Bu çatışmadan İsrail´in kazancı nedir? İsrail, “ben burada bir güç odağıyım, gerektiğinde tüm tehditlere karşılık verebilirim” mesajı vermiş oldu. Ayrıca İran´ın kendisine yönelttiği 300 füzeyi durdurarak hava savunmasının olası saldırılara karşı ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Bu çatışmadan İran´ın kazancı nedir? İran, vekâlet savaşlarında zaten sürekli rol sahibiydi. Ancak ilk kez İsrail´e doğrudan saldırı yapabileceğini ispat etti ve füzelerini İsrail´e yöneltti. Küresel arenada, İran´ı dışarıda bırakacak hiçbir planın yürüyemeyeceğini haykırmış oldu. ŞEREF OĞUZ – www.ekonomim.com
İran göstermelik saldırı planladı, bilgileri üçüncü ülkeye verdi, İsrail'in önlem alması sağlandı, dördüncü bir ülke saldırıları engelledi...
İran vurmuş İsrail zarar görmemiş oldu. Gecenin tek kaybedeni aslında Trump'tı. Aşağıda yazacaklarım bir komplo teorisidir:
1* İsrail bir süre önce Suriye'de İran'ı vurmuş ve generallerini öldürmüştü. Haliyle İran'ın karşılık vermesi gerekiyordu. Öte yandan Gazze savaşı konusunda diğer İslam ülkeleri sessiz kaldığı için Filistin'in tek savunucusu olarak gövde gösterisi yapmak istiyordu.
2* İran esaslı bir intikam almış olmak için saldırıyı İsrail topraklarına yapacak şekilde tasarladı. Fakat böyle bir aldırı ciddi bir savaş tehlikesi doğuracaktı. Bunun önüne geçilebilmesi için saldırı bilgileri Amerikan istihbaratına sızdırıldı.
3* ABD istihbaratı bu bilgileri İsrail'e vererek vaktinde önlem alınmasını sağladı. Saldırı saati gelince kamuoyunu olan bitene hazırlamak adına bilgi savaşları devreye girdi. Taraflar yaşanacak olanı açıklayarak bir tür gösteriyi sahneye koydu.
4* ABD, İran'la göstermelik de olsa karşı karşıya gelmemek adına Irak ve Suriye'deki hava kuvvetlerini çekti. Yerini İngiliz hava kuvvetler aldı. Saldırıyı büyük oranda onlar engelledi.
Böylece İsrail topraklarına bir saldırı yedi fakat neredeyse hiç zarar görmemiş oldu.
5* Sonuç olarak İran, İsrail saldırısının intikamını almış ve diğer ülkeler susarken Filistin'de katliam yapan İsrail'in topraklarını vurmuş oldu.
İsrail, saldırı bilgilerini elde ederek zarar görmemiş oldu. Topun ağzındaki Netanyahu'ya yeni bir can suyu verildi.
6* ABD, yaklaşan seçimler öncesinde baş ağrıtıcı olabilecek bir saldırıyı kontrollü bir gerilime dönüştürdü. Biden, bu başarıyı seçimlerde Trump'a karşı kullanacak. Öte yandan Biden, sağladığı bilgi sayesinde Netanyahu'yu daha ileri gitmemek için durdurabilecek.
7* Buradan anlaşılan şey, İran, Filistin'deki krizden besleniyor ve sürmesini istiyor. Bu nedenle krize neden olan Netanyahu'nun görevde kalmasını sağlıyor. Netanyahu da bu pası gole çevirmek adına krizi diri tutarak Filistin'deki arzularını tatmin ediyor.
8* Sonuç olarak:
İran, İslam alemine gövde gösterisi yaptı.
Netanyahu yerini sağlamlaştırdı.
İsrail zarar görmekten kurtuldu.
ABD, seçim öncesinde doğabilecek savaşı önledi.
Biden, Trump'a karşı bir başarı elde etti.
9* Bu tabloda Filistinlilerin hiçbir çıkarı yok. Hatta krizin çözülmesini engelleyebilecek aktörler hayatta kaldığı gibi fırsatlar da tepiliyor.
https://twitter.com/lordsinov/status/1779424123652898868
İran’a vereceği karşılıkta İsrail’in şu an için temkinli davranmayı tercih etmesi akıllara, I. Körfez Harekâtı’nı getirdi. Saddam, İsrail’e 40’a yakın Scud füzesi atmış ve Baba Bush, İsrail’i fevri davranmaması için telkin etmişti.
Bugün de Biden’ın aynı tonda olduğunu görüyoruz.
https://twitter.com/remzzicetin/status/1779446604757430453
Biden'dan Netanyahu'ya:
“You got a win. Take the win"
-İsrail, ABD ve bölge ülkelerin ortak çabaları İran saldırısının başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açtı
-ABD, İsrail'in İran'a karşı herhangi bir karşı saldırısını desteklemeyecek
-dün gece bir zafer kazandın bu başarıyı kabullen
https://twitter.com/karelvalansi/status/1779394633711104298
Israel hükümetine girip daha sonra ayrılan Gideon Saar: "Stratejik sabrı nasıl benimseyeceğinizi de bilmeniz gerekir. Israel'in tepkisini aceleye getirmesi ve kendisi için belirlediği öncelikler sırasını bozması gerekmiyor. Şimdi odak noktası Gazze'ye dönmelidir: Hamas'ın yenilgisi ve rehinelerin serbest bırakılması. Bu doğru ve akıllıca bir davranıştır. İran'ın zamanı gelecek."
Saar şahin sayılabilecek bir siyasetçi. İran'a tepkinin zamanı gelecek demesi hükümetin niyetini göstermese de gözardı edilmemesi gereken bir görüş.
https://twitter.com/gbehiri/status/1779440565819482361
Hatırlatmakta fayda var. Israel Suriye'deki İran'ın büyükelçiliğine (ki Israel bunu reddediyor) canı öyle istediği için saldırmadı. Yıllardır ve özellikle 7 Ekim'den beri İran kendi proxyleri (Hizbullah, Husiler ve hatta 7 Ekim öncesi Hamas) aracılığıyla Israel'e zaten saldırıyordu. Israel de buna çeşitli şekillerde karşılık veriyordu. Büyükelçilik saldırısı da bunun bir parçasıydı. İran yıllardır, açıkça, Israel'in yok edilmesini istiyor bunu saklamıyor (Israel'in İran için böyle bir amacı yok). Yani İran bu saldırıyı yapmakta haklıdır demek, Israel yok olsun demekle eşdeğer. Tabi Israel'in yok olmasını isteyenler için böyle demekte problem yok.
https://twitter.com/gbehiri/status/1779430983093060049
Sırf İsrail karşıtlığından, İran’daki ucube rejimi destekleyeceğiz diye dün gece yıkıldı buralar😅 Türkiye neden sessiz diye eleştirildi.
Türkiye dün gece en doğrusunu yaptı. İran-İsrail arasında bir yerde, tam da ortada konumlanmak, Ankara’ya bölgede hareket yetisi kazandırıyor.
https://twitter.com/remzzicetin/status/1779484957544452346
İran’ın İsrail’e yönelik saldırısı, saldırı başlamadan saatler önce biliniyordu.
Ürdün, Irak, Suriye, Lübnan ve Mısır hava sahalarını kapattı.
ABD ve İngiliz uçakları da devreye girdi. İran’ın gönderdiği insansız hava araçları, büyük ölçüde hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirildi.
Öyle görünüyor ki, kimse için sürpriz olmayan İran saldırısına karşı ilgili olabilecek bütün ülkeler hazırlıklıydı. Taraflar birbirlerini, kapasitelerini test etmiş oldu.
Şimdi ne olacağı sorusunun yanıtı ise, İsrail’in tavrına bağlı.
Akılda tutulması gerekenlerden biri, ABD’de başkanlık seçiminin yaklaştığı. İktidardaki demokratlar için başkanlık yarışının Donald Trump’a karşı kaybedilme riski var.
İsrail lobisindeki Netanyahu yanlılarının bunu fırsata çevirmek isteyip istemeyeceği de bilinmezlerden.
Başta ABD olmak üzere, Batı, İsrail’e ne diyecek, bu da henüz net değil.
“Zarar görmedin, devam ettirme, ayrıca 13 Nisan’da tüm gücümüzle arkanda olduğumuzu gösterdik” diyebilir.
İlk açıklamalar, bu seçeneğin ağırlık kazandığı yönünde. Ama İsrail’in bunu ne kadar dinleyeceği tartışmalı.
Daha az bir olasılık ise, ABD ve Batı’nın İsrail’e İran’a saldırması için yeşil ışık yakması.
Kesin olansa, İsrail İran’a karşılık verse de vermese de İsrail-İran gölge savaşının yeni bir aşamaya geldiği.
Kemerleri bağlayın.
Zira haritaya bakınca görünen, Türkiye’nin etrafının ateş çemberine döndüğü.
https://www.fayn.press/13-nisan-2024-iranin-israile-saldirisi/
Söylenecek çok şey var ama…
Dün gece İran -belki de farkında olmadan- şunun da cevabını verdi:
“İsrail, 76 yıldır neden var?”
Orta Doğu’nun bugünkü zihniyeti olduğu müddetçe İsrail, en az bir 76 yıl daha bu coğrafyada yer alır.
Ürdün, bu gerçeği Yom Kippur’da görmüştü…
https://twitter.com/remzzicetin/status/1779607622951247988
Bu saldırının en büyük sonucu şu oldu; İsrail, yıllardır İran'a karşı psikolojik bir üstünlüğe sahipti. Gerek İran içlerinde gerekse de Suriye, Irak, Lübnan gibi bölge ülkelerinde sık sık İran hedeflerini dilediği gibi hedef alabiliyordu. Tıpkı 7 Ekim’deki Hamas saldırısında olduğu gibi 13 Nisan misillemesi de bir eşik oldu, o psikolojik üstünlüğü yerle bir etti.
Bir diğer önemli sonuç ise; “dokunulamaz” denilen İsrail efsanesine darbe vurulmuş olması. 1973’teki Arap-İsrail savaşından bu yana ilk kez bir ülke İsrail’i resmen hedef aldı. Bu saldırıyla İran prestijini artırdı, Filistin’in “gerçek” hamisinin kendisinin olduğunu Arap ülkelerine gösterdi.
https://www.birgun.net/makale/iranin-israile-misillemesinin-anlattiklari-521631
Sonuçta saldırı büyük oranda püskürtüldü, İran az sayıda isabet kaydetti, İsrail’de esas olarak Necef'deki hava üssü civarında bir miktar hasar oluştu.
Bunun kendisi, saldırının hedefinin son derece net ve planlı olduğunun bir göstergesiydi: Suriye’deki İran konsolosluğunu vuran uçaklar bu üsten havalanmıştı, İran bu yüzden burayı hedef aldığını, askeri hedefler dışında hiçbir yere saldırmayacağını henüz İHA’lar havada ve İsrail’e varmamışken duyurdu. Esas hedef, silahlı bir diplomatik yanıttı.
Nitekim, İsrail dahil tüm taraflar saldırının böyle olacağını baştan biliyor göründü. İsrail’de yalnızca kuzeyde, Lübnan sınırına yakın bölgelerde halka alarm verildi. Alarmın sebebi İran değil, Lübnan Hizbullahı’ndan gelen roketlerdi. İsrail medyası, henüz İHA’lar İsrail’e varmamışken İran’ın yalnızca askeri noktaları hedef aldığını duyurmuştu.
Daha havadaki tüm İHA ve füzeler hedefe varmadan İran’ın Birleşmiş Milletler heyetinin “İsrail’in tüm diplomatik kuralları çiğneyen saldırısına yanıt verdik, böylece bu mesele kapandı” minvalindeki açıklaması, esas olarak diplomatik bir hamle yapıldığının açık göstergesi oldu. ABD’nin de henüz saldırının sonuçları netleşmeden “İsrail’in İran’a karşı saldırısının parçası olmayız” diye açıklama yapması, zaten fiili sonucu kestirilen hamlenin diplomatik sonucunun sınırlarını baştan çizmeye yönelik bir girişim olarak okunabilir.
https://haber.sol.org.tr/haber/analiz-iranin-israil-saldirisindan-neler-ogrendik-392912
Biden’ın Netanyahu’ya açıkça “İran’a saldırırsan desteklemem” demesi bundan sonrasında Netanyahu için en büyük darbedir. Zira, Gazze’de yaşanan faciaya rağmen meşruiyetini ABD’nin katıksız desteğinden alıyordu. ABD’yi İran saldırısıyla tetikleyerek yanında olmaya icbar ettiğini sandı. Ancak, Biden yönetimi (ilginçtir şahsi nedenlerle Kasım seçimlerindeki rakibi Donald Trump da) Netanyahu’dan kurtulmak istiyor. Zira Netanyahu’nun zulmü Amerikan iç siyasetinde Biden’ın da Trump’ın da aleyhine döndü.
“Swing state” denen ve ikinci seçmen sayımında seçimi belirleyen 7 eyalette Yahudi kökenli Amerikalıların oyu, Florida hariç, sınırlıdır. Ama özellikle Müslüman ve Filistin dostu oylar, özellikle de Michigan, Illinois, Pennsylvania ve Wisconsin’de önemli orandadır. Netanyahu’nun Amerikan iç siyasetine doğrudan müdahalesi ters tepebilir. Kritik durumdaki senatör ve temsilciler Netanyahu’nun baskısından uzak durmak zorunda kalıyorlar. Bu da Amerikan iç siyasetinde uzun zamandır ilk defa yaşanan bir durum.
Bu nedenle de bu krizden ABD ve İran yönetimlerinin zımni veya doğrudan bir ortak menfaat anlayışıyla çıkmaları hiç de şaşırtıcı olmaz.
İsrail, “ben burada bir güç odağıyım, gerektiğinde tüm tehditlere karşılık verebilirim” mesajı vermiş oldu. Ayrıca İran’ın kendisine yönelttiği 300 füzeyi durdurarak hava savunmasının olası saldırılara karşı ne kadar güçlü olduğunu gösterdi.
İran, vekâlet savaşlarında zaten sürekli rol sahibiydi. Ancak ilk kez İsrail’e doğrudan saldırı yapabileceğini ispat etti ve füzelerini İsrail’e yöneltti. Küresel arenada, İran’ı dışarıda bırakacak hiçbir planın yürüyemeyeceğini haykırmış oldu.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/24-saatlik-dogfighting/738195
https://www.gazeteduvar.com.tr/iranin-hava-saldirisi-sonrasi-israil-halk-ne-dusunuyor-galeri-1684085
Savaş kabinesi dün olası yanıtları belirlemek için toplandı. Çıkan açıklama ‘Stratejik Sabır’ siyasetinde sıranın İsrail’e geldiğini gösteriyor. Savaş Kabinesi’nden Benny Gantz dünyanın İran’a karşı tutumunun asıl sonuç olduğunu ve bunu kullanılması gereken stratejik başarı olarak gördüklerini vurguladı. Bölgesel bir koalisyon kurmaktan söz ederek “İran'dan bunun bedelini, bize uygun şekilde ve zamanda alacağız” dedi. Stratejik Sabır bir metafor olarak İsrail siyasetine de sirayet etti. Milletvekili Gideon Saar ‘stratejik sabır’ tavsiye edip “Hükümet Gazze’ye odaklanmalı. İran'ın zamanı gelecek” dedi.
Amerikan basınına sızdırılan bazı bilgiler perde arkasına ışık tutuyor. ABD Başkanı Joe Biden, cumartesi telefonda Netanyahu’ya İsrail’in İran’a yönelik karşı saldırısına destek vermeyeceklerini söyledi. Bunu söylettiren kaygı, İran'a verilecek yanıtın felaketle sonuçlanacak bir bölgesel savaşı tetikleyecek olması. Biden, “Bir zafer kazandınız. Galibiyeti kabul edin" dediğini aktardı. Birlikte saldırıyı bertaraf ettiklerini vurgulayan Biden bir bakıma her şeyi vurdukları, zararın hafif kaldığı ve zafer ilan etmenin mantıklı olacağı vurguları üzerinden ‘misillemeye gerek yok’ telkininde bulundu. New York Times’a göre bu görüşmeden sonra İsrail misillemeden vazgeçti. Halbuki Savaş Kabinesi’ne yetki bile verilmişti. İran’ın hedefleri askeri tesislerle sınırlaması da Biden’ın işini kolaylaştırıyor. Tabii Biden’ın tutumu, İsrail’i İran’a saldırmaktan menedecek bir baskıyı içermiyor.
https://www.gazeteduvar.com.tr/tiyatro-diyenler-bu-yaziyi-okumasin-makale-1684125
Biden yönetimi, İsrail’de kendisine yeni bir muhatap arıyor denilebilir. Gantz, bu açıdan biçilmiş kaftan. İsrail’in yerleşik kurumlarında görev yapmış, ABD’li yetkililerle uyum içinde çalışmış ve iki devletli çözüm sürecine bir şekilde entegre olabilecek birisi. İsrail’in Gazze’deki operasyonları devam ettikçe ve insani kayıpların sayısı her geçen gün arttıkça ABD’nin bölgedeki konvansiyonel müttefiklik sistematiği aşınıyor. Özellikle ABD’nin arabuluculuğunda İsrail ile diplomatik ilişki kurmuş ve kurmaya hazırlanan Körfez Arap ülkeleri, bu sıranın başında geliyor. ABD, süreci salt bir ateşkes olarak neticelendirmek istemiyor. Filistin ve İsrail arasında yeni bir müzakere sürecinin başlaması ve bunun Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki normalleşme sürecine entegre edilmesi olarak sivriliyor. Fakat Netanyahu ve etrafındaki Dini Siyonist blok, Ramallah merkezli Batı Şeria’da hâkim Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin yönetimiyle müzakereye kapalı. Bu durum, ABD’lilerin deyim yerindeyse elini kolunu bağlayan bir faktör olarak yerinde duruyor.
İsrail’de iç siyaset ise Haredilerin askere alınmasına yönelik kanun önerisiyle farklı bir rotaya girdi. 7 Ekim sonrasında İsraillilerde yükselen milli dayanışma psikolojisi, Haredilerin askeri hizmetten muaf tutulmaya dair talepleriyle bir çatışma halinde. Bir yanda olağanüstü durum halinde bulunan ülkede seferberlik duygusu hâkim iken öte yandan dindar grupların ayrıcalık istemesi siyasette de yankılanıyor. Netanyahu liderliğindeki hükümet, bir yandan Haredilerin hükümette kalmasını sağlamak öte yandan da merkez seçmenin ve siyasi aktörlerin endişelerini gidermek ve öfkelerini bastırmak zorunda. Bu imkansız görevi başarmak, oldukça zor. Gantz ise bu tıkanmışlığın ortasında savaş kabinesinden istifa etmeyi dile getiriyor.
Nereden bakılırsa bakılsın İsrail’de hükümet mekanizması üçe bölünmüş durumda: Bir yanda Başbakan Netanyahu ve Dini Siyonist blok, diğer yanda Savunma Bakanı Gallant’ın oluşturduğu blok ve öte yanda da savaş kabinesi üyeleri Gantz ve Eisenkot’un şekillendirdiği blok. Bu parçalı yapının kısa sürede aşılacağına dair bir emare görünmüyor. Gordion düğümünü andıran bu krizi aşmak için tek yolun İsrail’de seçimlere gitmek olduğu da açık.
İsrail siyasetinin yapısal ve tarihsel ayrışmaları, istikrarlı hükümetlerin kurulmasının önündeki engeller olarak varlıklarını koruyorlar. Ama bu sefer büyük bir travma ve ulusal bir strateji yoksunluğu mevcut hükümeti çevrelemiş durumda. Netanyahu’nun günü kurtarmaya dair manevraları bu kez işe yaramıyor. Alternatifinin olmadığını ve sadece kendisinin sağ bloku temsil edebileceğine dair politik retorikleri alıcı bulmuyor. Gantz ise ortalama İsrailliler için bu hengamede işleri yola koyabilecek ve parçalanmışlığı giderecek bir lider olarak algılanıyor. Yahudi kolektif psikolojisinde parçalanmışlık ve iç çatışmalar, varoluşsal tehdit olarak görülür ve bunun giderilmesi için bir lidere duyulan ihtiyaç yükselir. Gantz, güvenlik risklerinin çoğaldığı bir dönemde konjonktüre uygun ve daha da önemlisi eski İsrail’in “mamlahti”/kamucu profiline uygun bir siyasetçi. Netanyahu, uzun yıllar İsrail siyasetinin merkezinde olan bir figür. Bundan dolayıdır farklı meydan okumaları yönetebilecek reflekse sahip.
https://harici.com.tr/netanyahunun-stratejisi-pirus-zaferine-dogru-gidiyor/
Geçen hafta Ynet’in İbranice haberlerine yansıdı. Netanyahu’nun partisi Likud’dan milletvekili Amit Halevi’nin hazırladığı belge, İsrail’in altı ay içerisinde geldiği yeri özetliyor. Halevi, ‘Hamas’ın 10 başarısını’ sıralamış:
Halevi’nin buna karşılık işaret ettiği İsrail’in tek ‘stratejik başarısı’ ‘yüzbinlerce askerin ve ailelerinin bağlılığı, özverisi ve gönüllülük ruhu’. Bunun Gazze’de askeri başarılara dikkat çekmek hedefli olduğunu yazan Ynet, pek çok Likudlunun Netanyahu’nun ‘zamana oynamasından’ rahatsızlığını vurguluyor.
https://harici.com.tr/altinci-ayini-doldururken-gazze-kordugumu/
Dünyada, II. dünya savaşı öncesi gibi, korkunç bir Yahudi düşmanlığı oluştu
Bir çok ülkede, üstelik Batı ülkelerinde, sözlü saldırılar, fiziki saldırılara döndü
Gerildiğim, 3 5 yobazın sözlü saldırısına uğradığım, umudu kestiğim hatta korktuğum zamanlar oldu
Ama, kimse bize dokunmaya kalkmadı, çoğunluk ise, bu sözlü saldırılarda yanımda oldu
Bu dönem, aslında, tüm ayrıştırıcı dile rağmen, ülkemin ve halkımızın büyük kısmının kumaşının ne kadar iyi de olduğunu gösterdi
Siz, yurttaş dostlarımı çok seviyorum❤️❤️❤️
Ps. Tatil devam, sadece duygulandım ve bilmenizi istedim
https://twitter.com/iriscibre/status/1777390873988206694
https://halktv.com.tr/makale/timsah-gozyaslari-dokuyor-ama-abd-neden-israile-silah-satiyor-823276
https://perspektif.eu/2024/04/12/irlandayi-filistine-bu-kadar-yaklastiran-sey-ne/
🚨 İsrail'in 🇮🇱 İrlanda Büyükelçisi'nin bugünkü @IrishTimes olağanüstü makalesi 🇮🇪 @DanaErlich
“Elbette İsrail'i eleştirmek Yahudi düşmanlığı değil; Herhangi bir ülkeyi, herhangi bir hükümeti eleştirmek meşrudur. Ancak İrlanda'da İsrail'e yönelik eleştirilerin çizgiyi aşması bizi endişelendiriyor. İsrail'i ve Siyonizm'i bir bütün olarak gayri meşru hale getirmek Yahudi düşmanlığıdır. Siyonizm Yahudi halkının ulusal kimliğidir. O halde neden İrlanda'da pek çok kişi, aralarında politikacıların ve yorumcuların da bulunduğu, halkımın ulusal kimliğini inkar etmenin tamamen kabul edilebilir olduğunu düşünüyor? Neden bazı İrlandalılar tarafından sorgulanan tek ulusal kimlik Siyonizm?
Burada yaşayan İsrail ve Yahudi topluluklarından pek çok kişi, geçen Ekim ayından bu yana bize korkularını ve güvensizliklerini dile getirdi. Buradaki aşırılık yanlıları tüm İsrail ulusunu ve Yahudi halkını karaladı. Bazı İrlandalı Yahudiler kimliklerini sergilemekten korkuyor; Bazı İsrailliler yüksek teknoloji gerektiren işlerini bırakıp İrlanda'dan taşındı. Bu ülkede antisemitizmin var olduğunu inkar etmek mümkün değil; Bunu deneyimleyenlerin yaşamlarında da kanıtlandığı gibi, kesinlikle öyle.”
https://twitter.com/karenievers/status/1778340377574990020
https://harici.com.tr/gazze-sonrasi-israil-cin-iliskileri-nasil-sekillenecek/
https://www.diken.com.tr/appledaki-kudus-emojisi-kizdirdi/
https://www.bbc.com/turkce/articles/cv2xr7n76gro
https://www.youtube.com/watch?v=bDM1rnyTc7Y
https://www.youtube.com/watch?v=Lh4119_dnvA
İsrail/Filistin meselesinin iç siyasette kullanılmasının sonlanması gerekiyor. Bugünkü yayından bir kesit aşağıda, yayının tamamı da takibi linkte...
https://www.youtube.com/watch?v=ef6PKxfe8tM
https://twitter.com/TulinDaloglu/status/1778477976503333111
Aradan 186 gün geçti ve hâlâ 130'dan fazla masum insan Hamas tarafından rehin tutuluyor, ilaçtan ve sevdikleriyle temastan mahrum kalıyor. Ailelerinden bazılarıyla yeni tanıştım ve onların cesareti, gücü ve kararlılığı beni bir kez daha çok etkiledi. Açık bir mesajı vardı: “Artık zaman kalmadı.”
Onlara her rehine geri dönene kadar onları savunacağımıza ve unutmayacağımıza söz verdim. Biz geri dönmeyeceğiz. Devam etmeyeceğiz. Ve sessiz kalmayacağız.
Onlara da yardım edecek misin? Durumla ilgili öğrenebileceğiniz her şeyi öğrenerek başlayabilirsiniz. Daha fazla bilgi edinmek için https://stories.bringthemhomenow.net adresini ziyaret edin. Daha sonra konuşun ve haberi yayın. #BringThemHomeNow yapmalıyız.
https://twitter.com/AlbertBourla/status/1778128273668559155
https://www.turkisrael.org.il/single-post/oppenheimer-in-yahudili%C4%9Fi-ve-i-srail
Berlin’de ‘Filistin Kongresi’nin kamu otoritesince iptali protesto ediliyor.
Kongreyle ilişkili olarak eski Yunan Maliye Bakanı @yanisvaroufakis
’ın ülkede politik etkinlik yürütmesi yasaklandı, Glasgow Üniversitesi’nin Filistin kökenli rektörünün Almanya’ya girişi engellendi.
Bu tür organizasyonların, İsrail nefretiyle tütsülenmiş ayinler haline gelmesinden, antisemit anlatıları beslemesinden endişe ediliyor.
Hukuk devletinde, ölçü her zaman çok önemli yine de.
Varoufakis bugünün Almanya’sını Nazi dönemiyle karşılaştırıyor. İşte ölçü böyle şaşıyor.
https://twitter.com/IpekMayaSaygin/status/1779226717132869908
‘Ne hakla’ size katılmadığımı açıklayayım.
Ben ırkçılıkla, antisemitizmle ilgili olarak bir ülkede şöyle bir ölçüyü esas alıyorum.
⁃Sokakta etnik kökenimin anlaşılması başıma iş açıyor mu?
⁃Saldırıya uğrarsam (boyutuna bağlı olarak) polise ve mahkemeye gidebilir miyim?
⁃Pozisyon sahibi siyasetçiler, ırkçılığı ve antisemitizmi yanlış bir şey olarak işaret ediyorlar mı?
Cevap da evet hayırdan ziyade bir nüans içeriyor elbette.
Yazınıza bakarsak:
⁃TRT World(!)’e 2 sene önceki bir yazı için referans vermişsiniz, bunu 7 Ekim saldırılarına Almanya’nın tepkisi olarak yazmışsınız. Bu apaçık yanlış.
⁃Türkiye’deki bakan yardımcılığına denk pozisyondaki Yeşiller’li siyasetçinin İsrail’in apartheidla suçlandığı bir konuşmaya ilişkin olarak kendini ‘onu alkışlamadım’ savunmasını yapması üzerinden eleştirmişsiniz. Evet, bu sır değil, Alman siyasetindeki partilerin ekseriyeti Batı Şeria’daki uygulamaları eleştirse ve yasadışı yerleşimcilere yaptırımları desteklese dahi apartheid kelimesini yanlış buluyor. (Herhalde bu da ifade özgürlüğüdür!?)
⁃Frankfurt Kitap Fuarı’ndaki ‘kutlama’nın iptal edilmesini eleştirmenizi anlıyorum. Ödül geri çekilmedi değil mi?
⁃Evet okullarda antisemit olaylar, islamcı pratikler yaşanıyor. Berlin’deki bir ilçede çocukların ve ebeveynlerin ‘tek taraflı değerlendirme yapmamaları’ için dağıtılan kitapçıklarda sorun göremiyorum.
İsrail’in yanında olunduğunun her fırsatta altının çizilmesi, Netanyahu’nun her eylemine açık çek verilmesinden değil 7 Ekim’de hayatını kaybeden, tecavüze uğrayan insanlara atıfla, halen rehin tutulan insanlara atıfla ilişkili. Ve evet, Müslüman karşıtı ayrımcılığın önüne geçebilmek adına bu kuruluşlardan terör örgütü Hamas’ın 7 Ekim’de yaptıklarının amasız fakatsız kınanması beklentisi bana iyi niyetli geldi. Zira İslam’ın neredeyse birçok yorumu ultra miktarda antisemitizm içeriyor.
Holokostla ‘Filistinlilerin topraklarını kaybetmesi’ arasında bir ilişki kurmanızı şok içinde okudum. Dünyadaki diğer devletler için de süreçleri bir başka halkın toprağını kaybettiği gibi bir yorumla mı okuyorsunuz?
Neonaziler de dahil, Almanya’daki protesto yürüyüşlerinin neredeyse hepsi önceden izin alınarak yapılıyor ve polis koruması altında gerçekleşiyor. Böylelikle protestocularla karşıt fikirliler arasında gerginlik yaşanmaması amaçlanıyor. Kimse sırf İsrail’in Gazze’deki operasyonunu eleştirdi ya da Filistin’e destek verdi diye tutuklanmıyor. (Sırf bu sebeplerle gözaltına alınanlar ya serbest bırakılmıştır ya da itiraz edip olumlu sonuç almışlardır. Burası bir hukuk devleti)
https://twitter.com/IpekMayaSaygin/status/1779451335512908045
https://www.youtube.com/watch?v=4HVZTxx4c_A