Sevgili okurlarım, geçtiğimiz haftalarda maalesef babam Mordehay Marko Ennekaviyi kaybettim. Kendisi, Tora sevgisiyle her zaman bana örnek olmuştur. Dolayısıyla Tora´ya meyletmem ve belki de bu yazıları yazmamda da payı bulunmaktadır. Mekânı cennet olsun…
Esav’ın 400 adamının simgeledikleri
Tora’da Yaakov'un, Lavan’ın yanından ayrılıp İsrael topraklarına dönmeden, Seir bölgesinde bulunan kardeşi Esav’ı ziyaret ettiği yazar. Bu ziyaret öncesi Esav’a gönderdiği ulaklar Yaakov'a, Esav'ın onu karşılamaya 400 adamıyla beraber geldiğini söyler. Tora, bu haberin Yaakov’u çok korkuttuğunu belirtir. Oysaki Yaakov, kendi isteğiyle bu ziyareti gerçekleştirmekte ve yıllar sonra artık Esav’la yüzleşmek istemektedir. O zaman, demek onu korkutan Esav’ın onu karşılamaya gelmesi değildir. Yaakov’u korkutan, Esav'ın yanında 400 adamı olmasıdır. Esav’ın 400 adamla geliyor olması, Yaakov için negatif bir simgedir. Esav’ın nefretinin daha geçmediğini ve kendisine zarar verebileceğini göstermektedir. Üstüne üstlük Yaakov şimdi Esav'ın karşısına dört karısı, 11 çocuğu ve yüklü mal varlığıyla çıkacak ve ona, adeta berahasını çaldığını hatırlatacak bir görüntü vermiş olacaktır. Nitekim, 400 sayısı ‘ayin ra /kem göz’ün gematriasıdır. Yani Esav, Yaakov'un sahip olduklarına kem gözle bakıp zarar verebilecektir. Burada ilginç bir nokta da şudur; Esav’ın soyu güneşle bağlantılıdır. Her zaman parlamak, tepede kalmak ister. Nitekim Esav soyu güneş takvimini kullanır. Yaakov soyu ise ay ile bağlantılıdır. Bazı dönemler yok olmaya yüz tutsa da, sonrasında yine dolunayla yükselir ve karanlığı aydınlatır. Nitekim Yaakov soyu ay takviminin hâkim olduğu bir takvim kullanır. Ne kadar ilginçtir ki, güneşin dünyaya uzaklığı ayınkinin yaklaşık 400 katıdır. Güneşin çapı da ayınkinin 400 katıdır. Bu nedenle ay ve güneş dünyadan birbirlerine yakın büyüklüklerde görünürler. Burada da karşımıza 400 rakamı çıkmaktadır.
Mikets peraşasında Hanuka’nın ipuçları
Tora’da Mikets peraşası, Hanuka Bayramı’na denk gelen özel bir peraşadır. Dolayısıyla peraşada Hanuka ile ilgili bazı ipuçları mevcuttur. Bunlardan biri Yosef'in Paro’ya gelecek yedi yıl için önlem alınması için söylediği “Paro Mısır Ülkesi üzerine memurlar atamalı ve yedi bolluk yılı boyunca karneye bağlamalıdır” pasuğunda mevcuttur. Bu pasukta ‘karneye bağlamak’ anlamında kullanılan sözcük ‘himeş’tir. Ancak burada himeş olarak okunan bu sözcük, aynı zamanda ‘hameş/ beş’ anlamına da gelir. Bu bakış açısıyla Yosef, yedi bolluk yılında çıkacak ürünlerin ‘beşte biri’nin karneye bağlanarak halktan alınması ve gelecek yedi kıtlık yılı için saklanması gerektiğini vurgulamaktadır. Beşte bir sözü yüzde 20'yi, ‘maaser’in üst limitini de ifade eder. Yosef adeta, kurtuluş için ‘maaser’ ayrılması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Bu arada, daha ileride yine himeş sözcüğünün vurguladığı 5'te 1 oranı, karanlık belasından kurtulan ve Mısır'dan çıkmayı hak eden Bene Yisrael için de kullanılmıştır. Himeş sözcüğünde Hanuka ile bağlantılı bir ipucu da mevcuttur. Sözcüğü oluşturan harfler Het, Mem ve Şin, ‘Hodeş/ ay’, ‘Mila/ sünnet’ ve ‘Şabat’ kelimelerinin baş harfleridir. Bunlar Hanuka mucizesi zamanı Yunanlıların yasakladığı üç mitsvayı ifade eder. Bene Yisrael'in maneviyatını çökertmek için Yunanlılar, ‘Roş Hodes/ yeni ay ilanını’, ‘Berit Mila/sünnet yapılmasını’ ve ‘Şabat’a bakılmasını’ yasaklamıştı. Hameşin ifade ettiği beş sayısı, Hanuka'nın başrolündeki beş Makabi aile mensubuna ve Hanuka’da okunan Al Anisim duasında yer alan beş ‘yad/ el’e de vurgu yapar. Nitekim ‘Hanuka Sameah; mutlu Hanuka’ dediğimizde, ‘sameah’ sözcüğünde ‘himeş’te yer alan harfleri, sırası tersine dönmüş şekilde görebiliriz. Bu şekilde adeta o yasaklamaların Hanuka mucizesiyle sona erip, artık mutluluk geldiğini de ifade etmiş oluyoruz.
Lot’un karısından ibret almak
Lot, Avraam’dan ayrılıp Sedom’a yerleştikten sonra, Sedomlu bir İdit (İris) ile evlenmiş ve dört kızları olmuştu. Bu kızlardan ikisi, yine Sedomlu erkeklerle evlenmiş, ikisi ise daha bekârdı. Ailece Sedom adetlerine uyumlu şekilde yaşıyorlardı; bu adetlerden biri de misafir kabul etmemek ve onlara kötü davranmaktı. Şehre gelen yabancılar bir daha oraya gelmesin diye soyulur, hırpalanır, hatta tecavüz edilirdi. Avraam’ı ziyaret eden meleklerden ikisi (Gavriel ve Rafael) sonradan Sedom’a yönelmişlerdi. Amaçları hem şehri günahlarından dolayı yok etmek, hem de Lot’u ve ailesini yıkımdan kurtarmaktı. Melekleri gören Lot, Sedom’un tüm aksi kurallarına rağmen onları evine davet etmiş ve yemek vermeye kalkışmıştı. Ancak karısı onunla aynı fikirde değildi. Nitekim kocası ısrar edince, meleklere tatsız tuzsuz yemekler hazırlamıştı. Bunun üzerine Lot, karısından yemeğe eklemek için tuz isteyince, karısı evde tuz olmadığını söylemişti. Lot ısrar edince, bu kez komşularına tuz istemeye gitmiş, ama orada da durumu açık ederek, evde misafirlerin olduğunu söylemişti. Bu şekilde hem dedikodu yapmış oldu, hem de misafirlerin ve hatta kendi hayatlarını riske atmış oldu. Nitekim bu haber hızla yayılmış ve öfkeli kalabalık evlerin önünde toplanarak, misafirlerin kendilerine teslim edilmelerini istemişti. Lot ve ailesi meleklerin yardımıyla bu kalabalığın elinden kurtulmuştu. Melekler şehri yok edecekleri konusunda Lot’u uyarınca, hemen evli kızlarına ve damatlarına durumu anlatmış ve orayı terk etmeleri gerektiğini söyleyince, onun şaka yaptığını sanıp inanmamış, gelmeyi reddetmişlerdi. Sonunda Lot, sadece karısı ve iki bekâr kızını alarak kaçmayı başarmıştı. Melekler onları, arkalarına bakmamaları konusunda uyarmıştı. Ancak aslen Sedomlu ve zayıf karakterli olan Lot’un karısı, meleklerin bu uyarısını dikkate almamış; neler olup bittiğini görmek ve diğer iki kızının son anda onlara katılıp katılmayacağını anlamak için arkasına bakınca, yıkımı görmüş, şehrin üzerine inen Şehina’yı ayırt edince gökten yağan ateş ve kükürt tuzundan nasibini alarak tuzdan bir sütuna dönüşmüştü. Lot’un karısı, adeta tuzla işlediği günaha karşılık, kısasa kısas tuzla cezalandırılmıştı. Bugün bu cezanın da ‘tikunu/tamiri’ için kadınların Şabat masasına tuzu koyma âdeti vardır.
Bunları biliyor musunuz?
* Tora’da geçen “Tanrı’n Aşem senden ‘ne’ istiyor?” sorusunda yer alan ‘ne/ ma’ sözcüğünün, simgesel olarak aslında Tora’nın bizden günde 100 beraha söylememiz gerektiğini vurguladığını. Buradaki ‘ma’ sözcüğünü farklı bir noktalamayla ‘mea /100’ olarak da okunabileceğini. Normalde Mea’da fazladan bir Alef harfi olduğunu ve Alef’in ‘bir’ sayısını simgelediğini. Bu soru cümlesinin yer aldığı pasukta 99 harf bulunduğunu ve buna eksik olan Alef’i de eklersek yine 100 sayısına ulaşıldığını. Ayrıca gematriya hesaplama tekniklerinden At-Baş’a göre ‘ma’ kelimesinin değerinin de 100 olduğunu.
* 10 Emir’in Tora’nın tümünü temsil ettiğini. Tora’da mevcut olan 613 emrin köklerinin bu 10 emirle ilgili üst başlıklara bağlandığını. Ayrıca, Tora’nın bir parçası sayılan ve ‘Aşer kidişanu bemitsvotav vetsivanu’ eklemesiyle beraha söylenebilen yedi ana rabanik emrin daha olduğunu. Bu yedi emirle beraber Tora’daki emir sayısının 620’ye ulaştığını. Bunları temsil eden 10 Emir’in metninde de, toplam 620 harf bulunduğunu. 620’nin ‘keter/taç’ın gematriyası olduğunu ve ‘10 Emir’in Tora’nın tacı kabul edildiğini.
* Tora’nın, Bene Yisrael’in İsrael’e girip belli bir süre geçirip yıllandıktan sonra yapacakları bazı yanlışları kehanette bulunduğunu ve bu yüzden hızla imha edilip halkların arasına saçılacaklarını bildirdiğini. Bu bildirimde geçen ‘yıllandığınızda/veşinantam’ kelimesinin gematriyasının 852 olduğunu ve bu sayının, Bene Yisrael’in İsrael’e girişinden Bet Amikdaş’ın yıkılışına kadarki süreye işaret ettiğini. Tora’daki bu kehanetin tam da ima ettiği zamanda gerçekleştiğini.
* Tora’da Mısır’dan çıkışla ilgili bir vurguda, Tanrı’nın Bene Yisrael’i demir potada arıttığını söylediğini. Demirin çok yüksek ısıya dayanıklı olup demir potanın da, altının arıtılarak saflaştırılmasında kullanıldığını. Bu şekilde altın parçalarında bulunan değersiz parçalar ayrılırken, saf altının potadan dışarı alındığını. Aynı şekilde Mısır çıkışında da, özellikle karanlık belasında halkın değersiz kısımlarının ayrılarak, çıkışı hak eden saf kısmın kurtarıldığını. Burada sözü geçen ‘demir/barzel’ sözcüğünün de B-R-Z ve L harflerinden oluştuğunu ve bunların, Yaakov’un dört eşi olan Bila,Rahel, Zilpa ve Lea’yı simgelediğini. Bu şekilde Mısır çıkışının, değerli kadınların liyakati sayesinde gerçekleştiğine de vurgu yapıldığını.
* Roş Aşana’dan Oşana Raba’ya kadar olan 21 günlük yargılanma döneminin, aslında BeneYisrael için pozitif bir dönem olduğunu ve Şiva Asar BaTamuz ile Teşa BeAv arasındaki 21 günlük negatif döneme karşılık geldiğini. Kipur’dan Simha Tora’ya kadar olan 13 günlük dönemin de, Aşem’in merhametini ifade eden 13 özelliğe karşılık denk geldiğini.
* Oşana Raba’nın önceki akşamı gece yarısına kadar, Tora’nın beşinci ve son kitabı olan Devarim’in okunup bitirildiğini. Bu kitabın hem Tora’nın tekrarı niteliğinde olduğunu, hem de beşinci kitap olması dolayısıyla gematrial olarak Tanrı’nın ismindeki Hey harfine karşılık geldiğini. Hey harfinin ise, Tanrı’nın bu dünyadaki varlığı olan Şehina'yı ifade ettiğini. Bu dönem yapılan teşuva eyleminin de, aslında ‘Teşuv - Hey/ Hey’e dönüş’ anlamı taşıdığını. Bu Hey’in de yine Aşem’i simgelediğini ve gematrial olarak beş sayısıyla bağlantılar içerdiğini. Nitekim Kipur’daki beş tefila ve beş yasak ile, Oşana Raba’daki beşli arava demetinin beş kez toprağa vurulmasının da bununla bağlantısı olduğunu.
* Yermiyau kitabında, Tanrı’nın Yeruşalayim için “Bu şehir benim için onu inşa ettikleri andan beri öfke ve kızgınlık kaynağı oldu” dediğinin yazdığını. Bunun sebebinin de, Şelomo’nun firavunun kızıyla düğün gecesini Bet Amikdaş’ın açıldığı geceye denk getirmesi ve düğün coşkusunun Bet Amikdaş’ın açılışının sevincini aşması olduğunu.
* Tora’da en uzun süre yaşadığı belirtilen kişinin Metuşelah olduğunu. Metuşelah’ın Noah’ın büyükbabası olup 969 yaşına kadar yaşadığını. Kendisinin oğlu Lemeh’ten beş yıl fazla yaşadığını ve hemen tufan öncesi öldüğünü. Hatta tufan için Tanrı’nın yedi gün daha beklemesinin sebebinin, Metuşelah’ın ölümünün ardından ‘şiva’sının beklenmesi olduğunu.
* Tanrı’nın Avraam’a söylediği ve peraşaya da ismini veren ‘Leh Leha’ ifadesinin, Avraam’ın potansiyeline ve mükemmelliğe ulaşması için bir ipucu teşkil ettiğini. Nitekim ‘Leh Leha’nın gematriyasının 100 olup Avraam’ın da ancak 100 yaşında ‘berit mila’ olarak mükemmelliğe ulaştığını ve ardından oğlu Yitshak’ın doğduğunu. Avraam’ın on büyük teste tabi tutulduğunu ve hepsini başarıyla geçtiğini. Bu testlerin, onu sırasıyla mükemmelliğe taşıdığını ve bunların da Aşem’in mükemmel ışığının dünyamıza ulaşmasını sağlayan on sefirota karşı geldiğini. Aslında her sefirotun da kendi içinde diğer on sefirottan bir parça bulundurmasıyla burada da toplam 100 sayısına ulaşıldığını.
Soru ve görüşleriniz için adresim; [email protected]