“Bu noktada gördüğüm temel açılım, Türkiye´nin iç siyasete dönük adımlar attığı. İsrail ile ilişkiler konusundaki bu yeni süreç, Güney Afrika´nın açtığı davaya müdahil olma ve ticaret kısıtlamaları, kamuoyuna somut önlemler alındığını gösteren gelişmeler. Kısmen etkili olduğunu da düşünüyorum. Toplumda bu yönde bir gerginlik vardı. Artık çok fazla kalmamış gibi gözüküyor. Ama geçici olması itibarıyla süreç illa ki bir diplomatik yumuşama dönemine girecektir Gazze sahasında da. Orası o şekilde çok uzun süre yönetilemez. Yerel halk orada olduğu müddetçe, İsrail ordusunun da polis vazifesi görebilmesinin çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Günün sonunda yerelden çıkan aktörler ve bir polis gücü ile istikrarı sağlamaya çalışacaklardır gibi düşünüyorum. Türkiye´nin müdahil olmasını ABD ile ilişkilerin doğal bir sonucu olarak da görüyorum. Türkiye ve ABD arasındaki yakınlaşan ilişkiler ve Katar´ın bu dosyadan uzak durması sebebiyle, ABD ile yapılan istişarelerden sonra Türkiye´nin inisiyatif aldığı kanaatindeyim. Biraz farklı düşünüyorum o noktada. ABD´yi de rahatsız edecek bir adımı Türkiye´nin atmadığını düşünüyorum.” Gökhan Çınkara – www.anlatilaninotesi.com.tr
İlkokulda Hamursuz Bayramında sınıf arkadaşlarımla matsa yiyorduk. Neden normal ekmek yemediğimizi onlar da bilmiyordu:))))) Çocukluk ne tatlı bişi. Yemekhanede matsayı paylaştırıyorlardı ve sınıfça yiyorduk. Ne güzel bir ülkede yaşıyormuşuz gerçekten. Şimdi halimize bak.
https://twitter.com/DLeilaErtug/status/1788201441569448138
Tam 554 senedir bu topraklarda yaşıyoruz biz Yahudiler
Okuruz
Askere gider vatani görev yaparız
Çalışır, iş üretir, vergi öderiz
Suç oranına katkımız sıfır
Beşeri sermaye yaratırız
Bayram kutlamamamızda, bir işletmenin, dini bayramımız için yaptığı keki mi kıskandın, terbiyesiz?
Neyse ki, yorumları okudum, alıntılara baktım
Yüzüm güldü
Kötülük dolu, ayrıştırıcı insanlara verilmiş cevaplar rahatlattı
Tüm aydınlık, sevgi dolu, birleştirici insanımıza sevgiler
https://twitter.com/iriscibre/status/1788311657413812290
Vergini ode, kurtuluş savaşında şehit ver, dedelerin kore savasi icin hazirda beklesin, 600+ senedir ailen burda olsun,oy ver,Ataturk’u cok fazla sev (Atatürk’ün damina zamansiz konan kuşun kanadina sıçarım) hicbir sey farketmez.Antisemit her zaman antisemittir.Ama aynen devam 🇹🇷
https://twitter.com/igalmevorah/status/1788753044907114721
Türkiye'nin 530 yıldır Yahudi nüfusunun da olduğunu hakikaten insanlar bilmiyor mu diye bu paylaşımları görünce hayret ediyorum! Üstelik böyle milyon takipçisi olan hesaplar bile bunu yapıyor!
Türkiye'de Sefarad Yahudisi Türkler de var ve onlar da diğer Yahudiler gibi Hamursuz Bayramı kutluyor.
https://twitter.com/IsilAcehan/status/1788093624816656843
Türkiye ve İsrail gibi “karmaşık karşılıklı bağımlılık”la iç içe geçmiş ilişkiler yumağının, birden bire çökeceği mi sanıldı?
“ÖZELLİKLE, ORTA DOĞU VE AKDENİZ’DE, ‘HER İKİ ÜLKENİN DE AYNI ANDA BULUNMADIKLARI’ HİÇBİR DENKLEM YA DA POLİTİKANIN UZUN VADEDE YAŞAMA ŞANSI YOKTUR.”
https://twitter.com/remzzicetin/status/1788595542932545772
Türkiye’nin bu kararı üzerine İsrail’in tepkisi sanıldığı kadar sert olmadı bence. İsrail hükümeti Türkiye'yi ticaret anlaşmalarını tek taraflı olarak ihlal etmekle suçlarken, Dışişleri Bakanı Israel Katz Türkiye'ye karşı "ilgili önlemleri" alacaklarını duyurdu. Katz "ABD'deki İsrail yanlısı ülkelerle kuruluşlara Türkiye'deki yatırımları azaltmaları, Türkiye'den ürün ithalatını engellemeleri için çağrıda bulunma talimatı verdiğini” de açıkladı. Şu ana kadar bu tehditler yaşama geçmiş değil.
Türkiye’nin yasak ya da askı kararını açıklarken kullandığı ton ile İsrail’in yanıtı beklenenden daha yumuşak. İran-İsrail gerginliği gibi, iki ülkenin birbirini bu tavırların neden alındığı konusunda “anlayabildikleri” bir ortam var bana sorarsanız. “Kontrollü bir gerginlik” bu.
Türkiye'nin artık İsrail'e ihraç etmeyeceğini açıkladığı 54 ürünlük listede, satışların büyük bölümünü oluşturan çimento, çelik ile demir de yer alıyor. İsrail İnşaatçılar Birliği'ne göre İsrail, demir inşaat malzemelerinin yaklaşık yüzde 70'ini, çimentonun üçte birini Türkiye'den ithal ediyor.
İsrail ticaret dünyasından yetkili birinin The Times of Israel'e yaptığı bir açıklama dikkat çekici. Türkiye kaynaklı kısıtlamalar nedeniyle inşaat sektörünün alternatif ancak daha pahalı tedarikçiler bulmak zorunda kalacağını, savaşın başlangıcında Gazze'de işçi çıkarmasının ardından sektörün zaten işgücü sıkıntısı çektiği bir dönemde inşaat maliyetlerinin daha da artacağını söylüyor söz konusu yetkili.
Peki bu yasak ya da askıya alma aşılamaz mı? Kimileri bunun tamamen yasak anlamına gelmediğini söylüyor. Aşılabileceğini söyleyenler var. Örneğin Türkiye'nin Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı aracılığıyla Azerbaycan'dan İsrail'e ham petrol ihracatını kolaylaştırması devam ediyor malum. İsrail’le ilişkileri çok iyi olan Azerbaycan, Türkiye’nin kısıtlamalarını tanımak zorunda değil, petrol ihracatı sürer. Türkiye de Azerbaycan’ın zarar görmesini istemez haliyle.
Yani ticaret bir biçimde devam eder. En azından petrol akışı açısından Türkiye’nin İsrail’e “hayat suyu” vermesi kesintiye uğramaz.
https://halktv.com.tr/makale/turkiyenin-ticaret-yasagi-karari-israili-etkiler-mi-831263
1) O kadar öfkeli, o kadar sinirli, o kadar doluyum ki şu an anlatamam…
7 Ekim’den bugüne gerçeklikten kopmayıp naçizane analizlerimi paylaştım.
İsrail tarafından fonlandığım, siyonist olduğuma dair gerzekçe yorumları bile hep sineye çektim.
2) Ne oldu? Gelinen nokta neyi gösteriyor? 7 Ekim’de başlayan sürecin sonunda İsrail tankları Gazze’de bugün.
Rasyonaliteden uzak bir “Filistin Davası” savunuculuğunu ne zaman bırakacağız?..
İnanın, yıllardır acılar içindeki Filistinlilere bu yaklaşımın zerre faydası yok.
https://twitter.com/remzzicetin/status/1787781069594341620
https://halktv.com.tr/makale/yardimlari-etkileyecek-israilin-refah-isgali-831893
İsrail, HAMAS tarafından kaçırılan rehinelerin Refah’ta tutulduğunu savunuyor bu defa. Bu çerçevede Refah’a yönelik bir kara saldırısı ile rehineleri bulacağını hedefleyen İsrail ayrıca HAMAS’ı ön şartsız bir ateşkese mecbur etmeye çalışıyor.
Son olarak İsrail Savunma Bakanı bir açıklama yaptı ve “Ateşkes girişimlerini destekliyoruz ancak çökerse Refah’a girmeye hazırız” dedi. Gerçekten de İsrail Refah’a girmeye hazır. Haftalar öncesinden Refah çevresine tankları yerleştiren İsrail ordusu sık sık saldırılar yapmaktan da geri durmuyor. Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafına İsrail bayrağı çeken İsrail ordusunun bu hamlesi ile Gazze’ye az miktarlarda giren yardımlar da tamamen kesilmiş oldu. Kısacası Refah abluka altında! İsrail’in geniş çaplı askeri operasyonunun eli kulağında! En az 1.5 milyon insanın da gidecek yeri yok. Gerçi İsrail tarafı güneyde sıkışan insanların Gazze’nin güneyi ile kuzeyinin kesiştiği bölgeye tahliye edileceğini söylüyor ancak BM dahil uluslararası yardım kuruluşları bu kadar insanın yerleştirilmesine uygun şartların hazırlanmadığını, zaten hâlâ insanların tahliyesinin başlamadığını dolayısıyla, bu planın işe yaramayacağını savunuyor.
https://www.evrensel.net/yazi/94814/tanklar-refah-kapisindayken-ateskes-umidi
İsrail'in Refah sınır kapısının kontrolünü ele geçirdiği operasyon, tam da ABD, Katar ve Mısır'ın ortaklaşa hazırladıkları ateşkes anlaşmasının Hamas tarafından kabul edildiği anda geldi. Böylece İsrail, en yakın müttefiki ABD'nin bizzat müzakere ettiği anlaşmayı tanımayacağını daha en başından ortaya koymuş oldu.
Nitekim Washington'dan da İsrail'in sınır tanımayan aşırı milliyetçi hükümetine karşı sabrın taştığını gösteren işaretler de ortaya çıkmaya başladı; Amerikan üniversitelerinde katılımcısı giderek artan ve tüm ülkeye yayılan Filistin yanlısı gösterilerle uğraşan Biden yönetiminin, İsrail'e silah ve mühimmat gönderimini askıya aldığına ilişkin haberler sızıyor Amerikan basınına. Politico'da yer alan habere göre ABD, İsrail'e gönderilmesi planlanan Boeing firmasının üretimi olan iki tip akıllı silah ve mühimmatın sevkiyatı durdurdu. Bu, ABD yönetimi açısından bir ilk.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/israilin-refah-operasyonu-gozler-misirda/741857
Elitler çemberi dışında tüm dünyada Filistin aktivizmi patlak vermiş durumda. Barış örgütlerininin yıllarca yaratamadığı dinamizmi Hamas’ın harekete geçirebilmesi dramatik bir durum. 7 Ekim değil İsrail’in ona verdiği tepki bu durumu yarattı demek bile bu aktörlüğü değiştirmiyor
https://twitter.com/FeritBelder/status/1788632550711369929
Gerçek Vaat operasyonunun asıl önemli sonucu İran’ın bundan sonra kendini konumlandırmak istediği nokta. İran Orta Doğu’da yürüttüğü vekalet savaşları, Azerbaycan-Ermenistan çekişmesinden kaynaklanan Kafkasya’daki değişen jeopolitik dengeler ve İran halkının devrim aktörlerine karşı memnuniyetsizliği gibi birçok sorun İran’ı ihtiyatlı kalmaya zorluyor. Ayrıca, İran-Irak Savaşı’nın olumsuzlukları İran’ın devlet ve toplum hafızasında canlılığını hâlâ koruyor.
Bilindiği üzere İran, bundan önce “makul inkâr” taktiğini uygulayarak direkt saldırılardan kaçınıp asimetrik güç uygulamaktaydı. Fakat Gerçek Vaat Operasyonu, İran’ın güvenlik kültürünü yansıtan bir hamleydi. İran devleti İslam devriminin üzerinden 45 yıl geçmesine rağmen Devrim Muhafızları Ordusu ve düzenli ordusu olan Arteş’e aynı anda sahip. Geçmişte iki ordunun birleştirilmesi gündeme gelse de İran devletinin konvansiyonel ve asimetrik güce ihtiyaç duyuyor ve güvenlik pratiklerini bu denklemde sürdürüyor. Bu açıdan bakıldığında İran İslam Cumhuriyeti’nin 1979’dan itibaren yaratmaya çalıştığı güvenlik kültürü ile bu operasyonun uyumlu olduğu söylenebilir.
…
Netanyahu hükümeti ise saldırılar ile Gazze’deki insani durum nedeniyle kendisine tepki göstermeye başlayan ABD hükümetini yanına çekmeyi başardı. İngiltere’nin uçakları kaldırması ve Ürdün’ün hava sahasını açması da gelecekte oluşacak bir çatışmada ittifakların nasıl oluşacağını anlamamızı sağladı. İran’ın hamlesinin blöf olmadığını göz önünde bulundurmakta fayda olsa da İran bu operasyon ile vitesi artırmak değil tam tersi zamanı yavaşlatmak istedi. Gerçek Vaat Operasyonu sonrasında İran yönetimi ve Sepah komutanları gerilimi tırmandırmak istemediklerini vurgularken, Dinî Lider Hamaney silahlı kuvvetlere düşmanlarla mücadele etmek için teknik ve stratejik alanda yeniliklere devam etmeyi ve düşman yöntemlerini iyi analiz etmeyi öğütledi.Bu sebepten dolayı mevcut asimetrik harekatları veya Lübnan’dan gelen Hizbullah saldırıları devam etse bile, İran kendini savaşın ortasında bulacağı senaryoları bertaraf etmek için askerî kapasitesini artırmaya yoğunlaşacaktır.
https://fikirturu.com/jeo-politika/iran-israil-cekismesi-vaatler-savasi-ne/
Analize göre sivil protestoları şiddet yoluyla bastırmak için Şam rejimine takviye güç olarak Suriye’ye gelen Şii milislerin Şam rejimi ve yerel halk ile ilişkilerinde de sorunlar yaşanıyor. Uyumsuz ve disiplinsiz davranan Iraklı Şii milislerle Şam rejimi arasındaki koordinasyonu ise Lübnan Hizbullahı sağlıyor. Bunda Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın kadim dostluğunun da payı büyük. Iraklı Şii milislerin aksine Şam rejiminin 7 Ekim sonrası çatışmalardan uzak durmasını Nasrallah konuşmalarında savunuyor.
Kaynaklar şunları ekliyor: “Bazı Suriyeli yetkililer, İran’ın bölgesel kazanımlarının Şam’ın aleyhine olacağına inanıyor. Gazze savaşının başında Esad yönetimi, İran-ABD anlaşmasından korkuyordu.”
Şam ile Tahran arasındaki ilişkilerde yaşanan çalkantılar ışığında, Suriye’deki İranlı danışmanlar iki taraf arasında “aracı” haline geldi.
Analize göre İran’ın ABD ile yürüttüğü müzakere süreci ve bu doğrultuda Lübnan-İsrail arasındaki Ekim 2022 deniz sınırı anlaşması Şam’ı rahatsız etti. Bunun etkisi de Esad’ın İran’dan uzaklaşarak Arap Birliği ülkelerine yakınlaşması şeklinde sonuçlandı.
https://serbestiyet.com/haberler/analiz/analiz-tahran-ve-sam-arasinda-gazze-catlagi-166140/
Ezilenlerin direniş yöntemlerinin mümkün olduğunca sivilleri hedef almaması gerektiğini savunmalıyız. Kamusal alanlarda silahlı olmayan unsurlara yönelik her türlü şiddeti dışlamakla işe başlanabilir. Ancak bunu yaparken öncelikle işgal ve devlet terörünü eksene almakta fayda var. Yani sebep-sonuç ilişkisini tepetaklak etmeden şiddet döngüsünün sebebine yoğunlaşmak en doğru yol. Bu sebeple Gazze’de yaşanan soykırım hakkında Hamas’ın terör örgütü olup olmadığını konuşarak başlamak büyük bir hatadan ibaret. 1948’den beri süren işgali konuşmadan Hamas’ı tartışmak beyhude. Hamas’ın kimi stratejilerinin terör yöntemleri içerdiği doğru. Ancak bu yöntemlerin belirttiğim iç içe geçmiş işgal boyutları arasında şekillendiği de doğru. İsrail’de yaşayan sivil, Batı Şeria’da ve Doğu Kudüs’te yaşayan paramiliter Siyonist yerleşimci ve her iki coğrafyada bulunan asker-polis birbirini besliyor ve birbirine karışıyor. Bu bunaltıcı atmosfer, örgütlerin direnişi/şiddeti ile halkın bireysel direnişi/şiddetini anlamamıza olanak sağlıyor. Son yıllarda çoğalan Filistinli sivillerin bireysel bıçaklı saldırılar ya da araç sürerek saldırı düzenleme yöntemleri de bu çerçeveye oturuyor.
https://www.perspektif.online/teror-yanilsamasindan-direnis-kutsamasina-filistine-sasi-bakmak/
https://halktv.com.tr/makale/bm-tam-uyelik-karari-vermedi-filistini-veto-bekliyor-832537
Netanyahu, Refah'ta büyük bir operasyondan kaçınması için ABD ve Almanya gibi müttefiklerinden, Birleşmiş Milletler'den, Avrupa Birliği'nden ve bölgedeki Arap devletlerinden gelen büyük bir diplomatik baskı altında. Gazze'ye çok daha fazla insani yardım girmesine izin vermesini ve Hamas'la, en azından mevcut taslak metinde kalıcı bir ateşkes yerine sürdürülebilir bir sükûnet vaat edebilecek bir anlaşmayı kabul etmesini istiyorlar.
Ancak böyle bir anlaşma İsrail ile Hamas arasında çatışmanın nasıl sonlandırılacağı konusundaki temel ayrılığı çözmez. Hamas savaşın hemen sona ermesini, tüm İsrail askerlerinin Gazze'den çekilmesini ve İsrail hapishanelerinde tutulan çok sayıda Filistinli karşılığında tüm rehinelerin serbest bırakılmasını istiyor. İsrail herhangi bir ateşkesin geçici olmasını istiyor ki Hamas zafer kazandığını iddia edip Gazze üzerindeki kontrolünü yeniden tesis etmeye başlayamasın. Yine de Hamas'ın son tavizleri ve İsrail ordusunun Mısır sınırını kontrol altına alma hamlelerinin ardından bir ateşkes anlaşması eskisinden çok daha mümkün, hatta Netanyahu için arzu edilir görünüyor.
Her ne kadar Generation Lab adlı kuruluşun ülke çapında yaptığı bir araştırma üniversite öğrencilerinin ezici çoğunluğu açısından Gazze savaşının bir öncelik ya da onları pek de meşgul eden bir mesele olmadığını gösteriyorsa da yaşananların ölçülebilir verilerin ötesinde bir anlamı olduğunu söylemek yanlış sayılmaz. Sonuçta ABD’nin seçkin üniversitelerinde, bugüne dek kendilerinden başka hiçbir meseleyle ilgilenmedikleri için eleştirilen bir neslin bazı mensupları, kendi dar dünyalarından veya kimlik evrenlerinden daha geniş bir konuyla ilgili duyarlılık taşıyarak örgütleniyor ve eyleme geçiyorlar. Bunu yaparken konulara tam olarak hâkim olup olmamaları, ahlaki terazilerinin ayarının tam yerine oturmaması (örneğin Hamas’ın 7 Ekim'de yaptıklarını dert etmemeleri), ettikleri bazı lafların nereye gideceğini, ne anlama geleceğini tartamamaları ancak yaşanan anı küçümsemek isteyenler açısından büyük bir sorun olarak sunuluyor.
https://aposto.com/s/protestolar-ve-amerikan-elit-universitesinin-cokusu
İnsanların orantısız güçlerce acımasızca katledildiği bu savaşta Türkiye elbette tavizsizce bebeklerden, çocuklardan, masum sivillerden yana savaş karşıtı bir tavır almalı. Ancak bunu yaparken benzer eylemleri defalarca gerçekleştirmiş Hamas’ı da protokolde ağırlamamalı. İsrail’in bölge ülkelerinden biri olduğunu hiç unutmadan “Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim”, diyen Necip Fazıl’ın ütopik mısralarıyla işlerin yürümeyeceğini iyi kavramalı. Ve en önemlisi laik bir Türk devleti olduğumuzun bilincini taşıyarak olan biteni değerlendirmeli. Türkiye’nin daha etkin arabuluculuğu oynaması ancak kendini Hamas zihniyetiyle özdeşleştirmezse sahici ve mümkün olabilir. Bu arada eğer iktidar, yaşanan katliamları gerekçe göstererek zaten İsrail’in tahliye etmek istediği Filistinlileri ülkemize çağıracak olursa sadece ve sadece Büyük Orta Doğu Projesi’ne ve “Büyük İsrail” hayaline destek vermiş olacaktır. AKP iktidarı bunu içi boş ümmetçilik söylemi ve “sözde hayırseverlik” vurgusuyla gerçekleştirmeye yakındır. Bununla birlikte; hasıraltı edilecek bir başka motivasyonu daha olacaktır.
https://www.sozcu.com.tr/israil-de-bir-degil-binlerce-netanyahu-var-p44874
İsrail'in ABD Büyükelçisi Michael Herzog Biden'ın kararının “Hamas'a ve bölgedeki düşmanlarımıza yanlış mesaj gönderdiğini” söyledi. Washington'da Carnegie Endowment for International Peace tarafından düzenlenen halka açık bir söyleşide Herzog, "Bu bizi köşeye sıkıştırıyor. Kimse bana ya da bize Refah'ı halletmeden Hamas'ı yenme stratejisi sunmadı" diye de ekledi. Ancak bazı analistler krizin önemini küçümseyerek, ABD ile İsrail arasında geçmişte yaşanan anlaşmazlıklar kadar kötü olmadığını savundu. Nagel, 2015 yılında İran nükleer anlaşması nedeniyle ilişkilerin kopmasının “çok daha kötü” olduğunu söyledi.
Bu gergin ortamda İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ABD'ye İsrail'i desteklediği için teşekkür etti ve X'te “Hamas (KALP) Biden” paylaşımında bulunan Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'e ateş püskürdü. Herzog, “Dostlar ve müttefikler arasında anlaşmazlıklar ve hayal kırıklığı anları yaşansa bile, anlaşmazlıkları açıklığa kavuşturmanın bir yolu vardır” dedi.
9,5 milyar dolarlık ikili ticaret hacminde esas parayı kazanan tarafın Türkiye olduğunu belirten Yanarocak, Türkiye’nin ABD ve Çin’in ardından İsrail’e en çok ihracat yapan üçüncü ülke olduğunu belirtti. Dolayısıyla ticari ilişkileri kesmenin en başta Türkiyeli şirketlere zarar verdiğini vurgulayan Yanarocak, İsrail’in de zarar gördüğünü ancak yeni ortaklar bulmasının kaçınılmaz olduğunun altını çizdi. Yanarocak’a göre, asıl soru, Gazze gerilimi teskin olunca durumun eski seviyeye dönmesi ihtimali:
https://anlatilaninotesi.com.tr/20240509/1083656061.html
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/filistin-kazaniyor-2205301
İsrail, Hamas’ın 7 Ekim saldırısıyla birlikte o ünlü ve etkili caydırıcılığını yitirmişti. Şimdi bir de yenik durumdayken ateşkes imzalarsa, gücünü de yitirecek…
İsrail yenik durumda derken, yalnızca dünyanın önemli bir kısmının vicdanında yenilmedi.
Artık İsrail’in uluslararası platformlarda kayrılma durumu, her şeye rağmen olmayacak.
Bunu toparlaması epey zaman alacak.
Misal, İran gibi öteden beri kırmızı devlet olarak görülen bir ülke, kamikaze İHA’larla İsrail’e saldırı düzenlediğinde, Batı devletlerinin önemli bir kısmı İsrail’in arkasında dursa bile, genel kanı, İsrail’in bunu hak ettiği biçimindeydi.
Çünkü İsrail, uluslararası hukuka aykırı bir biçimde, İran’ın Suriye’deki büyükelçilik yerleşkesinin içindeki konsolosluk binasına saldırmıştı.
Ama bu kadar da değil.
İsrail, somut olarak da yenildi.
Zira İsrail, Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırısına girişirken iki temel amacı vardı: Hamas’ın elindeki rehineleri kurtarmak ve Hamas’ı bitirmek.
İkinci amacını sonradan Hamas’ı askeri olarak bitirmek diye revize etmiş olmasına rağmen bu iki amaca da ulaşamadı.
Ne rehineleri kurtarabildi ne de Hamas’ı bitirdi.
Tam tersine, Hamas’a çok daha fazla insan kaynağı kazandırdı.
Üstelik “Hamas gerçeğini kabul etmeliyiz” fikri artık o kadar da akıldan geçirilmeyecek uçta bir fikir değil.
https://www.fayn.press/israil-nasil-yenildi/?ref=fayn-newsletter
İsrail'in Refah operasyonu, Biden yönetiminin tutumu ve Türkiye'nin ticareti kesmesi ile Lahey'deki davaya müdahil olmasıyla gerilen İsrail ile ilişkiler...
Ceyda Hanımefendi ile mülakattan bir kesit olarak yorumum: @ceydak
https://twitter.com/gcinkara/status/1788325793073943001
Türkiye’nin Gazze’de arabulucu olma ve insani yardım ulaştırma konusunda İsrail engeline takılmasıyla birlikte ticaret yasağının devreye girdiğini dile getiren Gökhan Çınkara, ilişkilerde radikal bir kopuş görmüyor:
‘Türkiye’nin ABD’yi de rahatsız edecek bir adım atmadığını düşünüyorum’
Türkiye’nin İsrail’e getirdiği ticaret kısıtlamasını ve Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasına müdahil olma kararını değerlendiren Dr. Çınkara, bunun esas itibarıyla iç kamuoyuna dönük olduğu görüşünde. Çınkara’ya göre Türkiye’nin attığı adımların ABD ile yapılan görüşmelerden sonra yürürlüğe girmiş olma ihtimali gözardı edilmemeli:
https://anlatilaninotesi.com.tr/20240507/1083578154.html
Türkiye’nin ekonomik tedbirleri ve Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasına dahil olmasının İsrail’i siyaseten köşeye sıkıştırmaya yetmeyeceği görüşündeki Musa Özuğurlu’ya göre, Netanyahu’yu gerçekten terletecek iki ana etmen var: Batı başkentlerinde yükselen İsrail eleştirileri ve sahada askeri başarıya ulaşılamaması:
https://anlatilaninotesi.com.tr/20240508/1083615168.html
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ombudsmanakademik/issue/84567/1441548
Makalede ulaştığım sonuçlar şöyle:
1- 2017 yılında Hamas tarafından yayımlanan bir belge, başkenti Kudüs olan ve İsrail ile komşu olarak var olabilecek bir Filistin devletinin mümkünlüğünü ortayakoymuştur. Bu belge, İsrail’in varlığını geçici bir durum olarak kabul etse de Hamas’ın 1988’de yayımladığı Misak metnindeki dil ve pratiğe kıyasla önemli bir farklılık göstermektedir. Bu durum, Hamas’ın ideolojik tutumunda ve politik stratejisinde bir evrime işaret etmektedir.
2- Hamas, 1980’lerin sonlarında, Filistin İslami Hareketi’nin politik ve silahlı yüzünü temsil eden bir organizasyon olarak ortaya çıkmıştır. Bu yapı, ideolojik kökenlerini Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın fikirlerine dayandırmaktadır.Hasan El Benna’nın liderliğinde kurulan Müslüman Kardeşler Teşkilatı, Filistin meselesine özel bir önem vermiş ve bu konuda toplumsal bir hareket olarak öneçıkmıştır. Coğrafi yakınlık, Mısır’daki Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın Hamas üzerindeki etkisini güçlendirmiştir. Bu bağlamda, Hamas’ın Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın bir uzantısı olarak doğmasına rağmen, kendi özgün gündemini ve stratejilerini belirleyen bağımsız bir kuruluş olduğu vurgulanmalıdır. Hamas, Filistin siyasetinde, 1950’lerden bu yana baskın olan Filistin milliyetçiliğine derin ve kapsamlı bir dini boyut eklemeyi başarmıştır.
Bu, geniş çaplı toplumsal organizasyonlar ve yeni mücadele yöntemleri geliştirerek Filistin’de etkin bir rol oynamasıyla mümkün olmuştur. Hamas’ın İsrail ile mücadelesi, bu çerçevede hem dini hem de milliyetçi unsurları içeren karmaşık bir yapıya sahiptir.
https://twitter.com/gcinkara/status/1788987554215108875
Türkiye’nin Hamas üzerinden riskli bir aktörlük üstlenmesinin pek çok mahzuru var. İlk ve öncelikli olarak vurgulamak gerekir ki Hamas’ın Filistin siyasetinde hegemonik bir pozisyonu yok. Parçalanmış Filistin siyasetini birleştirme bir yana tam tersi etkisi olma ihtimali yüksek.
Filistin yine bölgesel güçlerin rekabet alanına dönmesin. İkinci olarak Hamas ile Türkiye’nin meşruiyet referansları arasında çok ciddi farklar var. Türkiye bu meşruiyet maliyetini ödemeye çalışarak kendi amilliğine iyice zarar verebilir.
Bence bu konu iç siyasetin boğucu ve kutuplaşmış alanında hızlıca çıkarılmalı ve rasyonel tartışma için zemin kurulmalı.
https://twitter.com/FeritBelder/status/1785950687139909859
https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/mimarlik-ve-isgal-israil-filistine-nasil-yerlesiyor-166627/
Netenyahu hükümeti ateşkese direnedursun, Gazze'nin geleceği konusunda bölge ülkelerinin "bilek güreşi" başladı bile.
Gazze'yi, hatta tüm Filistin'i Hamas sonrasında kimin yöneteceği konusunda Arap ülkeleri arasında bir rekabet yaşanıyor; Birleşik Arap Emirlikleri yıllardır finanse ettiği Muhammed Dahlan'ı öne çıkarmaya çalışırken, Mısır mevcut Filistin Yönetiminin istihbarat şefi Mecit Faraj'ı destekleyen bir tavır sergiliyor. Yeni dönemde sadece Hamas değil, Mahmud Abbas'a da rol biçilmiyor gibi Filistin'de.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ortadogunun-yeni-hali/742515
İsrail’de yayın yapan güçlü bir internet sitesi (www.calcalist. co.il) bu kısıttan İsrail ekonomisinin etkileneceğini verilerle açıklamış. İsrailli kaynağa göre:
Türk ithalatının durması ile elektrik fiyatlarının artacağı, gıda, tek kullanımlık mutfak eşyaları, kişisel bakım ürünleri gibi birçok ürünün Türkiye’den ithal edildiği yazıyor. Good Pharm CEO’su Adam Friedler’e göre bu durum İsrail’i alternatif ve çok daha pahalı kaynaklar aramaya zorlayacak “acı bir darbe”. Haberde, sebze alanında bir kıtlık yaşanmayacağı ama elektrikli ürünler pazarının yüzde 10 zamlanacağı ifade edilmiş. Çünkü İsrail’de pazarlanan beyaz eşya ürünlerinin yüzde 30’u Türkiye’de üretiliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin sektör üzerinde büyük bir etkisi var. Yine aynı kaynakta Üreticiler Birliği Başkanı Ron Tomer’in Türkiye’nin kısıt kararına cevaben Türk ürünlerine vergi uygulanması çağrısında bulunduğu yazmakta.
ABD gerçekten silah sevkıyatını durdurma kararını uzatırsa İsrail bundan hayli zarar görür. Ama Biden, silah sevkıyatı dursa bile ABD'nin İsrail'e savunma silahları tedarik etmeye devam edeceğini açıkladı biliyorsunuz. "İsrail'in Demir Kubbe ile son zamanlarda Orta Doğu'da meydana gelen saldırılara karşılık verme kabiliyeti açısından güvende olduğundan emin olmaya devam edeceğiz" demişti Biden.
O zaman ne oluyor, aslında İsrail’i zor durumda bırakacak sevkıyat durdurma kararı diğer silahların tedarikiyle delinmiş oluyor.
Yani ABD aslında bir şeylerin sevkiyatını durdururken bir şeylerin sevkıyatını da sürdürüyor. Sonuçta ABD, üzerinde etkili olacak bir tutumu İsrail’e karşı doğru dürüst alamıyor.
https://halktv.com.tr/makale/abd-silah-sevkiyatini-durdurdu-israil-zarar-gorur-mu-833116
Kız kardeşi Liri Albag'ın 214 gün boyunca Gazze'de rehin tutulduğu İsrailli yarış pilotu 15 yaşındaki Guy Albag, dün Slovakya'da düzenlenen CEE şampiyonasında birinci oldu. Podyumda kupasını kaldırmak yerine, üçüncü sırayı alan İsrailli sürücü Yam Pinto'nun yanında kız kardeşinin fotoğrafını kaldırdı. #BringThemHome
Kaynak: @standwithus
https://twitter.com/HumansOfJudaism/status/1787953575324246051
https://www.mesele121.org/deniz-borulcesinin-sapi-sert-olur/
Bir zamanlar yoğun bir Musevi nüfusunu içinde barındıran Yeldeğirmeni semtinden bir kaç kare
https://twitter.com/onderkayaistan1/status/1789277762496155995
Anne Frank, 1940 yılında kız kardeşi Margot ile Hollanda'nın Zandvoort sahilinde.
https://twitter.com/historyinmemes/status/1789178625235058957
Auschwitz-Birkenau'da Müslüman bir kadın olarak Holokost'u ve dünya çapındaki nefret dolu ve soykırımcı rejimlere bugüne kadar verilen körü körüne desteği dile getirmenin benim görevim olduğunu hissediyorum.
Burada, duvarda arkadaşlarımın büyükanne ve büyükbabalarının isimlerini arıyorum. Onlar sadece Yahudi oldukları için öldürülen milyonlarca masumun arasındaydılar.
Ve aynı anda, Yahudi nefretine yönelik şiddetli çağrılara tanık oluyoruz. 7 Ekim 2023'te İsrail'de 1400 masum insanı vahşice katleden, sayısız kadın ve erkeğe vahşice tecavüz eden, bebekler ve küçük çocuklar dahil her yaştan insanı rehin alan bir terör rejimi olan Hamas'a kör ve aptalca destek.
Yahudi nefreti ve terör rejimi Hamas'a körü körüne destek çağrıları Arap dünyasında başlamadı. New York, Londra ve Batı dünyasının tamamındaki sokaklarda ve kampüslerde başladı.
Nefretin sınırı yoktur. Holokost Yahudilere duyulan nefretin bir sonucuydu. Holokost eğitiminin Ortadoğu'da barış için kritik olduğuna inanıyorum.
https://twitter.com/SoooMD/status/1789342075127046503
Başkan @Isaac_Herzog #YomHazikaron konuşmasında geleneksel Yahudi yas geleneği olan yırtık bir gömlek giyiyor.
Bana göre bu, Anma Günü'nde olağan bir başkanlık jesti haline gelmesi gereken güçlü bir hareket.
https://twitter.com/EylonALevy/status/1789704854690030041
Avrupa 2024'te Yahudi bir kadının kendisini antisemitlerden korumak için 100'den fazla polis memuruna ihtiyacı var.
1939 değil.
1944 değil.
2024.
https://twitter.com/StopAntisemites/status/1788593541628690876
Adam İsrail Eurovision'da ne arıyor Ortadoğu ülkesi değil mi diye yazıyor ciddi ciddi. Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan'ı sorgulamıyor. Avrupa medeniyetinin kökü= Judeochristianism. Oradaki Judeo İsrail evladım. Yahudi düşmanlığı yapacağım istiyor ama akıl yok.
https://twitter.com/DLeilaErtug/status/1789536310887059535
Eden'ın elbisesinin bandajları temsil ettiğini biliyor muydun? İsrail toplumunun 7 Ekim sonrasında açtığı yaraları simgeliyor.
Orijinal şarkısı Eurovision organizatörleri tarafından yasaklandı, bu nedenle birçok kelime değiştirildi.
Örneğin, "bir daha asla" ifadesi "beni bir daha tut" ile değiştirildi, "Ekim yağmuru" "kasırga" oldu ve İbranice'de şehitler için kullanılan askeri terime atıfta bulunan "çiçekler", "güç verir" olarak değiştirildi.
İsrail karşıtı ajitatörlerin yoğun varlığı nedeniyle Malmö'de bulunduğu ekibin neredeyse tamamı boyunca oteliyle sınırlıydı. Tehdit o kadar şiddetliydi ki, olay yerine varmak için on araçlık bir polis refakatçisine ihtiyaç vardı.
Ve tüm bunlara rağmen bugün hayatının performansını sergiledi.
https://twitter.com/CombatASemitism/status/1789403615725068467
İslamcı teröristlerin sokaklarında cirit attığı Malmö’de, 20 yaşındaki Yahudi bir kadının kaldığı otelin önünde toplandığınızda ‘soykırım’ suçunu işleyen bir ülkenin Eurovision’dan atılmamasını protesto etmiş olmuyorsunuz.
Antisemit oluyorsunuz.
https://twitter.com/IpekMayaSaygin/status/1788944378917970143
Kültürden Sorumlu Bakan C. Roth, Eurovision’da İsrailli sanatçı için Malmö’de güvenlik önlemlerinin sağlanması gereğini ve protestoları dehşet verici buluyor:
“Anti-Semitizm, nefret ve şiddetin yanısıra ırkçılık ve mizantropinin hiçbir türünün de bu önemli müzik etkinliğinde yeri yoktur.”
https://twitter.com/IpekMayaSaygin/status/1788978807447171148
#Eurovision a hiç oy vermedim. Ama oyumu vereceğim #EdenGolan . Çünkü o yetenekli. Çünkü o cesur. Ve çünkü, çılgına dönen bu dünyada, #Juifs ye karşı 80 yıldır benzeri görülmemiş bir nefret rüzgarı ve aptallık karşısında, onun zaferi bir dönüm noktası olacak.
https://twitter.com/BHL/status/1789186396109901840
Eurovision yarışmasındaki oylar kamuoyunun İslamcıların sandığı gibi İsrail karşıtı olmadığını ortaya koydu. Marjinal sol grupların İsrail karşıtı gösterileri
marjinal olmayan kesimlerde ters etki yapıyor.
https://twitter.com/Kayahanuygur/status/1789432144994972025
Avrupa Yayın Birliği, İsrail'den 🇮🇱 provokasyonlara neden olmamasını istedi ve bu nedenle şirket, İsrailli sunucu Maya Alcolombre'ye planladığı gibi rehinelerin serbest bırakılması çağrısında bulunan sarı rozeti takmamasını emretti. Görünüşe göre şirket, Yayın Birliği'nin yaptırımlarından ve İsrail skorunun zarar görmesinden korkuyordu.
https://twitter.com/ynetalerts/status/1789397153145602105
Bu 14 ülke İsrail'e Eurovision'da en yüksek halk oyu puanını verdi.
Bu ülkelerin hepsi vatandaşlarının çoğunluğunun nefret çetelerine karşı durduğunu ve İsrail halkının yanında olduğunu kanıtladı.
https://twitter.com/OliLondonTV/status/1789482638467608778
Eurovision sonuçlarıyla ilgili bir gönderi.
İsrail'den Eden Golan en yüksek ikinci popüler oyu aldı. Hırvatistan bu bölümde yalnızca iki puan farkla önde.
Sessiz alt akıntılar dediğim şeye dikkat edin. Dünya çapında milyonlarca seçmen, İsrail'in performansının yeteneğini, cesaretini, güzelliğini ve derin üzüntüsünü onurlandırdı ve Eden ve ekibine karşı sayısız nefret eyleminden kaçındı.
Ve hayır, antisemitistler, bu oylar Yahudi parasıyla satın alınmıyordu. Aşağılık eski önyargılarınızı yenileyin.
Teşekkürler Eden.
Şimdi rehinelere (219 gün) ve Gazzeli masumlara dönelim.
https://twitter.com/faniaoz/status/1789438765980639545
https://www.odatv.com/dunya/eden-golandan-once-israilli-gencler-jewrovisionda-yaristi-120043174
Dünkü olayların özeti:
https://twitter.com/NiohBerg/status/1789689166206239109