Vedaya hazırlık

İnsan büyüdüğünü çocukluğunda izlediği, idolü olan sporcular emekli olmaya başladığı zaman anlıyor. O sporcunun bütün kariyer yolculuğuna tanık olmuş, bir parçasıymış gibi hissederken; bir daha onu maçlarda, profesyonel spor hayatı içinde izleyemeyeceğini fark etmek kabul etmesi ve alışması oldukça zor bir durum. Tabii ki yeni sporcular izleyip, yeni yolculuklara şahit olmaya devam ediyoruz ama hiçbiri beraber büyüdüğümüz sporcuların yerini tutmuyor sanki… 

Geçtiğimiz yıl Roger Federer’in emekli olması birçoğumuza bir dönemin resmi olarak kapandığını hissettirdi. Onu artık kortlarda izleyemeyecek olma fikrini kabullenmek zor olsa da, Rafael Nadal’ı sağlığı el verdikçe izleyebileceğimizi bilmek en azından tanıdık hisleri yaşamaya devam edeceğimiz anlamına geliyordu. Federer’in kortlara veda etmesinin üzerinden 1,5 yıl geçti ve şimdi kendimizi tekrar hüzünlü bir vedaya hazırlıyoruz. Aslında geçtiğimiz yıl Nadal yaşadığı sakatlık nedeniyle sezonun büyük bir kısmını kaçırdığı için onsuz bir tur nasıl olur bunu deneyimledik. Ama bir yandan da geri döneceğini biliyor ve o gün için geri sayım yapıyorduk. Şimdi ise, özellikle son 1 ayda oynadığı ve efsanesi olduğu toprak kort turnuvalarının her birinde o şehirlerle, seyirciyle, oradaki anılarıyla vedalaşmasını izlemek değişik bir his. Çok yaklaşan ve gelmesini hiç istemediğin hüzünlü bir sona giden yol gibi… 

Geçtiğimiz hafta sonu Louis Vuitton, Rafael Nadal ve Roger Federer ile beraber yaptığı kampanyanın görsellerini, videolarını ve perde arkası görüntülerini yayınladı. Federer’i en son kortta gördüğümüzde, yanında onunla beraber ağlayan bir Nadal vardı. Şimdi ise ikisini çok farklı bir ortamda, tenisten tamamen uzak görmek çoğumuzu epey duygulandırdı. Nadal ve Federer tarihin en büyük rekabetlerinden birini bizlere izletse de, dostlukları ve iletişimleri her zaman hepimize örnek oldu. Uzun zamandır gördüğüm en anlamlı çekim ve işbirliklerinden biri olduğunu söyleyebilirim. İkisini karlar içinde röportaj verirken görünce, sanki bundan sonraki yıllarda sık sık şahit olacağımız bir görselin ön hazırlığı gibi hissettim. Büyük turnuvalarda takım elbiselerini giyip birbirleriyle selamlaşacakları, beraber maç izleyecekleri hatta gelecek nesillere ödüller verecekleri onlarca an… Bizler de gelecekte onları o şekilde görünce eski günlere dönerek korttaki rekabetlerini hatırlayacağız. 

Nadal ve Federer bu kampanya özelinde verdikleri röportajda hem kendileri hem de birbirleriyle iletişimleri hakkında da çok güzel açıklamalar yapıyorlar. İlk tanıştıkları zamanı Federer hatırlamadığını söylerken, Nadal ise o zamanı hatırladığını ve daha turda çok junior bir oyuncu olduğu için Federer ile konuşmaya utandığını anlatıyor. Aslında 2003 yılında başlayan hikayeleri çok büyük bir rekabete ve daha sonrasında büyük bir dostluğa dönüşüyor. 2022 Laver Cup’da Federer kariyerinin son maçını Nadal ile double partneri olarak oynamıştı. Bakalım Rafael Nadal için o gün geldiğinde, belki kort içinde olmasa da yanında Federer’i de görebilecek miyiz? Bu kampanya öyle özel bir zamana denk geldi ki, Nadal’a nasıl veda edeceğimizi düşünürken aslında son 20 senedir ikisini de canlı izleyebilmenin ne kadar değerli olduğunu, onların kariyer yolculuklarına şahit olarak ne kadar şanslı olduğumuzu bizlere hatırlattı. Gelecek nesillere ikisini anlatmaya devam ederken, belki de uzun bir süre böyle bir dostluk ve rekabete şahit olamayacağımızı da düşünmek insanı derin düşüncelere sürüklüyor. Ama tenisin geleceği için de farklı bir heyecan ortaya çıkarıyor. 

VEDALAR HER ZAMAN ZOR

Vedalar her zaman zor, hatta bazıları düşündüğümüzden de çok canımızı yakıyor. Bu yüzden şu anda kendimizi Rafael Nadal’a veda etmeye hazırlasak da, o gün geldiği zaman hiçbir hazırlık hiçbir kendini alıştırma çabası fayda etmeyecek. Ve ona hak ettiği şekilde teşekkür edeceğiz. Şimdi, belki de son kez onu Roland Garros’ta oynarken izleyebilmenin heyecanı ve şansıyla turnuvanın başlamasına gün sayıyoruz… Bir gün “Teşekkürler Nadal” yazımla burada olacağım ve o gün 26 yıllık hayatımın 19 yılına yol göstermiş, idolüm Rafael Nadal’ın hayatıma nasıl dokunduğunu anlatmaya çalışacağım. Ama şimdilik, onu bir süre daha izlemenin keyfini çıkaralım.