Şabat´ta hiçbir melaha yapmamak, Tora´nın ´yapma´ şeklindeki negatif emirlerinden biridir. Buradaki melaha kelimesi, yaratıcı işler anlamına gelir ve Sözlü Tora bu işlerin, Mişkan´ın inşası ve orada yapılan hizmet işleri olduğunu öğretir. Sözlü Tora´ya göre, Şabat´ta yasak olan 39 melahadan bir tanesi ´ateş yakmak´tır
Tora’da, 10 Emir içinde dördüncüsü, Şabat’ı hatırlama ve koruma (zahor ve şamor) emridir. Bunlardan şamor/ koruma emri Şabat’ta yasak olan emirleri içerir ki, bunlar Tora’da ‘melaha/ iş’ olarak tanımlanmıştır. Ancak Yazılı Tora, bu işlerin detayını veya açılımını belirtmemiştir. Şabat’ta hiçbir melaha yapmamak, Tora’nın ‘yapma’ şeklindeki negatif emirlerinden biridir. Buradaki melaha kelimesi, yaratıcı işler anlamına gelir ve Sözlü Tora bu işlerin, Mişkan’ın inşası ve orada yapılan hizmet işleri olduğunu öğretir. Sözlü Tora’ya göre, Şabat’ta yasak olan 39 melahadan bir tanesi ‘ateş yakmak’tır. Yazılı Tora’da melahalar tek tek belirtilmemiş olmasına rağmen, Şabat'ta ateş yakma yasağı ayrı bir emir olarak belirtilmiştir: ‘Şabat günü tam bir işten el çekme günüdür (Şabat Şabaton) ve bugün melaha yapan idam edilecektir’ dedikten sonra, ‘Nerede olursanız olun Şabat günü içinde ateş yakmayın’ demektedir. Adeta Yazılı Tora’da özellikle üzerinde durulan melaha ‘ateş yakmak’tır. Hatta bu ifade, Şabat’ta ateş yakan kişinin Tora'nın iki yasağını birden ihlal ettiğini vurgulamaktadır: ‘Şabat hiçbir melaha yapmayın’ ve ‘Şabat günü içinde ateş yakmayın’. Ateş yakmak yaratıcı işlerin adeta sembolüdür. Nitekim Şabat’a girerken yaptığımız son iş Şabat kandillerini yakmaktır. Bunun ardından artık Şabat’ı aldığımızı kabul edip her türlü melaha yapmayı keseriz. Şabat'ın bitiminde de, diğer melahaları yapmaya başlamadan önce yaptığımız ilk iş, yine mum yakarak avdala duasını okumaktır. Bunlardan da, ateş yakmanın yaratıcı işleri bitirmek ve tekrar başlayabilmek için ayırıcı sembol olduğunu görüyoruz. Şabat girişinde kandilleri yakmamızın sebebi, o mumların ışığının Şabat’ta bizi ve özellikle soframızı aydınlatması, böylelikle evimizde Şalom Bayit olmasıdır. Şabat günü ‘şalom/barış’ çok önemlidir, çünkü negatif güçler Şabat’taki şalom ortamını bozmaya çalışırlar. Bu nedenle özellikle Şabat’ta birbirimize ‘Şabat Şalom’ deriz. Bu arada ‘Şabat günü içinde ateş yakmayın’ emrinde yer alan İbranice kelimelerin son harfleri de ‘şalom’ sözcüğünü oluşturur.
Şabat çıkışı avdalanın nedeni
Şabat çıkışı tekrar ateş yakarak ‘avdala’ yapmamızın sebebi de, kutsal olanla olmayanı ayırt etmek bağlamında tırnaklarımızla parmak derimizi ve arkasında kalan karanlık bölgeyi ayrımsamaktır. Bu eylemin de Adem'in yasak meyveyi yeme günahı ile bağlantısı vardır. Bu günah yüzünden Adem'in tırnak gibi parlak ve ışıldayan cildi mat bir deriye dönüşmüş, dahası Adem yargıya tabi tutulmuş ve ölüm cezasını hak etmiştir. Ancak hemen devreye giren Şabat günü onu korumuştur. Hatta Şabat günü hava hiç kararmamışken, Şabat bitimi hava kararınca, karanlıkla ilk defa karşılaşan Adem büyük korku yaşamıştır. Bu durumda Şabat çıkışı Tanrı, Adem’e fiziksel dünyada sürtünme yoluyla ateş elde etmeyi öğretmiştir. Avdala mumunu yakmak bu durumu da sembolize etmektedir. Şabat günü her türlü cezaya ara verilir. Bet Din’in Şabat idam cezasını uygulaması yasaktır. Nitekim dört çeşit idam şeklinin sembolü de yakarak idamdır. Şabat günü Göksel cezalar dahi durur, cehennem ateşi dahi ruhları yakmaz.
Canımızın bağışlanma bedeli
Tora’da ‘Sayıldıkları sırada herkes Tanrı adına canının bağışlanma bedelini verecektir’ demektedir. Ardından ‘Tanrı adına yapılacak bu bağış yarım Şekeldir’, ‘ Ne zengin fazlasını, ne de fakir azını verebilir’, ‘Bu bağış canlarınızın bağışlanması amacıyla verilmektedir’, ‘Bu bağış parasını Mişkan’ın yapım işine aktaracaksın’, ‘ Böylece canlarınızın bağışlanması için Tanrı huzurunda bir hatırlatıcı olacaktır’ şeklinde vurgulamalar yapılmaktadır. Burada üç kez ‘canların bağışlanması için’ teriminin geçtiğini görüyoruz. Bu üç vurgu, konunun üç boyutuna gönderme yapmaktadır. Birinci boyut; bu bağışların bir sayım yapılması sırasında verilmesi gerektiğidir. Yahudilerin doğrudan sayılmaları bir bela tehlikesi getirmektedir. İnsanların eşya gibi sayılarak değerlendirilmeleri doğru olmadığı gibi, bazı şeylerin herkesin gözü önünde sayılması ve numaralandırılması da kötü gözü, nazarı çeker ve zarar görmelerine neden olabilir. Nitekim Kral David zamanında bu şekilde doğrudan bir sayım yapılmış ve neticesinde bir salgın hastalık başlayarak 70.000 kişinin ölümüne yol açmıştı. Bu nedenle Yahudilerin sayımının, herkesten eşit miktarda bir para toplayarak, bu paraların sayılması ile dolaylı bir sayım şeklinde yapılması, belayı önleyerek canlarına bağışlanma getirecektir. İkinci boyut, bu bağışın Mişkan’ın yapımı işlerinde kullanılması ve böylece Tanrı huzurunda bir hatırlatıcı olmasıdır. Bu hatırlatma, adeta Tanrı’ya başka bir negatif hatırlatmanın etkisini giderecektir. Mişkan yapımı, altın buzağı günahının affedilmesinin simgesidir. Her ne kadar, Moşe’nin ikinci 10 Emir Tabletlerini indirdiği ve halkın oruç tutarak beklediği Kipur günü Tanrı Bene Yisrael’i affetmişse de, bu affın devreye girmesi, bundan beş gün sonraki Sukot Bayramı’na denk gelmektedir. Gerçek af, o gün Tanrı Mişkan yapımı emrini verdiği zaman, halkın büyük coşku ve fedakârlıkla Mişkan yapımı için bağışlar getirmesiyle gerçekleşmiştir. Bunu, altın buzağı günahıyla yok olan Onur Bulutlarının, ancak o tarihte tekrar ortaya çıkmasından anlıyoruz. Dolayısıyla altın buzağı günahı yüzünden Bene Yisrael hakkında çıkan yok edilme kararı, Mişkan yapımı için yapılan yoğun bağışlar sayesinde iptal olmuştur. Üçüncü boyut ise, Talmud’a göre günahsız ölüm yoktur. Ölüm bir günahla bağlantılıdır. İnsan bilinçsizce dahi olsa günah işlemektedir ve ölüm, bilmeden işlenen günahların onarımını sağlar. Nitekim söz konusu bağışlar, Mizbeah’ta yapılan korbanların alımında kullanılacaktı. Dolayısıyla getirilecek korbanlar kapara olacak ve canlarını bağışlatacaktı. Zohar'da ‘Tanrı önce anahtarı, sonra kilidi yapar’ demektedir. Bunun anlamı, Tanrı önce çözümü veya ilacı hazırlar, sonra sıkıntıyı veya rahatsızlığı verir. Dolayısıyla toplanan bu bağışlar, ileride canlarına gelebilecek tehlikeleri de bertaraf edecektir. Çöldeki sayım sırasında toplanan para 10.000 kikar tutarındaydı ve bu rakam tamı tamına ileride Purim zamanı Aman’ın, Ahaşveroş’a tüm İsrael halkını satın almak için önerdiği rakamdı. Önceden çölde toplanmış olan bu bağış, adeta ilerideki bu tehlikeyi önlemiş, Aman planında başarılı olamamıştı. Başta Moşe de bu bağışlanmanın nasıl olacağını anlamamıştı. Nasıl oluyor da madeni bir para, hele ki bu kadar az miktarda bir para insanın canını bağışlatabilirdi? Ama o zaman Midraş’a göre Tanrı, tahtının altından ateşten bir madeni para çıkarıp Moşe’ye göstermişti. Ateş kullanım şekline göre yakıp yok ederek büyük zarar da verebilirdi, aydınlatıp, ısıtıp büyük fayda da sağlayabilirdi. Önemli olan onu ne amaçla kullanacağımızdı. Mitsva amaçlı kullanıldıktan sonra küçük miktar bir para bile kefareti sağlayabilirdi. O, Tanrının tahtının altında sakladığı özel bir hazineydi.
Bunları biliyor musunuz?
*Sefer Tora’nın 248 sütun olarak yazıldığını. 248 sayısının, insanın organ sayısı ve ‘yap’ şeklindeki pozitif mitsvaların sayısına tekabül ettiğini. Normalde her sütunun ‘Vav/ve’ harfiyle başladığını. Sadece altı sütunda farklı başlangıç olduğunu ve bu farklı harflerin ‘Be-Yah-Şemo’ yani ‘ismi Tanrı'dır’ sözünü oluşturduğunu. Bu harflerin, aynı zamanda Moşe’nin ismini de içerdiğini. Nitekim Moşe’nin Tora’nın sembolü olduğunu ve 613 emir içeren Tora metninde Moşe’nin isminin 613 kez geçtiğini. Sefer Tora’ların aynı zamanda 42 satır olarak yazıldığını ve bunun da ‘Ana Bekoah’ duasında tezahür eden Tanrı’nın 42 harfli ismine karşılık geldiğini.
*Şema duasını oluşturan 248 kelimeyi incelediğimizde ilk altı kelimenin Tora’da yazan ve ilk kez Yaakov’un çocuklarının dile getirdiği ‘Şema Yisrael’ cümlesi, sonraki altı kelimenin de Yaakov’un çocuklarına verdiği cevap olduğunu. Ardından gelen 42 kelimenin, Tora’dan bir paragraf olup Tanrı’nın 42 harfli ismine bağlantı yaptığını. Sonraki iki paragrafın yine Tora’dan olduğunu. Bunlardan ilkinin 72 kelime içerdiğini ve Tanrı’nın 72 ismine bağlantı yaptığını. İkincisinin ise 50 kelime içerdiğini ve Kabalistik olarak ‘Anlayışın 50 Kapısı’nı simgeleyen ‘Bina Sefirası’na bağlantı yaptığını. Son paragrafın da, yine Tora’dan olduğunu ve 69 kelime içerdiğini. Bunun da 68 gematria değeri ‘hayim/hayat’ ve Tanrı’yı simgeleyen Alef (gematriası 1’dir) ile birlikte ‘Tanrı’ya yapışık olan hayattadır’ pasuğuna bağlantı yaptığını. Son üç kelimenin ise toplam sayıyı 248’e bağlamak için Rabiler tarafından eklendiğini. 248 rakamının aynı zamanda vücudumuzdaki organların sayısına karşılık geldiğini ve Şema duası sayesinde tüm bu organları şifalandırabildiğimizi.
*Tora’nın simgesinin sevgi ve saygı olduğunu. Tora’nın ilk ve son harflerinin Bet (V) ve Lamed (L), ‘lev/kalp’ kelimesini oluşturduğunu. Kalbin sevgiyi simgelediğini. Tora’yı tek cümleyle özetlemenin ancak ‘Akranını kendin gibi sev’ şeklinde yapılabildiğini. ‘Lev’in gematriasının 32 olduğunu ve bunun da ‘kavod/saygı’ kelimesine denk geldiğini.
*Şema duasından önce Tanrı’nın tekliğini ’Ehad’ ilan ettiğimizi, sonra da Tanrı’yı tüm kalbimizle sevmemizi ‘aava’ dile getirdiğimizi. Tanrı’nın tekliğini ilan etmemizle, O’nu gerçekten sevmemizin bağlantılı olduğunu. Nitekim ‘tek/ehad’ kelimesi ile ‘sevgi/aava’ kelimelerinin gematrialarının eşit ve 13 olduğunu.
*Şir Aşirim’de yer alan ‘Ani Ledodi VeDodi li / Ben sevgilime ve sevgili bana’ cümlesinde, Şelomo Ameleh’in Tanrı ile Yahudi arasındaki ilişkiyi bir sevgili ilişkisine benzettiğini ve buradaki kelimelerin baş harflerinin Elul kelimesini oluşturduğunu. Bu anlamda cümlenin, Roş Aşana hazırlık konusunda bir ipucu verdiğini. Önce ‘Ani LeDodi’, yani ilk bizim, yüce sevgilimiz olan Tanrı’ya yaklaşmamız gerektiğini, ardından O’nun da bize yaklaşacağının vurguladığını.
*Elul’da iki kere Teilim’i bitirmenin günahlarımızın bağışlanması ve kefareti için çok iyi olduğunu. Nitekim Teilim’de mevcut 150 mizmoru iki kez okuyunca 300 mezmur ettiğini. ‘Kiper/kefaret’ sözcüğünün gematriasının da 300 olduğunu.
Bu Tora yazıları, sevgili rahmetli babam Mordehay Marko Ben Roşa’nın İluy Nişmatı içindir.
Soru ve görüşleriniz için mail adresim; [email protected]