SAG Hayat Boyu Başarı Ödülünü Jennifer Aniston ve Bradley Cooper´ın elinden alan Barbra Streisand, tamamen aktörlerden oluşan misafirlerin dakikalarca süren alkış yağmurundan sonra artan antisemitizme de gönderme yaptığı etkileyici bir konuşma yaptı.
25 Şubat gecesi Barbra Streisand sinema dünyasının en prestijli ödüllerinin başında gelen Screen Actors Guild (Ekran Oyuncuları Derneği – SAG) hayat boyu başarı ödülü ile onurlandırıldı. Streisand’a olan hayranlığı ile bilinen ünlü oyuncu Jennifer Aniston ve Streisand’ın ünlü filmi ‘A Star is Born’un yeniden yapımında rol alan Bradley Cooper kendisine ödülü veren isimler oldu.
Netflix’de canlı gösterilen törende, kameralar sahneye çağırılmasından sonra dakikalarca alkışlanan Streisand’ın yanı sıra göz yaşlarını tutamayan Meryl Streep, Anne Hathaway gibi büyük oyuncuları ekranlara yansıttı. Müzik yıldızı, aktris, yazar ve oyuncu Streisand Broadway’den sinemaya hayat boyu en çok satan sanatçılar arasında ve EGOT (kariyerleri boyunca en az bir Emmy, Grammy, Oscar ve Tony Ödül sahibi) statüsüne sahip nadir yıldızlardan.
Dakikalarca alkışlanan konuşma
Duygusal bir ödül konuşması yapmaktansa insanların yüzünde gülümseme bırakacak hafif ancak çok samimi bir konuşma yapan 81 yaşındaki Streisand “Alması en harika ödül bu olsa gerek çünkü kazanacağınızı öncesinden biliyorsunuz. Orada oturup kazanacak mıyım kazanamayacak mıyım diye kıvranmak zorunda değilsiniz. Ve eğer kazanamazsınız suratınıza, o mutlu mimiklerle ‘Kaybettiğime çok mutlu oldum’ ifadesi koymanıza gerek yok” şeklinde bir giriş yaptı.
60 yıllık SAG üyesi olan Streisand sinema hayallerinin nasıl başladığını da anlattı. “Bir gün ‘Guys and Dolls’ adlı filme gittim. Ekranda ne gördüysem o kadar güzeldi ki renkler, setler… Daha sonra dünyanın en güzel aktörünü gördüm, Marlon Brando. Hayatımın ilk aşkıydı. O kadar inandırıcıydı ki onun aşık olduğu insanın ben olmasını istedim, Jean Simmons değil. Bu -mış gibi dünya kendi tecrübe ettiğim birçok şeyden daha keyifliydi. Gerçek hayatı sevmiyordum. Filmlerde oynamak istiyordum. Filmdeki aktrislere benzemediğimi biliyordum. Annem bana daktilo öğrensem iyi olur demişti. Onu dinlemedim. Tanrı’ya şükürler olsun hayalim bir şekilde gerçek oldu.”
Streisand günümüzdeki antisemitizme dikkat çekmekten imtina etmedi: “Bu mesleğin bir parçası olmak gerçekten bir imtiyaz, iki saatliğine insanlar sinemada oturup sıkıntılarından kaçabiliyor. Ne fikir- ekranda hareket eden resimler. Bu endüstrinin kurucularını hatırlamadan duramıyorum. İronik olarak onlar da bir şeylerden kaçıyorlardı. İsmini Samuel Goldwyn'e çeviren Szmuel Gelbfisz, Louis Mayer’e dönüşen Lazar Meir ve dört Eichelbaum Kardeşler, sonraki isimleriyle Warner Brothers. Hepsi dinleri yüzünden Doğu Avrupa’da maruz kaldıkları önyargıdan kaçıyorlardı. Onlar da hayalciydiler, aynı burada olan bizler gibi. Ben de böyle bir önyargının geçmişte kalmasını hayal ediyorum.” Tam bu noktada konuşmasına devam edecekken Streisand’ın sözü alkışlarla kesildi.
Ekran ve sahnelerin yıldızı Streisand, sanatçı olarak gösterdiği başarıların yanı sıra yardımsever işlerinden dolayı ve kadın haklarından çevreciliğe kadar öncülük yaptığı birçok dava için de onurlandırıldı. En iyi çıkışını müzikal ve film Funny Girl ile yapan Streisand’a Fany Brice rolü 1969’da Oscar getirdi. Sekiz yıl sonra ise ikinci Oscar ‘A Star is Born’ filminin orijinal şarkısı ‘People’ sayesinde gelmişti. 1983’te ‘Yentl’in yapımında yer alan, yönetmenliğini ve yazarlığını yapan Streisand aynı zamanda başrolü de üstlenmişti. Film ona yönetmenlik dalında Golden Globe Ödülü getirmişti. 1963’te yılın albümü Grammy Ödülünü kazanan Streisand 1995’te Recording Academy’den hayat boyu başarı ödülü almıştı. Kariyeri boyunca Streisand aynı zamanda ABD eski Başkanı Bill Clinton’dan National Medal of Arts (Ulusal Sanat Madalyası) ve ABD eski Başkanı Barrack Obama’dan sivil madalyaların en onurlusu olan Presidential Medal of Freedom (Başkanlık Özgürlük Madalyası) aldı.
SAG Başkanı Fran Drescher, Streisand'ın ödülünü duyurduktan sonra onu bir ikon ve eşsiz bir yetenek, endüstrimizin kumaşına parlaklığını sorunsuzca dokuyan doğanın bir gücü olarak nitelendirdi. Drescher, “Broadway'deki ilk günlerinden başlayarak, ‘Funny Girl’, ‘The Way We Were’ ve ‘A Star Is Born’ gibi sinema klasiklerindeki unutulmaz rollerine kadar, Barbra'nın karakterlerine otantik bir şekilde yaşam verme yeteneği son derece olağanüstüdür. Biz, Barbra Streisand'ı sadece başarıları için değil, kazıdığı kalıcı mirası için kutluyoruz” dedi.
Jennifer Aniston’ın Streisand hayranlığı
“Barbra, söylemeniz gereken tek şey bu ve sonrasında bilirsiniz, o yüz, o ses ve o yetenek. Hayat boyu bir kez rastlayabileceğiniz bir yetenek ve bizim hayatımıza denk geldiği için ne de şanslıyız” sözleriyle açılış konuşmasını yapan Jennifer Aniston’ın bir Streisand hayranı olduğu biliniyor. Kendisi 2010’da Harper’s Bazaar dergisi için Streisand’ın ‘Funny Girl’ ve ‘What's Up, Doc?’ filmlerindeki kılıklarına girerek birçok poz vermişti. Bir Los Angeles tiyatrosunda çekilen pozlarda Friends yıldızı, 1964 çıkışlı ikonik parça ‘People’ şarkısını da canlandırmıştı.
Törenin yapıldığı Shrine adlı salonun 1963’te Streisand’ın ilk konserini verdiği salon olmasının kader olduğunu söyleyen Aniston, Streisand ile ilgili olarak “Kadınlara yol açtı demek az kalır, resmen buldozerle yol açtı” dedi. Streisand konuşmasına bu konuda ona çok yardımcı olan iki adamdan -Funny Girl’ün yönetmeni William Wyler ve sinematograf Harry Stradling - söz etti. “Bu iki çok zeki adam kendine ait fikirleri olan genç bir kadını hiç dert etmedi” diyen Streisand, “Willie’ye sahneler için değişik alternatifler, Harry’e de değişik ışık efektleri denemesini söyleyebiliyordum. Beni asla duymamazlıktan gelmediler. Geçmişe bakınca onların zamanlarının çok ilerisinde olduklarını anlayabiliyorum. Bu harikaydı ve işin aslı, tüm kariyerimin gidişatını bu tutumları belirledi.