WEB'DEN SEÇMELER

“İlkokul çocuğuyum, kız kardeşim benden iki yaş küçük. Kuledibi´ne el ele tutuşup okula yürüyoruz. Beyoğlu´nda belediye binasının olduğu yer bizim zamanımızda 6. Daire idi. Bir zamanlar İstanbul Paris gibi arondisman dedikleri daireler şeklinde kurgulanmak istenmişti. 6. Daire´den karşıya geçerken hiç unutamadığım şey arkamızdan “çıfıt” diye bağırarak taş atan çocuklardır. “Çıfıt”ın Yahudilere dendiğini hiç bilmiyordum, mesela bizim apartmanımızda Rum, Ermeni de vardı. O zamanlar Alevi Sünni nedir falan bilmezdik. Bize komşulardan aşure gelirdi, biz de siz İzmirlilerin iyi bildiği boyoz gibi bollos´umuz vardır, aşure tabaklarına onları koyar komşulara verirdik. Ben İspanya´da hiç yaşamadım, ilk İspanya´ya gidişimde 500 yıllık gelenekleri görünce çok şaşırdım. Kendimi Türk bildim, dinim Yahudi idi. Lise hazırlıkta bir arkadaşım bir diğer arkadaşına “Laz laz” diye bağırırken, o arkadaş dönüp bana, “Ben Lazsam sen de Yahudisin, para için ananı satarsın” demişti. Annem benim hayatımdaki en önemli varlıktı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Aynı arkadaşım okuldan mezun olurken yanıma gelip, “Hatırlıyor musun sana bir laf etmiştim, çok ayıp etmişim” dedi.” – Avi Alkaş Elif Ergu Demiral Röportajı – www.gazeteoksijen.com

İzak BARON Diğer
27 Mart 2024 Çarşamba

Bu Haftanın “Takılanlar”ı

  • Ferit Belder@FeritBelder

(1)         Economist'in kapağı henüz okumasam da çok ilgimi çekti. Çok sayıda alıntılanmış olması ve alıntıların çeşitliliği de pek çok kişinin aslında okumadan paylaştığını gösteriyor. Benim ilgimi çekmesinin sebebi ise bayrağın duruşu ve bununla bağlantılı olarak 'Yahudi öz anlatısı'.

(2)         Burada yalnız, savunmasız ve devrilmek üzere olan bir bayrak mı yoksa zor şartlara direnen bir bayrak mı var? Yalnızlık ve ölüme mahkum bir halkın bayrağı mı yoksa eyleyen bir Sabra'nın mı?

(3)         Haviv Ben Gur (ve referans verdiği eşi) tam bu noktada ikinciyi görmüş. Ona göre Yahudiler tarihte ilk defa sessiz bir şekilde ölüme gönderilmeye direniyor ve onlara göre bu övünülecek bir şey.

(4)         Tabi hemen eleştirilmiş ne demek ilk defa diye. Zira Varşova Gettosu ayaklanmasında ölüme sessizce boyun eğmeyenler ne olacaktı? Sonra düzeltmişler sözlerini. Evet tarih boyunca Yahudiler direndi, savaştı ve öldüler. Biz ölmeyenlerdeniz.

(5)         Bu hafta derste 1948 savaşı anlatılarını karşılaştırıyorduk. Arap devletlerinin, Filistinlilerin ve Yahudilerin anlatılarını. Holokost'un ulus inşa sürecinde merkezi bir noktada olmayışı üzerine de konuştuk.

(6)         Ben Gurion dünya liderlerine İsrail'in kararlılığını göstermek için ölüm kamplarına giden Yahudi ile Filistin'de yurt kuran Yahudi arasında ayrım yapar. Holokost'un toplumsal-siyasal-söylemsel hatırlanışı (ve trajedi içindeki kahramanlıklar)daha sonraları mümkün olabildi.

(7)         Şimdi bu kapaktaki bayrakta ne görmeli...Ya da en iyisi dergiyi okumalı.

https://twitter.com/FeritBelder/status/1771256082398077318

 

  • The Economist Gazze'de katliama imza atan İsrail'i kapağına taşıdı: Yalnız İsrail

The Economist dergisi, İsrail'in Gazze'ye yönelik katliama varan saldırılarının ardından uluslararası alanda yalnızlaştığını ve itibarının zedelendiğini öne sürdü. Dergi, İsrail hükümetinin bu durumdan çıkış yolu araması gerektiğini belirtti.

https://www.karar.com/dunya-haberleri/the-economist-gazzede-katliama-imza-atan-israili-kapagina-tasidi-yalniz-1849188

 

  • Gabi Behiri@gbehiri

The Economist dergisinin kapağı. Sorumlular hesap verecek.

 

https://twitter.com/gbehiri/status/1770842804589129778

 

  • Ertuğrul Özkök: Bir fili uçarken görürseniz yapmamanız gereken üç şey

Schumer geçen hafta yaptığı bir açıklamada, “İsraillileri en kısa zamanda seçime giderek Netanyahu ve onun aşırı sağ kabinesini indirmeye” davet etti.

Tabii beklenenler oldu.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Yahudi diasporasının sağ kanadı Schumer’i anında “hainlikle” damgaladı.

İsrail’de Netanyahu ise her faşist liderin verdiği en ilkel tepkiyi gösterdi:

“Burası muz cumhuriyeti değil…”

Kişilik göstermek isteyen popülist ve faşist liderlerin en sevdiği cümledir.

New York Times yazarı Friedman, “Schumer doğru bir şey yaptı” diyor.

Burada bir parantez açıp söyleyeyim.

Bu yazıyı yazan Thomas L. Friedman da Yahudi asıllı bir Amerikalıdır.

yi de bütün dünyanın bu kadar tepkisine, hatta nefretine yol açan, İsrail’in imajını yerle bir eden bu katliamı şuursuzca sürdüren bir lidere ne nedir?

Ülkesini “muz” değil de “ayva yemiş cumhuriyetine” çeviren siyasetçi değil mi?

O şuursuz Netanyahu böyle saçma sapan konuşacağına, çıkıp önce şunu kendine sorsaydı:

“Yahu biz ne yanlış yaptık da hayatı boyunca bizi bütün gücüyle destekleyen bir Amerikalı senatör çıkıp bunları söyledi?”

Eğer ülkesinin halkının duygularına kulak verseydi, aynı sorunun, insanlık duygusunu kaybetmeyen bütün İsrail vatandaşlarınca ve Yahudiler tarafından da sorulduğunu anlar ve bir an önce ateşkese giderdi.

Ama artık kendisi de çok iyi biliyor ki;

Bu savaşı bitirdiği an, ülkesinde gözler kendisine dönecek, işaret parmakları ona çevrilecek…

Bütün dünyanın gözünde, İsrail’i sonuna kadar haklı gösteren acımasız bir terörist saldırısından sonra, dünyanın çok büyük bir bölümünün gözünde haksız hale düşürmenin tek sorumlusu kendisi çünkü.

https://t24.com.tr/haber/ertugrul-ozkok-bir-fili-ucarken-gorurseniz-yapmamaniz-gereken-uc-sey,1156765

 

  • NYT yazarı Thomas Friedman Haaretz'e konuştu: Netanyahu'nun en kötü lider olarak tarihe geçeceğine inanıyorum

ABD'li yazar Friedman, İsrail’in Haaretz gazetesine yaptığı açıklamalarda, Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümetinin Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı yönetememekle eleştirdi. İsrail'deki hükümetin beceriksiz olduğu için torununun reşit olma partisinde garson dahi olmasına izin vermeyeceğini savunan Friedman, "Dürüst olacağım, kanaatimce bu İsrail'in mutlak anlamda gördüğü en kötü hükümettir. Netanyahu'nun da sadece İsrail tarihine değil, Yahudi tarihine en kötü lider olarak geçeceğine inanıyorum" dedi.

https://gazeteoksijen.com/dunya/nyt-yazari-thomas-friedman-haaretze-konustu-netanyahunun-en-kotu-lider-olarak-tarihe-gececegine-inaniyorum-205960

 

  • Yüzlerce Yahudi Jonathan Glazer'ın 'Zone of Interest' Filminin Oscar Konuşmasına Açık Mektupla Tepki Gösterdi!

'Bizler Yahudi kreatifler, yöneticiler ve Hollywood profesyonelleriyiz. Yahudiliğimizin, bir ırkı yok etmeye çalışan Nazi rejimi ile kendi yok oluşunu engellemeye çalışan İsrail ulusu arasında ahlaki bir eşdeğerlik kurmak amacıyla istismar edilmesini reddediyoruz. Gazze'deki her sivil ölümü trajiktir. İsrail sivilleri hedef almıyor. Hamas'ı hedef alıyor. Hamas rehineleri serbest bırakıp teslim olduğu an bu yürek parçalayıcı savaş sona erecektir. Bu 7 Ekim'deki Hamas saldırılarından bu yana böyledir. Binlerce yıllık bir vatanı savunan ve Birleşmiş Milletler tarafından bir devlet olarak tanınan yerli bir Yahudi halkını tanımlamak için 'işgal' gibi kelimelerin kullanılması tarihi çarpıtmaktadır. Dünya genelinde, Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Hollywood'da giderek artan Yahudi karşıtı nefreti körükleyen modern kan iftirasına itibar kazandırmaktadır. Antisemitizmin arttığı mevcut ortam, Bay Glazer'in filminde tasvir edilen Holokost sırasında hiçbir devletin yapmadığı gibi, bizi her zaman kabul edecek olan İsrail Yahudi Devleti'ne olan ihtiyacın altını çizmektedir.'

-----

“Eğer İsrail 1930'lu ve 40'lı yıllarda var olsaydı, Auschwitz (nazilerin kurduğu toplama kampı) yaşanmazdı,” diyor Jesse Eisenberg'in başrolünde oynadığı 'Resistance' filminin yönetmeni Jonathan Jakubowicz. “Bay Glazer gaz odalarının kurbanlarının anısını, Holokost mağdurlarını ve ailelerini esaretten ve cinsel kölelikten kurtarmaya çalışanları hedef almak için kullandı. Barış çağrısı yapmak önemlidir, hepimiz yapıyoruz. Ancak bu çatışmada yanlış bilgi savaşı uzatıyor. Ve maalesef yorumları, savaşı uzatmak ve Yahudi halkını şeytanlaştırmak isteyen propaganda ağlarına meşruluk kazandırdı.” - Jonathan Jakubowicz

https://onedio.com/haber/yuzlerce-yahudi-jonathan-glazer-in-zone-of-interest-filminin-oscar-konusmasina-acik-mektupla-tepki-gosterdi-1212056

 

  • קול ישראל / İsrail'den Haberler@kolisraelmedia

Trump Dönemi ABD Dışişleri Bakanı Pompeo:

"Hamas'ın Refah'ta kalmasına izin vermek, yangının %80'ini söndürmek gibi olur; İsrail'in Hamas'ı tamamen yenilgiye uğratma misyonunu desteklemeliyiz."

| @IsraelHayomHeb

 

https://twitter.com/kolisraelmedia/status/1771639549963218954

 

  • İsrail Hamas'ın 'gölgesi' Mervan İsa'yı nasıl buldu?

İsrailli yetkililere göre İsa, Sinvar ve Deif, Gazze'nin altındaki tünel ağında hareket edebildikleri için tespit edilemediler. Kaynaklar, Hamas liderlerinin iletişimi "koşucular" adını verdikleri kişileri kullanarak yapıyor, İsrail'in dinleme ihtimaline karşı cep telefonu kullanmıyordu. Ancak İsrail güçlerinin Gazze'nin büyük bölümünü işgal etmesi ve tünel ağının önemli bölümlerini yok etmesiyle Hamas liderlerinin saklanabileceği alanlar çok daha sınırlı hale geldi. Ayrıca daha önceki hava saldırılarında emirleri iletecekleri saha komutanlarının çoğunu kaybettiler.

 

https://gazeteoksijen.com/dunya/israil-hamasin-golgesi-mervan-isayi-nasil-buldu-206074

 

  • İsrail, Rusya ile ilişkilerini dengede tutmakta zorlanıyor - Steven Erlanger ve Adam Sella / The New York Times

Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nde görev yapan İsrail'in eski Rusya Büyükelçisi Arkady Mil-Man, Netanyahu'nun "İsrail'in Ruslar tarafından düşman olarak algılandığını" görmezden geldiğini söyledi. Arkady Mil-Man, İsrail ve Rusya arasındaki ilişkilerin daha da kötüye gideceğini çünkü "Rusların açıkça İsrail karşıtı bir tarafı seçtiğini" de ekledi.

Ancak İsrail'in ilişkilerin kopmasını göze alması zor. Önemli sayıda İsrail vatandaşı eski Sovyetler Birliği'nden göç ederek hayatlarını İsrail'de kurdu. Ancak İsrail'in Rusya'da kalan Yahudi nüfusa sahip çıkma konusunda hala bir çıkarı var. Ekim ayı sonlarında bir çete, İsrail'den gelen bir uçaktaki Yahudileri aramak için bir Rus havaalanını bastı.

Tel Aviv Üniversitesi'nin Rusya ve Çin'in Orta Doğu'daki rolü üzerine araştırma programının direktörü Sarah Fainberg "Kapıyı açık tutmak istiyoruz" dedi. Yahudilerin İsrail'e göç etmesine yardımcı olan ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Yahudi Ajansı'nın Rusya'da faaliyet göstermeye devam etmesinin önemli olduğunu berliterek, "Acil durumlarda bu nüfusu kurtarabilmek istiyoruz" diye konuştu. Fainberg, antisemitizmin Rusya'da yeni olmadığını ancak Putin'in İsrail'e yönelik yeni düşmanlığının endişeleri arttırdığını aktardı. Fainberg, "Eskiden antisemitik bir Rusya ama Yahudi yanlısı bir başkan olduğunu düşünüyorduk. Şimdi işler değişti" ifadelerini kullandı.

https://gazeteoksijen.com/new-york-times/new-york-times-yazdi-israil-rusya-ile-iliskilerini-dengede-tutmakta-zorlaniyor-206070

 

  • ABD’nin İsrail çıkmazı: Kim, kimin içişlerine karışıyor? - Yunus Emre Erdölen

Kurulduğu 1963 yılından beri ABD’nin en güçlü lobi gruplarından biri olan Amerikan İsrail Kamu İlişkileri Komitesi (AIPAC), her sene İsrail ile yakın ilişkileri savunan Amerikalı siyasetçilerin katıldığı büyük bir konferans düzenliyor. Her sene İsrail Başbakanı’nın (ki genellikle bu kişi Netanyahu oluyor) bizzat veya video konferans yoluyla katıldığı konferans son zamanlarda Cumhuriyetçileri ve Demokratları bir araya getiren nadir buluşma noktalarından biri. AİPAC, İsrail ile yakın ilişkilerin korunması, İsrail’e yönelik koşulsuz askeri ve siyasi desteğin devam etmesi, Filistinlilere yönelik hak ihlallerine göz yumulması gerektiğini savunan bütün Amerikalı siyasetçileri parti fark etmeksizin destekliyor, bu siyasetçilerle iyi ilişkiler kuruyor ve her sene düzenlenen bu özel konferansa davet ederek ABD-İsrail ilişkilerindeki önemli ve güncel konu başlıklarını değerlendiriyor.

Her sene görkemli bir görsel şölenle ve büyük bir kabalıkla düzenlenen AİPAC Konfenransı, bu sene basına ve kamuoyuna kapalı bir şekilde gerçekleşti. AİPAC yöneticileri, savaş karşıtı protestolardan çekinmişti. Fakat her ne kadar İsrail’in Filistinlilere yönelik katliamı devam ettikçe ABD kamuoyunun tepkisi artsa da konferansa katılım pek azalmamıştı. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler tam kadro yine konferanstaydı: Senato Çoğunluk lideri Demokrat Chuck Schumer, Senato Cumhuriyetçi Grup Başkanı Mitch McConnell, Temsilciler Meclisi Sözcüsü Mike Johnson ve Temsilciler Meclisi azınlık lideri Demokrat Parti’nin gelecek nesil liderlerinden Hakeem Jeffries ve her sene olduğu gibi sayısız Kongre üyesi.

Netanyahu bu seneki AİPAC konuşmasını, doğal olarak Gazze savaşına ayırmış, “Refah’ta yarım kalan işi tamamlayacağız” diyerek Biden’in henüz birkaç gün önce ortaya koyduğu kırmızı çizgiyi Amerikalı Kongre üyelerinin büyük bir dikkatle dinlediği konuşmasında ezip geçmişti. Netanyahu konuşmasını AİPAC’e teşekkür ederek bitirdi: “Bütün İsrail halkı adına, AİPAC’e İsrail uğruna yaptıkları her şey için teşekkür ediyorum. Tanrı İsrail’i ve Amerika’yı kutsasın.” Gerçekten de Netanyahu AİPAC’e ne kadar teşekkür etse azdı. AİPAC, sadece İsrail destekçisi Amerikalı siyasetçileri bir araya getirmekle kalmamış, konferansa katılanlara Biden hükümeti ve ABD kamuoyu nezdinde İsrail’i savunmak için kullanabilecekleri argümanları içeren konuşma ve politika notları dağıtmış, yaklaşan 2024 seçimleri içinse İsrail destekçisi siyasetçileri desteklemek için 100 milyon dolarlık bir bütçe ayırmıştı.

Fakat bu yoğun çaba pek işe yaramamış olacak ki AİPAC Konferansı’na katıldıktan sadece 2 gün sonra ABD Senatosu Çoğunluk lideri ve ABD’deki en üst düzey Yahudi devlet görevlisi Demokrat Partili New York Senatörü Chuck Schumer, Netanyahu’ya istifa ve erken seçim çağrısı yaptı.

(…) AIPAC, hukuki zeminde İsrail’den resmi destek almayan bir kurum. Kağıt üzerinde, İsrail’i destekleyen Amerikan vatandaşlarının bağışlarıyla ve katkısıyla işleyen bu siyasi lobi kurumu, bu nedenle yabancı devlet kurumlarına uygulanan kurallardan muaf. Silah şirketlerinin kurduğu siyasi lobi grupları gibi tamamen yasal bir şekilde faaliyet gösteriyor. Fakat ABD’deki kadın haklarından, bireysel silahlanmaya kadar uzanan çıkar grupları arasında yabancı bir devletin çıkarları için çalışan bu denli etkin ve güçlü tek lobi grubu. Suudi Arabistan, Katar gibi başka ülkeler de bu tür dolaylı lobi örgütlerini kullanıyor, Amerikan vatandaşlarının kurduğu bu tür lobi kurumları ABD ile söz konusu yabancı ülkenin ilişkilerinin iyileştirilmesi için lobicilik yapıyor. Fakat hiçbiri AİPAC kadar etkin ve profosyonel değil. Genellikle ABD ile yapılan ticari anlaşmaların veya askeri yardımların hızlı geçmesi için çaba harcıyor, Filistinlileri gündeme dahi taşımıyor, Kongre üyelerinin politikalarını etkilemek için eğitimden medyaya kadar uzanan geniş çaplı faaliyetler yürütmüyor. AİPAC ise tam tersi bir şekilde, canla başla İsrail için çalışıyor. Bu yüzden de arada organik bağ olmamasının bir sonucu yok. Zaten AİPAC yöneticilerinin dünya görüşleri Netanyahu ve radikal sağcı müttefikleriyle aynı. Herhangi bir müdahaleye gerek kalmadan İsrail hükümetiyle hızlı bir şekilde aynı hizaya gelebiliyorlar. AIPAC yetersiz kaldığı zaman da zaten Netanyahu da kendini tutamayıp ABD siyasetine doğrudan müdahale edebiliyor.

(…) AİPAC’in öfkesini anlamamak zor değil. ABD, kendi itibarını sıfırlarken, Ukrayna’da savunduğu ne kadar ilke varsa hepsini ayaklar altına alırken, uluslararası arenada izole olurken, yani kendi zararı pahasına İsrail’i desteklerken, Biden ABD tarihinin en önemli seçimlerinde en sadık seçmenlerini, gençleri, solcuları ve Müslüman Amerikalıları küstürmek pahasına İsrail’e şerhsiz askeri yardımları savunmaya devam ederken, AİPAC’ın beklentisi bütün bunların sorgulanmadan yapılması, kimsenin soru dahi sormamasıydı. Amerikalılar, sağlık sigortalarının dahi olmadığı güvencesiz bir düzende sabahtan akşama kadar çalışıp kenara ayırdıkları birikimlerinden verdikleri vergileriyle İsrail’in savaş suçlarını fonlayacak ve tek bir eleştiri dahi söylemeyecekti. Bugünler çoktan geride kaldı. En sıkı İsrail destekçisi Amerikalı siyasetçiler bile, kamuoyu tepkisinden çekindiği için Netanyahu ile Hamas’ı eşitlemeye başladı.

 

AİPAC’ın, Netanyahu’nun paniğinin de sebebi tam olarak bu. AİPAC’ın ABD siyasetindeki saltanatı sarsılıyor. Surda gedik açıldı. Devamı gelecek.

https://serbestiyet.com/featured/abdnin-israil-cikmazi-kim-kimin-icislerine-karisiyor-161089/

 

  • Filistinli işçi yasağının faturası - Galit Altstein

İsrail’in son yirmi yılda hızla yükselen ekonomisi – büyük ölçüde gelişen yüksek teknoloji sektörü sayesinde kişi başına düşen GSYİH’si İngiltere ve Fransa’yı geçti- yolların ve konutların hızla genişletilmesini içeriyordu. Şimdi bu sektörler neredeyse durma noktasına geldiğine göre zincirleme etkileri yaygın olacak.

İnşaat sektörüne tedarik sağlayan yerel fabrikaların üçte ikisinden fazlası Ocak ayında satışlarının %50’den fazla düştüğünü bildirdi. İsrail İmalatçılar Birliği Başkanı Ron Tomer, kapanmalar, işten çıkarmalar ve “Türkiye ve Çin gibi dost olmayan ülkelerden ithalata bağımlılık” konusunda uyarıda bulundu.

Diğer bir endişe ise, halihazırda dünyanın en pahalı emlak piyasalarından biri olan bu bölgede emlak fiyatlarının hızla yükselerek kiracılar ve ev sahipleri üzerinde baskı oluşturması.

İnşaat sektöründeki sıkıntıların bulaşıcılığı, sağlam kredi kuruluşları için de risk oluşturabilir. Moody’s Investors Service’e göre inşaat ve gayrimenkul sektörleri Eylül 2023 itibariyle İsrail’in en büyük beş bankasının brüt kredilerinin %26’sını oluşturuyor.

40 yıllık bir inşaat firmasının sahibi olan Aharon Galili, 100 konutluk bir şantiyeyi kapatmak zorunda kaldı. “Hâlâ krediler için büyük faizler ödemek zorunda kalıyorum” dedi: “Ben hayatta kalabilirim ama bazıları bunu kaldıramaz.”

https://harici.com.tr/filistinli-isci-yasaginin-faturasi/

 

  • Netanyahu’nun inadı İsrail’i felakete sürüklüyor - Musa Özuğurlu

ABD ise İsrail yönetimine karşı “sertleşiyor.”

ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Chuck Schumer “Çatışmanın beşinci ayında, İsraillilerin durumu değerlendirmeleri ve rotayı değiştirmeli miyiz diye sormaları gerektiği açıktır” dedi.

Başkan Biden da bu cümleler için olumlu konuştu. Yani ABD de az sıkıştırmıyor Netanyahu’yu!

Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha birkaç gün önce “sivillerin ölmesi başka, İsrail’in kendini savunma hakkı başka” diyerek İsrail’in saldırılarına devam etmesini haklı bulduklarını açıklamıştı, silah yardımları ile ilgili bir soruyu yanıtlarken.

Schumer Netanyahu’yu eleştirdi ya daha ne olsun! Scholz’un da Schumer’in de sözleri Netanyahu’nun umurunda değil. Onu asıl sinirlendiren Schumer’in Netanyahu’nun seçime gitmesi gerektiğini söylemesiydi.

Netanyahu bu cümlelere sert tepki gösterdi. Erken seçime gitmenin 6 aylık bir süre gerektirdiğini ve yeni maliyetler doğuracağını ima etti.

Kolay olan Filistinlilerin üzerine bomba yağdırmak, seçime gitmek değil!

Netanyahu daha ne kadar dayanır bilinmez, ancak Refah saldırısında kararlı görünüyor. Anormal bir durum olmazsa Ramazan Ayı bitmeden önce saldırı yapabilir.

Bugüne kadar yaşanılan zaten kıyamet ama eğer Refah saldırıları başlarsa asıl kıyamet o zaman başlayacak. Netanyahu hem İsrail’i hem de kendi geleceğini felakete sürüklüyor. Kendisi için kimsenin üzüleceği yok elbette ancak bölgeyi ateşe atarsa üzülecek çok şey olacak ortada.

https://yeniarayis.com/musaozugurlu/netanyahunun-inadi-israili-felakete-surukluyor/

 

  • קול ישראל / İsrail'den Haberler@kolisraelmedia

Gazze’de devam eden durumun gölgesinde Suudi Arabistan kamuoyu İsrail’le normalleşmeye nasıl bakıyor? INSS’ten Ilan Zalayat ‘Savaşın Ortasında Barış’ başlıklı yazısında bu soruyu irdeliyor.

 

https://twitter.com/kolisraelmedia/status/1771623046454919551

 

  • Anshel Pfeffer אנשיל פפר@AnshelPfeffer

Bu sabah DC'ye gitmeden önce Savunma Bakanı Gallant, yeshiva öğrencilerini askerlikten muaf tutan yasayı desteklemeyeceğini söyledi. Az önce Benny Gantz, yasanın geçmesi halinde partisinin hükümette kalmayacağını söyledi. Koalisyonun bundan sağ çıkacağını görmek zor olduğundan gelecek hafta Knesset'e herhangi bir yasa sunulmadığı takdirde, yeshiva öğrencilerine yönelik muafiyet taslağı sona erecek ve yeshivalarına yönelik finansman kesilecek. Ultra-Ortodoks partiler için bu neredeyse kesinlikle Netanyahu'yu çoğunluktan mahrum bırakarak koalisyondan ayrılmak zorunda kalacakları anlamına gelecek.

Bu mutlaka Netanyahu hükümetinin sonu anlamına gelmiyor. Haredi partileri ayrılsalar bile Başbakan olarak başka birini desteklemeyecekler ve erken seçimin kendilerine daha iyi bir hükümet getirmesi pek olası olmadığından Knesset'in feshedilmesi yönünde henüz oy vermeyebilirler. Ama Bibi zayıflayacak.

https://twitter.com/AnshelPfeffer/status/1771937721201602698

 

  • ABD’nin İsrail Üzerinde Sanıldığı Kadar Nüfuzu Yok - Stephen M. Walt

Şimdi ABD-İsrail ilişkilerinin mevcut durumunu ve bunun Biden’ın kullanabileceği gerçek kozlar hakkında bize ne söylediğini düşünün.

Birincisi, İsrail her ne kadar ABD desteğine önceki dönemlerde olduğu kadar bağımlı olmasa da, hem F-35 uçakları ya da Patriot hava savunma füzeleri gibi gelişmiş silah sistemleri hem de hassas güdümlü bombalar ve top mermileri gibi ABD silahlarına erişime hâlâ büyük ölçüde bağımlı. Elbette gelişmiş silahlar üreten tek ülke ABD değil ve İsrail’in de kendine ait sofistike savunma sanayileri var, ancak ABD’nin olası bir kesintisi durumunda, kuvvetlerini yeniden donatmak zor ve maliyetli bir süreç olacak. İsrailli stratejistler uzun zamandır potansiyel rakiplere karşı niteliksel üstünlüğü korumanın hayati önem taşıdığına inanıyor ve ABD desteğinin kesilmesi uzun vadede bunu yapma kabiliyetini tehlikeye atacaktır. Buna BM Güvenlik Konseyi vetoları ya da İsrail’i eleştirmekten kaçınmaları için diğer devletlere yapılan baskılar gibi ABD’nin diplomatik korumasının değeri de eklendiğinde İsrail’in ABD’den aldığı desteğin yerini doldurmak imkansız olmasa da zor olacağı açık. Bu nedenle pek çok gözlemci Biden’ın tek yapması gerekenin ABD desteğini azaltmakla tehdit etmek olduğuna ve Netanyahu’nun buna uymaktan başka çaresi kalmayacağına inanıyor.

İkinci olarak, her ne kadar zayıf devletlere söz konusu meseleleri daha fazla önemsediklerinde baskı yapmak zor olsa da, kararlılık dengesi artık ABD’nin elini güçlendirecek şekilde değişiyor olabilir. ABD, daha önceki Orta Doğu çatışmalarında olduğu gibi, kendi çıkarları daha ağır bastığında İsrail’in davranışını değiştirmesini sağlayabilmiştir. Başkan Dwight D. Eisenhower 1956’daki İkinci Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra İsrail’e Sina’dan çekilmesi için başarılı bir şekilde baskı yaptı ve ABD yetkilileri 1969-70 Yıpratma Savaşı ve 1973 Arap-İsrail Savaşı sırasında İsrail’i ateşkes anlaşmalarını kabul etmeye ikna edebildi. Başkan Ronald Reagan’ın İsrail Başbakanı Menachem Begin’le yaptığı öfkeli bir telefon görüşmesi de İsrail’in 1982’de Lübnan’ı işgali sırasında Batı Beyrut’u bombalamasına son verdi. Bu vakaların her birinde ABD liderleri, ABD’nin daha geniş çıkarlarının risk altında olduğuna inandıkları için güçlü ve başarılı bir şekilde hareket etmişlerdir.

Ancak şu anda hangi tarafın daha kararlı olduğunu söylemek zor. Netanyahu kendi ülkesinde giderek daha az seviliyor olsa da kamuoyu Gazze’deki askeri harekâtı destekliyor ve Netanyahu’nun en yakın siyasi rakipleri bile şu ana kadar onun yanında yer aldı. Buna Netanyahu’nun iki devletli çözüme (ya da Filistinlilerle herhangi bir adil barışa) karşı çıkması, yolsuzluktan yargılanmaktan kaçınma arzusu ve iktidarda kalmak için aşırı sağcı kabine üyelerine bağımlılığı da eklendiğinde, ortaya ABD’nin yardımları kesmeye yönelik açık tehdidine meydan okuyabilecek bir İsrail lideri çıkıyor. İsrail’in bir “muz cumhuriyeti” olmadığını ilan eden Netanyahu, ABD’nin açık uyarılarına rağmen İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Gazze’nin kalabalık şehri Refah’a saldırmaya devam edeceğinde ısrar ediyor. Ancak konuyla ilgili istişarelerde bulunmak üzere Washington’a bir heyet göndermeyi de kabul etti.

Dahası, Gazze’deki kriz Amerika’nın dünya çapındaki imajına ciddi zarar veriyor ve Biden yönetiminin hem vicdansız hem de etkisiz görünmesine neden oluyor. Sonuçlar bu kadar rahatsız edici olmasaydı, ABD politikasındaki çelişkiler komik olurdu: Washington, Gazze’nin yerinden edilmiş ve aç sakinlerine havadan gıda yardımı yaparken aynı zamanda onları kaçmaya zorlayan ve açlıktan ölme riskiyle karşı karşıya bırakan askeri silahları da tedarik ediyor. Bu durum Biden’ın yeniden seçilme şansını da tehlikeye atabilir ki bu da Beyaz Saray’a sertleşmek için bir neden daha verir.

https://harici.com.tr/israil-abd-baskisina-nasil-direniyor/

 

  • Gökhan Çınkara@gcinkara

Netanyahu rehineleri geri alırsa (ya da Hamas'ı kesin bir şekilde yenerse) Likud seçmenleri arasındaki konumunu önemli ölçüde geliştirir (yarısı onun evine gitmesini ister). Accord'un bu haftaki anketi. –

 

https://twitter.com/gcinkara/status/1770800956684296407

 

  • קול ישראל / İsrail'den Haberler@kolisraelmedia

✒️İsrail sahada kazansa da psikolojik harbi kaybediyor mu? ‘Demoralizasyona Direnmek’ başlıklı yazıda Eran Lerman, Hamas karşısında psikolojik üstünlüğü kaybetmenin İsrail açısından olası etkilerini değerlendiriyor. #KolIsraelYayınOzetleri | @JISS_Israel

 

https://twitter.com/kolisraelmedia/status/1770462802022416718

 

  • İsrail niye Refah'a operasyon tehditleriyle dünyayı karşısına aldı? - Noa Landau

Pek çok medya kuruluşu gibi ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi de İsrail'in Refah operasyonu konusundaki ısrarının izini sürdü.

Kudüs İbrani Üniversitesi'nden askeri tarihçi Danny Orbach, Netanyahu hükümetinin söylemini tekrarlayarak İsrail'in Hamas önderliğindeki ayaklanmayı bitirmesi için Refah'ın da kontrolünü ele geçirmesi gerektiğini savundu:

  • Bir isyan ancak güvenli bölgelerle büyüyebilir.

İsrail, Mısır sınırındaki Refah üzerinden Hamas'ın kaçak yollarla silah edindiğini de öne sürüyor.

WSJ, diğer yandan İsrail'in Gazze'de operasyon düzenleyerek çekildiği bölgelere Hamas üyelerinin tekrar yerleştiğini ve örgütün hayatta kalmayı bile zafer sayacağını bildirdi.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'dan Ortadoğu araştırmacısı Sanam Vakil'in "Hamas'ın katmanlarını yok etmeyi başarsalar bile örgüt yabani ot gibi yeniden büyüyecektir" görüşüne yer verildi.

ABD'nin, Netanyahu'nun Hamas'ı tamamen yok etme hedefini gerçekçi görmediği ve savaş sonrasında Gazze'nin kim tarafından yönetileceği sorusunun cevapsız kaldığı hatırlatıldı.

https://www.indyturk.com/node/710211/d%C3%BCnya/i%CC%87srail-niye-refaha-operasyon-tehditleriyle-d%C3%BCnyay%C4%B1-kar%C5%9F%C4%B1s%C4%B1na-ald%C4%B1

 

  • Asmalımescitli Avi’nin ebedi iyimser hayatı… - Elif Ergu Demiral

 

“Annem fabrika işçisiydi, ilkokul mezunu bile değildi. Annemler II. Dünya Savaşı sürecinde dönemin hükümeti Trakya’da yaşayan Yahudi vatandaşlarımızı güvenlik açısından İstanbul’a çekince, 8 çocuklu bir taşra ailesinin kızı olarak akrabalarının yanına sığınmak zorunda kalmış. Fabrika işçisi annem çok zeki bir kadındı. Onun özveri ve acısıyla ben okul hayatında kendimi daha hırslı kılabildim. Babam Bursa’dan gelmiş. O da Varlık Vergisi’nin tokadını yemiş beş çocuklu bir ailenin çocuğu. Düşünebiliyor musunuz yani Varlık Vergisi nedeniyle Bursa’da yaşamakta oldukları evi icradan satmak zorunda kalıyorlar.”

(…) “İlkokul çocuğuyum, kız kardeşim benden iki yaş küçük. Kuledibi’ne el ele tutuşup okula yürüyoruz. Beyoğlu’nda belediye binasının olduğu yer bizim zamanımızda 6. Daire idi. Bir zamanlar İstanbul Paris gibi arondisman dedikleri daireler şeklinde kurgulanmak istenmişti. 6. Daire’den karşıya geçerken hiç unutamadığım şey arkamızdan “çıfıt” diye bağırarak taş atan çocuklardır. “Çıfıt”ın Yahudilere dendiğini hiç bilmiyordum, mesela bizim apartmanımızda Rum, Ermeni de vardı. O zamanlar Alevi Sünni nedir falan bilmezdik. Bize komşulardan aşure gelirdi, biz de siz İzmirlilerin iyi bildiği boyoz gibi bollos’umuz vardır, aşure tabaklarına onları koyar komşulara verirdik. Ben İspanya’da hiç yaşamadım, ilk İspanya’ya gidişimde 500 yıllık gelenekleri görünce çok şaşırdım. Kendimi Türk bildim, dinim Yahudi idi. Lise hazırlıkta bir arkadaşım bir diğer arkadaşına “Laz laz” diye bağırırken, o arkadaş dönüp bana, “Ben Lazsam sen de Yahudisin, para için ananı satarsın” demişti. Annem benim hayatımdaki en önemli varlıktı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Aynı arkadaşım okuldan mezun olurken yanıma gelip, “Hatırlıyor musun sana bir laf etmiştim, çok ayıp etmişim” dedi.”

(…) “Türkiye II. Dünya Savaşı’nda Almanlara bor madeni satarken, karşılığında aldığı altınların kamplara gönderilen Yahudilerin dişlerinden, saatlerinden, gözlüklerinden elde edilen altınlardan elde edilerek yapılmış külçeler olup olmadığını ispat etmekte zorlanıyordu. O zaman Bakan Şükrü Sina Gürel, üç değerli büyükelçi ve İlber Ortaylı gibi hocalarla ABD’deki bir konferansta Türkiye’nin maddi tazminat ödemesine yol açabilecek bir suçlamanın altından kalkmasını sağlamakta, ABD’deki Yahudi lobileriyle olan teması kurmakta etkili olduk. Halen yarın da gerekirse yine böyle bir şey yapmaktan hiçbir zaman çekinmeyeceğimi aksine her zaman uluslararası platformlarda Türkiye’nin çıkarlarını savunacağımı, tanıtımını yapacağımı herkes biliyor. Ben Yahudiliğimden utanmıyorum aksine gurur duyuyorum ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım.”

https://gazeteoksijen.com/yazarlar/elif-ergu-demiral/asmalimescitli-avinin-ebedi-iyimser-hayati-205577

 

  • Oppenheimer’in Yahudiliği ve İsrail – Ralf Arditti

https://www.turkisrael.org.il/single-post/oppenheimer-in-yahudili%C4%9Fi-ve-i-srail

 

  • Refah'a operasyon Mısır'ı zora sokacak – Zeynep Gürcanlı

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/refaha-operasyon-misiri-zora-sokacak/735427

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün