“Şimdi bırak! Tüm etiketleri bırak. Zorlamaları bırak. Başarı dediğin şey adına kendine görev bildiğin neler varsa bırak. Bırak ve ol!”
İçinizdeki çocuğa sevgilerle
“Biz hep çocuk kaldık aslında büyümüş gözüksek de dışarıdan bakana. Gönül gözüyle bakan bilir bir çocuk yaşamakta her birimizin yüreğinde.” Yakınlarda ‘Ayrık Otunun İçsel Yolculuğu’ başlığıyla ilk kitabı Günçe Yayınlarından çıkan Şalom yazarı Dalia Maya’nın şanslı yazılar sitesine tıkladığımda bugün şansıma çıkan yazının ilk satırları bunlar! Ne güzel denk geldi içimdeki çocuğa, tıpkı büyük keyifle okuduğum, satırlarında kaybolduğum kitabında yazdıklarının hayat kapılarıma denk gelip onları açması gibi… Bibliobibuli’den Merhaba. Bu satırlarda kendini ayrık otu gören D’nin hikayesini okumuş, kendisi de ayrık otu olan birinin yazdıklarını okuyacaksınız.
Hayat yaşadıkça güzel
Bir gezi kitabının içindeyim. 75 parça halinde yazı var. Kimi yazıyla var oluşunuzu sorguluyorsunuz kimisiyle doğada kamp yapıyorsunuz. Bir diğeriyle zamanda yolculuk yapıyor Auschwitz’e, Terezin’e gidiyorsunuz. Dalia Maya kendi deyimiyle “Yazarak kendine dönüp ve kendini şifalandırırken okurlarının ruhuna da iyi geliyor. Yazı yazmak onun bir parçası, varoluşunu açığa çıkardığı bir alan. Biraz çılgın, biraz olgun, biraz hercai belki. İçsel süzgeçlerinden geçirerek deneyimlediği birikimlerini biriktirip yazıyor.” Dalia, yazdıkça da okuyucuyla paylaşıyor. Bazen kahve, bazen şarap yerine göre rakı eşliğinde evinde kitap okuduğunu belirtiyor yazar. Ben de limonlu-sakızlı-sade Türk kahvesi eşliğinde kitabı okumaya başladım ancak yazı parçalarının sırasını takip etmektense gelişigüzel açıp, karşıma çıkan yazıyı okumayı tercih ettim. Tıpkı şanslı yazılar sitesine her tıkladığımda karşıma çıkan yazıları keyifle okuduğum gibi. Kitapta beni çok etkileyen yazılardan seçerek söz ediyorum yazımın devamında, buyursunlar.
Bazı-an: Bazan
‘Ayrık Otunun İçsel Yolculuğunu’ okumaya başlamadan önce çözmeniz gereken bir sorunsal var: ‘bazen’ değil ‘bazan’ yazılmış her yerde. Yazar bu durumu şöyle açıklıyor: “Bazı-an. Anda kalmak, ânı fark etmek, ânın duygusunu yaşamak, ânın duygusunu aktarmak için bazen değil bazan…”
Kal burada, oyna benimle
Yazar Dalia Maya’nın içsel yolculuğunda doğa ve hayvanlara ilgisini derinden hissediyorsunuz. Cümlelerinde hassasiyetini, koşulsuz sevgisini, yüreğinin içinde özgürlükle beraber yaşamın her nefesinin birleştirdiği parçaları görüyor ve bu satırları seviyorsunuz.
“Sokaklarda köpekler patilerini uzatıp ‘gitme’ diyorlar insana ‘gitme’! Kal burada, oyna benimle. İnsanlar… Gitmişler…”
Ölüm makinesiydi Birkenau
Ölüm kampını ziyaretinde Türk grubun rehberliğini üstlenen Virna’nın bu sistematik insan imha fabrikasında çocukluğunu geçirişini, annesini görebilmek için kampta kaldığı iki sene boyunca bulutlara bakışını yazarın cümleleriyle okuyorsunuz. Şu satırlar dikkatinizi çekiyor: “Kapıdan girer girmez sınıflandırılıyordu insanlar, sağa ya da sola. Gaz odalarına ya da bedava işçi olarak çalıştırılmak üzere bir süre daha yaşama! Her gün binlerce kişinin gaz odalarında katledilip, krematoryumda yakıldığı Birkenau, küllerin bile satılıp ekonomiye dahil edildiği anlatılamaz bir vahşet makinesi idi.”
Biz insan evladıyız / Terezin, sahte kamp
Yazarın Terezin Kampını ziyaretinde hissettikleri, kitabının satırlarından size de geçiyor. O denli dokunaklı ve anlamlı cümleleri tekrar, tekrar ve tekrar okumak istiyorsunuz. “Sarılmak istiyorsunuz her bir ağaca. Sarıldıkça çok değil 70 yıl kadar önce burada yok olan bir kardeşinize sarılırmış gibi hissediyorsunuz. Sevgiyle, şefkatle, ağacın bedeni üzerinden toprağa, topraktan tüm insanlığa şifa akıtırcasına.”
En derin özlemim olan bilmediğim o yer
Dalia Maya’nın cümlelerini okurken bir yerde yerleşip yuvalanmak mı yoksa yollarda olup o yuvayı kuracağın yeri aramak mı daha hayatsal diye düşünüyorsunuz.
“Belki de yaşamın özü yerleşmek değil belki de sadece yol.”
“…Yol götürdüğü gibi getiriyordu insanı. Önce arayışa götürüyor, sonra bulmaya getiriyor. Dışarıda aradığını içeride bulmaya.”
Göçmenlik halleri
Yüzyıllardır insanların hemhal oldukları göçmenlik hallerini kendi aile büyüklerinin yaşadığı yerleri gezerken hissettikleri, konuşulanların kendisine düşündürdükleriyle anlatıyor Maya ve bir de oldukça güzel hissettiren bir örnek veriyor. Dildeki huzur, cümlelerdeki olumlu enerjiyi sizler de benim gibi hissedesiniz diye paylaşıyorum bir iki satırını: “Ramazan’ın son günlerinde Musevi ve Hristiyan komşuların buluşup Müslüman evleri bayrama hazırlamak üzere temizlemeye yardıma geldiklerini anlattı birisi. Şabat gününde yemek saati Müslüman komşuların Musevi evlerine ısıtılmış yemekleri getirdiğini anlattı bir diğeri.”
Mutlaka okuyun
Ayrık otunun içsel yolculuğuna mutlaka refakat edin. Yazar Dalia Maya’nın gezen ve hayatı analiz eden bu yazılarıyla-yazarın geçirdiği cümlelerden yola çıkarak, “Beyninizin içindeki kakafoniyi sonunda susturacaksınız. Belki de hepimizin dünyadaki görevi sadece izlemektir, ne dersiniz?” Kendini hep bir ayrıkotu gibi hissedenler, bu kitap sizin için, bu kitap hepimiz için. Duygularımızla okuyalım diye!
Ayrık Otunun İçsel Yolculuğu
Yazar: Dalia Maya
Günçe Yayınları
Ocak 2024, İstanbul
224 sayfa