Doğan Kasadolu
Glokom sinsi seyreden, teşhis ve tedavide aksama olursa ani körlüğe neden olabilecek bir hastalık. Beş seneden bu yana glokom felaketiyle yaptığımız etkin mücadelede hastalığımı erken teşhis eden ve tedavimi aksatmadan özenle takip ederek hayat mücadeleme sağlıklı bir şekilde devam etmemi sağlayan Prof. Dr. Sayın Belgin İzgi’ye, Prof. Dr. Sayın Tuğrul Altan’a Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri Stroti’ye ve ekip hemşirelerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Göz tansiyonu göz içinde salgılanan sıvı nedeniyle göz içinde mevcut olan basınçtır. Bu sıvı ve basınç normal göz fonksiyonları için gereklidir. Normal basınç değerleri 10 ila 20 mm cıva arasında kabul edilir. Ancak göz tansiyonunun 20 mm cıva üstünde olması glokom (göz tansiyonu hastalığı) olduğu anlamına gelmediği gibi altında olması da bir belirti değildir.
Glokomun bizdeki tanımı göz içi basıncının en önemli risk faktörü olduğu ilerleyici göz siniri hasarıdır. Göz içi basıncı glokom için sadece bir risk faktörüdür. Bununla birlikte göz siniri hasarı belgelenmeli ve kesin tanı için bunun ilerleyici olduğu gösterilmelidir.
Göz tansiyonu gözde ağrı, bulanıklık, yorgunluk vb belirtilerle ilişkilendirilebilir.
Oysa glokom hastalığı nadiren belirti verir. Çoğunlukla rutin göz kontrollerinde göz içi basınç ölçümü ve dikkatli bir göz dibi muayenesi ile şüphe oluşur. Bu şüphe görme alanı ve optik koherens tomografisi (OKT) adı verilen bir göz dibi sinir taraması testi ile doğrulandıktan sonra tedaviye başlanır. Bahsedilen primer glokomdur.
Glokomun doğuştan gelen göz travmasına, ameliyatlarına, iltihaplarına, kanamalarına bağlı olarak gelişen sekonder tipleri de vardır.
Her göz tansiyonu glokom değildir
Göz tansiyonu yüksekken görme alanının ve OKT ölçümlerinin normal olması durumunda teşhis göz hipertansiyonudur. Bu bazen kornea tabakasının kalın olmasına bağlı olarak da görülebilmekte. Bu durumda göz içi basıncı olduğundan daha yüksek ölçülebilir. Kornea kalın olmasa da eğer tansiyon yüksek değilse genellikle bu hastalar tedavisiz takip edilir.
Glokom genellikle belirti vermiyorsa neden önemli bir hastalıktır?
Çünkü glokom merkezi görmeyi en son etkiler. Önce görme alanının daha kenar kısımlarında hasara neden olur. Bunun görme alanı testinde saptanabilmesi için bile sinir liflerinin en az üçte birinin kaybedilmiş olması gereklidir. Bu kaybın geri dönüşü yoktur. Bu nedenle hastanın glokomun son evresine gelmeden bunu fark etmesi nerede ise imkânsızdır.
Dikkatli bir göz dibi muayenesi sonucunda şüpheli durum tespit edilirse OKT incelemesi ile glokomun henüz görme alanını etkilemesinden önce teşhisin yapılabilmesi imkânını sunar.
Bu nedenle doktorun hastasını çok iyi takip etmesi ve en az üç ayda bir kontrol ederek sürekli tansiyon seviyesini saptaması ve tansiyonu saptanan seviyede sabit tutması gerekir.
Nihai amaç göz sinir liflerinde kaybı önlemektir. Ve hedefe tatbik edilen damla tedavisi ile ulaşmak mümkün değilse ameliyat yapılmalı.
Sonuç olarak glokom teşhisinde ve tedavide aksama vuku bulursa ani körlüğe sebebiyet verebilecek ciddi bir hastalıktır. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Takibi ve tedaviyi bıkmadan aksatmamak gerekir.
Toplum bireylerine de periyodik olarak glokom kontrollerini yaptırmalarını ısrarla tavsiye ediyorum.