bunu daha iyi görüyorum şimdi.

İlk günleri hatırlamak

Şalom’un ilk yazı yuvam olduğunu hiçbir zaman unutmadım. 1990 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’ne layık görüldüğümde, gazetelere verdiğim röportajlarda yazı hayatıma Şalom Gazetesi’nde başladığımı gururla söyledim. Bu bir vefa borcuydu. Gazetenin adının tüm Türkiye’de duyulmasını istiyordum. Geçmiş zaman... Hepsi böyle tebessümle hatırlanıyor şimdi...

İlk yazım Kafka’nın ‘Dönüşüm’ü üzerineydi. Bu benim de dönüşümümdü. Tarih Nisan 1984’tü. İlerleyen yıllarda bu yazıyı yazarlığımın başlangıç tarihi olarak kabul edecektim. Zaman hayal bile edemeyeceğim bir şekilde akmıştı.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün