Yıla her yıl olduğu gibi büyük umutlarla girdi insanlık. Daha iki ay geçti, ama beklenen iyi haberler pek gelmedi. 300 gün kaldı. Yeni yıl geliyor.
Arjantin’de enflasyon hala yükselmeye devam ediyor. Bütçede kesiklerle Milei bütçeyi artıya geçirdi haberleri gelirken, meydanlarda kendisine tepkiler yükseliyor. ABD’de enflasyon dünyada hala yüksek seyrediyor. Fed buna rağmen geçen sene temmuzdan beri faiz arttırmıyor. Arttırmama nedeni aslında çok basit. Hızla faiz arttırınca altı banka batırdılar, hala bazı banka hisselerinde zaman zaman oynaklık oluyor. Malum bir de bu sene seçim var, istihdam verisi yüksekken resesyona girmek pek arzu edilmez. Buna rağmen bazı şirketlerde işten çıkarmalar oldu. Muhteşem yedili hissenin liderliğinde borsası yükselmeye devam ediyor. Bitcoin de rekorunu tazelemeye gidiyor. Ama durun bir saniye. Fed bilanço daraltıyor. M2 para arzı azalıyor. Zaten AB borsaları ile ABD borsaları endeksleri arasındaki makas da açılıyor. Kredi kartı hacmi rekor kırmaya devam ediyor. Tek rekor kıran kalem de değil. ABD bütçesinde faiz ödemelerinin payı kredi kartı hacmi ile kafa kafaya galopuna devam ediyor. Faiz ödemesi 1,1 trilyon dolara ulaştı. Türkiye ekonomik büyüklüğü kadar faiz ödemesi ve bir o kadar kredi kartı borcu denince rakamların anlaşılması belki daha kolay olur. Bu işin sonu peki nereye varacak? El açmaz mecbur kredi kartı faizlerinde inişe. Enflasyon düştü mü peki? 700 milyar banka tahvil portföy zararı, Fed’in bizzat Eylül 2023 verisi ile 1,3 trilyon tahvil zararı mı, enflasyon mu? Kırk satır mı, kırk katır mı gibi size nur topu gibi bir soru. Zaten İsviçre Merkez Bankası yine zarar açıkladı. Gerçi bizde merkez bankaları zarar etmez diyen pop iktisat söylemlerine göre ortada bir sorun da yok. Fakat işin ilginci kendi parası ile borçlanan hazinelerde sorun yok diyen aynı ana akım pop iktisat yorumlar nedense bizde bütçe açığına veya kur korumalı mevduatın maliyetine tam tersi olarak sorun diyorlar. Her yıl dünyanın yaşadığı tezatlar arasında ekonomi için küçük ancak insanlık adına büyük etkileri olan bu olayların yarattığı esas fatura ise maalesef savaşlar devam ediyor.
Bizde büyüme %4,5 geldi. Beklenenin az üzerinde ama tarım daralıyor. Büyümenin mali hizmetler ve tüketim ağırlıklı olması da stoklardan kaynaklı görülüyor. Stokların yerine konulması lazım ama dış ticaret açığındaki düşüşte ithalatın içerisinde kompozisyona henüz yansımış değil. İthalattaki düşüş ise altın ithalatının azalması, enerji fiyatlarının küreseldeki durgunluk nedeni ile yatay seyretmesinden daha çok. Daha çok AB’de olan 15 ülke şu anda resesyonda. Almanya, Çin, Kanada gibi ülkeler sınırda. İhracatımızın yatay seyretmesinin bir nedeni belki de. Süveyş Kanalındaki sorunlar navlun fiyatlarını uçurdu. Bu yüzden çoğu sipariş bekletiliyor. İhracatçı da kurun seviyesinden yine memnun değil. Kur artışı, faiz artışına rağmen dış ticarette durum buyken, buna rağmen enflasyon beklenenden yüksek geldi. Hedeflerin tutması şimdiden riskte. Yabancı yatırım bankaların politika faiz artışı ordinoları raporlarında yer almaya başladı. Ancak faizin seviyesinden esnaf, sanayici, vatandaş muzdarip. Fed haziran gibi faiz indirimlerine başlarsa dünya biraz nefes almaya başlayacak. Yabancı yatırımlar önümüzdeki aylarda hareketlenirse, yazın gıda enflasyonu ve turizm beklenenden iyi giderse, son çeyrekte biz de faiz indirimlerini konuşmaya başlayabiliriz. Görüldüğü gibi ana akım pop iktisat iddiası politika faizi içseldir söylemine pek uyan bir özet değil tüm bunlar.