“Renkler aracılığıyla dünyayı görmek benim için bir yaşam biçimi”

Ressam Beyza Mendeloviç´in ´Mitler ve Semboller´ isimli sergisi, 1-7 Temmuz tarihleri arasında Büyükada, Anadolu Kulübü´nde gerçekleşti. Bir sembol avcısı düşünün, renklerin ve sembollerin büyülü dünyasında izleyicilerini eşsiz bir yolculuğa çıkartıyor. Hayatın anlamını çözmeye çalışan şekiller, imgeler, sözcükler, çizimler peşinde bir medeniyetten diğerine koşuşturuyor ve her birinden hem kendi hem de başkalarının yaşamını daha iyi analiz edebilmek için semboller çıkarıp tuvaline yansıtıyor.

Betül ÖZBERK Söyleşi
31 Temmuz 2024 Çarşamba

Resme yeteneğinizi ilk nasıl keşfettiniz? Resim yapma eylemi sizin için ne ifade ediyor?

Resim yapmak, çocukluğumdan beri kendimi ifade etmenin en güçlü yolu oldu. Renkler, hayatımın her anında derin bir anlam taşıdı. Her kelimeyi, her kişiyi, hatta harfleri ve sayıları bile renklerle düşünürdüm. Günlerin bile kendine özgü, değişmeyen renkleri vardı. Örneğin, pazartesi her zaman koyu sarı, çarşamba ise hep bej rengiydi. Böylece renkler aracılığıyla dünyayı görmek ve tuvale aktarmak, benim için bir yaşam biçimi haline geldi.

Sanat yaşamınızda semboller ve mitlere yer verdiğinizi görüyoruz. Sembolleri resmetmeye nasıl başladınız?

Sembollerle ilk tanışıklığım, ilkokul dönemime denk gelir. Göktürk ve Uygur yazıtlarına duyduğum merak ve inançları her zaman ilginç bulmam bu süreçte etkili oldu. İlk mağara çizimiyle Antalya Karain Mağarasında tanıştım. Ailemi özellikle beni oraya götürmeleri için ikna etmiştim. Yine ilkokulda kolaj tekniğini kullanarak saç örgüleriyle bir Kızılderili yapmıştım. Bu deneyimler, sembolleri keşfetmemde önemli bir rol oynadı.

En son ‘Mitler ve Semboller’ adlı serginizde kullandığınız en çarpıcı semboller sizce hangileriydi; ilham kaynaklarınız neler oldu?

50 bin yıl öncesine dayanan Sibirya mağara çizimlerini yaptıktan sonra araştırdığım kaynaklardan, bu dişi ve erkek figürlerin Sirius ve Orion takımyıldızlarının çizimi olduğunu ve o dönemdeki insanların bunları mağaralara çizdiklerini öğrendim. Serginin gerçekleştiği tarihin Sirius ve Güneş kavuşumuna denk gelmesi de büyük bir tevafuk (tesadüfün belirli bir sebebe karşılık gelmesi hali) oldu diyebilirim. Bu keşif, benim için hem şaşırtıcı hem de ilham verici oldu.

Tuvallerinizde yer verdiğiniz figürler yaşadığınız içsel dönüşümün bir yansıması mıdır?

Her dönem, farklı sembollerin beni daha çok çektiğini fark ediyorum. Daha sonra anlamlarını araştırdıkça o dönem yaşadığım hislerle paralellik sağladığını görmek, sanıyorum içsel dönüşümümün bir parçası haline geliyor.

Sizce herkesin içsel dünyasını yansıtan bir sembolü var mıdır? Mesela sizin kendinizi özleştirdiğiniz bir sembolünüz var mı? Eğer varsa anlamı nedir?

Kesinlikle, herkesin bir sembolü olduğunu düşünüyorum. Bazen farkındalığımız daha yüksek oluyor ve bu sembolü keşfedebiliyoruz. Sekiz yıl önce, Mezopotamya’nın önemli bereket tanrıçalarından Ishtar/Innana’nın hikâyesinden çok etkilendim ve kendimle özdeşleştirdim. Onun sembolü olan Venüs yıldızını imzam olarak kullanmaya başladım. O zamandan itibaren sembolüm bu yıldız oldu.

Semboller aynı zamanda günümüzdeki dövme merakını da açıklıyor mudur?

Ben çok paralellik olduğunu düşünüyorum; insanlar için önemli bazı dönemler oluyor ve genelde o dönemlerde hayatlarını etkileyen durumlarla ilgili bir sembolü üzerlerinde taşımak istiyorlar. Yaptığım tablolar da aslında aynı mantık; ihtiyaç duyduğunuz olgunun sembolü ile rezone olabilmek için onun etrafınızda, karşınızda olması çok önemli diye düşünüyorum.

Bir röportajınızda “resim benim duygularımın tuvale aktarımı” diye ifade etmişsiniz. Sizce semboller duygularınızı anlatabilirler mi, nasıl?

Öncelikle psikoloji ile sanat, renkler birebir ilintilidir. Her rengin psikolojide bir yeri var. Aynı zamanda resmettiğim bazı semboller, o dönem yaşadığım duyguları sembolize edebiliyor. Gücü sorguladığım bir dönem kurt resmedebiliyorum veya sabra ihtiyaç duyduğum zaman da akbaba yapabiliyorum çünkü akbaba, ezoterizmde sabrı temsil ediyor. Okuduklarımdan çok etkileniyorum. Yaratılış ile ilgili veya antik medeniyetlerden etkilendiğim tarih sahnelerini kendi renklerimle yeniden yorumlayarak unutulmaya yüz tutmuş bazı olguları ortaya çıkartabiliyorum.

Eserlerinizi yaratma sürecinizden bahsedebilir misiniz? Öncelikle bir fikir belirleyip ona uygun bir sembol mü seçiyorsunuz, yoksa önce bir sembol bulup ardından ona uygun bir resim mi yapıyorsunuz?

Daha önce de belirttiğim gibi bazı dönemler sembol beni çağırıyor ve sonra anlamını öğreniyorum. Bazen de ihtiyaç duyduğum sembolü, olguyu araştırıyor ve öyle resmediyorum. Süreç değişken olsa da, her iki yol da beni büyüleyici sonuçlara götürüyor.

Çağlar öncesinin hiyeroglif yazılarıyla günümüz telefon emojilerini karşılaştırdığımızda şimdinin tarihin bir tekerrürü olduğunu söylemek mümkün müdür?

Öncelikle bu kadar güzel ve bence doğru bir benzetme yapmanız harika! Eski dönemlerde insanlar yaşadıklarını mağaralara, taşlara kazıyarak kendilerinden sonraki insanlara bilgi aktarımında bulunurlarmış. Emojiler de bir çeşit hiyeroglif; duyguları ve bazen yaşananları bir işaretle kısa yolla anlatabiliyor. Her ne kadar iletişim çağında da olsak; kısa yolla, bir kaç işaret kullanarak durumları ve kendimizi anlatabilmek bence insanlığın değişmeyen iletişim biçimi.

Sembollerin şifacı bir özelliği olduğuna inanıyor musunuz? Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?  

Semboller Ortaçağ Avrupa’sında ‘beyaz büyü’ diye de adlandırılan enerji yükseltme çalışmaları için kullanılırmış. Örneğin numeroloji de bir çeşit sembolizmdir ve bazı matematiksel gerçekliklere dayanır. Astronomiden ilham alan sembolizm de var; artık gümümüzde gezegen ve gök cisim hareketlerinin enerjimizi nasıl yönettiğini biliyoruz ki, bu bir çekim yasasıdır. Bu nedenle evet, sembollerin şifacı özelliği olduğuna kesinlikle inanıyorum

Sanat tarihinden veya çağdaş sanatçılardan kimler size ilham veriyor?

Antik medeniyet ve mağara çizimlerinden çok etkileniyorum. Özellikle rölyefler bana çok ilham veriyor. Yakın Çağ’da Marc Chagall’in renkleri ve büyülü dünyasına bayılıyorum. Günümüz Türk ressamlarından Süleyman Saim Tekcan’dan çok etkileniyorum ve heykeltıraş olarak Mehmet Aksoy beni çok heyecanlandırıyor.

Sonraki projenizin mitoloji ve sembollerle bir bağlantısı olacak mı?

Bir sonraki projemde de yine mutlaka sembolizmden izler olacak. Ancak hangi akımdan ilerlemek isteyeceğim değişkenlik gösterebilir. Vikingler ve Kelt mitolojisi beni çok etkiliyor ve bu aralar merceğime fazlasıyla takılmış durumdalar. Akan yolu takip ediyor, araştırıp okudukça yeni projeler bu şekilde ortaya çıkıyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün