İsrailli tarihçi ve düşünür Yuval Noah Harari, Haaretz gazetesinde "Gazze´den İran´a, Netanyahu hükümeti İsrail´in varlığını tehlikeye atıyor" başlıklı yazı kaleme aldı.
Harari, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze ve İran'la yaşanan gerilim bağlamında yürüttüğü yıkıcı politikaların İsrail'i tarihi bir yenilgiyle karşı karşıya bıraktığını ve ülkenin varlığını tehlikeye attığını belirtti.
Harari yazdığı makalede, ‘‘Önümüzdeki günlerde İsrail, kendisinin ve tüm bölgenin gelecek nesiller için kaderini şekillendirebilecek tarihi kararlar vermek zorunda kalacak. Ne yazık ki Binyamin Netanyahu ve siyasi ortakları bu tür kararlar almaya uygun olmadıklarını defalarca kanıtladılar. Uzun yıllardır izledikleri politikalar İsrail'i yıkımın eşiğine getirdi. Şu ana kadar geçmiş hatalarından pişmanlık duymadılar ve yön değiştirmeye de eğilim göstermediler. Eğer bu şekilde devam ederlerse İsrail’i ve tüm Ortadoğu'yu felakete sürükleyecekler. İsrail, İran'la savaşa girmek yerine öncelikle son altı aydaki başarısızlıklarından ders çıkarmalı.
Savaş, siyasi hedeflere ulaşmanın askeri bir yoludur. Siyasi hedeflere ulaşıldı mı? 7 Ekim'deki korkunç katliamın ardından İsrail'in rehineleri kurtarması ve Hamas'ı silahsızlandırması gerekiyordu ancak İsrail'in tek amacı bunlar olmamalıydı. İsrail'in Batı demokrasileriyle ittifakını derinleştirmesi, Arap güçleriyle iş birliğini güçlendirmesi ve istikrarlı bir bölgesel düzen kurmak için çalışması gerekiyordu. Ancak Netanyahu hükümeti tüm bu amaçları göz ardı ederek intikama odaklandı. Tüm rehinelerin serbest bırakılmasını sağlayamadı ve Hamas'ı silahsızlandırmadı. Daha da kötüsü, Gazze Şeridi'ndeki 2,3 milyon Filistinliye kasıtlı olarak insani bir felaket yaşattı. Böylece İsrail'in varlığının ahlaki ve jeopolitik temellerini sarstı.
Gazze'deki insani felaket ve Batı Şeria'da kötüleşen durum bölgesel kaosu arttırıyor, Batı demokrasileriyle ittifaklarımızı zayıflatıyor ayrıca Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin bizimle iş birliği yapmasını zorlaştırıyor. İsraillilerin çoğu artık dikkatini Tahran'a odaklamış durumda, ancak İran saldırısından önce bile Gazze ve Batı Şeria'da olup bitenleri görmezden gelmeyi tercih ediyorduk. Ancak Filistinlilere karşı tavrımızı değiştirmezsek kibrimiz ve intikam hırsımız başımıza tarihi bir felaket getirecek.
Altı ay süren savaşın ardından rehinelerin çoğu hâlâ esaret altında ve Hamas hâlâ ayakta, ancak Gazze Şeridi harap oldu. Binlerce insan öldürüldü ve nüfusunun çoğu artık açlıktan ölen mültecilerden oluşuyor. Gazze ile birlikte İsrail'in uluslararası duruşu da kötü durumda. Artık birçok eski dostumuz bile bizden nefret ediyor ve dışlanıyoruz. İran ile bir savaş çıkarsa İsrail, ABD'nin, Batılı demokrasilerin ve ılımlı Arap devletlerinin bizim için kendilerini riske atacaklarına ve bize hayati askeri ve diplomatik yardım sağlayacaklarına ne kadar güvenebilir? Böyle bir savaş önlense bile İsrail dışlanmış bir devlet olarak ne kadar süre hayatta kalabilir? Rusya'nın yeterli kaynaklarına sahip değiliz. Dünyanın geri kalanıyla ticari, bilimsel ve kültürel bağları olmayan, Amerikan silahları ve parası olmayan İsrail'in Ortadoğu'nun Kuzey Kore'si haline gelmesi en iyimser senaryodur’’ ifadelerine yer verdi.