Şiva Asar BeTamuz döneminde gerçekleşen trajik olaylar ile Tişa BeAv´da Kutsal Tapınak-Bet Amikdaş´ın yıkılışına giden süreç başlamış olur. Şiva Asar BeTamuz orucu bu yıl 23 Temmuz Salı sabahı gün doğmadan başlar ve aynı günün akşamı yıldızların çıkmasıyla son bulur. Şiva Asar BeTamuz orucundan başlayarak Tişa BeAv´a kadar üç haftalık giderek artan bir yas dönemi başlar.
Yahudi tarihinde Tamuz ayının 17’si, yani Şiva Asar BeTamuz döneminde gerçekleşen, On Emir tabletlerinin kırılması, günlük korbanların durdurulması, Yeruşalayim’in surlarında delik açılması, Tora’nın yakılması, Tapınağa put yerleştirilmesi gibi trajik olaylar ile Tişa BeAv’da Kutsal Tapınak-Bet Amikdaş’ın yıkılışına giden süreç başlamış olur.
Kutsal Tapınak Yahudilerin hayatının merkezinde ve her günkü dualarında yer alır. Yahudiler, hayatlarının en mutlu günlerinden biri olan evlendikleri günde ayaklarının altında bir bardak kırarak, Tanrı’nın Varlığı-Şehina’yı barındıran Bet Amikdaş yeniden inşa edilene kadar mutluluklarının tam olamayacağını ifade eder, yine aynı amaçla evlerinin duvarında bir bölümü boyamadan sıva halinde bırakırlar.
Şiva Asar BeTamuz (17 Tamuz) günü Yeruşalayim’i koruyan surlarda gedik açılması, adım adım Yahudi hayatının ana damarı Kutsal Tapınağın yıkılışına götürür.
Şiva Asar BeTamuz orucu bu yıl 23 Temmuz Salı sabahı gün doğmadan başlar ve aynı günün akşamı yıldızların çıkmasıyla son bulur.
17 Tamuz orucu ile 9 Av (Tişa BeAv-bu yıl 13 Ağustos) orucu arasındaki üç haftalık ‘Ben Ametsarim-kısıtlamalar arası’ olarak adlandırılan yas ve iç gözlem dönemi, geleneklerimize göre gittikçe ağırlaşan yas kuralları ile geçer. Düğün ve eğlence düzenlenmez, bazı istisnalar dışında yeni kıyafet ve ayakkabı alınmaz ve yine bazı istisnalar dışında Şeeheyanu berahası söylenmez.
Üç haftalık gittikçe ağırlaşan yas dönemi
İngiliz Milletler Topluluğu Birleşik Krallık Yahudi Cemaatleri Hahambaşısı Sir Efraim Mirvis, Şiva Asar BeTamuz ile başlayan üç haftalık yas döneminin gittikçe ağırlaşarak Tişa BeAv’da doruk noktasına ulaşmasını şöyle inceliyor.
“Rav Soloveitchik, kişisel üzüntü söz konusu olduğunda üzüntümüzün en yoğun günüyle başladığımıza dikkat çeker. Tanrı korusun birisi öldüğünde cenaze töreni yapılır. Bunu sırasıyla yasın en yoğun dönemi olan yedi günlük süreçte- Şiva'nın ilk üç günü, devamında Şiva’nın geri kalan günleri, ardından cenazeden sonraki otuz günlük süreç- şloşim ve ardından vefat eden ebeveynlerden biri ise, yas yılı izler. (Burada yasın, en yoğundan başlayarak kademe kademe hafiflemesi beklenir.)
Ancak Şiva Asar BeTamuz ile Tişa BeAv arasındaki üç haftaya ilişkin süreç bunun tam tersidir. Üç hafta genel yas kurallarıyla başlar, sonrasında Roş Hodeş Av- Av ayının başlaması ile yas kuralları daha ağırlaşan dokuz günlük döneme girilir. Sonra Tişa BeAv'ın düştüğü haftaya girilir ve sonunda en yüksek nokta olan Tişa BeAv'da o çok üzücü günü yaşarız.”
Bu iki üzüntünün sıralamasında neden fark var?
R.Sir Efraim Mirvis bunu şu şekilde yorumluyor: “Kişisel üzüntü söz konusu olduğunda kimsenin beni bilgilendirmesine, eğitmesine gerek yok çünkü ben zaten bu derin üzüntünün tam ortasındayım. Beklentim ise, zamanla içinde bulunduğum bu üzüntünün yavaş yavaş gerilemesi ve bir iyileşme sürecine girerek yeni bir yaşam ritmine uyumlanabilmem olur.
Ancak yoğunluğunu hissetmem gereken tarihi olaylar söz konusu olduğunda, bu duygu kendi kendine gelmeyebilir. Konu hakkında bilgilendirilmem gerekir. Bu nedenle bir anda Tişa BeAv'da insanların yas içinde yere oturmalarını ve iki tapınağın kaybını ve diğer trajedileri kalplerinin derinliklerinde hissetmelerini bekleyemezsiniz. Konuyu tanıtmamız gerekiyor; işte bu yüzden üç hazırlık haftamız var. Daha az yoğun olan dönemle başlıyoruz, bilgileniyoruz, çalışıyoruz, eğitiliyoruz, bize tarihsel içerik sağlanıyor. Şiva Asar BeTamuz, Tişa BeAv ve bu günlerde halkımızın yaşadıkları hakkında ne kadar bilinçli olursak, Tişa BeAv'a o kadar hazırlıklı girmiş olacağız. Böylece o gün millet olarak geçmişin trajedilerinin yasını hep birlikte tutacağız ve bu yası günün önemine uygun bir şekilde hissedebileceğiz.”
Divre Yirmeyau-Üç hafta ve badem ağacı
Rabi Sir Efraim Mirvis, Şiva Asar BeTamuz ve Tişa BeAv arasındaki üç hafta ile badem ağacı bağlantısını şöyle açıklıyor:
“Üç haftanın ilk Şabat’ı olan bu Şabat, Yirmeyau’nun ilk bölümünden bir Aftara okuyacağız (Tora okunduktan sonra peygamberler kitabından okunan bölüm).
Peygamber, Tanrı’nın kendisine söylediklerini hatırlar: ‘Ma Ata Roe Yirmeyahu/ 'Bu vizyonda ne görüyorsun, Yirmeyau?’
Peygamber ona şöyle cevap verir: ‘Makeil Shakeid Ani Roe/ Badem (Şaked) ağacı dalından yapılmış bir değnek (çubuk, asa, değnek) görüyorum’.
Bazı yorumcular bunun gelecek kötü haberlere işaret ettiğini belirtir. Örneğin Targum Yonatan’a göre Yirmeyau’nun vizyonunda gördüğü asa, bir kralın asası gibidir ve zalim bir kralın gelip halkımızın üzerine büyük yıkımlar getireceğini simgelemektedir.
Yine, büyük yorumcularımızdan biri olan Radak, Rav David Kimhi, badem ağacının en hızlı çiçek açan ağaçlardan biri olduğunu ve bunun da halkımıza çabuk zamanda sıkıntı geleceğini gösteren bir işaret olduğunu belirtir.
Öte yandan, More Nevuhim'de Rambam Maimonides, bize ‘Shakeid-şaked/ badem’ teriminin ‘bakmak’ anlamına gelen ‘Shokeid2 ile benzer olduğunu söyler. Buna göre Yüce Tanrı halkımıza ‘bakacak’, halkımızı kollayacak ve bizi düşmanlarımızdan koruyacaktır.
Ama hepsinden önemlisi, Eiha Raba'daki Midraş bize, badem ağacının çiçek açmasından o ağaçtan yemeye hazır olgun meyve çıkana kadar geçen sürenin sadece 21 gün sürdüğünü anlatır. Ve bu 21 gün, Şiva Asar BeTamuz ve Tişa BeAv arasındaki üç haftanın 21 gününü sembolize eder.
Dolayısıyla bu Midraş'a göre Yirmeyau’nun kehanetinin mesajı umut doludur. Shakeid-şaked yani badem, Yahudi halkının tüm sıkıntı ve dertlerinin, tüm üzüntü ve acılarının, kederlerinin, karanlığımızın kışının geride kalacağının simgesidir. Buna göre milletimiz için parlak güneşli bir yaz vaadinin gerçekleşmesini büyük bir umutla bekleyebiliriz.
Duamız, Yirmeyau’nun kehanetinin zamanımızda gerçekleşmesi ve geleceğimizde yalnızca barış, huzur, mutluluk ve güvene sahip olmamızdır.”
Kısa kısa Şiva Asar BeTamuz
İsmi: Şiva Asar=17, Şiva Asar BeTamuz da Tamuz ayının 17’si anlamına gelir.
Çıkış yeri ve tarihte bu dönem gerçekleşen acı olaylar: Tarihte bu dönemde İsrailoğulları için beş trajedi gerçekleşir (Mişna Taanit 4:6). Moşe Rabenu Yahudi halkının altın buzağıya taptığını görünce ilk On Emir tabletlerini kırar. Babillilerin Yeruşalayim kuşatması sırasında, Kutsal Tapınak’ta sürekli olarak yapılan günlük kurban Korban Tamid, kurbanlık hayvan bulmanın imkânsızlığından dolayı durdurulur. Romalılar, uzun bir kuşatmadan sonra, Yeruşalayim’in surlarında delik açmayı başarır, bu da Bet Amikdaş’ın yıkılışına giden yolu açar. Kumandan Apostemos Kutsal Tora’yı yakar. Tapınağa put yerleştirilerek kutsallığı murdar edilir.
Nerede belirtilir? Peygamberler kitabında, Zeharya Peygamber şöyle der: “Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yahudi halkı için sevinç, coşku dolu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin” (Zeharya 8:19). Tora’da ayların başı olarak belirtilen Nisan ayından başlandığında dördüncü ay Tamuz ayı, dördüncü ayın orucu da Şiva Asar BeTamuz orucu olur.
Ne yapılır? Şiva Asar BeTamuz bir oruç günüdür. Şiva Asar BeTamuz orucu bu yıl 23 Temmuz Salı sabah gün doğmadan önce başlar, aynı günün akşamı yıldızlar çıkınca sona erer. 22 Temmuz Pazartesi akşamı yatana kadar yemek içmek serbesttir. Hayati bir tehlike yoksa bile hasta olan kişiler, hamile veya süt veren kadınlar, bu orucu tutmaktan muaftır. Oruç tutmaktan muaf olan kişiler de bu günde keyif veren yiyecek ve içecekleri tüketmez, sadece temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde beslenirler.
Şiva Asar BeTamuz - Bugün için mesajı: Bracha Gewirtz, Şiva Asar BeTamuz döneminde meydana gelen; On Emir tabletlerinin kırılması, günlük korbanların durdurulması, surlarda delik açılması, Tora’nın yakılması, Tapınağa put yerleştirilmesi olaylarını bugünkü hayatımız ile şöyle ilişkilendiriyor:
“On Emir tabletlerimiz, yani bizi biz yapan temellerimiz kırılıp çökmeye başladığında, Tanrı’ya hizmetimiz, Tanrı Yolu’nda yürümemiz ve değerlerimiz, kendimiz üzerinde çalışma konusundaki sürekliliğimiz de kesintiye uğrar. Böyle bir durumda savunmamız çöker ve bizi koruyan duvarlarımız yetser ara ve dış dünya tarafından kolayca aşılabilir. Bu da kişisel Tora’mızın, yani Tanrı’ya hizmet etme yolumuzun bir kısmının yanmasına ve solmasına neden olur ve en sonunda günümüzde farklı şekillerde var olan avoda zara'nın kalplerimize girmesine izin verdiğimizde de kendi içimizdeki kişisel tapınağımızın kirlenmesine yol açar.
Günümüz dünyasında Yahudiler olarak karşılaştığımız en büyük zorluklardan biri bu haftanın peraşasının kahramanı olan Pinehas’ın sahip olduğu ateşli tutkunun eksikliğidir. Ancak tutkumuz olduğunda ve inandığımız şeyler için mücadele edebildiğimizde, değerlerimiz ve inançlarımız zihnimizde çok daha net ve canlı olarak kalabilir.”
“Bu dünya üç temel unsur üzerinde var olur: Tora, Avoda, Gemilut Hasadim”
(Pirke Avot 1:2).
Yahudiliğin temelini özetlemek gerekirse, Tora, Avoda, Gemilut Hasadim; sırasıyla Tora öğretilerini hayata geçirmek, Tanrı’nın Benzeyişinde yaratılmış olmaya yaraşır bir hayat sürmek ve (kendimiz dâhil) Tanrı’nın bütün yarattıklarına karşı iyi davranışlarda bulunmak.
Ebedi Tora öğretilerine, bizi biz yapan, bizi farklı kılan bu değerlere Pinehas gibi tutkuyla sahip çıktığımızda hem kendimizle hem birbirimizle barış ve birlik içinde olmanın mutluluğunu yaşayabilir, kalplere sevgi tohumları ekebiliriz.
Şiva Asar BeTamuz Orucu Hakkında Bilgiler: http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=61&Itemid=115
Not: Yazıda bir özet olarak verilmiş olan bilgiler Bamidbar (Gözlem), El Gid Para El Pratikante (Gözlem), Pirke Avot (Gözlem) kitaplarından ve chabad.org, www.sefaria.org, https://chiefrabbi.org sitelerinden okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla derlenmiştir. Yazıda konu ile ilgili araştırılıp bulunabilecek sayısız yorumdan sadece bazıları ifade edilmiştir. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için, yas dönemi ve oruç ile ilgili yasaklar ve kısıtlamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.