Mordehay'ın Aman'ın önünde eğilmemesi üzerine

Kral Ahaşveroş, Aman´ı baş veziri konumuna getirdikten sonra, herkesin Aman´ın önünde diz çöküp yere kapanmasını emretmişti. Ancak Yahudiler dâhil herkes bu emri uygularken, Mordehay uygulamıyordu. Peki nasıl olur da Mordehay baş vezirin önünde diğerleri gibi eğilmemeye cesaret edebiliyordu?

Hessi ENNEKAVİ Kavram 1 yorum
1 Mayıs 2024 Çarşamba

Mordehay baş vezirin önünde diğerleri gibi eğilmemeye cesaret edebiliyordu. Aslında bunu yapabilmesinin birtakım sebepleri vardı. Birincisi, Mordehay diğer Yahudilerden de farklı ve üstün özelliklere sahipti. Keskin zekâsı ve büyük bilgeliğiyle Sanedrin üyesi konumundaydı. Aynı zamanda Ruah Akodeş sahibi olduğundan, bazı olayları farklı boyutta algılayabiliyordu. Nitekim Ahaşveroş’un verdiği ziyafette yaşanacak problemleri öngörmüş ve Yahudileri bu davete katılmamaları konusunda uyarmıştı. Ancak pek çok Yahudi kraldan korktukları için davete katılmış ve bu yüzden de Amalek temsilcisi Aman tarafından toplum olarak cezalandırılma yolunu açmışlardı.

İkincisi, Mordehay Binyamin kabilesinden geliyordu. Yaakov ailesiyle Esav’ın karşısına çıktığında, ailece onun önünde eğilmek zorunda kalmışlardı. Bu olayda Binyamin daha annesi Rahel’in karnında olduğundan, kişisel olarak bu olayda yer almamıştı. Esav ise Amalek'in dedesi ve dolayısıyla Aman’ın atasıydı. Bu bakış açısıyla Mordehay, kendi atasının Amalek’in önünde eğilmeme misyonunu yerine getiriyordu.

Üçüncüsü, Aman boynuna kendi inancına ait küçük bir put takmıştı. Böylece kralın emriyle herkes Aman’ın önünde eğilirken, bu putun önünde de eğilmiş oluyordu. Oysaki bir putun önünde eğilmek, 10 Emir’de de yer alan en büyük yasaklardan biriydi. Bunu yapmaktansa insan ölümü bile göze almalıydı. Dolayısıyla Mordehay’ın böyle bir putun önünde eğilmesi mümkün değildi.

Dördüncüsü, Ester kraliçe seçildikten sonra Ahaşveroş'a bazı fikirler vermekteydi. Bunlardan biri de, kralın Yahudi bir danışmanının olmasının yararlı olacağı idi. Buna da örnek olarak, Nabukadnezar’ın ve Koreş’in Yahudi danışmanları olduğunu belirtmişti. Sonuçta da Ahaşveroş’a, Kral Şaul soyundan gelmiş ve Yahudi cemaatinde lider pozisyonunda olan Mordehay’ı önermişti. Ahaşveroş da Mordehay’ı danışmanlarından biri olarak atamış ve Kral kapısında yargıçlık görevi vermişti. Mordehay yargıç olarak kapıda oturuyor ve normalde kimsenin önünde kalkmıyor ve eğilmiyordu.

Beşincisi, Midraş Mordehay ve Aman ile ilgili bir hikâye aktarır. Ahaşveroş’un krallığının ikinci yılında, 127 eyaletten biri başkaldırınca, kral onların üzerine iki yönden saldırmak üzere iki kolordu göndermişti. Bu kolordulardan birinin başında Mordehay, birinin ise Aman vardı. Kral onlara üç yıl yetecek kadar erzak da vermişti. Ancak Aman’ın kolordusu iki yıl içinde bu erzakı tüketince, Aman Mordehay’a başvurmuş ve malzeme desteği istemişti. Mordehay ise bir şartla bunu kabul edeceğini söylemişti. O da Aman’ın haftanın bir günü kendisine köle olmasıydı. Aman mecburen bunu kabul etmişti. Mordehay'ın isteğiyle aralarındaki bu anlaşmayı diz altını korumak için kullanılan bir zırhın içine yazmışlardı. Ahaşveroş herkesin Aman’ın önünde eğilmesi emrini çıkarttığından beri, Mordehay o zırhı diz altına takmaya başlamıştı. Bunun ne anlama geldiğini Aman çok iyi biliyor ve hiç müdahale edemiyordu.

HANUKA KANDİLLERİNE FARKLI BİR BAKIŞ

Hanuka mucizesinde bir günlük yağın sekiz gün yanması ile ilgili pek çok açıklama vardır. Bu mucizenin anısına Hanuka Bayramı sekiz gün kutlanır ve yakılan hanukiyanın sekiz kolu vardır. Aslında Hanuka zamanı ortada bir günlük yağ vardı; aslında mucize, yağın yedi gün fazladan yanmasında var gibi gözükmektedir. O zaman, bu mucizenin anısına neden yedi kandil yakmıyoruz ya da bayramı yedi gün kutlamıyoruz? İşte bu durumun açıklamalarından biri, aslında hayata da nasıl bakmamız gerektiğine dair güzel bir vurgu yapmaktadır. Nitekim zeytinden çıkan yağın bu şekilde uzun süre ve böylesine parlak yanıp etrafı aydınlatması da bir mucizedir. Zeytinyağın bir gün bile böylesine yanabilmesini başlı başına doğal bir mucize olarak görmek gerekir. Ama biz, genelde hayatın doğası içinde gizli olan mucizeleri fark etmiyor veya görmezden geliyoruz. Ancak olağan dışı veya doğaüstü bir durum ortaya çıkarsa, bunu mucize kabul ediyoruz. Birazcık zeytinyağının tüm gün boyunca böylesine güçlü yanmasını normal sayıp, ancak fazladan yedi gün daha yanınca bunu mucize olarak görüyoruz. Oysaki her günümüz, böyle doğal mucizelerle doludur. Bunları fark edebilirsek, hem Tanrıya olan şükranımız artar,  hem de daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebiliriz.

Bunları biliyor musunuz?

* Yaakov’un oğlu Yosef’e hediye ettiği entari (ketonet pasim) sözcüğündeki ‘pasim’in bazı özel anlamlar ifade ettiğini. Pasim kelimesini oluşturan dört harfin, Yosef’in Mısır’a kadar uzanan satışında rol oynayan dört gruba atıfta bulunduğunu. Ayrıca pasimin gematriasının 190 olup, bunun da ‘kets/son’ kelimesiyle eşit olduğunu. Bu şekilde Yaakov’un, günlerin sonunda olacaklarla ilgili bir vurgu yaptığını.

*T anah’ın en kısa kitabının Ovadya kitabı olduğunu ve 21 cümle içeren tek bir bölümden oluştuğunu. Peygamber Ovadya’nın aslen Edomlu olduğunu ve sonradan Yahudiliği kabul ettiğini. Ovadya’nın, Edom’un torunlarının gelecekte yaşayacakları felaket hakkında kehanette bulunduğunu. ‘Ovadya’ adının ‘Tanrı’nın hizmetkârı’ anlamına geldiğini ve Tanrı korkusunun çok yüksek olduğunu.

* Yazılı Tora ve Sözlü Tora’nın birbirini tamamlayıp birlikte bir bütün olduğunu. Bunun sayısal bir kanıtının da bulunduğunu. Yazılı Tora’daki ‘yazılı/bihtav’ kelimesinin gematriasının 424, Sözlü Tora’daki ‘sözlü/beal pe’ kelimesininkinin ise 187 olup bu ikisinin toplamının 611 ettiğini. 611 sayısının da ‘Tora’ kelimesinin sayısal değerine karşılık geldiğini.

* Avraam Avinu’nun yaratılışın 1948. yılında doğduğunu. Avraam’ın, 52 yaşındayken çıkıp insanlara bir şekilde ulaşarak Tanrı’yı ve O’nun yollarını tanıtmaya başlayan ilk kişi olduğunu. Daha önce Şem ve Ever’in de Tanrı’yla ilgili öğretiler yaptığını, ancak onların sadece bulunduğu ortama öğrenmek için gelenlere öğrettiklerini. Dolayısıyla Avraam gibi aktif olarak dışarı çıkıp çalışma yapmadıklarını.

* Tanrı Avraam’a soyunu çoğaltacağını bildirirken bu amaçla kullandığı ‘arbe’ kelimesinin gematriasının 208 olduğunu ve bunun da Yitshak’ın gematriyasıyla aynı olduğunu. Bunun da, Avraam’ın soyunu Yitshak’ın temsil ettiğine dair ipucu ifade ettiğini.

* Bene Yisrael’in, Tanrı’nın Tora’sını vermek için seçtiği halk olduğunu. Bunu ‘am segula’ sözcüğündeki ‘segula/seçilmiş’ kelimesinden öğrendiğimizi. Segulanın gematriasının 98 olduğunu ve bunun da ‘Tsah/saf’ kelimesininkiyle eşleştiğini. Dolayısıyla Tanrı'nın, Bene Yisrael’i seçme sebebinin, onların saflığını koruyabilme kabiliyeti olduğunu. ‘Tsah/saf’ kelimesinin gematriasının 98 olmasının, saf kalmanın Tora’da sıralanan 98 lanetten de kurtulmak ve affolunmak konusunda ipucu teşkil ettiğini. Nitekim ‘seleh/affet’ kelimesinin de gematriasının 98 olduğunu.

* Kipur tefilalarında ‘Vayaavor’ ve ‘Rahamana’ dualarını defalarca okuduğumuzu. ‘Rahamana’ cümlelerinin ardından ‘Bedil Vayaavor’ dendiğini. Buradaki ‘Bedil’ kelimesinin ‘ivdil/ayırt eymek’ kökünden geldiğini. ‘Vayaavor’ kelimesinin de ‘Avar/ geçmek’ kökünden geldiğini ve Tora’da Aşem’in Moşe’nin önünden geçerek haykırmasını ve 13 merhamet özelliğini sıralamasını simgelediğini. Yani ‘Bedil Vayaavor’un ‘13 merhamet özelliğini sıralayanı ayırt et’ manasına geldiğini.

* Bikurim mitsvasının, insanın kendine hâkim olmasını öğreten ek bir faydası da olduğunu. Nitekim tarlasında ürününün olgunlaştığını ve artık yenilebilir hale geldiğini fark eden kişinin, o ilk fark ettiği ürünü hemen koparıp yemek yerine, etrafına ip bağlayıp işaretleyerek ileride bikurim mitsvası için Bet Amikdaş’a götürmek üzere ayırdığını. Bu suretle uzun süredir yemediği o güzel meyveyi, Tanrı adına ayırarak kendine hâkim olmayı da başardığını.

* İnsanın hakkında verilmiş göksel ağır bir yargı hükmünü yırtabilecek şeyler olduğunu. Bunların, sadaka vermek, Tanrı’ya yakarmak, isim değişikliği, eylem değişikliği ve yer değişikliği yapmak olduğunu.

* Tanrı’nın 13 merhamet özelliğini sayarken, ilk iki sırada Aşem’in ismini tekrarlamamızın altında yatan önemli bir mesaj olduğunu. Bunun, insan günah işlemeden önce de aynı Aşem, günah işleyip teşuva yaptıktan sonra da aynı Aşem olduğunu ifade ettiğini. Aşem her zaman aynı noktadayken, bizim eylemlerimizle O’na yaklaşıp uzaklaştığımızı.

* Aşem’in insanı 1 Tişri’de yarattığını. 1 Tişri’nin ilk saatinde insanı yapmayı düşündüğünü. İkinci saatinde, önceden yaptığı meleklere danıştığını. Üçüncü saatinde, insanı şekillendireceği toprağı dünyanın dört yanından topladığını. Dördüncü saatte, toprakları suyla yoğurduğunu. Beşinci saatte onu şekillendirdiğini. Altıncı saatte son şekline getirdiğini. Yedinci saatte içine ‘Neşama’ ruhunu zerk ettiğini. Sekizinci saatte onu Gan Eden’e yerleştirdiğini. Dokuzuncu saatte ona ‘yasak meyve’ emrini verdiğini. Onuncu saatte insanın bu emri ihlal ettiğini. On birinci saatte yargısının yapıldığını. On ikinci saatteyse, her ne kadar cezalandırılmış olsa da, Aşem’in yargısından merhametli bir karar çıktığını.

* Tefilaların bizi ruhsal âlemlerde yükselttiğini. Aşem’in alt dünyadaki ismi olan Adny ve üst dünyadaki ismi olan YHVH’i, Amida’daki berahalar ve eğilmeler vasıtasıyla birleştirdiğimizi. Her biri dört harften oluşan bu iki ismi dört kez eğilerek, her bir eğilmede sırayla birer harfini bir araya getirdiğimizi. Aynı şekilde, Amida tekrarında oradaki berahalara söylediğimiz Amen’in de bu isimleri birleştirdiğini. Nitekim Adny’ın gematriyası 65 ve YHVH’nin 26 iken, Amen’inkinin bunların toplamı olan 91 olduğunu.

* Sefer Tora’ların 248 sütun olarak yazıldığını ve genel olarak her sütunun Vav harfi ile başladığını. Sadece altı sütunda farklı harflerle başlangıç olduğunu ve bu harflerin de, Moşe ve Maşiah kelimelerini oluşturan harfler olduğunu. Bu suretle, Tora’da ilk kurtarıcı Moşe ve son kurtarıcı Maşiah’a da atıfta bulunulduğunu.

* Yaakov’un isminin gematritasının 182 olup, bunun da Aşem’in dört harfli isminin gematriasının (26) yedi katı olduğunu. Bu yedi kata karşılık Yaakov’un yedi sıkıntı yaşadığını. Oğlu Yosef’in isim gematriasının 156 olup, bunun da Aşem’in isim gematriyasının altı katı olduğunu. Buna karşılık Yosef’in de hayatında altı büyük sıkıntıya katlandığını. Bu kişilerin, söz konusu sıkıntılar karşısında yıkılmayarak, tsadik kalmayı başardıklarını.

Bu Tora yazıları, sevgili rahmetli babam Mordehay Marko Ben Roşa’nın İluy Nişmatı içindir.

Sorularınız ve görüşleriniz için adresim: [email protected]

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün