Crazy World albümünün şarkısıdır ´Değişim Rüzgârları´. 1990 yılında Soğuk Savaş´ın bittiğini müjdelemiştir. Scorpions solisti Klaus Mein Moskova Müzik Barış Festivalinde Lenin Stadyumunda esinlenerek yazmıştır.
Soğuk Savaş Biden’ın kampanya sitesinde yazıyordu. Nitekim oradayız. Çin’in Yeni İpek Yolu Projesinin üç ana güzergâhında sıcak savaşlar oldu. Göç rüzgârları Avrupa Birliği’nde muhafazakârlık oylarına dönüştü. Fransa’da Macron’la başlayan neo-liberal süreç Attal’la sona erdi. COVID-19 ile zaten Çekya’dan İtalya’ya giden yardımlara el koymuşlardı. Sonra AB Rusya’nın mal varlıklarına el koydu. Fed’in faiz politikası ile rekor zarar açıklayan İsviçre Merkez Bankası bir hafta sonu genel kurula ortaklara sormadan Credit Suisse’e UBS’e devir ederek el koyduruyor, süreçle ilgili 50 yıllık ticari sır yasağı getiriyordu. ABD durur mu, tahvil faizlerinden rekor zarar edip batan bankaları başka bankalarla birleştirip el koydurarak rest diyordu. Tahıl anlaşması olmasa aç kalacak dünya, tedarik zincirindeki kırılmalar ile küresel enflasyonu görünce küreselleşmenin avantajları yanında dezavantajlarını gördü. Kendin üretmeyip başkasına bağımlı hale gelirsen, Süveyş Kanalının girişi ve çıkışındaki sorunlar ekonomilerde kalıcı hasarlara neden oluyordu. Neo-liberalizmin yıkıcı finansal etkileri dışında büyümeyi bir kenara bırak aç kalma riskini barındırıyordu. Nitekim IMF artık dergisinde neo-liberal politikalara, neo-klasik ortodoks politikalara karşı makalelere daha sık yer vermeye başladı. Küreselleşmenin neo-liberal dopingli neo-klasik ezberlerinin kimseyi doyurmadığını, daha kötüsü çözüm yaratmak yerine daha fazla sorun yarattığını fark etmeye başladılar. Sömürgelerden ve neo-liberalizmin parçaladığı ülkelerden gelen halkların kendisine tehdit olmaya başladığını gördüler.
ABD’de seçim geliyor. Trump kampanya sitesinde öne çıkan başlıklar bu süreci özetliyor. “Küreselleşmeyi reddet, vatanseverliği öne koy”. ABD üniversitelerindeki protestolar nedeni ile seçilirse yüksek vergi toplayarak “Amerikan Akademisi” ile özüne döneceğini söylüyor. İçeride üret mantığı ile başta otomotiv sektörü olmak üzere ilaç dâhil tüm sektörlerde Çin bağımlılığını ve dış ticaret açığını ilk günden çözecek adımlar atacağını belirtiyor. Enerjiyi öne koyarak ESG ve yeşil ekonomi denen Paris İklim Anlaşmasını terse çevireceğini belirtiyor. 2016 seçimlerinde yine Şalom’da yazmıştım. Küreselleşme bitti, bahanesiydi sonbahar diye. Artık oradayız. Değişim rüzgârları başladı, hızla yayılıyor. Neo-liberalizmin iflasıdır bu gelişmeler. Yerine daha korumacı, daha içe kapanık, daha kontrolcü bir ekonomik anlayış geliyor. Frexit konuşuluyor artık. Yani belki de yakında AB kalmayacak. Şalom’da onu da yazmıştım. Tam pandemi başlangıcıydı. Avrupa Birliği dağılıyor mu diye.
Bu aralar şarkılara iyi bakmak lazım. Coldplay konserinde her yer rengarenk ama ekonomiler öyle değil. Yeni bir evreye, ekonomik kuşağa giriyoruz. 1970 – 80 arasının hızlandırılmış versiyonundayız son dört yıldır. O zaman küresel enflasyon 1986 civarında bitmişti. Bu süreç yarısı kadar olsa 2028 gibi en geç yeni dönemin adı ortaya çıkar. Küreselleşmenin yerine geçen yeni ekonomik anlayış. Biz mi? Bu süreçte yabancı sermayeyi çekmenin yollarını arıyoruz. Çözüm mü? Kendin üret. Türkiye Ekonomi Modeli işte bu yüzden çok ama çok önemli bir fırsattı. Yaşandı bitti şanssızlıkla.