Her iki tarafta da “kana kan, intikam” ateşi sönmedikçe, İsrail yeni yerleşim yerlerini kapayıp, Filistinlilere topraklarını geri vermedikçe, sömürgeci güç gibi hareket etmekten vazgeçip, Filistin´i uluslararası hukuk çerçevesinde tanımadıkça Filistin devletinin bağımsızlığı kalıcı bir barışı sağlamaya yetmeyecektir. Bağımsızlık sürecinde karşılaşılan zorluklarda Arap ülkelerinin ve bir örgüt olarak Arap Birliğinin, çeşitli gerekçelerle Filistin davasına yeterince destek vermemesinin de payı olduğunu kabul etmek gerekir. Oradan, buradan, Araplardan destek ve özellikle mali destek bekleniyorsa, dökme suyla değirmen ancak belli bir süre döner. Zengin Filistin diasporası da, zenginliği ile bilinen Hamas yöneticileri de pamuk ellerini ceplerine sokmalı. Hazırlığı ve kendi kaynağı olmayan bağımsızlıkla Filistin, ancak bir başka Sudan, Vanuatu veya Haiti olur çıkar. - PROF. DR. SEMA KALAYCIOĞLU - www.muhalif.com.tr
Bugün, benim 16 yaşındaki kızım, Harvard Üniversitesi GlobalWe dünya çapında kompozisyon yarışmasında Türkiye'yi temsilen 1.lik kazandı
Birinizin, ülkemizin adını gururla temsil edecek bir başarısı oldu mu?
Birinizin, iğrenç hakaretleriniz, tehditleriniz dışında trol hesaplarınızla ülkemizin adını başarıyla geçirecek bir katkısı oldu mu?
Siz hiç kimsesiniz!
Siz korkuyla anonim isimlerin ardına saklanan korkaklarsınız
Siz, bizi, 580 yıllık vatandaşları, tehdit edemez, korkutamaz, yıldıramazsınız
Biz, başarılarımız, katkılarımız, onurumuzla ülkemize sahip çıkmaya devam edeceğiz
Siz ise, ülkemizin anonim kara lekelerisiniz. Irkçılığınızla utanç kaynağı olarak anonim kalacaksınız...
https://x.com/iriscibre/status/1795793412756566199
Sözlerine aynen katılıyorum. Kimse beni VATANIMDAN aynı inanca sahip olmadığım bahanesine sığınıp, kovmakla, vatandaşlıktan çıkarmakla tehdit edemez, huzursuz edemez. Aylardır artarak süren bu duruma karşı ne zaman hukuk işleyecek, ne zaman TCK 215 ve TCK 216 devreye alınacak acaba…
https://x.com/karelvalansi/status/1795814270795399346
İsrail’in devlet politikalarına, Netanyahu’nun soykırımcı yaklaşımına duyulan öfkeyi kesinlikle Yahudi, Musevi veya İsrail vatandaşlarına yöneltmemeliyiz!!!
Sanmayın ki İsrail halkının tamamı Netanyahu’yu destekliyor,
Özellikle ülkemizde yaşayan Yahudi yurttaşlarımız Türkiye’nin öz vatandaşlarıdır. Bizleri birbirimize düşürecek her türlü ayrılıkçı söylemden kaçınmalıyız!!!
https://x.com/erenerdemnet/status/1796214208469590506
Alt başlıklarıyla detaylandırılan ve bazı basın-yayın organlarında ayrıntılarına yer verilen bu plan, esasen altışar haftalık üç aşamadan oluşuyor ve anlaşmanın garantörleri olarak Katar, Mısır, ABD ve Birleşmiş Milletler gösteriliyor. Şüphesiz uzun ve yorucu bir süreç olacak bu planın uygulanması; ama ilk planda bazı gözlem ve değerlendirmelerimi kayıt altına almak istiyorum.
– Öncelikle yarıdan fazlası kadın ve çocuk olan 36 bini aşkın ölü ve 82 binden fazla yaralının bulunduğu tek taraflı bir işgal ve katliamın ardından, herhangi bir tarafın “başarılı/başarısız” olduğu söylenemez. Bu tür savaşlarda insanlık kaybetmiştir ve askeri açıdan alınan geçici galibiyetlerin, müteakip düşmanlıkları diri tutmak dışında bir sonucu olmayacaktır.
– Gazze’deki nüfusun takriben yüzde 5’i öldürülmüş veya yaralanıp sakat bırakılmış durumda, geride kalanlar içinde ailesinin tamamı veya bir kısmını kaybetmemiş olan az sayıda insan var. Bu acı tablonun Gazze ve Filistin halkı üzerinde, tıpkı 1948’deki katliamlar ve İntifada yılları gibi kalıcı bir tesir bırakacağını söylemek mübalağa olmayacak. Bu acı miras her an yeniden alevlenebilecek yeni bir şiddet döngüsünün duygusal arka planını oluşturacak şüphesiz.
– İsrail tarafındaki ölü sayısı ise 1.100’ün üzerinde, ayrıca halen Hamas’ın elinde tünellerde tutulan onlarca İsrailli sivil ve asker rehine bulunuyor. İsrail toplumunun bu tablo karşısındaki öfkesi, bir tarafıyla operasyonların daha da artırılmasını ve Gazze’nin tümüyle yakılıp yıkılmasını, bir tarafıyla da acil bir ateşkes ve rehine takasını savunan ikiye bölünmüş bir toplum yarattı. Netanyahu hükümeti -şimdilik- şiddet yanlısı kanada yakın duruyor ve Refah’taki son saldırılar örneğinde görüldüğü gibi elini tetikten çekmeyeceğini açıkladı. Ancak Tel Aviv’den iletilen ve Biden tarafından açıklanan son ateşkes planıyla birlikte dengeler muhtemelen değişecek.
– Hamas sadece bir siyasi parti ve yalnızca bir askeri örgüt değil, Gazze çapında teşkilatlanmış ve ciddi bir halk tabanına sahip olan kompleks bir yapı. Sekiz aydır süren ağır bombardıman ve işgale rağmen bu yapı tamamıyla çökertilemedi; aksine, İsrail güçlerine karşı gerçekleştirdikleri gerilla usulü baskınlarla ciddi kayıplara sebep olabiliyor ve işgal uzarsa İsrail’in bu kayıpları günden güne artacak. Hamas’ın tümüyle tasfiye edilmesinin imkânsız olduğu mevcut konjonktürde, İsrail bu yapıyla birlikte yaşamanın yolunu bir şekilde bulmak zorunda.
– Hamas’ın on yıllardır süren sonuçsuz müzakerelerin yarattığı yılgınlık ve umutsuzluk ortamında doğduğu ve Filistin toplumu nezdinde yıldan yıla güç kazandığı, teslimiyetçi ve “lütfedilene razı” siyaset anlayışının öfke ve nefret doğurduğu unutulmamalı. Başta BM ve ABD olmak üzere, uluslararası toplumun da bu realiteye göre hareket etmesi ve ülkesel bütünlüğe sahip, tam bağımsız ve sürdürülebilir bir Filistin Devleti kurulmadan bu ateşin sönmeyeceğini idrak etmesi gerekiyor. Aksi takdirde palyatif çözümlerle ve pansuman kabilinden geçici girişimlerle, neredeyse bir asırdır devam eden bu sorunun çözüme kavuşabileceğini ummak fazlasıyla iyimserlik ve safdillik olacaktır.
https://www.perspektif.online/gazze-savasi-bitecek-mi-biden-teklifi-basarili-olur-mu/
Dünya kamuoyu ekseriyetle İsrail’in karşısına geçmiştir. Son olarak BM üyelerinden İrlanda, Norveç ve İspanya da Filistin Devletini tanıma kervanına katılmıştır. Slovenya ve Malta’nın da yakında tanıması beklenmektedir. Mevcut 193 BM üyesinin 145’i Filistin Devleti’ni tanımış durumdadır.
İsrail ise hiç bir kural gözetmeden, BM ve Uluslararası Adalet Mahkemesi kararlarına ve çağrılarına aldırmadan saldırılarına devam etmektedir. Tamamen “Filistinsiz bir İsrail” hedefine kilitlenmiş durumdadır.
İsrail için artık dünya umurunda değildir. Başlangıçta ona arka çıkan Batı dünyası da artık yoktur. ABD’nin de her şartta İsrail’e destek vermeye devam edeceği bellidir.
Onu durdurabilecek tek güç ABD iken, bugüne kadar dur diyememiştir. Dolayısıyla ABD ve hâlâ ona destek verenler de katliamlara ortaktır. Dur dememesinin sebebi de ABD’nin Orta Doğu politikası, İsrail’in de bu politikanın uygulanmasındaki sadık müttefiki ve ABD’nin Orta Doğu’daki kalesi olmasıdır.
ABD Cumhuriyetçi Parti'den Başkan aday adayı olan Nikki Haley’in “İsrail'in hiçbir zaman bize ihtiyacı olmadı. ABD'nin İsrail'e her zaman ihtiyacı vardı” söylemi düşünmeye değerdir.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/abd-baskanlik-seciminde-israil-803544h.htm
İsrailliler büyük bir farkla Donald Trump’ı Joe Biden’a tercih ediyor. Biden’ın 7 Ekim saldırısından sonra ve savaş boyunca İsrail’e verdiği kapsamlı desteğe rağmen, İsrailliler sadece ılımlı bir onay gösterdi. Kasım 2023 ve Ocak 2024’te, İsrail Demokrasi Enstitüsü’nün araştırmaları İsrailli katılımcılara Biden’ın tavizsiz destek sunduğunu hatırlattı ve ardından İsrail’in bu destek karşılığında bazı ABD taleplerini karşılaması gerekip gerekmediğini sordu; her iki ankette de İsraillilerin büyük bir kısmı İsrail’in Washington ile koordine olmak yerine kendi kararlarını vermesi gerektiğini söyledi.
Buna karşılık Mart ayı ortasında İsrail’in News 12 kanalı için yapılan bir kamuoyu araştırması, İsraillilerin 2024 ABD başkanlık seçimlerinde Trump’ı (yüzde 44) Biden’a (yüzde 30) 14 puan farkla tercih ettiğini ortaya koydu. Bu, yönetimin silah sevkiyatını durdurma kararını açıklamasından ve az sayıda şiddet yanlısı Batı Şeria yerleşimcisine yaptırım uygulayacağını söylemesinden çok önceydi.
İsraillilerin ABD yönetimlerine ilişkin tutumları da dikkat çekici. News 12 anketinde Netanyahu’nun koalisyonunu destekleyenlerin neredeyse dörtte üçü Trump’ı tercih ettiklerini söylerken, Netanyahu’ya muhalif partileri destekleyenlerin yüzde 55’i Biden’ı tercih etti. Aslında bu partizan bölünme hem İsrail hem de ABD’de yıllardır devam eden sosyal ve siyasi güçlerin doruk noktasını yansıtıyor.
https://fikirturu.com/jeo-politika/abd-israil-ozel-iliskisi-icin-yolun-son/
Her ne kadar Trump ve Cumhuriyetçiler, İsrail’e daha az destek verildiği konusunda Biden’i eleştirse ve kendilerini "daha çok İsrailci" olarak konumlandırmaya çalışsa da kampüs protestolarının artmasıyla birlikte Trump da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetini eleştirmeye başladı. Trump Time dergisine verdiği söyleşide 7 Ekim’in sorumlusunun Netanyahu olduğunu, İsrail ordusunun destek kaybettiğini belirtti. Trump ayrıca "İsrail’e koşulsuz destek vereceğim." cümlesini kurmayı reddetti.
Büyükelçliği Kudüs’e taşıyan Trump gibi sıkı bir İsrail destekçisinin bu açıklamaları yapabilmesi dahi ABD kamuoyunun İsrail konusundaki eleştirel bakışının ne kadar arttığının bir göstergesidir. Nitekim Tucker Carlson, Alex Jones gibi muhafazakar kanaat önderleri ve Trump seçmenin takip ettiği popüler muhafazakar isimler de son zamanlarda İsrail’e yönelik desteği eleştiriyor. Bu isimler ABD’nin kendi politikalarını ve ulusal çıkarlarını öncelemesi gerektiğini düşünüyor. Bu sebeple, Ukrayna ve İsrail’e yönelik askeri desteklerin artık verilmemesi gerektiğini savunuyor.
Biden, kendi seçmenlerinin önceliklerini dikkate alarak İsrail’e yönelik şerhsiz askeri desteği sonlandıracak ve Gazze’deki katliamı durdurmak için somut adım atacak mı? Trump’ın "İsrail’i daha çok destekleyeceğim" açıklamaları somut olarak nasıl karşılık bulacak? Bu sorular henüz cevaplanmadı. Ancak kesin olan bir şey var ki bir zamanlar asla sorgulanmayan ABD-İsrail ilişkileri artık çok sert bir şekilde sorgulanıyor.
ABD’de bir şeyler değişiyor. İsrail’e yönelik destek azalıyor. Tabular yıkılıyor. Bu sandığa nasıl yansıyacak? Hep beraber göreceğiz.
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/gorus-biden-israil-ugruna-koltugundan-vazgececek-mi/3233788
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, ticaret yasağına misilleme olarak, en azından Erdoğan istifa edip yerine “İsrail düşmanı olmayan bir lider” gelene kadar Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasını iptal edeceğini söyledi. Planın onay için kabineye sunulacağını belirtti. Türkiye, Gazze savaşı nedeniyle ticaretini askıya alan İsrail'in ilk ve şu ana kadar tek büyük ticari ortağı. Türkiye İsrail'in en büyük beşinci ticaret ortağı olmasına rağmen toplam ithalatının yüzde 5'inden azını gerçekleştiriyor.
Ancak İsrail İnşaatçılar Birliği Genel Müdür Yardımcısı Shay Pauzner, Türkiye'nin İsrail'in ithal ettiği çimentonun yaklaşık yüzde 40'ını karşıladığını belirtti. Sektör Avrupalı tedarikçilere yönelmiş olsa da bunun Türkiye'den çok daha pahalıya mal olacağını aktardı. Pauzner, “Bu bir felaket değil, bir sorun” diye ekledi.
Filistin-İsrail çatışmasında ve daha özelinde Gazze’deki çatışmalarda 7 Ekim bir milat olmuştur. Bu tarihten önce kimilerine göre birer terörist, kimilerine göre de facto bir yönetimin siyasi ve askeri yetkilileri olan Hamaslı isimler, son gelişme ile birlikte aranan birer uluslararası suçlu halini almış durumdadır. Meselenin bizi ilgilendiren tarafı, Türkiye’nin Hamas’a yaklaşımının çok daha fazla uluslararası hukuk çerçevesine oturtulması gereğidir. Yazımızda da belirttiğimiz üzere Ramallah yönetiminin başvuruyu yaparken bir ihtimal gözden çıkardığı, Arap ülkelerinin mesafeyi koruduğu Hamas’ın başlıca hamisi imajını oluşturacak tutumlardan kaçınılması gerekir. Türkiye, Rusya-Ukrayna çatışmasında masadaki başlıca aktörken 7 Ekim’den bu yana yaşananlarda denklemin hep dışarısında kalmıştır. Unutulmamalıdır ki Türkiye uluslararası sistemin bir parçasıdır ve bu sistemin kerteriz noktası, uluslararası hukuk ve onun UAD ve UCM gibi başlıca yargılama mercileridir. Bu noktadan uzaklaşmak; minderin dışına itilmek, marjinalleşmek ve sistem dışı kalmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır.
https://www.perspektif.online/teori-ve-pratik-israil-basbakanini-tutuklamak/
https://www.bbc.com/turkce/articles/c722zn76ze8o
Hem tweet bir çarpıtmanın üzerine yazılmış hem de demokrasi/ifade özgürlüğü algısı sorunlu.
Rektör, birden fazla antisemit/İsrail düşmanı tweeti beğendi aslında.
Mesele tam burada başlıyor. Bir tweet beğenmek, içeriğinin problematikliği bağlamında, kişiye ne tür bedeller ödetmeli?
Demokrasilerde ölçü, kişiyi ceza hukukuna muhattap etmemek, özgürlüğünden mahrum bırakmamaktır. İlliberal demokrasilerde, ölçü şaşar. Diğer türlü rejimlerde ‘can sıkan’ her eyleminizin bedeli size ödetilir. Bedelin ne olacağını dahi bilemezsiniz.
Demokrasiler, sizin fikirlerinizden dolayı dışlanıp dışlanmayacağınızı da garanti altına alır mı? Fikirleriniz sizin iş sözleşmenizi etkilemeli midir? Bunlar cevapları o kadar net sorular değiller.
Olayda, Holokost’un faili ülkedeki bir üniversite rektörünün beğendiği tweetlere böyle bakılmalı. Ki zaten rektör de, gamalı hacı fark etmediğini söyledi ve özür diledi. Yani bahse konu tweetin beğenilmesi, rektörün dahi kabul edilemez bulduğu bir konu.
Ötesinde, sonraki adımlar ne olmalı? Elbette demokrasilerde bunlar tartışılacak, tabi ki senato toplanacak. Bundan doğalı olamaz.
https://x.com/IpekMayaSaygin/status/1797218112053416364
Anlamadığı şey Holokost'u böyle her aklına gelen katliamla bir tutamayacağı. Bu sadece anlayışsızlık değil, Yahudi düşmanlığı dümdüz. Yani "aman onlara böyle şeyler olmuş, başkalarına da oluyor ne abartıyorsunuz" kafası. Hayır efendim tarih böyle bir zulüm görmüş değil.
https://x.com/DLeilaErtug/status/1797218994694320364
İsrailliler bir yandan Gazze’deki rehineler ve ülkelerinin istikbali için kaygılı, diğer yandan liderlerine ve İsrail karşıtlarına öfkeli.
Gazze’de olup bitenleri İsrail televizyon kanallarından izliyorlar. Ancak, o kanallar öldürülen Filistinlileri değil; İsrail’in askeri stratejisini, ölen İsrailli askerleri ve İsrailli rehinelerin akıbetini haber yapıyor.
Dolayısıyla empati duygusu, Gazze sınırından giremiyor.
Yine de İsrail kamuoyu yekpare değil.
Öyle ki sağcı başbakan Binyamin Netanyahu’nun hükümetine karşı sık sık gösteriler yapılıyor. Medyada da çeşitli muhalif sesler yükseliyor. İsrail, Gazze ve Batı Şeria’da, eksik de olsa olup bitenler yazılıyor.
Bu seslerin en kuvvetlisi, 1918’de kurulan bir gazeteden çıkıyor: Haaretz.
Haaretz, İbranice ‘toprak’ anlamına geliyor. Hem İbranice hem İngilizce yayın yapan gazete, İsrail’in ‘The New York Times’ı diye nitelendiriliyor.
Ayrıca ülkedeki en yüksek tirajlı üçüncü gazete. Ancak popüler tabloid gazetesi ‘Yedioth Ahronoth’ ve müteveffa milyarder kumarhaneci Sheldon Adelson’un ailesine ait muhafazakar ‘Israel Hayom’dan epey geride.
https://www.diken.com.tr/israil-gazetesi-haaretz-empati-duvarlarina-merdiven/
Büyükannem Alice, 1929'da Tunus'ta doğdu. 1950'lerin başında Neldo adında genç bir adam İsrail'den Tunus'u ziyaret ediyordu. Neldo Tunus'ta doğdu ancak şeliye olmak üzere ayrıldı ve ülkenin inşasına yardımcı olmak için gençleri İsrail'e getirdi. Alice ve Neldo birbirlerini gördükleri anda birbirlerine aşık oldular.
Bir gece Neldo, büyükanneme İsrail'e gelip kendisiyle evlenmesini ve birlikte yaşamasını isteyen bir mektup bırakarak hemen İsrail'e dönmesi için çağrılmıştı.
Ancak çok sevdiği kızının ülkeyi terk etmesinden korkan anneannemin annesi mektubu alıp yok etti. Büyükannem, erkek arkadaşının tek kelime etmeden onu terk etmesine çok üzüldü.
Tunuslu bir adamla evlendi, 2 kızı (annem) oldu ve Fransa'ya giderek orada yerleşti.
Başarılarla, korkunç kayıplarla ve boşanmayla dolu bir hayatın ardından 70 yaşında tatillerde bizimle İsrail'e geldi. Bir gün, geçmişteki arkadaşlarından bazılarının hâlâ orada olup olmadığını merak ederek Tunus halkının yerleştiği Kibbutz Regavim'i ziyaret etmek istedi. O Kibutz'a gittik ve onun ilk aşkı Neldo ile tanıştık!
Paris'e döndükten sonra Alice ve Neldo birbirlerine e-posta yazmaya başladılar ve tıpkı gençler gibi her gece birbirlerini aradılar. Bir gün büyükannem onu ziyaret etmek için İsrail'e gitmeye karar verdi ve ilişkileri 50 yıl sonra başka bir ülkede böyle yeniden başladı. Sonunda 2014 yılında oraya taşındı.
Büyükannem 2020'de öldü ve Neldo'nun yaşadığı Kibbutz Regavim'e gömüldü. Ne yazık ki Neldo dün vefat etti ve şimdi onun ve çocuklarının annesinin yanına gömüldü.
Kaynak: @sasha_djr
https://x.com/HumansOfJudaism/status/1795917408818872441
İsrail Olimpiyat Yüzme Takımı, İsrailli rehineleri onurlandırmak amacıyla Sarı Kurdeleyi oluşturdu. 🎗️#BringThemHomeNow
Fotoğraf: Adam Spiegel
Kaynak: @FollowTeamISR
https://x.com/HumansOfJudaism/status/1793088423504605475
7 Ekim sonrası özellikle kendi mahallemden birçok tanıdığımın Filistin halkını destekleyeceğim diye Yahudi düşmanlığı yaptığını görünce büyük kırılma yaşadım. Çünkü Netanyahu'nun metotlarını eleştirmek başka Hamas'tan gelen her haberi doğru kabul edip yanlarında durmak başka.
https://x.com/DLeilaErtug/status/1796500551506780257
Bu tweet’i Twitter’a bildirdim.
Hitler’i insanlık onurunun kahramanı olarak nitelendirmek ‘X’in kurallarını’ ihlal etmiyormuş.
Böyle X’e lanet olsun o zaman.
https://x.com/IpekMayaSaygin/status/1795771999345631408
İbranice attığım twitin altına girip İsrail bayrağı koyan ve “sen bizi hiç anladın mı ki?” diyen İsrail vatandaşlarına burdan yazayım.
15 Kasım 2003’te Şişli’deki teröristlerin Sinegog saldırısı sonrası , bu saldırıya karşı Musevi cemaati ile birlikte taksimde yürüyüşte en başta ben vardım!!
Hatta Musevi cemaatinin okullarından birinde kardeşlik konseri verdim.
Çünkü biz kardeşliğe inananlardanız.
Onlar bu Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları.
Onlar da benim insanım.
Komşum, komşularım.
Ben insan ayırmam , ayıramam.
Siz de ayırmayın!
16 bin çocuk gözümüzün önünde parçalandı.
Rakamla yazmak ne kadar kolay değil mi?
16 bin çocuk.
Ben İsrail vatandaşlarına karşı bir insan değilim.
Ben İsrail’in siyonist (yayılmacı) politikalarına karşıyım.
İnsanların yerinden yurdundan edilmelerine karşıyım.
Terör operasyonu bahanesiyle 16 bin bebeğin katledilmesine karşıyım.
Sadece ben karşı değilim.
Amerika ve İngiltere başkanları dışında bütün dünya karşı.
Hepimiz Hitlerin size uyguladığı soykırım filmleri ile büyüdük.
Daha çocukken aklımıza ilk o filmler sayesinde geldiniz.
Mağdur edilmiş halk olarak.
Sizlerin katledilmiş , canlı canlı gaz odalarına gönderilen çocuklarınızı sinemalarda izlerken hepimiz hıçkıra hıçkıra ağladık. Tüm dünya ağladı.
Şimdi kendinizi Gazze halkına karşı empati kurmaya bekliyorum.
Biraz olsun biraz empati.
https://x.com/haluklevent/status/1796473258495099071
Sn. @haluklevent bu tweetimi görür müsünüz bilemem ancak empati dediğiniz için barış isteyen Israel'de yaşayan bir Türk olarak sizinle iletişim kurup konunun Israel tarafını kendi penceremden size anlatmak isterim. İkna etme amaçlı değil yalnızca diyalog kurmak amaçlı. İlgilenirseniz DM'den bana ulaşmanızı rica ederim. Saygılar ve kolaylıklar dilerim.
https://x.com/gbehiri/status/1796513361347150155
Sn. @haluklevent değerli vaktini ayırıp bana telefon açma nezaketinde bulundu. Kendisiyle barışın hızlıca gelmesi, ekstremlerin değil ılımlıların sesinin daha gür çıkması gerektiğiyle ilgili kesin bir ortak noktadayız. Değerli düşüncelerini iletti ben de ona biraz Israel'in ruh halini anlattım. Beni dinlediği ve çağrımı kabul ettiği için tekrar teşekkür ederim.
https://x.com/gbehiri/status/1796577487687692342
“Avrupa, İsrail’i Neden Seviyor?”
👉 Avrupa ve Yahudi Halklarının Tarihi Arka Planı
👉 Batı’nın 2 Şımarık Çocuğu: “Yunanistan, İsrail”
https://www.youtube.com/watch?v=Eviz5PMxWhk
https://x.com/remzzicetin/status/1796631706855780716
Yahudi tarihi bunlara benzer facialarla dolu fakat hayatta kalmayı becerdiler sonunda. Neyi gösteriyor bu olaylar:
* Yahudilerin hafızalarının bir hayli eskiye dayandığını ve kolay unutmadıklarını,
* Her felaketten ders aldıklarını ve yaşamaya devam etmekle kalmayıp dönem dönem parladıklarını.
Bu kadar uzun hafıza Yahudilere yenilgilerini serinkanlılıkla değerlendirmeyi ve duygusal tepkilere kurban gitmemeyi öğretti.
İsrail’i 2-3 zor yıl bekliyor. Ekonomisinin toparlanmasından diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasına, Ortadoğu’da caydırıcı gücünün hasımları için tekrar korkulu rüya haline gelmesine, aşırı dindar kesimin ulusal görev anlayışı kazanmasına, siyaset arenasının yeni partilerle yeniden oluşmasına kadar ıstıraplı, kederli, kaotik bir dönem geliyor.
Fakat Yahudi ulusunun uzun tarihindeki acı dönemlerle kıyaslandığında şimdi daha özgür, daha güçlü ve daha yaratıcı yeteneklere sahip olması ilerisi için güven tazeliyor.
https://www.turkisrael.org.il/single-post/i%CC%87srail-bu-badireleri-atlat%C4%B1r-m%C4%B1
Haber kanalları birkaç gündür savaşın en az 7 ay daha sürebileceğini duyururken, süreli bir ateşkes olmadan ve koşulsuz bir karar alınacağını sanmıyorum. Ama düşük bir ihtimalle bile olsa BMGK de Filistin devletinin bağımsızlığı kabul edilse bile, İsrail’in yeni devleti tanıması söz konusu olmayacaktır. Çünkü sınırlar sorun, Kudüs sorun, mültecilerin geri dönüşü konusu sorun. Toprak değiş tokuşu ayrı sorun. Hibe ve yardımların yolsuzluk çarklarında öğütülmesi kronik sorun. Ama asırlar öncesinden asırlar sonrasına en büyük tehdit olan en büyük sorun, hem İsrail, hem de Filistin’de olan ve birbirini besleyerek büyüten intikam kültürü ve ahlakı. Her iki tarafta da “kana kan, intikam” ateşi sönmedikçe, İsrail yeni yerleşim yerlerini kapayıp, Filistinlilere topraklarını geri vermedikçe, sömürgeci güç gibi hareket etmekten vazgeçip, Filistin’i uluslararası hukuk çerçevesinde tanımadıkça Filistin devletinin bağımsızlığı kalıcı bir barışı sağlamaya yetmeyecektir. Bağımsızlık sürecinde karşılaşılan zorluklarda Arap ülkelerinin ve bir örgüt olarak Arap Birliğinin, çeşitli gerekçelerle Filistin davasına yeterince destek vermemesinin de payı olduğunu kabul etmek gerekir. Oradan, buradan, Araplardan destek ve özellikle mali destek bekleniyorsa, dökme suyla değirmen ancak belli bir süre döner. Zengin Filistin diasporası da, zenginliği ile bilinen Hamas yöneticileri de pamuk ellerini ceplerine sokmalı. Hazırlığı ve kendi kaynağı olmayan bağımsızlıkla Filistin, ancak bir başka Sudan, Vanuatu veya Haiti olur çıkar.
https://www.muhalif.com.tr/makale/filistin-bagimsizliga-ne-kadar-yakin-3322
Michael Douglas beyaz perdenin efsanesidir. Ancak bugün İsrail'in güneyinde gördüğü şey bir film seti değil. Burası, acımasız Hamas teröristleri tarafından barışsever insanlara karşı işlenen en kötü insanlığa karşı suçlardan birine sahne oluyor.
Tanık olmaya geldiğiniz için teşekkür ederim. İsrail halkının yanında olduğunuz için teşekkür ederiz.
Michal ve ben, derhal serbest bırakılması gereken rehinelere destek amacıyla dayanışma rozeti ve kolyesini size sunmaktan onur duyduk.
https://x.com/Isaac_Herzog/status/1797319977281728528
Washington'un ateşkes için kendisini bu kadar ortaya koyması, İsrail'deki Başbakan Netanyahu'yu zor durumda bıraktı. İsrail'in daha önce Hamas'ın kabul ettiği benzer plana tepkisi, Gazze'yi Mısır'dan ayıran Refah sınır kapısını işgal edip, Refah kentinde sığınmacıların bulunduğu çadır kentte bomba yağdırmak, onlarca sivili öldürmek olmuştu.
Oysa şimdi Netanyahu'nun aynı plana ikinci kez itiraz etmesi, bizzat Biden'a "hayır" demesi anlamına gelecek. Netanyahu'nun aşırı sağcı koalisyon ortaklarının işi kolay; Ortaklardan aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Gazze'yi tümüyle Filistinlilerden "temizleyip", gidip oraya yerleşmeyi planladığını bile açıklamaktan çekinmeyen bir kişilik. Ancak üzerinde bugüne kadar açılmış yolsuzluk dosyalarının ağırlığını taşıyan Netanyahu, üstelik Tel Aviv sokaklarında her gün yüzbinler İsrail hükümeti aleyhine protesto yapmaya devam ederken ABD'ye resmen "hayır" diyebilecek mi? Zor karar. Biden'a "hayır" deyip, kısa bir süre daha iktidarda kalmayı başarsa bile, ABD'yi de doğrudan karşısına almış bir Netanyahu'nun o yolsuzluk iddiaları nedeniyle "rahat bir emeklilik" geçirmesi pek mümkün olmaz. Siyasette her şey hesap ve pazarlık işidir, unutmamalı.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/gazze-icin-umit-isigi-ukraynada-korkunc-senaryo/746710
https://gazeteoksijen.com/new-york-times/bidenin-ateskes-duyurusu-netanyahuyu-zorda-birakti-213066
İspanya, İrlanda, Norveç gibi üç ülkeden birden resmi olarak gelen tanınma Filistin yönetimine atacağı adımlarda ciddi bir cesaret kazandırmışa benziyor. Bunu, Filistin Ulusal Yönetimi (FUY) Başbakanı Muhammed Mustafa’nın yeni bir reform planı hazırlayarak AB ülkeleri ile kimi Arap rejimlerine sunmasından anlayabiliyoruz. Ayrıca, ABD’nin İsrail’e kesin desteği nedeniyle artık rotasını Avrupa’ya çevirdiğini de görebiliyoruz.
Tabii, AB ülkelerinin Filistin meselesinde tamamen ortak bir görüşü paylaştığını söylemek mümkün değil. Avusturya, Çek Cumhuriyeti gibi bazıları İsrail’i destekliyor. İspanya ile İrlanda ise İsrail’in uluslararası kuralları ihlal ettiğini söyleyerek karşı tutum alıyorlar. Bunlara AB üyesi olmayan Norveç de dahil elbette. Ancak, İsrail’in ilerlemesi sürdükçe Binyamin Netanyahu hükümetine karşı sesler de yükselemeye başladı. FUY Başbakanı Muhammed Mustafa’nın çıkışı ortam açısından hayli uygun yani.
https://halktv.com.tr/makale/taninma-cesaretlendirdi-filistinin-umudu-avrupa-838660