Baharın gelmesi ve yaz dönemine az kalmasıyla birlikte alınan kiloları hızla verme telaşıyla yeniden karşı karşıya kalmış olabilirsiniz. Yeni diyetlerin sayısı yıllar içinde giderek artıyor. Bugün ben de o listeye iki isim daha eklemek istiyorum. Bunlardan biri etkili ve popüler bir yöntem olan Roller Coaster diyeti, diğeri ise kilo vermeye çalışırken sık sık içine düşme tehlikesiyle karşılaştığımız bir durum olan Yo Yo Sendromu.
Baharın gelmesi ve yaz dönemine az kalmasıyla birlikte alınan kiloları hızla verme telaşıyla yeniden karşı karşıya kalmış olabilirsiniz. Bu endişeli ruh hali, kulaktan dolma veya sosyal medyadan öğrendiğiniz hatta bir zaman yapıp vermiş olduğunuz şok diyetlerin tam da içinde bulunduğunuz dönemde bir çare arayışı hem bedensel hem de ruhsal olarak sizi yormuş olabilir. Fazla kilolardan bir diğer deyişle kışın alınan yüklerden kurtulmak için düşük kalorili, tek besine dayalı veya sıvı beslenme programlarına yönelmiş olabilirsiniz. Böyle bir durumun içindeyseniz dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, herkesin biri birinden farklı yapılarda olması, yaşam dinamiklerinin ve duygu durumlarının bir birinden ayrışması. Yeni diyetlerin sayısı yıllar içinde giderek artıyor. Kendinize uygun bir beslenme planı oluşturmak istiyorsanız, şok diyetler yerine dengeli beslenmenin ön planda olduğu farklı diyet programlarından faydalanabilirsiniz. Hatta birçoğunda alerjinizin olduğu, size iyi gelmeyen besinlerin de farkına varabilirsiniz. Bugün ben de o listeye iki isim daha eklemek istiyorum. Adlarını daha önce duymuş olabilirsiniz. Bunlardan biri etkili ve popüler bir yöntem olan Roller Coaster diyeti, diğeri ise kilo vermeye çalışırken sık sık içine düşme tehlikesiyle karşılaştığımız bir durum olan Yo Yo Sendromu.
Açlıktan çok korkanlara diyet
Roller Coaster diyeti, etkili kilo kaybının güncel sorunlarıyla ilgilenen Amerikalı psikolog Martin Katan tarafından geliştirildi. Bu diyet, özellikle kilo vermek isteyip de açlıktan çok korkanlara yönelikti ve hızla popülerleşti. Bu diyetin orijinal ismi aslında Roller Coaster yani hız treni değil; mucidi ona ‘Rotasyon Diyeti’ gibi sıradan bir isim koymuş ancak diyetin Rus hayranları fikrin özünü yansıtan daha yaratıcı ve ses getiren bir isim bularak insanların dikkatlerini üzerine çekmeyi başarmış. Roller Coaster diyeti denmesinin sebebi, tıpkı bir eğlence parkında olduğu gibi, bir tarafta güvenli ve kontrollü, diğer tarafta eğlenceli ve özgür bir beslenme listesi sunuyor olması. Roller Coaster diyeti yaparken herhangi bir günde, kalori normunu aşan taze sebze ve meyveleri kısıtlama olmaksızın 2-3 kez atıştırmalık olarak tüketebiliyorsunuz. Örnek olarak su ve lif bakımından zengin domates, salatalık, marul ve şekersiz meyveleri verebiliriz. Başka bir gün, karpuz ve elma gibi meyveler yiyebilirsiniz. Roller Coaster diyeti, ortak yemek planı ile karışıklık sorununu ortadan kaldıran bir beslenme planı önererek, sadece kilo vermek isteyen kişiler değil, alerjisi olan kişiler için de faydalı oldu. Bu diyette en çok dikkat edilmesi gereken şey besinlerin haşlanarak ve çok az yağda pişirilerek yenmesi. Uygun olanları buharda pişirmek en iyisi. Ekmek ve tatlılar listenin tabii ki dışında ama tam tahılları sınırlayarak da olsa tüketebiliyorsunuz. ‘Aralıklı Oruç’ta olduğu gibi Roller Coaster diyetinde de son öğünü akşamüstü 17’de yemeniz gerekiyor. Burada özetle amaç yavaş ve kontrollü başlayıp sonra öğle saatinde kalori miktarını yukarıya çıkarmak ve sonra yemek yemeyi bırakmak. Roller Coaster’ın popüler olduğu dönemde ‘Aralıklı Oruç’ henüz yaygınlaşmadığı için hızlı kilo verdiren diyetler arasında ilk sırada yer aldı. Bu beslenme şekli sizin şok diyetlerin düşük kalori alımıyla birlikte hormonal dengesizliklere sürüklenmenizi engelleyebilir. Özellikle birdenbire karar verilip yapılan şok diyetler vücutta ve zihinde stres yaratıyor. Bu durum kortizol hormonun salgılanmasını sağlayarak, vücut yağları bırakmak istemiyor. Açlık ve kalori kısıtlamalı diyetlerden sonra yeme atakları ile vücut kaybettiği yağı fazlasıyla depolamak gibi doğal bir refleks gösteriyor. Vücudumuz hayatta kalmak üzere programlanmıştır. Duygusal olarak yaşadıklarımız ve buna bağlı olarak yediklerimiz çeşitli hormonlar salgılayarak bizi korumaya çalışır. Ancak duygusal ve fiziksel olarak bize uygun olmayan diyetleri yaparak vücudumuzun bizi korumayı amaçlayan olağanüstü mekanizmasını devre dışı bırakıyoruz. Yaşadığımız dönemde her şey çok hızlı ilerliyor ve birçok şeye sabretmekten dolayı kilo konusunun çabuk olmasını istiyoruz, çünkü o zaman kendimizi kontrolde hissediyoruz. Ancak bu hafifleme yolculuğunun formülü sabrederek devam etmekten geçiyor.
Kısır bir döngü Yo Yo Sendromu
Eğer sabretmek yerine kendinizi aç bırakarak kilo verip alıyorsanız, bu durumun bir ismi var! Yo Yo Sendromu, diyet yapıp kilo verdikten bir süre sonra verilen kiloları fazlasıyla geri almak sonra tekrar diyete başlamak ve zamanla bir kısır döngüye girmek olarak tanımlanabilir. Her seferinde bir önceki kilonun üzerine çıkılan bu döngü birden fazla kere tekrarlandığında vücut Yo Yo Sendromu’na, yani kilo alıp verme ve sürekli diyet yapma döngüsüne girmiş oluyor. Başarısız diyet denemelerinden farklı olarak Yo Yo döngüsünde diyet boyunca kilo verilir fakat sonradan daha fazlası geri alınır. Yo Yo Sendromu, özellikle kendi yaşam tarzınıza uymayan, çevrenizden duyduğunuz diyetleri kendi başınıza denemeniz sonucu çok sık görülür. Bu durum bedeni fiziksel olarak yormakla kalmıyor, başarısızlık hissi nedeniyle ruhsal bir çöküşe de neden oluyor. Yo Yo döngüsü nedeniyle obezite sınırına kadar gelmek bile mümkün. Diyet sonrası verilen kiloyu almamak ve Yo Yo döngüsüne girmemek için kiloya neyin neden olduğunu tespit edebilmek çok önemli.
Yo Yo döngüsünü kırıp bu sendromdan kurtulmanın ilk kuralı sağlıklı ve dengeli bir beslenme modelini kalıcı hale getirmeyi hedeflemek, kısa bir süre için sıkı diyet anlayışından uzaklaşıp sağlıklı beslenmeyi, zaman içinde, fiziksel ve ruhsal yapınıza uygun şekilde kilo vermenin en doğrusu olduğunu unutmamaktır. Kilo verme ve alma sürecinde duygusal olarak neler yaşadığınızı gözlemlemek çok önemli. Korku, telaş, yılgınlık, yoksunluk, umutsuzluk, özgüven eksikliği… Önce duygunuzu anlayın ve onun üzerinde çalışın. Hangi duyguların beslenme dengenizi altüst ettiğini anladıktan sonra duygusal ihtiyaçlarınızı karşılamanın farklı ve daha uygun yollarını bulabilirsiniz. Bu arada bedeniniz kendisi için en iyi olanı size söyleyecektir. Denge burada gerçekten çok anlamlı bir kelime; çünkü sadece beslenmede değil tüm eylemlerimizde dengeli bir noktaya ulaşmak çok önemli. Hiç spor yapmıyorsanız spora başlayın. Dans etmeyi seviyor ama yıllardır etmiyorsanız, yeniden piste çıkın. Bir günlük yazarak dengesizliğin nerede olduğunu fark edebilirsiniz. Bundan sonraki adım eyleme geçmek ve kilo verme-alma döngüsünü kırmak.