Ali Abbasi´nin ilk Hollywood çalışması ´ÇIRAK´ cesur bir film.
Genç ve tecrübesiz Donald Trump’ın nüfuzlu avukat Roy Cohn’u himayesinde kendini kanıtlamasını ve yükselişini anlatan film, oportünist bir devlet başkanının portresini çiziyor. Abbasi elindeki zengin malzemeli senaryoyu sürükleyici bir mizansenle perdeye aktarıp, takip edilmesi gereken genç bir istidat olduğunu kanıtlıyor.
Tartışmalı konuları irdeleyen cesur filmleri sunmasıyla tanınan Cannes Film Festivali ‘Çırak / The Apprentice’ ile günümüzün en kutuplaştırıcı figürlerinden birinin erken dönem hayatına büyüleyici bir bakış atıyor. 23 yaşındayken İsveç’e göçen, Tahran doğumlu, Danimarka vatandaşı 43 yaşındaki Ali Abbasi yaptığı iki ödüllü film, ‘Sınır / The Border’ ve ‘Kutsal Örümcek / Holly Spider’den sonra ‘Çırak / The Apprentice’ ile Hollywood’a açılıp dört filmlik kariyerinin başyapıtına imzasını atıyor. Otoriter babasının gölgesinde kalan genç Donald Trump’ın nüfuzlu avukat Roy Cohn’un himayesinde kendini kanıtlamasını ve yükselişini anlatan bu cesur film, oportünist bir devlet başkanının kusursuz bir portresini çiziyor. Zengin bir babanın oğlu Donald Trump iken kibar, saygılı, haddini bilen bir genç olarak, gözüne girdiği Roy Cohn’un yüreklendirdiği, emlak işlerinde büyük başarılar elde eden bir patrona dönüşür.
Makyavelist emlak kralı
Film, yükselmek için her yolu mubah sayan, şantaj yapmayı kendinde hak gören, özgüven patlaması yaşayan, Makyavelist bir politikacıya dönüşen emlak kralı Donald Trump’ın etkileyici bir portresini çiziyor.
1970 ve 80’li yılların New York’u hakkında bir belgesel hazırlarcasına dönemi araştıran, gerçek belgelerden beslenen zengin ve tatmin edici bir senaryo, ABD’nin müstakbel devlet başkanının çıraklık günlerini perdeye ustalıkla taşıyor. Filmin senaryosunda New York Magazine editörü, Vanity Fair dergisinin ünlü röportaj yazarı, TV dizileriyle tanınan Gabriel Sheman’ın imzası var. Ali Abbasi elindeki zengin malzemeli senaryoyu, tempoyu sürekli ayakta tutan, sürükleyici bir mizansenle perdeye aktarıyor.
80’lerin biçimlendirici dönemi, geleceğin ABD Başkanını şekillendirecek hırsları, yüzleşmeleri ve olayları ortaya koyuyor. Film çok özel bir kulübün en genç üyesi olan Donald Trump’ın (Sebastian Stan) babasının mülklerinin kiralarını tahsil ettiği çıraklık yıllarında başlıyor. Roy Cohn’un (Jeremy Strong) bu kulüpte dikkatini çekip tanışmasından sonra, Donald iş takibi, çevre edinme, politik nüfus sahibi olma gibi dersler alacaktır. Yozlaşmış avukat Cohn, ünlülerin evlerine, bürolarına gizli mikrofon yerleştirmek, şantaj dosyaları düzenlemek, tehdit etmek, başarı için sürekli saldırgan olmak, güç sahiplerine rüşvet vererek destek sağlamak gibi yöntemleri kullandığını çırağına anlatır. Cohn, Trump ailesinin zorlu bir davasını kazanınca baba Fred Trump’ın (Martin Donovan) gözüne girer.
Katı, tavizsiz babasının gölgesinde yaşamaktan kurtulan, ailenin güvenini kazanan genç Donald tanıştığı Çek manken İvana Zelnickova’ya (Maria Bakalova) âşık olur. Tatilini geçirdiği Aspen’de kendisini evliliğe razı eder. Avukat Cohn boşandığında Donald’ın servetinin yarısını almaması için İvana’ya katı bir sözleşme imzalatır. Cohn aracılığı Donald’a, Manhattan’da inşa etmeye hazırlandığı 1500 odalık otel inşaatı için vergi muafiyeti sağlar. Vali ve ünlü politikacıların katıldığı Donald ile İvana’nın görkemli düğününde, Donald’ın serseri ruhlu ‘loser’ ağabeyi Freddy’yi (Charlie Carrick) tanırız. Central Park’a nazır, gökdelen Trump Tower’i inşa ederken, Donald kendisine engel çıkaran belediye başkanını tehdit ederek desteğini kazanır. Atlantic City’de Las Vegas’a rakip olabilecek kumarhane inşaatında borç batağına saplanan Donald kumar mafyasının hedefi haline gelir. Yine Cohn’un arabuluculuğuyla, komisyon vererek mafyayla uzlaşır. Ağabeyinin ölümünden sonra, gittikçe megalomanlaşan Donald, İvana’ya “Artık seni arzulamıyorum” diyerek hakaret eder. Kendisine sırt çevirdiği, dışlanmış Cohn “Ben seni inşa ettim, şimdi bana ihanet ediyorsun” diye sitem eder.
Eşcinselliğini reddeden, AIDS hastalığını ‘karaciğer kanseri’ diye geçiştiren Cohn ölüm döşeğinde bile Donald’ın sorunlarını çözer, ancak 59’unda ölür. Film karısından boşanan, mide yağlarını aldıran, saç ektiren şişman Donald Trump’ın politikaya atılmaya hazırlandığı günlerde noktalanır. Trump taraftarları, aralarında karısı İvana’ya tecavüz ettiğini gösteren, gerçeği yansıtmayan sahnelerin bulunduğu film için adli mercilere başvuracaklarını söyledi. Ali Abbasi bu konuda endişeli gözükmüyor. Donald Trump’ın filmi izlemesi halinde beğeneceğinden emin. Hatta kendisiyle bir araya gelip film üzerine konuşmaktan memnun kalacağını ilave ediyor.
“Trump ile filmi tartışmak isterim”
Güç, ihanet, yolsuzluk, aldatma gibi temaları ele alan film, Kasımda ikinci kez seçilme ihtimali olan Donald Trump’ın yanı sıra, Joseph McCarthy ile birlikte çalıştığı bilinen avukat Roy Cohn hakkında da biyografik bilgiler içeriyor. Bilgilendirmeleriyle öğretici olan film iki saatlik süresinde eğlendiricilik vasfını hiç kaybetmiyor. Cannes Film Festivali Direktörü Thiérry Frémaux ‘Çırak’ı “Amerikan İmparatorluğunun göbeğine dalış yapan, muhakkak izlemesi gereken bir film. Çırak Donald Trump’ın müstakbel Başkan Donald Trump’a dönüştüğü ilk yılları anlatıyor” diyerek takdim etmişti.
Filmde Trump’ın gençlik dönemini Rumen asıllı Amerikalı aktör Sebastian Stan canlandırıyor. 42 yaşındaki Stan bu yıl Berlin Film Festivali’nde ‘A Different Man’deki performansıyla En İyi Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Marvel’in ‘Captain America’ serisinden tanınan Stan ‘Black Panther’ ve ‘I, Tonya’ filmlerinde de oynamıştı. Roy Cohn’un desteğiyle yükselen, onun ajandasındaki adreslerden menfaat sağladıktan sonra kendisine ihanet eden oportünist emlak tüccarı Trump rolünde başarılı. Avukat Cohn’un parlak dönemini, geçirdiği acınacak son günlerini ustalıkla canlandıran 46 yaşındaki Amerikalı oyuncu Jeremy Strong ‘Succession’ (2018- 2023) TV serisindeki performansıyla Emmy Ödülü kazanmıştı. Strong, ‘The Big Show’, ‘Armageddon Time’, ‘Molly’s Game’, ‘Selma’ filmlerinde de yer aldı. ‘Tenet’ filminden tanıdığımız deneyimli aktör Martin Donovan’ın kamera arkasına geçip yönettiği iki film var. Oyuncu kadrosunun en başarılısı, İvana Trump’ı canlandıran Çek asıllı Maria Bakalova. 28 yaşındaki aktris ‘Borat Subsequent MovieFilm’ ile uluslararası şöhrete ulaşmıştı.
Ali Abbasi kariyerinin ilk uzun metrajlı filmi ‘Shelly’ (2016) katıldığı Berlin Film Festivali’nde olumlu eleştiriler aldı. Bu korku dramasında, çocuk hasreti çeken Danimarkalı-Norveçli bir çift, Rumen hizmetçilerini taşıyıcı anne olarak bir çocuk doğurması için anlaşmalarına rağmen, işler planladıkları gibi gitmiyordu. İki yıl sonra Ali Abbasi ‘Sınır / Grans / Border’ ile katıldığı Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış Bölümünde En İyi Film Ödülünü kazandı. Başroldeki, bir feribot terminalinde gümrük memuru olan Tina, olağanüstü gelişmiş koku alma duygusuyla suçluların kâbusu bir kadındır. Polis kendisinden, şüphelendikleri Vore adlı gizemli bir yolcu hakkında yapılacak soruşturmada yardımcı olmasını ister. Bu ikilinin yakınlaşmasıyla olaylar bambaşka bir kulvara sapar. İran’da seks işçilerini hedef alan, gerçek hayattaki bir seri katili konu alan ‘Kutsal Örümcek / Holly Spider’ katıldığı 2022 Cannes Film Festivali ana yarışmasında Zar Amir Ebrahimi’ye En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü getirdi. Film, İran’ın kutsal şehri Mehşed’i ahlaksız ve yozlaşmış sokak fahişelerinden ‘temizlemek’ için onları öldüren bir dindar adamın hikâyesinden esinlendi. Ali Abbasi gibi İran’da doğup Batı’da hayatını sürdürmeyi seçen Zar Amir Ebrahimi bu filmle uluslararası şöhrete kavuştu.