“You will never walk alone” cümlesini geçtiğimiz haftalarda belki de hiç beklemediğimiz bir duygusallıkta duyduk. Jürgen Klopp sezon sonunda Liverpool´dan ayrılacağını açıkladı.
Ne zaman Liverpool maçlarında bütün tribünün tek bir ağızdan “You Will Never Walk Alone” şarkısını söylediğini duysam yüzümde engel olamadığım bir gülümse beliriyor. Bence bir taraftarın takımı için yapabileceği en güzel şeylerden biri bu. Takıma olan bağlılık ve rutinleri temsil ediyor. Futbolcular için de ne kadar büyük bir motivasyon ve ne kadar özel bir yeri olduğunu da anlıyoruz. Sahaya çıktığın an ne olursa olsun hep arkanda olan, onlar için her şeyini ortaya koyacağın bir kitle var. Seni seviyorlar, destekliyorlar ve arkandalar. Bir takıma gönül vermenin en güzel kısımlarından biri de bu bence.
“You will never walk alone” cümlesini geçtiğimiz haftalarda belki de hiç beklemediğimiz bir duygusallıkta, beklemediğimiz bir durumunda duyduk. Jürgen Klopp sezon sonunda Liverpool’dan ayrılacağını kulübün sosyal medya hesaplarından yayınlanan çok duygusal bir video ile açıkladı. Oturup kendini ve ayrılma nedenlerini açık bir şekilde kendi tarzında anlattı Klopp. Takımı, şehri, taraftarı ve kulübe dair her şeyi çok sevdiğini konuşmasında belirttikten sonra, bu kararı almasındaki nedenin enerjisi tükeniyor gibi hissetmesi olduğunu belirtti. Kasım ayında bu kararını kulüp ile paylaştıktan sonra da, hemen bu senenin başında taraftarlar ve bütün dünyaya bu haberi kendisi verdi.
Bu ayrılık açıklaması, Liverpool taraftarları başta olmak üzere bütün futbolseverler için çok üzücü ve beklenmedik bir açıklamaydı. Saatlerce hatta günlerce trendlerde yer buldu, haberlere, spor programlarına konu oldu. Duygusallık ve gerçeklik arasında herkes açıklamalarını yaptı, yorumlarda bulundu. Ama ortak olarak duyduğum şeylerin başında Klopp’un Liverpool ve futbol tarihinde çok özel bir yeri olduğuydu... Daha sonraki adımlarını, tekrar kulüp çalıştırıp çalıştırmayacağını ya da hangi kulübü çalıştıracağını merak edenler de oldu. Yaptığı açıklamada en az bır yıl boyunca takım çalıştırmayı düşünmediği ve İngiltere'de de Liverpool dışında bir takımı çalıştırmayacağını belirtti Jürgen Klopp. Bu cümleler takıma bağlılığını bir kez daha gösterirken, aynı zamanda geleceğe ve yapacaklarına dair kendisinin de şu anda bir fikri ve planı olmadığını bütün açıklığıyla herkese gösterdi.
Klopp’un kulüpten ayrılacağını açıkladığı video yayınlandıktan sonra, aslında şahit olduğumuz şeyin ne kadar ender bir durum olduğunu fark ettim. Daha sezonun bitmesine beş ay gibi bir süre varken, dünyanın en önemli teknik adamlarından biri, dünyanın en büyük kulüplerinden birinden sezon sonunda ayrılacağını açıklıyor ve bunun sebebini 25 dakikalık bir röportajda detaylı bir şekilde dünyayla paylaşıyor. Ayrılığının sebebi olarak da enerjisinin tükendiğini, yani yorulduğunu söylüyor. Şu anda öyle bir dönemdeyiz ki, futbolcu ya da teknik direktör ayrılıklarının çoğunu iki-üç cümlelik sosyal medya paylaşımlarıylar öğreniyoruz. Daha sonra kişisel vedalar, bireysel sosyal medya hesaplarından yapılıyor. Ya da ayrılık sebepleri açık bir şekilde belirtilmiyor. Klopp’un yaptığı o kadar özel ve değerli bir şey ki… Senelerdir dünya futbolunun zirvesinde olan, çok önemli kulüpler çalıştırmış, önemli futbolcularla bir arada olmuş bir adamın kendisini, kararını ve nedenlerini en açık haliyle anlatması; herkesin onu ve neler düşündüğünü anlamasına yardımcı oldu. Hiçbir spekülasyon olmadan, “Neden?” sorusu sorulmadan, bütün sorulara cevap verildi. Böyle bir ayrılık görmek de Liverpool taraftarları başta olmak üzere herkesi duygulandırdı…
Sezon sonuna kadar Klopp’un başında olduğu bir Liverpool izleyecek olmak, belki de gitmeden son bir kez takımla kupa(lar) kaldıracağını görmek ne kadar heyecan vericiyse, son maçından sonra ona yapılacak vedayı düşünmek bir o kadar üzücü. Ama futbolun içinde bu da var. O kadar çok takım o kadar çok taraftar çok sevdiği, gönülden bağlı olduğu teknik direktörlere ve futbolculara veda etti ki... Eminim bu satırları okurken aklınızda birkaçı canlanmıştır. Onları izlemiş olmanın şansı ve gururu ile, “Teşekkürler Jürgen. Zamanı geldiğinde asla yalnız yürümeyeceksin.”