WEB'DEN SEÇMELER

•7 Ekim sonrasında İsrail´de aşırı sağ etkinlik alanı olarak Batı Şeria´yı örmektedir. Her ne kadar hükümetin aktif bir bileşeni olarak 7 Ekim´de İsrail´in etkisizliğinin sorumlularından biri olarak görülse ve olası bir iktidar krizinden etkilenecek olsa da bir kez ´meşru koalisyon çemberine´ girmiş Ben Gvir çizgisinin, siyasal-toplumsal alanda devşirdiği gücü elinde tutma becerisi göstereceği düşünülebilir, bu ise onu İsrail siyaseti açısından bir anomali pozisyonundan çıkarabilir. Radikal yerleşimcilerin 7 Ekim sonrasında Batı Şeria´da Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerini artırmaları da aslında bu hareketin maddi zeminde bir dinamizm taşıdığını göstermektedir. Bu dinamizm hem süreklilik arz eden karşılıklı kimlik inşa sürecinde hem de yerleşimci ideolojik kampın yerleşikleşmesine katkı sunmaktadır. oFERİT BELDER – www.murcir.marmara.edu.tr

İzak BARON Diğer
31 Ocak 2024 Çarşamba
  • Auschwitz'deki acılara dokunmak...- CHRİSTOPH STRACK

 

Nazi zulmünün tanıklarından Margot Friedländer, 101 yaşında olmasına rağmen hâlâ o günleri unutturmamak için aktif bir şekilde çalışıyor. 80 yıl kadar önce Nazi toplama kampından kurtulmayı başaran Margot Friedländer, çeşitli anma etkinliklerinde ve medya organlarında sık sık boy göstererek, enerjik tavırları ve bamteline dokunan uyarılarıyla hatırlama kültürünün tüm yükünü adeta tek başına omuzluyor.

 

https://www.dwturkce1.com/tr/alman-gen%C3%A7leri-holokostun-izlerini-s%C3%BCr%C3%BCyor/a-68100015

 

  • tagesthemen@tagesthemen

Holokost'tan sağ kurtulan Margot #Friedländer, mevcut Yahudi karşıtı tehditler hakkında #tagesthemen ile yaptığı röportajda "Bunun böyle olacağını hiç düşünmemiştim, çünkü o zamanlar böyle başladı" diyor.

 

https://twitter.com/tagesthemen/status/1750980796423278987

 

  • AlmanyaBE@AlmanyaBE

"Bunun tekrarlanmasının mümkün olmadığını düşünen herkes yanılıyor" (Justin Sonder, Auschwitz kurtulanı,1925-2020): 79. #Holokost Kurbanlarını Anma Günü,Nasyonal Sosyalistlerin suçlarının asla unutulmaması için uyarıdır.Yahudi yaşamını korumak Almanya'nın tarihsel sorumluluğudur.

 

1996 yılında, dönemin Federal Cumhurbaşkanı Roman Herzog'un girişimiyle 27 Ocak günü #Almanya'da Nasyonal Sosyalizm Kurbanlarını Anma Günü olarak kabul edildi. 2005 yılında Birleşmiş Milletler bu günü Uluslararası #Holokost Kurbanlarını Anma Günü olarak ilan etti.

 

https://twitter.com/AlmanyaBE/status/1751128760458338794

 

  • Almanya Başkonsolosluğu İstanbul@gk_ista

#WeRemember "Bunun tekrarlanmasının mümkün olmadığını düşünen herkes yanılıyor" (Justin Sonder, Auschwitz kurtulanı, 1925 - 2020): 79. #Holokost Kurbanlarını Anma Günü, Nasyonal Sosyalistlerin suçlarının asla unutulmaması için uyarıdır. (1/4)

 

Yahudi yaşamını korumak Almanya'nın tarihsel sorumluluğudur. (2/4)

https://twitter.com/gk_ista/status/1751173704061440453

 

  • Yeni Balkan Gazetesi@YeniBalkan

 ‘Gençlere Holokost hakkında eğitim’ paneli gerçekleştirildi

 

https://twitter.com/YeniBalkan/status/1750883855811150267

 

  • Albert Bourla@AlbertBourla

Uluslararası Holokost Anma Günü'nü düşünürken, 112 gündür Gazze'de tutulan 136 rehineyi de düşünmeden edemiyorum. Sevdiklerinin sağlıkları hakkında çok az bilgisi olan veya hiç bilgisi olmayan oğulları, kızları, babaları ve anneleri olan masum insanlar. Kimin daha çok acı çektiğinden emin değilim; Esaretin korkunç koşullarında yaşayanlar ya da acı ve çaresizlik içinde olan yakınları ve dostları. Gazze'deki rehine durumunu hemen sona erdirmek için elimizden geleni yapmalıyız! Bunları unutmamalı ve hepsi özgür olana kadar sesimizi yükseltmeliyiz.

Dün yaşanan trajedilerin bugün yaşanmaması için hiçbir şeyden vazgeçmemeliyiz. #InternationalHolocaustRemembranceDay #NeverForget #BringThemHomeNow

https://twitter.com/AlbertBourla/status/1751229410580000824

 

  • 𝒜𝓁𝓁𝒶𝓃𝒫𝑜𝑒@sskumanss

#Pfizer CEO'su Dr. Albert Bourla, Yunanistan'ın Selanik kentinde doğup büyüdü. Sefarad Yahudisi olan ebeveynleri, Holokost'tan sağ kurtulan Selanik'teki 50.000 Yahudinin 2.000'i arasındaydı.

https://twitter.com/sskumanss/status/1749717006381638001

 

  • H.P.@Peine01

"Auschwitz'i inkar edenler, onu yeniden canlandırmaya istekli olanlardır."

Auschwitz'den sağ kurtulan ama oradan asla kurtulamayan Primo Levi

#NieWiederIstJetzt

 

https://twitter.com/Peine01/status/1751144610854813862

 

  • Rishi Sunak@RishiSunak

Holokost'un korkunç suçlarını hatırlamak görevimiz var.

Bu yüzden Lily Ebert gibi hayatta kalanlarla tanışmak çok önemli.

Lily yakın zamanda 100. yaş gününü kutladı. Lütfen onun hikayesini, onun sözleriyle dinlemeye zaman ayırın.

#HolocaustMemorialDay https://pm-priorities.campaign.gov.uk/lily-eberts-story/

 

https://twitter.com/RishiSunak/status/1751170592844267848

 

  • Volodymyr Zelenskyy / Володимир Зеленський@ZelenskyyUa

Bugün dünya milyonlarca Holokost kurbanını anıyor. Asla unutulmayacak Nazi suçu. Milyonlarca masum insanın hayatına mal olan insan yapımı felaket. Altı milyon Yahudi öldürüldü...

Her yeni nesil Holokost hakkındaki gerçeği öğrenmeli. İnsan hayatı dünyadaki tüm uluslar için en yüksek değer olarak kalmalıdır.

İyiliğin kötülüğe galip gelip gelmeyeceğini bilmeseler de, iyiliği yüreklerinde saklayan ve başkalarının hayatlarını kurtaranların kahramanlıklarını da hatırlamak önemlidir.

Ne yazık ki bu tür kurtuluş hikayelerinin hepsini bilmiyoruz; Dürüstlerin ve kurtarıcıların pek çok ismi bilinmiyor. Ancak bilinen her ismin süresiz olarak korunması gerekir. Öyle ki insanlık, en karanlık zamanlarda bile, ışığın zafere ulaşması için inanmaya ve yardım etmeye değer olduğunu her zaman hatırlasın.

Tüm Holokost kurbanlarına sonsuz anılar!

 

https://twitter.com/ZelenskyyUa/status/1751175719110001107

 

  • Zehra Şenoguz@z_senoguz

#HolocaustRemembranceDay #HolocaustMemorialDay

Ne demişti #PrimoLevi "Bunlar oldu, yeniden yaşanabilir."

İnsanlık değerleri kaybedildiğinde hepimiz risk altındayız.

#Holokost'un tüm kurbanlarına saygıyla...

#Hatırlıyoruz #WeRemember

 

https://twitter.com/z_senoguz/status/1751149818393555252

 

  • Zafer Arapkirli@ZaferArapkirli

İYİCE SAPITTILAR...

İsrail'e karşı nefreti anlarım da, bunu "Holokost safsatası" diye yazı yazarak "Soykırımı küçümsemeye" götürmek nasıl bir ruh halidir?

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/huseyin-besli/holokost-safsatasi/haber-1442457

Yandaş yazar, "Yahudilerin diri diri yakıldığı yalandır. Gaz odalarında öldürüp kadavralarını yaktılar" diye yazı yazmış.

https://twitter.com/ZaferArapkirli/status/1750766379395924385

 

  • ‘Rayların Bittiği, Vahşetin başladığı Yer; Auschwitz – FULYA OMAÇ

https://www.avrupa-postasi.com/raylarin-bittigi-vahsetin-basladigi-yer-auschwitz

 

  • Cumartesi Protestolarından 7 Ekim Sonrasına İsrail’de Siyaset,

Aşırı Sağ ve Filistin – FERİT BELDER

2021 Mayıs olaylarında başat rol alan aşırı sağcı yerleşimci grupların özellikle Batı Şeria’daki etkinlikleri İsrail için güvenlik paradoksu yaratmaktadır. İsrailliler açısından devlet inşa sürecini devam ettiren bir pratik olarak yerleşimci faaliyet, farklı biçimlerde ‘güvenlik’ ve ‘güvensizlik’ sebebi olarak görülebilmektedir. Özellikle barış grupları, yerleşimlerin ve ideolojik olarak

yerleşimci aktörlerin İsrail’in güvenliğini tehlikeye attığını ifade ediyorlar. 7 Ekim saldırılarında devletin yetersizliğini de yerleşimlerin ‘güvenlik ihtiyaçlarının’ ağırlıklarıyla açıklamışlardı.

İsrail’in ‘Demir Kubbe’ hava savunma sistemi ile Hamas’ın Gazze’den attığı roketler karşısında bir direnç kazandığı (2021 olaylarında Hamas’ın da dahil olmasıyla aslında Hamas roket gücünün menzil, kapasite, etkinlik gibi konularda arttığı gözlemlenmişti) ve bu noktada Gazze’yi ve dolayısıyla Hamas’ı etkisiz hale getirdiği düşünülmekteydi. 2021’de İsrail’in karma (Arap Yahudi) şehirlerindeki toplumsal şiddet olayları da aslında Kudüs, Batı Şeria ve İsrail’i birbirine bağlarken Gazze’yi dışarıda bırakıyordu. Her ne kadar Hamas roket saldırılarıyla o dönemde çatışma sürecinin bir parçası olsa da merkez olmaktan ziyade görece olarak ‘çevresel’ bir konumda kaldı. Bu sebeple 7 Ekim’i Hamas’ın Filistin hareketinin merkezine yürümesi olarak da okumak mümkündür. Ancak bu yöndeki bir okuma son yıllarda etkinliği artan aşırı sağ ile Gazze ile sınırlandırılmış Hamas’ın (Batı Şeria’da etkinliğini artırsa da hâlihazırda başat güç olmaktan

uzaktır) mekânsal karşılaşma olanaksızlığını ortaya çıkarıyor. Kudüs’te ve Batı Şeria’da aşırı sağcı yerleşimci- Filistinli karşılaşması ise Hamas’tan bağımsız bir şekilde İsrail-Filistin çatışma bağlamının en önemli dinamiklerinden biridir. Bu yönüyle İsrail-Filistin ilişkisinin siyasi-coğrafi bağlamını, aktörleri belli iki yönlü bir doğrusal olarak tanımlamak yerine işgal ve buna bağlı olarak tarihsel evrim içerisinde gelişen siyasal bilinç gibi belirli referansları olan bir çokluk hali

olarak tanımlamak mümkündür.

7 Ekim sonrasında İsrail’de aşırı sağ etkinlik alanı olarak Batı Şeria’yı örmektedir. Her ne kadar hükümetin aktif bir bileşeni olarak 7 Ekim’de İsrail’in etkisizliğinin sorumlularından biri olarak görülse ve olası bir iktidar krizinden etkilenecek olsa da bir kez ‘meşru koalisyon çemberine’ girmiş Ben Gvir çizgisinin, siyasal-toplumsal alanda devşirdiği gücü elinde tutma becerisi göstereceği düşünülebilir, bu ise onu İsrail siyaseti açısından bir anomali pozisyonundan çıkarabilir. Radikal yerleşimcilerin 7 Ekim sonrasında Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik şiddet

eylemlerini artırmaları da aslında bu hareketin maddi zeminde bir dinamizm taşıdığını göstermektedir. Bu dinamizm hem süreklilik arz eden karşılıklı kimlik inşa sürecinde hem de yerleşimci ideolojik kampın yerleşikleşmesine katkı sunmaktadır.

https://murcir.marmara.edu.tr/dosya/murcir/K%C3%BCt%C3%BCphane%20/MURCIR%20Analiz%201%20.pdf

 

  • Netanyahu Biden’ı bile karşısına aldı - THOMAS L. FRIEDMAN

Blinken’ın Filistin devletine giden bir yol olmadıkça İsrail’in asla “hakiki güvenlik” elde edemeyeceği açıklaması karşılığında Netanyahu ise şöyle diyor: “İsrail gelecekteki tüm anlaşma ve anlaşmazlıklarda Şeria Nehri’nin batısındaki bütün topraklarda – yani İsrail, Batı Şeria ve Gazze’de – güvenlik kontrolünü sürdürmeli. Bu hayati bir koşul.” Bu durumun Filistinlilerin egemenliğiyle çelişmesi halinde ise “Ne yapabilirsiniz ki? Bu gerçeği Amerikalı dostlarımıza söylüyorum” diyor.

Netanyahu’nun ne yaptığını anlamak için siyaset bilimci olmaya gerek yok. Kendi koalisyonundaki aşırı sağcı Batı Şeria yerleşimcilerine sesleniyor: Benimle kalın; Filistinlilerin Gazze’de veya Batı Şeria’da asla devlet kuramayacağını garanti edeceğim. İsrail kamuoyunun geneline ise şunu demeye getiriyor: Gazze’ye kesin zafer için girdim. Eğer bunu başaramamışsak Biden ve zayıf İsrailli siyasetçiler işi bitirmeme izin vermediği içindir.

Bütün bunlar sonu olmayan bir savaş başlattığını bilen bir liderin umursamaz siyasetinden ibaret. Üstelik İsrailli rehineleri geri getirecek ve Gazze’deki ahlaken büyük sorunlar getiren İsrail işgalinin daha fazla sürmesine engel olacak kalıcı barış olmadan bu süreçten nasıl çıkacağına dair hiçbir fikri olmadığını biliyor.

Savaş kabinesinin kilit üyelerinden eski genelkurmay başkanı Gadi Eisenkot’un Netanyahu’ya kamuoyu önünde çağrıda bulunması bu açıdan manidardı. Eisenkot İsrail’in bir an önce genel seçime ve daha fazla güven duyulan bir hükümete ihtiyacı olduğunu söyledi. Oğlunu kısa süre önce Gazze’deki savaşta kaybeden Eisenkot “Hamas’a karşı kesin zaferden bahsedenler doğruyu söylemiyor. Masal anlatmayalım” ifadelerini kullandı.

Tüm bu sebeplerden dolayı Biden yönetiminin verdiği hızlı cevaptan memnuniyet duydum. Bir ABD başkanının inandırıcı olabilmesi ve İsrail’i İran’dan koruyacak bölgesel müttefiklere sahip olabilmesi için gerektiğinde İsrailli dostlarımıza da hayır diyebilmesi gerektiğini söylediler. Ya da Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller’ın Netanyahu’nun açıklamalarına verdiği cevabı hatırlayabiliriz: “Filistin devleti kurulmadıkça İsrailliler için süregelen sorunları çözmenin, kalıcı güvenlik sağlamanın, Gazze’nin yeniden inşasındaki kısa vadeli güçlükleri aşmanın, Gazze’de bir yönetim oluşturmanın ve Gazze’yi güvenli hale getirmenin hiçbir yolu yok.”

7 Ekim’den sonra çoğu İsraillinin “Filistin devleti” tabirini duymaya bile tahammülünün kalmadığını anlıyorum.

Ama gerçek bir İsrail dostu olan Biden’ın neden sürekli bu tabiri kullandığını da çok iyi anlıyorum. Çünkü İsrail için her şey kötüye gidiyor. Devlet dışı aktörler ve Best Buy’dan aldıkları İHA’larla harekete geçen haddinden fazla güçlenmiş öfkeli insanlar artıyor. İran güçleniyor. Gazze’de ölen Filistinli bebeklerin videolarını izleyen TikTok kullanıcılarının nefreti büyüyor.

Bu tehditleri dindirecek iki devletli çözüm için İsrail’e meşru, birlik olmuş ve etkili bir Filistinli ortak yaratmayı başarmak mümkün olmayabilir ancak bundan vazgeçmenin İsrail’in uzun vadeli çıkarlarına hizmet ettiğini sanmak çok tehlikeli bir yanılgı. Netanyahu’nun kendi çıkarları için şu an pazarlamaya çalıştığı anlayış tam da bu. Ona da ona bu imkanı verenlere de yazıklar olsun.

https://gazeteoksijen.com/yazarlar/thomas-l-friedman/netanyahu-bideni-bile-karsisina-aldi-201062

 

  • Apartheid’den“Soykırım”a–Güney Afrika Yahudileri Gider mi? – RALF ARDİTTİ

“Kalalım mı, gidelim mi?” Güney Afrika Yahudileri bu soruyu daha sık gündeme getirmeye başladılar. Özellikle vatandaşı oldukları hükümetin İsrail’i Uluslararası Adalet Divanında Soykırım suçlaması ile itham etmesi, Hamas yanlısı tutum ve yıllarca Apartheid’e karşı yürüttükleri mücadelenin artık unutulmuş olması Yahudileri endişeye sevk ediyor.

Üstüne üstlük 19 yaş altı Güney Afrika ulusal kriket takımının kaptanı Yahudi asıllı David Teeger’in, İsrail askerlerini savunduğu iddiası ile ünvanının “güvenlik saikiyle” geri alınması işaret olabilir mi? Teeger konuşmasında “Kaptanlığı üstlendim, şu an için yükselen yıldızım fakat asıl yükselen yıldızlar İsrail’in genç askerleridir. Ödülümü İsrail Devletine ve her bir askerine adıyorum, Diaspora’da bizim yaşamamız ve gelişmemiz onlar sayesinde…” sözcükleri yerel Filistin ile Dayanışma derneğinin şikayetine yol açtı ve Güney Afrika Kriket Federasyonu kaptanlıktan men etti, David’i.

Yahudilerin güzel yaşamları oldu Güney Afrika’da, yüzde 90’ı Yohannesburg ve Cape Town’da. En büyük maden şirketlerinden De Beers’in başındaki Ernest Oppenheimer bir Alman Yahudisiydi fakat sonradan Anglikanizme geçti. Grubun ana şirketi Anglo-American bir ara Güney Afrika ekonomisinin ¼ ‘ünü oluşturuyordu.  

Güney Afrikalı yakın arkadaşlarımdan Michael’in yeni geldiği Cape Town Yahudi toplumu için söyledikleri sanki Türkiye’yi andırıyor: “Hükümeti beğenmiyorlar fakat aralarına mesafe koymayı becermişler. Herşeye rağmen kaliteli hayatları var, iklim harika, hizmet ucuz, bol seyahat ediyorlar, şaraplar güzel, para kazanıyorlar. Çocukların ne yapacakları belli olmaz. Şu an için dert etmiyorlar.”

Bu görüşün kısa vadeli mi, uzun vadeli mi olduğu bir kuşak sonrası öğrenecek.

https://www.turkisrael.org.il/single-post/apartheid-den-soyk%C4%B1r%C4%B1m-a-g%C3%BCney-afrika-yahudileri-gider-mi

 

  • Uluslararası Adalet Divanı Cesaret Edemedi! İsrail’e “Ateşi Kes” Bile Diyemedi - MUSTAFA K. ERDEMOL

UAD silahlı çatışmanın zorlu koşullarında bile, değerli olan insan yaşamının, yasal anlamda korunması gerektiğini de onayladı. Sonuçta da “İsrail'in soykırım eylemlerinin gerçekleşmemesini sağlamasını”, “soykırıma teşvik eylemlerini önlemesini”, “yapanları cezalandırmak için elinden gelen tüm tedbirleri almasını” karara bağladı. İsrail'in bu bağlayıcı karara uygun olarak attığı adımları bir ay içinde Mahkeme'ye bildirmesi gerekecek.

Yani, UAD İsrail’in “soykırım” yaptığını açıkça söylemek yerine ima etti, ateşkes konusuna da uzak durdu. Hepsi bu. Yani bizim medyanın “İsrail’in soykırım suçu işlediği kararını vermesinin yıllar alacağını” söylediği mahkeme bir sonraki oturumda da soykırım kararı verecek değil. Dava sürse de dosyaya kapandı gözüyle bakılabilir. Oysa UAD, İsrailli yetkililerin Gazze'deki Filistinlilere karşı potansiyel olarak soykırımcı bir dil kullandığını kabul etmişti. Aldığı son kararda bunu açıkça ifade edemediği görülüyor.

https://halktv.com.tr/makale/uluslararasi-adalet-divani-cesaret-edemedi-israile-atesi-kes-bile-diyemedi-801241

 

  • Hay Eytan Cohen Yanarocak - חי איתן כהן ינרוג׳ק @hayeytan

Lahey hakkında:

1- Yargılamaya devam edilerek 🇮🇱'in tepesinde Demokles'in kılıcı sallandırılıyor.

2- Ateşkes kararı çıkmaması 🇮🇱'in soykırım yapmadığının mahkemece üstü kapalı onaylanması.

3- Mahkeme🇮🇱 'li rehinelerin salınmasını istedi 🇮🇱in kendini savunma hakkını sabit gördü.

https://twitter.com/hayeytan/status/1750920851761791227

 

  • Uluslararası Adalet Divanı ve ‘soykırım’ ile ‘ateşkes’ arasında sıkışan Batı – CEYDA KARAN

Öncelikle belirtmeli ki, Uluslararası Adalet Divanı’nın ön kararında; ‘İsrail’in soykırımının ispatlandığı’ iddiası doğru değil. Divan, bu davada ‘yargı yetkisi’ bulunduğuna hükmederek İsrail’in savunmasını kabul etmeyerek onu zor duruma düşürecek bir karar verdi. Esasen ‘Soykırım Sözleşmesi’ni ihlali iddialarının tartışılması için ‘makul nedenler’ bulunduğuna hükmetti. Ve bağlayıcı tedbir kararları açıklayarak, gecikme halinde ‘geri dönülemez’ zarar ortaya çıkacağını belirtti. Bu bağlamda hukuken ‘prima facie case; yani ilk incelemede, yasal bir iddianın yargılama veya davaya devam etmek için yeterli kanıt bulunduğu hükmü mevzu bahis. Dava uzun yıllar sürebilir. Ne ki, Divan’ın İsrail’i uymaya zorladığı ihtiyadi tedbirler bakımından siyasi sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyor.

Her şeye rağmen Uluslararası Adalet Divanı’nın ‘adaleti sağlamak’ bakımından sonuçlar üreteceğini beklemek naif kaçar. Davanın Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşınması halinde de böyle bir beklenti gerçekçi değil. İronik olarak UCM; geçen sene ‘savaş alanından çocukların kurtarılması’ – ailelerinin Moskova’ya giderek onlara kavuşabildiği bir ortamda- bağlamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında son derece tartışmalı bir tutuklama kararı çıkarabilmişti. Esasen Filistin’in 2005’ten bu yana UCM’deki başvurularının hali mahkemenin ‘adaletle’ ilişkisini sorgulatacak cinsten.

 

Ne ki, Uluslararası Adalet Divanı’nın tutumu, Batı hegemonyası açısından siyasi sonuçlar üretme potansiyeli taşıyor. Batı’nın kendi belirleyiciliğindeki uluslararası kurumlarda zorlanmasının ifadesi. Batı’nın kendinden menkul ‘kurallara dayalı düzen’ temasına uluslararası öfkeyi artıracak cinsten.

Verili uluslararası sistemde uygulanabilirliğinden bağımsız olarak dünyada Filistin sorununun çözümü için ‘iki devletlilik’ konsensüsünün oluştuğu bir ortamda, gelişmeler tartışmaları derinleştirecek. 20’inci yüzyılın ‘kendi kaderini tayin hakkı’ mefhumunu jeopolitik çıkarları uyarınca aygıta çevirmeyi başarmış olan Batı’nın siyaseten ‘soykırım’ ile ‘ateşkes’ arasında sıkıştığı bir görüntü belirmekte.

Tüm bunlara rağmen, ABD ve AB içerisinde egemen neocon ideolojik yapının İsrail’e Divan kararlarını uygulama baskısı yerine Ortadoğu’daki çatışmayı bölgesel düzeyde daha da genişletmek fırsatını değerlendireceğini beklemek için her türlü sebep mevcut.

https://harici.com.tr/uluslararasi-adalet-divani-ve-soykirim-ile-ateskes-arasinda-sikisan-bati/

 

  • Gabi Behiri@gbehiri

Adalet Divanı'nda verilen kararlardan biri de Israel yargısının soykırım veya benzer çağrılar yapanlara hukuki süreç başlatılması gerektiği. Adalet Divanı'nın bu kararı Israel yargısına uluslararası arenada güvenin de önemli bir göstergesi. Bağımsız yargının önemi bir kez daha görüldü. Netanyahu hükümetine bu konuda geçit verilmemesi de halkın başarısı olarak tarihe geçti.

https://twitter.com/gbehiri/status/1750871988229337371

 

  • İki devletli çözüm: Bir ilüzyona tutunmak mı?

https://www.eurotopics.net/tr/313978/iki-devletli-coezuem-bir-iluezyona-tutunmak-mi

 

  • İsrail’in Lahey’de yargılanacak olmasının derin anlamları – İSMET BERKAN

2. Dünya Savaşı’nda Nazi’lerin başta Yahudiler olmak üzere Çingeneleri, homoseksüelleri, sosyalist ve komünistleri sistematik olarak öldürmesi, öldürmek ne kelime bu grupların kökünü kurutmaya çalışması savaş sonrasında özel bir hukuk yaratılmasını gerekli kıldı.

‘Soykırım’ (Genocide) adıyla özel bir suç tanımlandı, bu suç da ‘İnsanlığa karşı suç’ olarak nitelendi.

Bugün, Avrupa Yahudilerinin soykırıma uğramasıyla ilgili bu önemli anma gününde, o Yahudilerin devleti olan İsrail’in soykırım sanığı olarak yargılanmasına karar verilmiş olması bence son derece anlamlı bir tesadüf.

https://10haber.net/yazarlar/ismet-berkan/ib-gundem/2024-01-27/

 

  • Yıllar süren İsrail ve UNRWA sürtüşmesi: Bölgedeki Yahudi karakterini zayıflatacağından korkuyor - PATRİCK KİNGSLEY / NEW YORK TİMES

İsrail, UNRWA'nın okul müfredatlarının İsrail'in varlığına karşıtlığı beslediğini söylüyor ve Hamas'ın etkisi altına girmekle suçluyor. UNRWA ise bu iddiayı reddediyor. Son skandalın ardından İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, İsrail'in Gazze'deki askeri harekâtı sona erdikten sonra UNRWA'nın Gazze'deki çalışmalarını durdurması çağrısında bulundu. Katz bu amaçla Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkelerden destek isteyeceğini de sözlerine ekledi.

UNRWA sürekli olarak tarafsızlığını vurguluyor, bazen Hamas'ı eleştiriyor ve tesislerini silah depolamak için kullandıkları için kınıyor. Ajansın internet sitesine göre, uygunsuz siyasi faaliyetlere katıldıkları için personelini disipline etti ve hatta işlerine son verdi. UNRWA ayrıca çalışanlarının listesini İsrail de dahil olmak üzere bölgesel hükümetlerle paylaşıyor.

https://gazeteoksijen.com/new-york-times/yillar-suren-israil-ve-unrwa-surtusmesi-bolgedeki-yahudi-karakterini-zayiflatacagindan-korkuyor-201286

 

  • İsrail ve Suriye Arasında: Golan Tepeleri - ÇAĞATAY CEBE

Esasen İsrail; güney Lübnan ve Golan Tepeleri karşısındaki Hizbullah ile IŞİD ve El Kaide gruplarından endişe duymakla birlikte, bu örgütlerin birbirlerinin enerjilerini tüketmelerini izlemeyi tercih ediyordu. Buna karşın bazı zamanlar Golan’daki pozisyonlarına atışlar yapılsa da Rusya’nın Suriye’ye müdahalesiyle saldırıların sayısı giderek arttı. Moskova’nın askeri desteğiyle birlikte Şam Yönetimi ve Şii gruplar, İsrail sınırındaki Suriyeli Muhalifler, IŞİD ve El Kaide’yi yendikten sonra kontrolü ele geçirdi ve Golan hattında 1973’ten sonra ilk düzenli gerilim ortamı tekrar hâkim oldu. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu sürekli olarak Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’i Şii milisler konusunda uyarıyor, sınırdan uzak tutulmalarını istiyor ve bu konuda sık sık görüşmeye çalışıyordu.

İsrail Ordusu’nun resmî Twitter hesabı da Golan bölgesindeki Hizbullah ve Şam hareketliliğini açıkça kamuoyu ile paylaşarak doğrudan mesaj gönderiyordu. Hizbullah ve Şam Yönetimi’nin bölgede gerçekleştirdiği bir toplantı sonrasını dahi paylaşacak kadar ileri giden İsrail,Golan Tepeleri’nin hassas önemi sebebiyle ortaya koyduğu istihbarat çalışmalarını sosyal medyada paylaşmaktan çekinmediğini de göstermiş oldu. Donald Trump döneminde, 2019’da Golan Tepeleri’nin resmî olarak İsrail’in toprağı olarak tanınması Şam Yönetimi ve Şii milisler arasındaki çatışma akışının artmasından başka bir işe yaramadı. Herhangi bir kara harekâtı gerçekleşmemekle birlikte Suriye tarafından gerçekleştirilen atışlara karşılık olarak İsrail, hava araçları ile Şam birlikleri ve Şii milislere karşılık veriyordu.

Lakin misliyle karşılık verme süreci 7 Ekim tarihinde değişime uğradı. Gazze’deki Filistin direniş gruplarının başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu, Golan Tepeleri’nin hemen karşısında konuşlanan Şam Yönetimi ve İran destekli grupların çatışmalara dahil olmasını sağladı. Bu tarihe kadar Golan Tepeleri’ndeki gerilim ortamı İsrail’in yoğun karşılığı sebebiyle nadiren gerçekleşmekteydi. İsrail’in tüm odağını Gazze’ye çevirmesi sebebiyle Suriye’deki birlikler de neredeyse her gün düzenli olarak, bilhassa akşam geç saatlerde Golan Tepeleri’ndeki İsrail varlığını hedef almayı sürdürüyorlar. Sebebi ise İsrail’in kuzeydeki durumun büyümemesi için ihtiyatlı davranması ve güçlü muharip unsurlarının güney cephesine kaydırılması. 1973’ten sonra Baas yönetimi ilk defa Golan Tepeleri üzerinden İsrail’e bu denli baskı kurabildi. Lakin Şam’ın yetersiz askeri gücü, Amerika’nın bölgedeki uçak gemisi varlığı ve İran’ın savaş senaryolarından kaçınması, Baas’ın İsrail’in en zayıf anında Golan Tepeleri’ni geri almasındaki en büyük engelleri teşkil ediyor.

1967’de, Hafız Esad döneminde başlayan Suriye ve Arap milliyetçiliği temelli Golan Tepeleri’ni geri alma retoriği, Suriye İç Savaşı’nın en çetin günlerinde Beşar Esad tarafından tekrar dile getirilse de Gazzelilerin oluşturduğu elverişli şartlar, İran ve Amerika başta olmak üzere birçok sebepten dolayı somut bir hal alamıyor. İsrail’in Gazze işgalinin ardından kuzey cephesine odaklanacağını birçok defa dile getirmesiyle, ilerleyen süreçte de Şam için Golan Tepeleri’nin zayıf bir retorikten öteye gitmeyeceği oldukça açık.

https://www.perspektif.online/israil-ve-suriye-arasinda-golan-tepeleri/

 

  • Yahudilere yönelik "çocuk kanı akıtıp emme" iftirasının arkasındaki tarihi gerçekler – FAİK BULUT

https://www.indyturk.com/node/693776/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/yahudilere-y%C3%B6nelik-%C3%A7ocuk-kan%C4%B1-ak%C4%B1t%C4%B1p-emme-iftiras%C4%B1n%C4%B1n-arkas%C4%B1ndaki

 

  • Oktay Ekşi’nin yazısı üzerine – MELİH KOHEN

Oktay Ekşi gibi hayatında hiç azınlık olmamışlar bilmez bunu, belki de bilir de bilmezden gelirler ki, 'demokrat' Cumhuriyet Gazetesi’ nin geçen Cumartesi günkü 'Ne Bitmez İmtiyazmış' başlıklı köşe yazısına şöyle başlamış yazar;

<<<Benim öteden beri dikkatimi çeker. İhtimal sizin de öyledir:

Örneğin bir törende, bir Almana, bir İngilize, bir İranlı yahut Hinte, “Kardeşim, burada değil de şurada otur. Burası protokol için ayrılmış yerdir” deseniz, fazla bir sorun olmadan o zat, kalkar, gösterdiğiniz yere geçer ama eğer bir Yahudiye, daha doğrusu bir İsrailliye söyleseniz “antisiyonist” yahut “antisemitik” bir beyanda bulunmaktan sorun çıkması işten bile değildir.

İsrail vatandaşlarının yahut da genel olarak Yahudilerin bu dünyada özel (imtiyazlı) bir yeri var da bizim haberimiz mi yok?' >>>

Acımasızca başlayan Hamas - İsrail savaşı sürerken, bu savaş dolayısı ile büyük acılar çeken Filistin halkına destek olmak adına, onların yaşadıkları zorluklardan bahsetmek yerine, bir kurgu sahne üzerinden, bir ülkenin insanlarını, bir dine mensup insanların tamamını tek bir kümeye sokup, bu insanların tamamını mesnetsizce 'İmtiyazcı' diye yaftalamak ırkçılıktır, bu insan gurubu Yahudiler ise bunun adı antisemitzm, bu yazıyı kaleme alana da evet antisemit denir.

Kaldı ki imtiyazcılık denince benim aklıma hiç bir din veya milliyet çağrışımı yaratmadan neden se başka insan manzaraları geliyor..

Gelişi güzel dağıtılmış çakarlı lambaları ile saatlerce trafikte bekleyen sürücülerin yanından vın diye öne geçenler, ambulansa yol vermek yerine arkasına takılanlar, kendisini durduran polise 'sen benim kim olduğumu biliyormusun' deyip yoluna devam edenler, karşı yoldan gelen adam ona yol vermeyince silahını çekip adam öldürenler, sıkışınca telefonuna sarılıp hatırlı dayısını arayanlar, işe alımlarda liyakat yerine sadakat ve torpil düzeni kuranlar, elinde hamili kart yakinimdir kartviziti ile gezenler, bir devlet dairesine işi düştüğünde memleket nire diye söze başlayanlar, dükkanının önünde buraya kamyon gelecek diyerek yer gasp edenler, park eden komşusunun arabasını çektirenler, askere yeni geleni ezenler, işe yeni gireni üzenler, itibardan tasarruf olmaz diyerek gücü eline alınca kendine hanlar hamamlar yapanlar, kendi okuduğu okulun mezunlarını istediği göreve getirenler, müridi olduğu tarikatın mensuplarını emrindeki kurumlara dolduranlar, ihaleleri kendi köylüsüne verenler, nasıl oluyor sa 5 katlık bölgeye 10 kat bina çıkanlar ve mühim bir vazife aldı diye iş yerlerine bebesini, anasını, babasını yerleştirenler - pişen yemekleri makam şoförleri ile evlerine taşıtanlar geliyor..

İşte böyle Sn. Ekşi, bu Yahudiler, seks adası işletiyor, sinagog altında depremzede çocuk kesiyor, kanlarından ve etlerinden yaptıkları hamburgerleri ve keşfettikleri gazlı içecekleri satarak zenginleşiyor, topladıkları paralarla bomba satın alıp, şantajla iş birliği yaptıkları liderlerin gemileri ile bunları sınırlarını en az 50 katına çıkartmak isteyen İsrail' e yollamanın yanında, bir de üstüne üstük imtiyaz istiyor, törenlerde protokole ayrılan koltuklarda da oturmak istiyorlar, kalk derseniz de kalkmıyorlar, sorun çıkartıyorlar..

Bir de utanmadan tüm bunları ifşa eden insanları antisemit olmakla suçluyorlar..

 

https://www.facebook.com/788934600/posts/pfbid0KvRDhAcEknvwzBkrdMYFyBCd2CUmCDyeaYNZ8vx7Swug8ShqZd5eVAk6zF9sE4x7l/?mibextid=WC7FNe

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün