WEB'DEN SEÇMELER

•Beceriksiz Acemlerin verdiği karşılıktaki beceriksizlik de İsrail´in saldırganlığını arttırıyor. Ancak İsrailliler ve dünya genelindeki tüm Yahudiler şunu anlamak zorunda. İsrail´in bu politikası dünya üzerindeki tüm Yahudiler için en büyük güvenlik sorunu haline gelmeye başladı ve bu süreç daha da kötüye gidecek. Dünyada giderek artan bir antisemitizm var. Bugün Avrupa´nın en demokratik ülkelerinde toplumlarda İsrail karşıtı bir halk tepkisi oluşmaya başladı. Bunun dozu giderek artıyor ve artacak. Şimdilik hükümetler İsrail yanlısı gibi görünse de, toplumdaki İsrail karşıtlığı arttıkça, yönetimler bunun önünde bir baraj oluşturamazlar. Geçmişin suçluluk kompleksi içinde olan ülkelerde bile, 1000 yıllık antisemitizmin tohumlarının yeniden yeşermesi an meselesidir. Bu durum İsrail ve tüm dünyadaki Yahudi toplumu için İran´ın düşmanlığından da daha büyük bir risktir. •FATİH ALTAYLI – www.fatihaltayli.com.tr

İzak BARON Diğer
24 Nisan 2024 Çarşamba
  • Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • HAKAN AKBAŞ@hakana

İsrail tek başına İran’ın göbeğindeki İsfahan’ı bu kadar kolay vurabiliyor ise, İran yüzlerce SİHA ve füze ile İsrail’in demir kubbesini bir kez bile delemiyorsa, sizce İran artık İsrail’e (koşulsuz ABD desteği varken) herhangi bir direkt misillemeyi göze alabilir mi?

2020’de Kasım Süleymani’yi koruyamayan İran rejimi için bir büyük zaafiyet daha uluslararası kamuoyuna ifşa edildi.

 

https://twitter.com/hakana/status/1781277310919823482

 

  • Tulin DALOGLU 💫🦋@TulinDaloglu

ÖNEMLİ: Fars Haber Ajansı, Isfahan'daki nükleer tesisin zarar görmediğini açıkladı. Tesiste gün normal şekilde başladı dedi.

İran Devrim Muhafızları, nükleer tesislere zarar geldiği takdirde karşı cevap vereceklerini duyurmuştu.

Bu da demek oluyor ki İsrail hem 13 Nisan'daki saldırıları karşılıksız bırakmayıp kendince yüzünü ağartmadı hem de bu işin daha sarpa sarmaması için kendine verilen kırmızı çizgiyi görmezden gelmedi.

Bölgede gerilim elbette devam ediyor ve fakat iki devlet karşı karşıya olduğunda atılan adımların daha kontrollü olduğu görülüyor. Terör örgütleri ve devletlerin eylemleri arasındaki farkı da buradan detaylandırabiliriz.

https://twitter.com/TulinDaloglu/status/1781205276688822552

 

  • Yahudiler için en büyük tehlike İsrail – FATİH ALTAYLI

Beceriksiz Acemlerin verdiği karşılıktaki beceriksizlik de İsrail’in saldırganlığını arttırıyor.

Ancak İsrailliler ve dünya genelindeki tüm Yahudiler şunu anlamak zorunda.

İsrail’in bu politikası dünya üzerindeki tüm Yahudiler için en büyük güvenlik sorunu haline gelmeye başladı ve bu süreç daha da kötüye gidecek.

Dünyada giderek artan bir antisemitizm var.

Bugün Avrupa’nın en demokratik ülkelerinde toplumlarda İsrail karşıtı bir halk tepkisi oluşmaya başladı.

Bunun dozu giderek artıyor ve artacak.

Şimdilik hükümetler İsrail yanlısı gibi görünse de, toplumdaki İsrail karşıtlığı arttıkça, yönetimler bunun önünde bir baraj oluşturamazlar.

Geçmişin suçluluk kompleksi içinde olan ülkelerde bile, 1000 yıllık antisemitizmin tohumlarının yeniden yeşermesi an meselesidir.

Bu durum İsrail ve tüm dünyadaki Yahudi toplumu için İran’ın düşmanlığından da daha büyük bir risktir.

İsrail’in bu akıl dışı saldırganlığını, kendi halkına zarar verecek noktaya tırmanan fütursuzluğunu durdurmak bundan böyle İsraillilerin ve tüm dünyadaki Yahudilerin işidir.

İsrail halkının bilinç düzeyi, bunu görebilecek noktadadır.

Aksi takdirde Yahudiler için en büyük tehlike İsrail’in kendisi olacaktır.

Kastım, İran’ın beceriksizce saldırıları ya da yarın öbür gün yapmaya kalkışacağı suikast ya da benzeri girişimler değildir.

Benim bahsettiğim, tüm dünyada yükselebilecek bir antisemitik toplum yapısıdır.

Bugün Avrupa’da giderek yükselen milliyetçi ve hatta ırkçı rejimlerin buna evrilmesi an meselesidir.

https://fatihaltayli.com.tr/kose-yazisi/2024/04/19/yahudiler-icin-en-buyuk-tehlike-israil

  • İpek Maya Saygın, M.A. 🇪🇺🇩🇪@IpekMayaSaygin

Umarım Özgür Özel, Türkiye’nin en büyük partisinin genel başkanlığı sıfatını da haiz olarak yaptığı bu -bir nevi ilk- uluslararası nitelikli konuşmada, Gazze’deki sivilleri bir bütün olarak anar.

Hamas’ın rehine olarak tuttuğu 129 İsrailli var.

Türk sosyal demokratlara böylesi yakışır.

 

https://twitter.com/IpekMayaSaygin/status/1780539858928185657

  • Tulin DALOGLU 💫🦋@TulinDaloglu

"‼️ İsrailli bir yetkili, Hamas'ın arabulucuların teklifine verdiği yanıtta altı haftalık ateşkes karşılığında sadece 20 kadar kaçırılan kişiyi serbest bırakmaya razı olduğunu, bunun da planda yer alan kaçırılan kişi sayısının yaklaşık yarısı olduğunu söyledi.

‼️ İsrailli yetkili, Hamas'ın arabuluculara gönderdiği cevapta, anlaşmanın ilk aşamasında serbest bırakmaya razı olduğu kaçırılanların sayısındaki azalmayı açıklamak için "saçma bahaneler" kullandığını belirtti.

‼️ Örneğin Hamas, anlaşmanın bu kısmına dâhil edilen bazı kaçırılanların (kadınlar, 50 yaş üstü erkekler ve ciddi sağlık sorunları olan erkekler) hayatta olmadığını ya da ellerinde bulunmadığını iddia ediyor.

‼️ Ayrıca Hamas daha yüksek "kazanım" talep ediyor - yani her İsrailli kaçırılan için daha fazla Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasını ve serbest bırakılacak dünya mahkûmlarının sayısına ilişkin talebini artırdı.

‼️ İsrailli yetkili, Hamas'ın arabuluculara verdiği yanıtta anlaşmayı birkaç aşamaya böldüğünü ve bunları birbirine bağladığını kaydetti. İsrailli yetkili, "Hamas, anlaşmanın ikinci aşamasında savaşı sona erdirmek için uluslararası garantiler sağlayarak birinci aşamanın uygulanmasını şart koşuyor" dedi.

‼️ Yetkiliye göre Hamas ayrıca A aşamasında IDF güçlerinin Gazze Şeridi'ndeki geniş alanlardan çekilmesini, Filistinlilerin Gazze Şeridi'nin kuzeyine tam dönüşüne izin verilmesini ve anlaşmanın A aşamasından itibaren tüm Şerit'te tam hareket özgürlüğü sağlanmasını talep ediyor.

‼️ "Hamas'ın verdiği cevap zorlama unsurlar içeriyordu. Hamas'ın arabulucuların pozisyonunu onayladığı ya da kabul ettiği tek bir madde bile yok. Hamas tüm teklifi alıp baştan aşağı değiştirdi ve taleplerini ikiye üçe katladı. Sonuç olarak Hamas ayak sürüyor, çözüm ve ateşkesle ilgilenmiyor ve alanların birleşmesini ve gerilimin tırmanmasını ummaya devam ediyor.""

https://twitter.com/TulinDaloglu/status/1779919337433776354

  • İran – İsrail gerilimi bitti mi? - TUNAY ŞENDAL

İran’ın İsrail’e olan hava saldırısında ABD’nin üstlendiği hamiliğe bakılacak olursa; ABD, İsrail’i sadece kendi topraklarında koruma misyonuyla esasında Ortadoğu’da zayıflamaya başlayan mevcut otoritesini yeni bir caydırıcılık misyonuyla inşa etmeye çalışmaktadır. Biden yönetimi, son dönemde ABD’nin Ortadoğu’da elde ettiği ve eleştirilere maruz kalan “başarısız kariyerini’’ yeniden yapılandırırken yeni caydırıcılık inşasını, Irak ve Afganistan çeperinden farklı yeni bir Körfez politikasıyla şekillendirecektir.

İran, saldırılarına şimdilik son verdiğini açıklasa da İsral’in saldırılara karşılık vermesi beklenmedik bir gelişme olmayacaktır.

İran-İsrail savaşının başlaması, bölgedeki istikrarı ciddi şekilde tehdit edeceği gibi bu ihtimal, küresel çapta ciddi sonuçlara gebe bir durumu teşkil etmektedir. İki ülke arasındaki çatışma, bölgedeki diğer aktörleri de etkileyeceği gibi geniş çaplı bir bölgesel savaşa dönüşebilme ihtimalini taşımaktadır. Ayrıca, İran’ın bölgedeki petrol ve doğal gaz rezervleri üzerindeki kontrolü, enerji fiyatları ve dünya ekonomisi adına ciddi bir risk oluşturmaktadır. Bu tehlikeli durumu engellemek için uluslararası toplumun diplomasi ve diyalog yoluyla çözüm araması son derece önemlidir. Ancak her şeyden önce İsral’in Filistin üzerindeki saldırı ve işgale son vermesi bölgedeki huzurun kalıcı bir mahiyetle sağlanması gerekmektedir. Aksi halde, bölgedeki gerginliklerin giderek artması kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.

https://yeniarayis.com/tunaysendal/iran-israil-gerilimi/

 

  • İran-İsrail Çatışması: “Ölüm Gibi Bir Şey Oldu Ama Kimse Ölmedi” - MEHMET AKİF KOÇ

Esasen her iki ülkenin de birbirinin gücünün ve kapasitesinin farkında olduğu, doğrudan karşı karşıya gelmemeye çalıştığı aşikâr. Bu sebeple İsrail’in İran’a yıllardır kendi topraklarında doğrudan saldırmadığı (genelde vekil güçlere saldırılar ve Suriye sahasında bombalamalar vs.) açık bir realite. Keza İsrail’in yoğun bir ABD desteğiyle bölgede hareket etmesinin İran üzerinde caydırıcı olduğu ve (1980-88 İran-Irak Savaşı’nda görüldüğü gibi) kendi topraklarına doğrudan saldırılmadığı müddetçe açık bir sıcak çatışmaya girmediği de ortada.

https://www.perspektif.online/iran-israil-catismasi-olum-gibi-bir-sey-oldu-ama-kimse-olmedi/

 

  • İran-İsrail geriliminin kökenleri neler? - GUİLLERMO D. OLMO

Sünni ve Arap ülkelerin baskın olduğu İslam dünyasında Şii kimliği nedeniyle yalnız kaldığını fark eden İran, kendi topraklarında düşmanlarının saldırısına uğramama amacıyla bazı stratejiler geliştirdi.

Tahran'ın çıkarları için silahlı eylemler gerçekleştiren bir örgütler ağı oluştu.

ABD ve Avrupa Birliği'nin "terörist" olarak nitelediği Lübnanlı örgüt Hizbullah bunların başında geliyordu.

Günümüzde İran'ın "direniş ekseni" diye nitelediği bu ağ Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'e kadar uzanıyor.

İran ile İsrail arasındaki gerilimin bir "örtülü savaş" olarak nitelenmesinin başlıca sebebi, iki ülkenin birbirine hükümetlerin resmi olarak üstlenmediği eylemler üzerinden saldırması.

İran ve müttefiklerine karşı açıkça düşmancıl eylemlerde bulunmaktan kaçınan İsrail, diğer yandan İran destekçilerine karşı savaşan üçüncü ülkelerdeki silahlı gruplara finansal destek veriyor.

Hizbullah lideri Abbas El Musavi'nin öldürülmesi sonrası gözler İsrail'e çevrildi. Ardından İran destekçisi İslami Cihad örgütü 1992'de Buenos Aires'teki İsrail Büyükelçiliği'ne bombalı saldırı düzenledi. 29 kişi hayatını kaybetti.

İsrail, İran'ın nükleer programının önüne geçme konusunda eskiden beri takıntılıydı.

Nükleer programı için çalışan bilim insanlarına yönelik bazı saldırılardan İsrail istihbaratını sorumlu tutuyordu. Son olarak 2020'de Muhsin Fahrizade Mahabadi suikaste uğradı.

https://www.bbc.com/turkce/articles/czkvr2dy0j1o

 

  • Gülriz Şen: Filistin meselesi sürdükçe İran ile İsrail arasındaki gerilim sürecektir – MÜHDAN SAĞLAM

İran’ın bu operasyonu planlarken dikkat etmesi gereken birkaç nokta vardı. İlki İsrail’e karşı caydırıcılığı yeniden tesis etmek ve yeni angajman kurallarını belirlemek. Yani misilleme yapmasının ardında “İsrail’e dur demek” ve özellikle İsrail’in Suriye’de İran’a karşı yaptığı hamlelere geçit vermeme arayışı vardı. Öte yandan İran kendini cevap vermek zorunda hissederken hem bölgesel hem de iç siyasette itibarını tesis etme arayışındaydı. Özellikle şahin kanattan gelen “Bizim söylemimiz hep lafta kalıyor, bir şeyler yapmalıyız” tepkilerini yatıştırmak için bir cevap vermek durumunda hissediyordu. Ancak bunu yaparken de gerilimi daha fazla tırmandıracak ve İsrail’den daha büyük bir misillemeye neden olacak bir operasyondan kaçınması gerekiyordu.

Bu sadece İsrail’in karşı hamlesinden değil, Amerika’yı da İran’la doğrudan savaşa sokabilecek bir hamleden kaçınmaydı. O nedenle sınırlı bir operasyon yapmaya gayret etti, yani bütün kapasite ve kabiliyetini bu operasyonda kullanmadı. Özellikle bu operasyon sonrasında İran’dan gelen açıklamalara bakarsak “Bu kısıtlı ve sınırlı bir operasyondu. Sivilleri hedef almadık. Esas hedefimiz Gazze’de bombardıman yapan uçakların kalktığı güneydeki Nevatim Üssü’nü vurmaktı” dediler. Yani İsrail’e sınırlı ve İran’ın meşru müdafaa hakkını kullandığı bir operasyonla karşılık verdiler. Zaten daha operasyon tamamlanmadan İran BM daimi temsilciliği Twitter açıklamasıyla “Bizim açımızdan mesele kapanmıştır, bundan sonra İsrail adım atarsa karşılık veririz” gibi yatıştırıcı ve gerilimi tırmandırmaya müsaade etmeyecek bir açıklama yaptı. Ayrıca Tahran, 72 saat önce bölgedeki aktörlere haber verdi. Özellikle Umman, Kuveyt ve Türkiye üzerinden Amerika ve İran arasında da mesajlaşmalar oldu. ABD İran’ın ne yapmaya çalıştığını ve niyetini bu dolaylı mesajlaşmayla anladı. İran aslında Süleymani suikastı misillemesinde davrandığı gibi davrandı. Haber vermesinin nedeni bu misillemenin İran için yıkıcı sonuçlarını engellemek.

https://www.gazeteduvar.com.tr/gulriz-sen-filistin-meselesi-surdukce-iran-ile-israil-arasindaki-gerilim-surecektir-makale-1685264

 

  • Savunmayla kazanılan zafer İsrail için bir fırsat yarattı

İsrail ve İran arasındaki askeri çatışmanın şüphesiz daha fazla raundu olacaktır. Ancak üst düzey bir yönetim yetkilisinin deyimiyle İsrail'in cumartesi gecesi gerçekleştirdiği olağanüstü askeri başarı sonrasında gerilimi tırmandıracak hızlı bir hamle pek olası görünmüyor.

Beyaz Saray, İran'ın İsrail'in savunmasını delmesi ve ağır hasara yol açması halinde İsrail'in cezalandırıcı bir misillemeyle karşılık vereceğinden ve bunun da bölgeyi tam ölçekli bir savaşa sürükleyebileceğinden korkuyordu. Yönetim yetkilisi, "Eğer başarılı olsaydı, saldırı kontrol edilemez bir tırmanışa neden olabilirdi" dedi. Ancak kalkan şaşırtıcı derecede sağlam çıktı ve İran'dan yapılan açıklamada başarısız yaylım ateşinin ardından konunun sonuçlanmış sayılabileceği belirtildi.

https://gazeteoksijen.com/dunya/washington-post-yazari-savunmayla-kazanilan-zafer-israil-icin-bir-firsat-yaratti-208549

 

  • Soli Özel: “Ürdün dahil, bunca Arap ülkesinin İran’ın saldırısını engellemek için İsrail’le işbirliği yapmalarını hafife alamıyorum” - SENEM GÖRÜR YÜCEL

Bunca Arap ülkesinin, çok da kırılgan olan Ürdün de dahil, bu İran saldırısının engellenmesi için İsrail ile işbirliği yapmalarını hafife alamıyorum. İki boyutu olabilir:

1) İran’a bölgeyi karıştırmaya çalışırsan biz hepimiz beraber hareket edebiliriz mesajı veriyor olabilir.

2) ABD’den İsrail’in de Gazze’de elinin daha fazla tutulacağına dair söz almış olabilirler. İki devletli ciddi bir barış planının ateşkesten sonra ortaya konulması konusunda söz almış olabilirler.

https://medyascope.tv/2024/04/15/soli-ozel-urdun-dahil-bunca-arap-ulkesinin-iranin-saldirisini-engellemek-icin-israille-isbirligi-yapmalarini-hafife-alamiyorum/

 

  • İran son saldırısıyla cehennemin kapılarını aralamış olabilir - ALİSSA J. RUBİN - VİVİAN NEREİM / THE NEW YORK TİMES

https://gazeteoksijen.com/new-york-times/iran-son-saldirisiyla-cehennemin-kapilarini-aralamis-olabilir-208581

 

  • İsrail’i Neden Destekledi? Ürdün’ün Başka Çaresi Yoktu - MUSTAFA K. ERDEMOL

Hatırlayalım, Ürdün, BM Genel Kurulu'nun bölgenin bir Arap devleti, bir Yahudi devleti ile Kudüs Şehri olarak bölünmesini içeren kararının ardından 1948 yılında eski Filistin Mandası topraklarını işgal eden Arap Birliği ülkeleri arasındaydı. Savaştan sonra Ürdün, Batı Şeria ile Doğu Kudüs'ün kontrolünü ele geçirdi,1950 yılında bu bölgeleri resmen ilhak etti. Yaklaşık 20 yıl sonra, 1967'de, Ürdün ile İsrail Altı Gün Savaşı'nda yine karşı taraflarda yer aldı. Savaşın sonunda Ürdün Şeria ile Kudüs'ün kontrolünü İsrail'e kaptırdı. Nihayetinde 1994 yılında İsrail ile bir barış anlaşması imzalayarak Mısır'dan sonra bunu yapan ikinci Arap ülkesi oldu. Bu, İsrail ile Yaser Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü arasında bir barış süreci olan 1993 Oslo Anlaşmaları'ndan sonraydı.

Barış anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle İsrail ile Ürdün sınırlarını açtı. Bugüne kadar İsrail'in Ürdün ile paylaştığı 309 km'lik sınır en sakin sınır olarak biliniyor. İsrail ordusu bu sınırda sadece üç tabur konuşlandırıyor ki bu da yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir bölge için önemli.

Yani, İsrail’le diğer Arap ya da İslam ülkelerinin kuramadığı türden “sakin” bir ilişki yürütüyor Ürdün. Bunu da İran kaynaklı bir gerekçeyle bozmak istemiyor.

https://halktv.com.tr/makale/israili-neden-destekledi-urdunun-baska-caresi-yoktu-824780

 

  • İsrail-İran: Neden Dönüm Noktası? - SEZİN ÖNEY

İran’ın stratejisi, şu biçimde şekillenmişe benziyor:

İran, İsrail’e yaptığı saldırının gerçekten zarar vermesinden ziyade, öncelikle bölgenin ve ötesinde dünyanın izleyeceği bir “görsel şova” dönüşmesini önceledi. İran’ın Kudüs’e de füzeler yollayarak saldırılması, dini ve ötesinde demografik olarak Arap nüfusu da sahip olması nedeniyle ilk etapta tuhaf bir seçim gibi gözüküyordu. Fakat belli ki, Mescid-i Aksa ve İsrail parlamentosu Knesset gibi yerlerin üzerinde yaşanan patlamalar, özellikle hafızalara kazınacak görüntüler oluşsun diye gerçekleştirilmiş.

Tekrar edelim: İran’ın İsrail saldırıysıyla amacı, “görsel bir şov” gerçekleştirmiş olmak, “görselliği yüksek bir tehdit” sunmuş olmak gibi gözüküyor.

Böylesi bir saldırıyla:

-Hem ülke içindeki “şahinlerin” tansiyonu düşürülmüş oldu.

-Hem İran’ın bölgedeki vekâlet gücü ortaklarına, Suriye gibi müttefiklerine “İsrail’e doğrudan saldırabilecek kadar güçlü ve gözü kara olduğu” mesajını vermesi söz konusu oldu.

-Hem de, İsrail ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere dünya geneline, “İran’la oyun olmaz, dokunan yanar” mealinde bir mesaj verildi.

Öte yandan İran, İsrail’in hazırlanmasına zaman tanıyarak, aştığı büyük eşiğin bir anda bölgeyi kaosa sokmasını engellemiş oldu. İran’ın “aştığı büyük eşik” derken, İsrail’e doğrudan saldırmayı kastediyorum. İran’ın saldırısı hakikaten apansız ve çok daha can yakıcı olsaydı; bugün belki bir anda gerçekten bambaşka savaş senaryolarının içine yuvarlanmış olurduk.

Kaldı ki; Axios’tan Barak Ravid’in haberine göre, İsrail’in savaş kabinesinin daha “ılımlı” isimleri olarak bilinen Benny Gantz ve Gadi Eizenkot’un, saldırının gerçekten de başladığını haber alır almaz ilk tepkisi, İran topraklarına bir saldırı düzenlenmesi yönünde olmuş. İstihbaratı önceden alınmış bir saldırı karşısında, eski genel kurmay başkanları Gantz ve Eizenkot’un bu kadar aşırı tepki verdiği; Başbakan Binyamin Nethanyahu’nun bile daha sakin davrandığı düşünülürse-İran’ın bir de hiçbir ipucu olmadan, çok ağır bir saldırı düzenlediğini varsayalım.

O zaman bölgenin hali ne olurdu?

https://halktv.com.tr/makale/israil-iran-neden-donum-noktasi-824695

 

  • İsrail-İran restleşmesi ve bölgesel jeopolitik – İSLAM ÖZKAN

Özetle, Arap dünyası ile İran arasındaki ilişki, yıllardır devam eden ve hala devam eden korkularla dolu. Her ne kadar İran’ın Arap Körfezi ülkelerindeki Şii nüfuzundan kaynaklanan korkular KÖrfez ülkelerinin kendi algı dünyalarında belirli bir gerçekliğe tekabül edebilir. Ancak bu ülkelerin tepkileri genellikle Amerikan ajandasına göre şekillendiğinden bu durum, bölgesel sorunlara dair sağlıklı bir çözüm üretmeyi de mümkün kılmıyor.

https://yeniarayis.com/islamozkan/israil-iran-restlesmesi-ve-bolgesel-jeopolitik/

 

  • İsrail-İran güç gösterisi nereye varacak? - MUSTAFA YALÇINER

Yine de sınırlı kalsa bile, bir İran-İsrail savaşı örneğin Hindistan’dan başlayıp İsrail üzerinden Avrupa’ya ulaşacak “Yeni Ekonomik Koridor”un kurucusu ve finansörlerinden olan Suudi Arabistan’ın işine gelmeyecektir.

Ve olası bir İran-İsrail savaşının sadece Suudilerin işine gelmeyeceğini düşünmek eksik ve hatalı olur. Silah satışı, “bölge gücü” olarak öne çıkma olanağı gibi belirli yönleriyle işlerine geleceği öngörülebilecek Türkiye ve Mısır gibi ülkelerin de, böyle bir savaşın yıkıcı sonuçlarından kaçınmaları olanaksız gibidir. Enerji kaynaklarıyla nakil yolları ve başta tahıl sevkiyatı olmak üzere tedarik zincirinin değiştirilmesini koşullayan Ukrayna Savaşı göstermiştir ki, böyle bir savaş bölgede çok şeyin değişmesine neden olacaktır. Basra Körfezi, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalının bu durumda nasıl işlevsel olacağı sorusu yanıtsızdır. İran ve Körfez ülkelerinin enerji sevkiyatı kadar enerji fiyatlarının akıbeti ve bundan hemen ilk akla gelebilecek enerji bağımlısı Çin, Almanya ve Türkiye gibi ülkelerin nasıl etkilenecekleriyse şimdiden tahmin edilebilir. Yine kolay tahmin edilebilecek bir şey, belirli müttefikleri zarar görecek olsa bile, tüm bunların en başta ABD’nin çıkarlarına uygun düşeceğidir. Öte yandan Rusya Ukrayna’da batağa saplanmışken, Çin’in henüz askeri olarak kendisiyle boy ölçüşebilecek güce ulaşmadan savaşmaya ya da dayatmalarını kabul etmeye zorlanması kuşkusuz ABD’nin en çok isteyeceği şeydir.

https://www.evrensel.net/yazi/94699/israil-iran-guc-gosterisi-nereye-varacak

 

  • İran İsrail’e misilleme yaptı: Aslında ne oldu, bundan sonra ne olabilir? - BÜLENT ŞAHİN ERDEĞER

Tahran rejimi, kurulduğu 1979 yılından bu yana ABD’yi “Büyük Şeytan” İsrail’i ise “Küçük Şeytan” olarak tanımlıyor. “İsrail’i haritadan silmeyi” devlet politikası olarak belirlediğini ilan eden İran rejimi, bugüne kadar İsrail’e yönelik doğrudan hiçbir saldırı gerçekleştirmemişti. ABD-İsrail ikilisinin Kâsım Süleymani gibi çok önemli bir ismini öldürmesine rağmen İran intikam almamış, bölgedeki vekil güçleri aracılığıyla (Lübnan’da Hizbullah, Suriye’de Şam rejimi ve Şii milisler, Irak’ta Şii milis örgütleri, Yemen’de Husiler) çatışmayı sürdürmeyi strateji olarak benimsemişti. Bu durum İran’ın kendi kitlesinde de güven kaybına yol açtığından, sözümüzü tuttuk, vaatlerimizi yerine getirdik demek için misilleme saldırısının adını Vaadu’s Sadık (Doğru Vaat) koydu.

İran kamuoyunda ise, medyanın hemen tümünün devlete bağlı olması, Tahran rejiminin İsrail’e büyük darbe vurduğuna dair söyleminin tekrarlanmasına yol açıyor. İran tarafı açısından yapılan analizlerde, İslam Cumhuriyeti rejiminin kurulduğu günden bu yana ilk kez İsrail’i doğrudan vurması övgüyle karşılanıyor.

 

İsrail’in saldırıya karşı savunma masraflarının ülke ekonomisine büyük zarar verdiği; misilleme saldırısının amacının aslında düşmanın kapasitesini test etmek olduğundan gerçek bir zarar verilmediği argümanları gündemde.

Örneğin İran rejimine bağlı savaş stratejisi ve askeri analiz kaynaklarından Islamic World News (ISWN), “Vaadu’s Sadık Operasyonu” analizinde, İran’ın tam kapasite ile saldırmamasına rağmen İsrail ve müttefiklerinin ancak ilk dalgayı savuşturabildiğine dikkat çekti. ISWN ayrıca saldırının sadece İran ve Hizbullah tarafından düzenlendiğini, İran’ın Suriye, Irak ve Yemen’deki müttefikleriyle topyekun saldırısı halinde İsrail’in buna dayanamayacağını da iddia etti. “Üçüncü önemli nokta olarak, dün geceki saldırıda Fattah 1 ve 2 tipi güçlü ve gelişmiş İran hipersonik füzeleri veya Hürremşehir füzesi ve benzerlerinden “hiçbiri” kullanılmadı. Dün geceki saldırılar, ucuz ve uygun maliyetli HESA Shahed 136 insansız hava araçları, basit seyir füzeleri ve depolarda büyük miktarlarda saklanan ve uzun süre kullanılmadan kalan düşük maliyetli sıvı yakıtlı Rıdvan füzeleri kullanılarak gerçekleştirildi. Aslında bu silahlar çoğunlukla hava savunma sistemlerini doyurmak için kullanıldı ve bunların arasında Haj Qasem ve Kheibar Shekan gibi birkaç katı yakıtlı füze de saldırı ve hedefleri vurmak için kullanıldı.” 

Sonuç itibariyle, İranlı analistler de misillemenin etkisizliğini “düşmanı deneme… ilk dalga… tüm silahları kullanmama… direniş cephesiyle değil sadece İran olarak saldırma” argümanlarıyla açıklıyorlar.

https://serbestiyet.com/serbestiyet-in-english/iran-israile-misilleme-yapti-aslinda-ne-oldu-bundan-sonra-ne-olabilir-163569/

 

  • İsrailli analistler: Tel Aviv'in saldırısı İran'a 'açık bir mesaj' içeriyor

https://gazeteoksijen.com/dunya/israilli-analistler-tel-avivin-saldirisi-irana-acik-bir-mesaj-iceriyor-209059

 

  • Reuters zaman çizelgesini yayınladı: İsrail ve İran'ın yıllar süren gölge savaşı

https://gazeteoksijen.com/dunya/reuters-zaman-cizelgesini-yayinladi-israil-ve-iranin-yillar-suren-golge-savasi-209009

 

  • İran saldırısına yanıt arayan İsrail’in 3 seçeneği - Jack Detsch (Foreign Policy)

https://harici.com.tr/iran-saldirisina-yanit-arayan-israilin-3-secenegi/

 

  • İsrail-Filistin savaşı Türkiye’nin ihracatını 4,1 milyar dolar eritti - SADİ ÖZDEMİR

İsrail-Filistin savaşı ne zaman biter, nasıl sonuçlanır kestirmek zor ancak Türkiye’de iç siyaseti derinden etkilediği kesin. 31 Mart seçimlerinden önce “Hükümet, Gazze’de katliam yapan İsrail’e ihracatı neden yasaklamıyor” şeklindeki söylemler, iktidarı ciddi şekilde yıprattı. Havalimanlarında sivil uçuşlar için uçaklara sağlanan ‘jet yakıt temini ve bunların ihraç kaydı’ bile sosyal medyada siyasetin gündemini belirledi. Türkiye, İsrail’e ‘silah ve savaşa yardımcı’ herhangi bir ürün de satmıyordu. Gazze dışındaki Filistinlilere ulaşacak bütün ürünlerin de İsrail’e ihracı gerekiyordu ve sonunda bu da göz ardı edildi. Ayrıca, Türkiye’nin herhangi bir ülkeye ticaret ambargosu uygulaması ancak uluslararası hukuka uygunlukla mümkün olabilirdi. İşte böyle bir ortamda, seçimden sonra İsrail’e ihraç edilen bazı ürünlere kısıtlamalar getirildi. 2024’ün ilk çeyreğinde Türkiye’nin İsrail’e ihracatında zaten sert düşüşler yaşanıyordu. Çünkü İsrail de kendisine karşı sert dış politika eylemlerinde bulunan Türkiye’den ürün almak istemiyordu. İki tarafta da halk hem boykot hem ambargo söylemlerine karşılık veriyordu. Böylece, İsrail bizden ithalatını mümkün olduğunca azaltmaya çalışırken biz de İsrail’e bazı ürünleri satmama kararı almış olduk. Bu arada, İsrail’e zeytin ve zeytinyağı ihracatının yüzde 213,6 artarak üç ayda 14,3 milyon dolara ulaşması ilginç. Ayrıca fındık ve mamulleri ihracatının yüzde 51,9 yükselerek 5,1 milyon dolara, kuru meyve sebze mamullerinin de yüzde 43,9 artışla 9,1 milyon dolara çıkması dikkat çekse de miktarlar çok düşük.

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/israil-filistin-savasi-turkiyenin-ihracatini-41-milyar-dolar-eritti/738355

 

  • Türkiye İsrail’e petrol akışını keser mi? – MÜHDAN SAĞLAM

Bu koşullara karşın Türkiye, bugün “benim topraklarım üzerinden İsrail’e enerji kaynağı aktarılamaz” derse ne olur peki? Bu sorunun ulusal, bölgesel ve küresel olmak üzere üç sonucu olacaktır.

Ulusal olandan başlarsak, ilk olarak Türkiye, bu adımla en başta hattan aldığı transit ücretinden olur. İkincisi bugün kendisine ve hatta dönük doğrudan bir saldırı olmadığı halde transit akışını engellemesi, Türkiye’nin enerji hubı olma hedefine, hiç olmadı, transit ülke olma hedefine büyük bir darbe vurur. Hiçbir tedarikçi anlaşmada öngörülen sebepler dışında kendi önceliklerine, hassasiyetlerine göre enerji tedariki kesen bir transit ülkeye güvenemez ve iş yapmak istemez. Burada iş dünyası kurallarıyla basit bir risk analizi devreye girer. Buysa Türkiye’nin hem ekonomisini hem de hedeflerini bilinmeze sürükler.

Bölgesel boyuttan bakacak olursak, BTC Azerbaycan petrolünün ana taşıyıcısı, Azerbaycan ekonomisiyse buradan gelen gelire sıkı sıkıya bağlı. Dahası Gürcistan açısından da sıkıntılı bir tablo oluşur. Dahası hem Kazakistan hem de Türkmenistan’ın petrol satışı bundan darbe alır. Buysa Türkiye’nin Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan ve Türkmenistan ile ilişkilerine ciddi zarar verir. Örneğin Azeri gaz ve petrolüne ödenen ücretlerin güncellenmesi gündeme gelebilir, TANAP’ı tartışmaya açabilir.

Küresel boyutundaysa, Türkiye’yi hem hukuki hem de ticari olarak zor bir süreç bekleyebilir. İlk olarak Türkiye hem DTÖ’ye üye hem de Avrupa Enerji Şartı’na. Bu iki yapıdaki düzenlemeler, Türkiye’nin imza koyduğu anlaşmalara uymadığına karine sayılır. Dahası yaptırım ihtimali dahi gündeme gelebilir. Zira taraf olunan her iki anlaşma da hem transit serbestisini hem de ticaret serbestisini savunur. BTC Anlaşması transit geçişi düzenlenmemiş olsaydı dahi, her iki üst anlaşmanın genel hükümleri Türkiye açısından sorun yaratırdı. Küresel imajı zarar gören bir Türkiye’nin ekonomik koşulları uyarınca peşinden koştuğu yabancı yatırımcı, bu durumda geleceği varsa da iki defa düşünmek zorunda kalır.

Bütün bu unsurlar dikkate alındığında BTC’den Türkiye eliyle İsrail’e petrol akışının yavaşlatılması, kısıtlanması veya durdurulması hukuki, ekonomik ve siyasi nedenlerle zor görünüyor. Nitekim, Bakanlığın ticari kısıtlamaları açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mevkidaşı İlham Aliev ile yaptığı görüşme dikkate alındığında Türkiye’nin “yükümlülüklerime bağlıyım” demiş olması muhtemel.

https://www.gazeteduvar.com.tr/turkiye-israile-petrol-akisini-keser-mi-makale-1684480

 

  • Ortadoğu’da geri dönülmez noktaya doğru: 5 olay – RİCHARD FALK

Netahyahu liderliğinin tahmin edebileceği ve belki de arzu edebileceği, İran’ın İsrail’deki hedefleri vurmaya programlanmış insansız askeri hava araçlarıyla misilleme yapmasıydı. İnsansız hava araçlarının çoğu ya ABD askeri operasyonları ya da İsrail’in müthiş savunma güçleri tarafından durduruldu ve imha edildi; böylece İsrail topraklarında çok az hasara neden oldu. Saldırı her ne kadar 13 Nisan’da gerçekleşmiş olsa da tıpkı Biden-Netanyahu ilişkisinin tonundaki keskin değişim gibi Tahran’ın misillemesi de 1 Nisan’daki Şam saldırısının doğrudan bir sonucuydu. Daha önce de belirtildiği gibi, Netanyahu İsrail’deki siyasi hayatı için mücadele veriyor. Bu da hem kişisel ve hem de ulusal çapta bir yenilgiyi önlemek için daha geniş bir savaşı onun nihai seçeneği haline getiriyor. Aksi halde Şam saldırısının pervasızlığının hiçbir anlamı yok. ABD’nin İsrail’in savunmasına dahil olması ve Netanyahu’nun insansız hava aracı saldırısı girişimi nedeniyle İsrail’in İran’la işinin henüz bitmediği şeklindeki ilk tepkisi, İsrail’in dikkatin Gazze’den İsrail’e kaydırılması yönündeki riskli cesaretlendirmesini doğrular nitelikte. Çatışmanın yeni evresinin boyutunu, bölgedeki diğer ülkelerin yanı sıra Çin ve Rusya’nın tepkileri belirleyecek.

https://fikirturu.com/jeo-politika/ortadoguda-geri-donulmez-noktaya-dogru/

 

  • Remzi Çetin@remzzicetin

Dışişlerimiz, ‘massacre’ ibaresini tercih etmiş. Şayet, ‘genocide’ kullanılsaydı, kendi ayağımıza kurşun sıkardık. Son derece önemli bu ayrıntı.

Gazze’de süre gelen acı ve göz yaşı için her birimiz üzüntü içindeyiz; ancak kullanılan dil, üslûp ve yaklaşımda itidal gerekiyor.

 

https://twitter.com/remzzicetin/status/1781269761873031604

 

  • #İran - #İsrail Çatışması - SETA

M. Hüseyin Mercan | SETA

Mustafa Caner | Kriter Dergisi

Gökhan Çınkara | Necmettin Erbakan Üniversitesi

Hurşit Dingil | İRAM

https://www.youtube.com/watch?v=n9JD6HGb-Og

 

  • İran'ın İsrail'e misilleme saldırısı Orta Doğu'nun geleceğini nasıl etkileyecek? | Harici

Dr. Gökhan Çınkara ve Prof. Dr. Hasan Ünal Harici Youtube programında İran'ın İsrail'e misilleme saldırısını değerlendirdi:

 

📌 İran'ın misilleme saldırısı oldukça önemli bir kırılma noktası oldu

📌 Statüko yıkıldı, karşılıklı doğrudan ve açıktan askeri saldırıların kapısı açılmış oldu

📌 İsrail için artık İran Hamas'ın yerini alabilir

📌 Bundan sonra İsrail içine kapanıp daha güvenlikçi bir toplumsal yapıya gidecektir

📌 İsrail siyasetinde denklemi değiştirebilecek tek faktör ABD'de Trump'ın seçilmesi olur

https://www.youtube.com/watch?v=xRISFkxLyc4

 

  • “İsrail, EMP ile İran’ı Taş Devri’ne çevirecek” – EMRE ERGÜL

https://www.dunya.com/dunya/israil-emp-ile-irani-tas-devrine-cevirecek-haberi-723496

 

  • İsrail ‘çılgın adam’ imajının güvenliğini sağlayacağına inanıyor - ZVİ BAR’EL

7 Ekim’deki korkunç felaket ve ortaya çıkardığı başarısızlıklara rağmen, İsrail hala çılgın adam imajının – ağzından köpükler saçan, kontrolsüz bir şekilde her yöne saldıran ve keyfi olarak yıkıp öldüren bir ülke imajının – kendi güvenliğini sağlayacağına inanıyor. Ancak onu bir cüzzamlı haline getiren de tam olarak aynı intikamcı çılgınlıktır. Başbakan tarafından yaratılan ve beslenen iç zayıflığı, caydırıcılık kabiliyetini zayıflatan şeydir.

https://harici.com.tr/haaretz-yazari-israil-cilgin-adam-imajinin-guvenligini-saglayacagina-inaniyor/

 

  • Ankara yakından izliyor: İsrail de İran da mesaj verme derdinde – MURAT YETKİN

Ankara’nın Netanyahu’nun savaşı yayma stratejisinin ABD tarafından durdurulmaya çalıştığı saptaması dikkat çekici.

Burada Türkiye’ye düşen bir rol var mı? Bu rol özellikle Hamas’ın yeni bir formüle ikna etmeye çalışan, bir yandan da İran’ı sakin olmaya çağıran ülkeler arasında yer alması mı? Türk güvenlik kaynaklarının CIA Başkanı William Burns’un MİT Başkanı İbrahim Kalın’ı aradığı ve Hamas’a mesaj iletmesini istediği haberleri Amerikan kaynaklarınca henüz yalanlanmadı. Bu görüşmenin Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye’nin 3 oğlu ve 4 torununun Ramazan Bayramının ilk günü, 10 Nisan’da Gazze’de İsrail tarafından hedef alınarak öldürülmesinden önce mi, sonra mı yapıldığı açıklanmadı. Ama saat farklarına bakarak sonra yapıldığını varsayabiliriz. MİT Başkanının daha sonra Hamas işle tekrar temas kurduğu anlaşılıyor.

İsrail’in 1 Nisan’da Şam’daki temsilciliğine cevap olarak İran’ın 13 Nisan’da (herkese önceden haber vererek, iç kamuoyunu rahatlatmak amacıyla yaptığı anlaşılan) saldırısı ardından Ankara diplomatik çabalarını İsrail’in Gazze savaşını bölgeye yaymaması ve Gazze’nin gündemden düşürülmemesine yoğunlaştırdı.

https://yetkinreport.com/2024/04/19/ankara-yakindan-izliyor-israil-de-iran-da-mesaj-verme-derdinde/

 

  • Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi? – HASAN CEMAL

https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/orta-dogu-cehennemine-gazze-ye-baris-gelecek-mi,44459

 

  • İsrail, İran ve Batı Şeria – NASUHİ GÜNGÖR

İsrail, Gazze’yi adım adım yıkıp boşaltırken, Batı Şeria’da yaptıkları biraz geri planda kalıyor. Oysa işgal altındaki Batı Şeria’da tutuklamalar, baskınlar ve yıldırma politikaları kesintisiz devam ediyor. Ama asıl önemli olan İsrail’in kendisine yeni “yerleşim alanları” oluşturma yönündeki saldırgan tutumu giderek artıyor.

Daha geçen Mart ayı sonunda İsrail, Batı Şeria'da 800 hektarlık (sekiz bin dönüm) bir alanı 'devlet arazisi' ilan ederek bu alana el koydu. Bu uzun yıllardır adım adım devam eden bir işgal politikası. Yerleşim alanı lafı da bunun üzerini örtmek için uydurulan bir cambazlık sadece. Filistinlilerin toprakları ellerinden alınıyor, İsrail oraya yerleşiyor.

ABD’nin BM’deki vetosunun gerçek yüzü burada. Amerikalı yetkilinin ifade ettiği “Tarafların müzakeresi sonucunda ortaya çıkacak bir Filistin Devleti” nerede şekillenecek? Gazze yıkıldı, Batı Şeria adım adım işgal ediliyor.

İsrail, yakın zamanda Batı Şeria’da bu süreçleri hızlandıracak. Bunu süreci takip eden herkes bir parça olsun biliyor. Sonrasında eğer bir Filistin Devleti’ne dair müzakere (!) yapılacaksa, bunun İsrail’in Filistinlileri sürgün ettiği farklı alanlarda olacağı ortada.

https://www.haberturk.com/ozel-icerikler/nasuhi-gungor/3679034-israil-iran-ve-bati-seria

 

  • Türkiye İsrail'e jet yakıtı ihraç ediyor mu? – GÜNTAY ŞİMŞEK

https://www.haberturk.com/ozel-icerikler/guntay-simsek-1019/3678591-turkiye-israile-jet-yakiti-ihrac-ediyor-mu

 

  • AYDIN SELCEN yazdı | İran-İsrail: Bizlik bir durum var mı?

Yukarıda değindiğim üzere son onyıllarda ulusal güvenlik tehditlerinin bizim doğrudan katkımız olmadan adeta kendi kendilerine bertaraf olmasını ıskaladık. Ayrıca, Filistin meselesinin neden dış politikamızın eksen konularından olamayacağını ve olmaması gerektiğini de tartışamadık. Şimdi de Erdoğan karşısında zor duruma düştüğü kendi kitlesine şirin görünmek için Hamas’ın siyasi liderlerinden Haniye’yi davet etmiş. Bir yandan ABD, AB ve Körfez’den para arayıp, diğer yandan 9 Mayıs’taki Vaşington ziyaretine hazırlanılırken Haniye’yi bu düzeyde ağırlayıp, kameralar karşısında yan yana poz vermenin ne getirisi olacağını anlamak doğrusu güç. Hele Hamas’ı Kuvayı Milliye sanmak, o Kuvayı Milliye’de savaşanlardan herhalde pek çoklarının başlarından Filistin cephesinde neler geçtiğini de düşününce, haydi bu defa da İtalyanca ifadeyi deneyelim, bir “errore” değil bir “orrore.”    

Ulusal güvenlik işlerinin abecesinde istihbaratın kesinlikle siyasallaştırılmaması var. Dış politikada da ideolojik davranmaktan sakınmak bir başka kural. Soğuk Savaş döneminde iki ideoloji çarpışmıştı belki ama SSCB’nin de işine öyle geldiğinde özellikle Ortadoğu’da nice komünist partileri trenin altına itivermekten çekinmediğini tarih yazıyor. Jeostratejik önem gibi bir diğer dış politika ve ulusal güvenlik politikaları takıntımız da stratejik özerklik. Stratejik özerkliğin ise ne “ben tek, siz hepiniz” meydan okuması, ne bir meteoroloji balonunun zincirini koparıp göklere yükselmesi gibi başıboş salınmak anlamlarına geldiğini anlayamadık henüz. Tıpkı üyesi ve adayı bulunduğumuz ittifaklardan güç almayı beceremediğimiz, bu yönde çaba göstermediğimiz ve tarihsel yönelim ve organik kimliğimizle kavgalı olduğumuz, bipolar davranış bozuklukları sergilediğimiz gibi.   

https://medyascope.tv/2024/04/20/aydin-selcen-yazdi-iran-israil-bizlik-bir-durum-var-mi/

 

  • İsrail-Filistin: İki Devlet mi, Tek Devlet mi? - HURİCİHAN İSLAMOĞLU

İsrailliler için, tek devletli çözüm, işgalin topluma olan maliyeti toplumun tahammül edebileceği boyutları aştığında mümkün olacaktır. Halihazırda işgalin -İsrail’in çok yüksek güvenlik harcamalarının yanı sıra- insani maliyeti de çok yüksek. Erkek kadın (aşırı dinci grupların dışında) herkesin askerlik yapma yükümlülüğü, İsrailli gençlerin çoğunu işgalin vahşetinin bizzat parçası yapmaktadır. Bu da çoğu gencin ruh sağlığının bozulmasına neden oldu. Hatta İsrail’in işgal etmiş olduğu güney Lübnan’dan çekilmesinin nedenleri arasında işgalin sert koşulları altında ruh sağlıklarının bozulması olduğu söylenir. İsrail, çoğu yüksek teknoloji yoğun şirketlerde çalışan, eğitimli gençlerini işgalin ilkel koşullarında istihdam etmeyi ne kadar sürdürebilecek?

İşgali sürdürüp sürdürmemenin sorumluluğu büyük ölçüde İsrail’in siyasi elitlerine ait olsa da İsrail’in yüksek teknolojiye dayalı ekonomisi ve küresel değer zincirlerdeki yeri göz önünde bulundurulduğunda bu konuda ulusötesi yatırımcıların da söyleyecek sözleri olacaktır (örneğin, Güney Afrika’da apartheid rejiminin sona ermesinde, oradaki çok zengin kaynaklara yatırım yapmış büyük ulus-ötesi şirketlerin bu doğrultudaki destekleri etkili olmuştu).  

Filistinliler içinse, işgalin ağır şartları altında doğup büyüdükleri topraklarda tutunabilmek zaten fazlasıyla maliyetli. Genç Filistinli nüfusun enerjileri koşulları değiştirmeye ve İsraillilerin işbirliği ile parçalanmış toplumlarını onarmaya yöneltilebilir. Hem Filistinliler hem de İsrailliler için apartheid rejimin altında geçmiş uzun yılları unutmak, başka toplumların böylesi rejimlerin kurbanı olmamaları için çaba göstermek kulağa ütopik gelebilir. Lakin barış için tek seçenek de bu olabilir.

https://birikimdergisi.com/guncel/11722/israil-filistin-iki-devlet-mi-tek-devlet-mi

 

  • Aydın Sezer@AydinSezer06

İsrail’in Gazze’deki saldırılarından ve Refah'a yönelik olası bir askeri harekattan sadece ve sözde rahatsızlık duyan Arap alemi,  İran – İsrail gerginliği söz konusu olduğunda sessiz kalmayı tercih ediyor. Hatta Ürdün, ABD–İngiltere-İsrail üçgenine destek dahi verebiliyor.

Olası bir bölgesel çatışmada, sessiz kalmayı beceremeyecek dört ülke var; Türkiye, Azerbaycan, Suriye ve Irak.

-Türkiye - Azerbaycan bir millet iki devlet.

-TSK Suriye'de belirli bölgeyi kontrol altında tutuyor.

-Irak ile güvenlik konularında yeni arayışlar içerisindeyiz.

Hamas'a hamilik sevdası memleketi ateşe atıyor, ne  iktidar bunun farkında ne de muhalefet bunun farkında.

Batı ittifakı kimlik kartını kaybeden Türkiye akıntıya kürek çekiyor, Kürecik üzerinden Batı ile flört, Hamas üzerinden tribünlere yerli ve milli algı operasyonu.

https://twitter.com/AydinSezer06/status/1781413633429274787

 

  • Gönül Tol@gonultol

İsrail’in İran’a saldırısına dair bir kaç not: 1.İsrail’in İsfahan’a füzeyle değil drone ile saldırdığı anlaşılıyor 2. İsfahan İran’ın nükleer reaktörlerinin olduğu yer fakat IAEA’nin söylediğine göre saldırı bu bölgelere zarar vermemiş 3. bu da İsrail’in İran’a beklenildiği gibi “misliyle karşılık” vermediğini, sadece İran’ın içini vurma kapasitesi olduğunu göstermek istediğini söylüyor. 4. İran medyası kayıp yaşanmadığını, savunma sisteminin devreye girdiğini söyleyerek gerilimin tırmanmasını önlemek istiyor. Ayrıca İran’ın karşı saldırıya geçeceği beklentisinin oluşmasını engellemeye çalışıyor. 5. Amerika’dan gelen ilk açıklama “bizim ilgimiz yok” oldu. ABD meselenin burda kapanmasını istiyor.

1 Nisan ile başlayan fasıl kapanmış görünüyor. Vaşington rahat bir nefes aldı.  Akıllardaki soru Netanyahu’nun bir sonraki adımının ne olacağı.Bu saldırı beklenen gibi büyük bir saldırı değildi fakat İran’a “istersek canını yakabiliriz” mesajı verdi. İsrail İran’ın 300 drone ve füzeyle yaptığı saldırının %99’unu püskürttü çünkü hava savunma sistemi etkili, ABD, Ürdün, İngiltere de yardım etti. Fakat İsrail, İran içinde hedeflediği yeri vurabildi çünkü İran’ın ne kendi geliştirdiği sistem ne de Rus S-300’ler etkili bir koruma sağlayabildi.

Bu durum Netanyahu’nun İsrail iç siyasetinde de elini güçlendirir. Ayrıca İsrail’in saldırısının ölçülü olması Netanyahu’nun Biden’ın uyarılarını dikkate aldığını gösteriyor. Şimdi Vaşington için soru şu: Netanyahu Refah’ta ne yapacak? Yine ABD’nin uyarılarını dikkate alıp iç siyasette kazandığı mevziyi de kullanarak orda da ölçülü davranacak mı?  Vaşington Refah baskısını artırmaya başladı bile bu sabahtan itibaren.

https://twitter.com/gonultol/status/1781435008319950905

 

  • İran'ın İsrail'e Saldırısı. Dostlar Alışverişte Görsün mü? Dünya Savaşının Ayak Sesleri mi? – NEVŞİN MENGÜ

https://www.youtube.com/watch?v=MuoncYsH_yc&t=3s

 

  • Tel-Aviv'de neler yaşandı? Cohen Yanarocak İsrail'den anlatıyor!

https://www.youtube.com/watch?v=Rv-vVxirWhA

 

  • Bir Yahudi’nin kaleminden Türkiye! – ARSLAN TEKİN

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bir-yahudinin-kaleminden-turkiye-787864h.htm

 

  • Videonun İran'ın İsrail'e saldırısında oluşan yıkımı gösterdiği iddiası

 

https://teyit.org/analiz/videonun-iranin-israile-saldirisinda-olusan-yikimi-gosterdigi-iddiasi

 

  • Türkiye'de et sorunu ve Yahudi anne etkisi – CEM SEYMEN

https://www.youtube.com/watch?v=adQrcfWd1xU

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün