Amsterdam'ın yeni Holokost Müzesi

Haziran ayında Avrupa Yahudi Müzeciler Birliğinin yıllık toplantısı Amsterdam´da yeni açılan Ulusal Holokost Müzesinde gerçekleşti. Toplantı kapsamında, mart ayında kapılarını açan yeni müzeyi tanıma fırsatımız oldu.

Nisya İŞMAN ALLOVİ Dünya
3 Temmuz 2024 Çarşamba

Ulusal Holokost Müzesi, Hollanda Yahudilerine yönelik Nazi zulmünün ve cinayetlerinin hikâyesini anlatıyor. Amsterdam’da mart ayında açılan Ulusal Holokost Müzesi Müzesi Müdürü Dr. Emile G.L. Schrijver ve baş küratörü Annemiek Gringold’un müzenin içeriği hakkında detaylı bilgiler verdiler.

Müzenin Baş Küratörü Annemiek Gringold bize sergide Holokost elementlerini, dekorlarını özellikle kullanmadıklarını belirtti. Sayılara yer vermediler, Nazilerin getirdiği kanunları anlatırken geçekten kullandıkları futuro tarzı punto ile; kendi anlatımları için ise farklı punto kullanarak sergide olan yazıları daha çarpıcı hale getirmişler.

Tanık videolarına yer verilmiş. Bazı katların gezilmesi için 12 yaş üzerinde olmak kuralı getirilmiş. Anlatım dilinin duygusal olmamasına dikkat edilmiş ve özellikle sıfatlar kullanılmamış. Müzede yer alan yazılar, müze açılmadan akademisyenler, sosyologlar, psikologlar tarafından kontrol edilmiş. Küratör, yazılarda manipülasyona yer verilmediğini belirtti.

Müze nelerden bahsediyor?

Bu müze, tüm Hollanda'daki Yahudilere yapılan zulmün tarihini anlatan ilk ve tek müze. II. Dünya Savaşı'nın arifesinde Yahudilerin günlük yaşamı, Holokost'un ulusal anma kültürümüzde nasıl ele alındığı da dahil olmak üzere, tüm konular müzede incelenmektedir.

Müze Müdürü Schrijver tanıkların giderek yok olduğu bu dönemde müzenin açılmasını “en doğru karar” olarak nitelendiriyor.

Sergi, savaş öncesi dönemin anlatımı ile başlıyor.

Bilinmeyen bir alıcıya gönderilmek üzere bir karta gelişigüzel yapıştırılmış sepya tonlu pasaport fotoğraflarından üç yüz boş boş bakıyor. Muhtemelen iki ebeveyn ve oğulları, ama bundan asla emin olamayacağız… Fotoğraflarının altında el yazısıyla yazılmış kelimeler var: "Bizi unutmayın!"

Bu kartın ne zaman gönderildiği belli değil. Ancak bu rica, Amsterdam'daki Ulusal Holokost Müzesi'nin kalıcı koleksiyonunun şekillenmesine yardımcı oldu. Yeni kurum neredeyse 20 yıldır üzerinde çalışılan bir projeydi ve bu süre zarfında proje, kısmen Hollanda tarihinin bu bölümüyle yüzleşmekten duyulan tereddütten kaynaklanan ısrarlı şüpheciliğin üstesinden geldi.

Ulusal Holokost Müzesi Genel Müdürü Emile G.L. Schrijver, "Bence bu, Hollanda'da yaşananları sahiplenme konusunda uzun süredir hissedilen rahatsızlığın bir kalıntısı" dedi.

Hollanda'daki diğer müzeler Holokost tarihinin bazı yönlerini ele alırken- Anne Frank Evi veya II. Dünya Savaşı'na daha geniş bir şekilde odaklanan müzeler gibi- Ulusal Holokost Müzesi, Hollanda'da Yahudilere yapılan zulmün tüm hikayesini anlatmaya adanmış ilk kurum.

Schrijver, "II. Dünya Savaşı'nda Yahudilerin kaderinin Hollanda'nın kaderinden önemli ölçüde farklı olduğu gerçeğinin kolektif olarak benimsenmesi çok uzun zaman aldı" dedi. Schrijver, müzenin açılışının "bir tür kabullenme sürecinin kapanışı olduğunu" söyledi.

Hollanda'da Naziler ülkedeki Yahudi nüfusun yüzde 75'ini toplama kamplarına sürgün etmişti ki bu oran Batı Avrupa'daki en yüksek orandır. 34 bin Yahudi kamplara gönderilmişti. Yeni müze, 102 bin Yahudi'nin yanı sıra Roman ve Sinti olarak da bilinen 220 Roman'dan oluşan böylesine büyük bir grubun günlük yaşamlarından nasıl koparılabildiği ve bu yaşamların öncesinde ve eğer hayatta kalabilmişlerse sonrasında neye benzediği sorusuna yanıt vermeyi amaçlıyor.

Müzenin ikinci katında, Hollandalı Yahudilere yönelik yasaları tasvir eden kelime akışı, kaçınılmaz ve ezici bir şekilde duvarlara basılmış. Naziler tarafından oluşturulan kurallar, ziyaretçilerin gözüne çarpıyor.

11 Kasım 1941: Yahudilerin tenis, dans veya briç kulüplerine katılmalarına artık izin verilmiyor.

11 Haziran 1942: Yahudiler artık balık pazarlarından alışveriş yapamıyor.

12 Haziran 1942: Yahudiler bisikletlerini teslim etmek zorunda kaldı.

15 Eylül 1942: Yahudi öğrencilerin üniversitelere girmesi yasaklandı…

Bunun gibi örnekler duvarlar boyunca yazıyor, Yahudi varlığı kamusal alandan adeta silinmeye çalışılıyor olduğu bir dönem...

Baş Küratör Gringold, "Önünden geçerken, her Yahudi için hukukun üstünlüğünün ve özgürlüğün ortadan kaldırıldığını ve baskıyı hissediyorsunuz" dedi.

Müzenin galerilerinde Hollandalı Yahudilerin yaşamları, giysiler, mücevherler, bavullar ve diğer eşyaların yer aldığı sergiler de inceleniyor. Gringold, amaçlarının insanları yalnızca kurban olarak değil, tam teşekküllü bireyler olarak resmetmek olduğunu söyledi. Gringold, “Birinin anısının hakkını vermenin tek yolu bu,” dedi. “Aksi takdirde bir kişi Nazilerin onu dönüştürdüğü şeye indirgenmiş olur. Biz bunu istemiyoruz.”

Hollanda hükümeti ve Kraliyet ailesinin; Holokost ve ülkenin köle ticaretindeki rolü için özür dilemesi tarihle hesaplaşma da dahil olmak üzere yavaş yavaş Hollanda toplumunun bir parçası haline geldi.

Bina

Gringold, ulusal bir Holokost müzesi açılmasını ilk kez 2005 yılında önerdiğini, ancak o dönemde pek çok kişinin böyle bir müzenin gerekli olup olmadığını sorguladığını belirtti. Müzeyi işleten Yahudi Kültür Mahallesi, 2015'ten bu yana müzenin bulunduğu alanda geçici sergilere ev sahipliği yapıyordu. Ancak müzenin liderleri, geçici sergilerin tüm hikâyeyi anlatmak için yeterli olmadığını söyledi. Yahudi Kültür Mahallesi 2021 yılında binayı satın aldı ve kalıcı bir koleksiyon sunacak bir alana dönüştürmek için yenileme çalışmalarına başladı.

Eski bir okul olan bina, Nazilerin büyük bir sürgün merkezine dönüştürdüğü bir tiyatronun karşısında ve toplama kamplarına gönderilmeden önce Yahudi çocukların tutulduğu bir kreşin yanında yer alıyor. Müze binası, Nazilere karşı direnişte önemli rol oynayan eski bir öğretmen okulundan dönüştürüldü. Okul, savaştan sonra yıkılan ve Nazilerin, aşırı kalabalık olması sebebiyle, Hollandsche Schouwburg'a sığamayan çocukları yerleştirdiği bir çocuk yuvasının yanındaydı. Binlerce çocuk bu yuvada sınır dışı edilmeyi bekledi.

Amsterdam merkezli mimarlık bürosu Office Winhov tarafından yeniden geliştirilen müzenin iç mekanları, yumuşak gri panjurlardan süzülen doğal ışıkla aydınlatılıyor. Bu, kasıtlı olarak Nazilerin zulümlerini herkesin görebileceği şekilde güpegündüz yapmalarına atıfta bulunuyor.

Holokost'tan kurtulan Hollandalılar müzenin açılışının önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti.

1942'de altı yaşındayken saklanarak savaştan kurtulan Salo Muller, "Okullarda II. Dünya Savaşı hakkında ders veriyorum ve her zaman Holokost'a ne kadar az zaman ayrıldığını duyuyorum" dedi. Kendisi, bir Nazi baskınının ardından ailesinden ayrı düşmüş ve müzenin yanındaki kreşe götürülmüş, ancak direnişçiler kaçmasına yardım etmiş. Ailesini ise bir daha hiç görmemiş.

Hayatta kalanların video tanıklıklarının yanı sıra imha kamplarından fotoğraf ve videoların da yer aldığı koleksiyonun en sonunda ziyaretçiler, unutulmamayı isteyen ancak isimleri her şeye rağmen tarihe karışan üç isimsiz kişinin vesikalık fotoğraflarıyla karşılaşıyor.

Müze, kendi mesajının bir parçası olarak- "bizi hatırlayın!” ifadesini kullandı, “Artık bilmiyordum diyemezsiniz" diyor.

"Artık biliyorsunuz” diyor küratör Gringold. 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün