“Teknoloji bir noktada insanlardan daha üstün bir noktaya gelecek ve insanları ortadan kaldıracak.” Stephen Hawking
Yıl 1763, yer İskoçya. James Watt buharlı makineyi icat etti ve bu sanayi devrimini başlatan bir adım oldu. Bu keşifle endüstri 1.0 olarak adlandırıldı!
Yıl 1882, yer ABD. Thomas Edison elektriği ilk kez ticari amaçla kullandı ve bu adımla endüstri 2.0’ın kapıları açıldı!
Yıl 1969, yer Kaliforniya Üniversitesi ve internetin başlangıcı olarak bilinen Arpanet kuruldu. Arpanet üzerinden ilk ileti gönderimi 29 Ekim 1969 tarihinde saat 22.30'da iki sunucu arasında gerçekleşti. Bu adım endüstri 3.0 olarak adlandırılan dijitalleşme sürecinin başlangıcı oldu!
Ve sonunda dördüncü sanayi devrimi ilk defa Hannover Fuarında, 2011’de ortaya atıldı. Endüstri 4.0 yaklaşımında temel kavram emek faktörünün olmadığı, tamamen otomasyon sistemine (makinelere) dayalı bir üretim modelinin kurulmasıydı. Bu dönem nesnelerin interneti ve yapay zekâ olarak adlandırılabilir.
Şimdi ise yeni bir devrimin tam içindeyiz! Endüstri 5.0 yani yapay zeka kontrolünde hacklenebilir çipli insan! Biyolojik son insan nesli!
30 Ocak’ta ABD'li nöroteknoloji şirketi Neuralink'in kurucusu Elon Musk, ilk kez bir insana beyin çipinin yerleştirildiğini duyurdu. Musk, ilk Neuralink ürününün adının ‘Telepati’ olduğunu belirterek, sadece düşünerek telefon / bilgisayarın ve bunlar aracılığıyla hemen her cihazın kontrolünü sağladığını aktardı. Bu adımla endüstri 5.0 aracılığıyla insan zihninin dijitalleşmesinin önü açılmış, makineler ve yapay zeka ile entegre olma yolculuğu başlamış oldu! Peki, bu süreç Musk ile mi başladı? Bu sorunun cevabına birlikte bakalım.
1960’lı yıllardan itibaren beyne çip takılması konusunda birçok çalışma bulunmakta. Günümüzde beyin çipleri ile ilgili yapılan çalışmalar genellikle 1970’lerin başlarında ortaya çıkan ‘beyin-makine arayüzü’ terimi ile adlandırılmaktadır. Gerçek manada beyne çip takılması ise Elon Musk bunu duyurmadan çok daha önce, 1 Mayıs 2023’te, yine ABD’de başladı! Bu çip ABD’deki Blackrock Neurotech adlı şirket tarafından insanları tedavi etmek için kullanılmaya başlandı. Şimdiye kadar yaklaşık 40 kişiye takılan çip ilk kez 2004’te bir insana implante edilmişti.
Sanayide gerçekleşen bu devrim kendini sosyal, ekonomik ve politik anlayışlarla da kendini göstermeye başladı. Feodalizm, kapitalizm, komünizm, faşizm ve en sonunda dijitalizm! Peki bu adım bir kölelik veya diktatörlüğün başlangıcı olabilir mi? Dünyaca ünlü yazar Yuval Noah Harari dijitalleşme sürecinde insanoğlunu hacklenebilir hayvanlar olarak adlandırırken bunun özgür iradenin sonu olduğunu ifade ediyor! Gelin onun sözlerine kulak verelim: “Biliyorsunuz, insanların sahip olduğu fikir şu, bunu biliyorsunuz, onlar bir ruha ve tine sahipler ve özgür iradeleri var. Ve kimse içinde neler olduğunu bilmiyor. Yani seçimde ya da süpermarkette ne seçersem seçeyim, bu benim özgür irademdir. Özgür irade bitti! Bugün, insanları devasa ölçekte hackleyecek teknolojiye sahibiz!”
Zamanın ruhunu okumamızı sağlayan kristal küremiz sinemaya baktığımızda ise durum hiçte iç açıcı değil! Tüm bu gelişmeler yaşanmadan önce birileri bizi muhtemel geleceğe hazırlayacak bir filmi beyaz perdeye taşımıştı bile! ‘Upgrade /Güncelle’, senaristliğini ve yönetmenliğini Leigh Whannel’in üstlendiği bir bilim kurgu, gerilim filmidir. Film 2018 Avustralya yapımı. Eşiyle birlikteyken acımasızca saldırıya uğrayan Grey Trace, karısını kaybetmiş ve belden aşağısı da tamamen felç olmuştur. Günün birinde bir milyarder mucitten bedenini geliştirecek deneysel bir tedavi teklifi alır. Tedavi için Trace'in bedenine STEM olarak adlandırılan yapay zekâ implantı yerleştirilir. Tedaviyle insanüstü yetenekler kazanan Trace, karısını öldüren ve hayatını mahveden kişilerden intikam almak için yola koyulur!
Film her ne kadar teknolojinin ilerlemiş olduğu uzak bir gelecekte geçiyormuş gibi görünse de yayın tarihinden sadece beş yıl sonra filmde gösterilen teknolojilere şimdiden sahibiz: sürücüsüz araçlar, dolabınızda bitmiş yumurtayı sipariş eden akıllı evler… Filmde kahramanımız dışındaki en önemli karakter ise STEM adlı yapay zekâ çipinin mucidi Eron! Eron, kendi bulutunu yapan, yapay zekâya hükmeden, yapay zekâ ürünlerinin sahibi ve onları geliştiren kişi! Size birini çağrıştırdı mı? Fiziksel olarak benzemeseler de isim benzerliği bir şeyler anımsatabilir! Eron veya Elon! Filmdeki yapay zekâ tanrısı Elon (!) pardon Eron, insanlara çok değer vermeyen biri. Kendini fazlasıyla hedeflerine kaptırmış bir girişimci! Yapay zekâ beyninin insan beyninden daha üstün olduğunu, dünyanın geleceğinin bu beyin olduğunu belirtiyor! Ve bilin bakalım ne oluyor? (Üzgünüm burası spoiler içeriyor) Yapay zekânın bilinci kahramanımızın bilincini hacklemeyi başararak onu gerçeğinden ayırt edemeyeceği sanal bir dünyaya hapsediyor! Bunun için gerekçesi de hazır: Gerçek dünya sanal dünyadan çok daha acı verici. Peki, siz daha az acı verici bu keyif dünyasında mı yoksa acı verici gerçek dünyada mı yaşamayı seçerdiniz? Tabi özgür iradeniz kalırsa!