Hayatımızdaki on darbe

“Beni Mısır Ülkesinden – köle evinden – çıkarmış olan ve bana İlah olan Yüce Tanrı´nın Onuruna…” “Atalarım Avraam, Yitshak ve Yaakov´un Tanrısı…”

Moşe PASENSYA Kavram
17 Nisan 2024 Çarşamba

Kutsal Kitap Tevrat’ta kayıtlı olan on darbe (vuruş), yaklaşık 3300 yıl önce sadece Mısır İmparatorluğunu yok eden bir dizi doğaüstü olay olarak görülmemelidir. Tevrat, yalnızca kadim Yahudi tarihinin bir kaydı değil, yaşam için bir plan, insan ırkının gelişimi için bir el kitabıdır. Her insanın kalbinde sürekli olarak meydana gelen zamansız, manevi hikâyeleri temsil eder.

O halde Mısır’ı vuran on felaketin günümüzde kişisel hayatımız ile bağlantısı ne olabilir(ki)?

Ruhun anatomisi
Yahudi kadim bilgeliği, her insan ruhunun ilahi on enerji noktasından, onun ‘içsel kişiliğini’ oluşturan on nitelikten (kuvvetten) oluştuğunu öğretir. İlk üçü ruhun süper bilinçli kimliğini ve onun bilişsel güçlerini oluşturur. Son yedisi ise ruhun duygusal kişiliğini şekillendirir.

Her birimize yaşamda bir seçim verilmiştir. Ya bu on niteliği, içimizdeki ilahi ışığı ifade edecek şekilde arındırabiliriz veya bu nitelikleri sağlıksız ve ahlaksız şekillerde kullanarak yozlaştırabiliriz. 

Antik Mısır, bir halkın tamamını sistematik olarak yeryüzünden silmeye yönelik şeytani programını yürürlüğe koyduğunda İbraniler, ikinci yolu seçmeyi tercih etti.

Kişisel yaşamlarımızda Mısır’ı, ruhun bir veya daha fazla kuvvetinin çarpıtıldığı ve insanın kendini gerçekleştirme yeteneğinin işlevsiz (engellendiği) hale geldiği bir manevi psikolojik durumun bozukluğuna benzetebiliriz.

Bu, Mısır'ın İbranice adı olan Mitzrayim'de belirtilmiştir. Bu isim, ‘kısıtlamalar’ olarak ifade edilebilir. Kendi şeytanlarımızla yüzleşmeyi başaramadığımızda, sapkın niteliklerimiz de psikolojik darbe (veba) olarak bize geri dönebilir.

Kalpten zihne doğru bir akış

  1. 1.   Kan - (yıkıcı) Güven

“…Nil’deki suya vurdu. Nil’in tüm suları kana dönüştü” (Şemot 7:20).

Mısır'ın (coğrafi ve psikolojik olarak) alamet-i farikası haline gelen güvenin fiziksel bir simgesi Nil Nehriydi ve kana dönüşerek ilk darbeyi burada aldı.

Antik Mısırlılar Nil'i tanrılaştırdılar. Tüm halkın güven kaynağıydı. Nil sularının kana dönüşmesi ise, gücünü ve kudretini kullanarak, sayısız masum insanı katledip güvenini kana çeviren bir milletin sapkın halini yansıtıyor.

Kişinin manevi karakterini ve başkalarına karşı olan duyarlılığı geliştiren yapıcı bir güven yerine, tahakküm ve sömürüyü besler. Bir kişinin güven algısı gerçekten yozlaştığında, kan (şiddet) nehirlerinin oluşmasına yol açabilir. 

  1. 2.   Kurbağalar - (soğuk) Yakınlık

…Ve kurbağa (sürüsü) çıkıp Mısır toprağını örttü” (Şemot 8:2).

Kurbağa sürülerinin Mısır'ı istila ettiği ikinci veba, psikolojik olarak Mısır'da yaşayan bir adamı karakterize eden soğuk ve tarafsız yakınlığı simgeler.

Kurbağalar soğukkanlı amfibi canlılardır. Dişi kurbağalar genellikle yumurtalarını suya bırakır ve buradan kurbağa yavrularına dönüşürler. Hiçbir ebeveyn korumasına sahip değildirler. Bu nedenle kurbağalar kadim bilgelikte duygusal bir ilgisizlik, kopukluk ve soğukluk durumunu yansıtır. 

Bu durum, bir insanın başka bir kişiyle (eş, çocuk veya arkadaş) gerçek duygusal yakınlık yaşama yeteneğini elinden alır.

  1. 3.   Bit - (sağlıksız) Teslimiyet

“…Mısır ülkesinin tümünde, toprağın tozu bitlere dönüşmüştü” (Şemot 8:13).

Hayat derslerinin sonsuza kadar mütevazı bir öğrencisi olarak kalmak, bir bireyin sahip olabileceği en asil karakter özelliklerinden biridir. 

Kişinin, egosunu daha yüksek bir gerçeğe teslim etme yeteneği, tıpkı bir hatayı ya da haksızlığı itiraf etme kapasitesi gibi tüm ruhsal gelişimin temelidir.

"Ruhum toz gibi olsun" (Mez 119:25). Bu sağlıklı tevazu ve teslimiyettir. Yıkıcı ‘Mısırlı’ teslimiyet, kişinin ruhunu ezen ve yaşam sevincini körelten bir alçakgönüllülüktür. Kendini değersiz, önemsiz bir varlık olarak gören bu teslimiyet türünde, benliğin işe yaramaz bir toz olarak algılanması, insanın moralini bozan, hayatını küçük düşüren bitlere dönüşür. 

Bu tür tevazu da bitler gibi kişinin kanını emer, onu canlılığından ve enerji akışından yoksun bırakır. “Depresyon bir günah değildir; ancak depresyonun yaptığını hiçbir günah yapamaz.”

  1. 4.   Vahşi hayvan istilası - (yiyip bitiren) Hırs

“…Kalabalık sürülerle vahşi hayvanlar saldırdı” (Şemot 8:20).

Hırs hayattaki en büyük hediyelerden biridir. İnsanı büyüklüğe ulaşmaya ve dünyada bir fark yaratmaya iten motivasyondur. Ancak bu karakter özelliğimizi geliştirmezsek, hırslarımız bizi, hedeflerimize ulaşma yolunda durduğunu algıladığımız insanları ezip yok eden ‘yutucu canavarlara’ dönüştürebilir.

  1. 5.   Salgın hastalık - (sinsi) Merhamet

“Mısır’ın tüm hayvanları telef oldu” (Şemot 9:6).

Merhamet nedir? Kadim Bilgelik şefkatin sevgiden daha güçlü ve kalıcı olduğunu belirtir. Aşk genellikle sevilenin kusurlarını görmezden gelir; dolayısıyla kusurlar ortaya çıktığında aşkı tamamen yok etmese bile zayıflatabilir. Merhamet ise bireyin tüm kusurlarını dikkate alır ve buna rağmen ona yardım eden bir yürek ve el uzatır. Bu ahlaki şefkattir, bir ruhun hemcinslerinin acısını ve ihtiyaçlarını deneyimleme yeteneğidir.

‘Mısır’ şefkati kurnaz ve aldatıcıdır; şefkatin baştan çıkarıcı niteliği, bencil amaçlar ve yıkıcı hedefler doğrultusunda insanların zayıflıklarından yararlanmak için kullanılır. Merhamet bu kadar incelikli bir şekilde kullanıldığında, bir salgının sessiz ve ölümcül şekliyle insana zarar verir.

  1. 6.   Çıbanlar - (acımasız) Reddedilme

Moşe (kurumu) gökyüzüne savurdu ve …egzamalar baş gösterdi” (Şemot 9:10).

Sıcak bir fırından çıkan közlerin toprağa fırlatılıp Mısır halkının derisinde çıbanlara dönüştüğü altıncı veba, reddedilmenin fiziksel sembolüdür. 

Bu veba için İbranice terim olan ‘Şehin’ sözcüğü ısı anlamına gelir. Ateş, ruhun reddetme kapasitesini temsil eder. Tıpkı ateş gibi, bir eylem veya sözlü reddetme de kişiyi ‘yakabilir’, hatta yok edebilir. 

Ancak insandan sıklıkla yıkıcı bir dürtüyü reddetmesi, sağlıksız bir ilişkiyi kesmesi, şımarık bir çocuğa ya da etik olmayan bir iş teklifine hayır demesi istenir. Bu sağlıklı bir ateştir. Olumluyu inşa etmek için olumsuzu yok eden bir ateştir. İçsel reddetme kapasitemiz nefrete, acıya ve zulme dönüştüğünde ruhumuzun közleri yıkıcı bir güce dönüşür. Bir hastalık gibi bizim hayatımıza ve çevremizdeki insanların hayatlarına bulaşırlar.

  1. 7.   Dolu - (bencil) Aşk

“…Tanrı Mısır Ülkesine dolu yağdırdı” (Şemot 9:23).

Ateş reddedilmeyi sembolize ediyorsa, doğal olarak daha yüksek bir seviyeden daha düşük bir seviyeye inen su, cömertliğin ve sevgi dolu şefkatin niteliklerini bünyesinde barındırır. Sevginin akışı, canlandırıcılığıyla insan ruhunu sulayan ve besleyen bir su akışına benzetilir.

Ancak kendisini ‘Mısır’ esaretinde bulan bir adam yalnızca donmuş bir aşkı bilir; tamamen bencil amaçlara ve benmerkezci düşüncelere dayanan bir aşk.

Bu kişinin sevgisi yağmurun soğukta doluya (dona) dönüşmesine benzer, sevdiklerini beslemek yerine onlara zarar verir.

Bu, Mısır'a düşen dolunun içinde yanan alevlerin bulunmasının ardındaki mistik önemi açıklamaktadır Soğuk ve buz gibi birey de alev alevdir; kendini sevmeyle ateşlenir ve bencil tutkularla alev alev yanar. 

Gerçekten de dış görünüşünün buz gibi olmasının nedeni iç ısısının fazlalığıdır. Böylece, Mısır'a yağan, dışı buzlu, içi ateşli dolu, ‘Mısırlı’ aşkının doğasını yansıtıyordu. Diğer insanlara karşı gösterilen soğukluk ile kendine karşı gösterilen sıcaklık.

Yedi ve üç / Kalp ve zihin: İlk yedi belanın Vayera bölümünde ve son üç belanın ise Bo’da kayıtlı olması tesadüfi değildir. İlk yedi bela Mısır'ın yedi duygusunun sapkınlığını yansıtır. Son üç bela ise Mısır ruhunun entelektüel yetilerinin ve süper bilinçli boyutunun daha şiddetli yozlaşmasını temsil eder. 

Kişinin duyguları ve içgüdüleri bozulduğunda, akıl ve zihin iyileşme umudu sunar. Ancak kişinin zihni çirkin oyunlar oynamaya başladığında iyileşmeye giden yol son derece zorlu hale gelir.

  1. 8.   Çekirgeler - (sapkın istilacı) Zekâ

“Çekirge tüm Mısır Ülkesini istila etti” (Şemot 10:14).

Entelektüel araştırma ve inceleme yeteneği, insan ırkının eşsiz ve en değerli armağanı olmaya devam ediyor. Evreni keşfetmemize, yaşamlarımızı iyileştirmemize ve insanlık ailesinin yüksek ahlaki çağrısını keşfetmemize olanak tanır. Ancak aynı güç, güneş altında uygulanan her kötülüğü rasyonelleştirmek ve her yıkıcı yaşam tarzını veya alışkanlığı haklı çıkarmak için bir araç olarak hizmet edebilir. 

Mısır'ın mevcut tüm bitkilerini yiyip ardında çorak toprak bırakan çekirge gibi, yozlaşmış akıl da, var olan her ahlaki yapıyı kökünden söküp kutsal temelleri kurutarak manevi değerlerden ve mutlak ilkelerden yoksun, metruk bir toplum bırakabilir. Bu, kişinin önce açık fikirli hale gelip sonrasında beyninin dağıldığı Mısır benzeri entelektüalizmin trajedisidir.

  1. 9.   Karanlık - (kapalı bir) Zihin

“…Mısır Ülkesinin tümünde yoğun bir karanlık oldu” (Şemot 10:22).

Zihnin sınırlarının keskin bir şekilde farkına varılması, entelektüel egonun askıya alınması ve kişinin kendisini daha yüksek bir ışığa açmasıyla, daha önce erişilemeyen gerçek ortaya çıkabilir ve yeni yaratılan boşluğu aydınlatabilir.

Kişi kibirli ve kendini beğenmiş olduğunda, zihnini aydınlanmayı deneyimleme yeteneğinden mahrum bırakır, kendisini karanlıkta kalmaya zorlar, sonsuza kadar dar bir yaşam görüşüne hapsolur.

  1. 10.                  İlk doğanların ölümü - Kimliğin ölümü

"…tüm behorlarını öldürdü” (Şemot 12:29).

Kadim Bilgelikte ilk doğan, bilinçli benlik yüzeyinin altında yatan ruhun ilk içgüdülerinin ve dürtülerinin simgesidir. Kişiliğin bu boyutunun ihlal edilmesi doğal olarak daha zordur çünkü gizlidir ve erişilemezdir. Ancak devam eden bağımlılık ve istismar, yaşam tarzı, eninde sonunda ilk doğan çocuğun ölümüne, yani kişinin ruhunun süper bilinçli unsurunun ölümüne yol açacaktır.

Bu, Mısır'daki bağımlılık kısır döngüsüne son veren ‘kurşun’du. Bu vebayla birlikte Yahudi halkı serbest bırakıldı ve On Emir'i alma yolunda ilerleyebildiler.

Darbeler, ruhun on yetisinin sapkınlığını yansıttığı gibi, On Emir de on belaya karşılık gelir. Bu on yeteneğin her birinde, insanın ilahi özünün uyumunu ve ihtişamını ifade etmelerine olanak tanıyan ruhsal iyileşme yolu vardır.

Hayatın acı gerçeği çoğu zaman gözlerimizi daha büyük bir anlayışa açan şeyin yıkıcı güç olmasıdır.

 Hag kosher pesach sameach…

 

KAYNAKÇA:

Rabi. Yosef Y. Jacobson; Zohar Vol. 2 29a; Shaar Hapesukim (Arizal), Peraşa Vaera  

Rabi. Jacob Emden, Haggada Şel Pesah. 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün