Cemaatimizin çok az sayıda Ironwoman´larından biri olan - resmi adı Ironman - Aylin Levi´yi büyük bir gururla tanıtmak istiyorum. Bir Ironman kolay yetişmiyor. Özveri, disiplin ve adanmışlık her dalda başarının sırrıdır elbet ama Ironman olmak için bir de denklemin içine dayanıklılık ve beceri giriyor. Çıtı pıtı görüntüsüne aldanmayın kazandığı unvan gibi demir gibi bir kadın Ayin Levi.
Aylin bize biraz kendini tanıtarak spor geçmişinden bahsedebilir misin?
İzmir doğumluyum. Üniversiteden sonra çalışmak için İstanbul’a gelip, evlenip buraya yerleştim. 11 ve 15 yaşlarında İki oğlum var. Kendimi bildim bileli sporla iç içe bir hayatım oldu. Bunda babamın etkisi çoktur; yazları yelken ve sörf, kışları da tenis ve kayak hayatımızdan eksik olmadı. Ortaokul ve üniversitede de voleybol ve kayak takımlarındaydım. Üniversitede bir ara snowboard’a merak saldım. Uludağ’da yapılan özel bir yarışta birinci olup ilk kendi telefonumu kazanmıştım.
Belli ki hayatının merkezinde hep spor yer almış peki koşu bisiklet ve yüzmeyi içeren triatlonlara katılma süreci nasıl gelişti?
Evlenip çocuk sahibi olduğumda spor hayatım biraz sekteye uğradı. Çocuklar büyümeye başladıklarında 2019’da maraton koşmaya karar verdim. O zamana kadar yarışmaya yönelik antrenmanım yoktu. Zaman zaman sakatlıklar yaşamıştım. Bu sefer bir koçla çalışıp daha düzenli bir şekilde hazırlanmaya karar verdim. Sadece yoğun koşu temposunun vücuduma iyi gelmediğini fark edip, koçumdan antrenmanlarımı çeşitlendirmesini isteyince araya yüzme, bisiklet ve kuvvet antrenmanları girdi. Evdeki şehir bisikletim ile (city bike) İstanbul’da yollarda sürüşlere başladım. Birlikte koştuğum grubum başkalarıyla bisiklete binmek istiyorsam yol bisikleti (road bike) almam gerektiğini söyledi. Ayağımı pedala kilitlediğim özel ayakkabılarım vardı ve başlarda trafik ışıklarında dururken ayaklarımı pedaldan hemen kurtaramadığım için sürekli düşüyordum. Çocuklar gibi yara bere içinde kalıyordum. Bisikletten sonra, antrenmanları dengelemek için kışın yüzmeyi de ekleyince, arkadaşlarım mutlaka triatlon yarışlarına katılmam gerektiğini söyledi. Tam o yıllarda pandemi başladı. Havuzlar kapanınca ben de kendimi trafik olmayan İstanbul yollarına adadım. Bütün şehir bizimdi ve etrafta risk oluşturabilecek hiç vasıta yoktu. Yazları Çeşme ve Büyükada’da sürüşlere, koşulara ve yüzmeye devam ettim. Adada deniz analarıyla ve teknelerle yüzmek tabi başka mesele. Neyse ki giydiğim wetsuit ve belime bağladığım balon ile nispeten rahat bir ortam sağlayabildim.
Triatlonun ve Ironman’in kısaca farkları nedir?
Triatlon ve Ironman arasındaki ana fark yarışların mesafeleri. Triatlon mesafeleri: Sprint (750 m yüzme, 20 km bisiklet, 5 km koşu), Olimpik (1.5 km yüzme, 40 km bisiklet, 10 km koşu) ve Orta mesafe (1.9 km yüzme, 90 km bisiklet, 21.1 km koşu) olarak üç kategoride yapılıyor. Ayrıca birçok farklı organizasyon ve yarış türü de mevcut. Ironman, triatlonun daha uzun ve daha zorlu bir versiyonu; 4 km yüzme, 180 km bisiklet ve 42 km maratondan oluşuyor.
Bu mesafeleri belli bir süre zarfında bitirmen gerekiyor değil mi eğer bitiremezsen diskalifiye mi oluyorsun?
Evet, hem triatlon hem de Ironman yarışlarında belirli süre limitleri var. Orta Mesafe Triatlon (Half-Ironman) için yaklaşık 8 saat civarında tamamlanması beklenir.
11 Mayıs’ta Mallorca‘daki ilk Ironman’ine katılmaya nasıl karar verdin ve bu yarış için nasıl bir antrenman yaptın?
Daha önce Ironman yarışlarına katılmış deneyimli iki arkadaşım, Burcu ve Yasemin, beni beraber katılmaya ikna etti. Kasım ayında koçum Ruso Yakimoviç ile anlaştım. Fakat aralık ayında korona ve arkasından bronşit olunca, hazırlık antrenmanlarına ancak şubat ortası giriştik. Haftada üç kez 2-3 kilometrelik yüzme, üç kez 60-100 kilometre arası bisiklet ve dört kez 30-40 kilometrelik koşu ile başladım. Yarış tarihi yaklaştıkça, dayanıklılığı ve hızı artırmak için uzun mesafeli antrenmanlar ve interval antrenmanları ile destekledik. Ayrıca vücudu geçişlere alıştırmak için yapılan ‘brick antrenmanları’ var; bisiklet sürüşünden hemen sonra koşu yapmak, yüzmeden sonra hemen bisiklete binmek gibi. İlk brick denememi hiç unutamam. Bisikletten inip koşmaya başladığımda o bacaklar bacak değil sanki iki kütüktü, yaptığım en zor yarım saatlik koşuydu. Mallorca’nın bisiklet parkuru tırmanışlı olduğu için mart sonunda Marmaris’te beş günlük ‘Boost Camp’ bisiklet kampına katıldım.
Bu arada eminim insanlar nasıl beslendiğini merak ediyordur.
Doğru beslenme ve yeterli dinlenme özellikle bu tarz dayanıklılık sporlarında vücudun toparlanmasına katkı sağlıyor. Ben genel olarak laktozsuz ve glütensiz beslenmeye çalışıyorum. Yoğun antrenman dönemlerinde dengeli bir şekilde karbonhidrat yüklemesi, protein alımı ve sağlıklı yağlar tüketerek enerji seviyemi yüksek tutmaya çalışıyorum. Su kaybını minimize etmek için yeterli sıvı alımı da önemli. Bu çok fazla diye koçuma yakınıp yemek istemediğimi söylediğimde, koçum bana bu beslenme şekline yarışta da ihtiyacım olacağı için, antrenmanlarda mutlaka yemem gerektiğini üzerine basa basa tekrarladı.
Ironman olmak için Marvel karakterleri gibi çok kaslı bir vücut yapısı mı gerekiyor? Dayanıklılığın sırrı nedir?
Tersine, aşırı kas kütlesi dayanıklılık sporlarında dezavantaj olabilir çünkü daha fazla oksijen ve enerji gerektirir. Ironman yarışlarına katılan sporcular genellikle uzun ve ince kas yapısına sahiptirler, çünkü bu yapı dayanıklılık ve verimlilik açısından daha avantajlıdır. Dayanıklılık sporcuları genellikle düşük vücut yağ oranına sahiptir. Bu, vücudun daha verimli çalışmasını sağlar ve uzun mesafelerde enerji harcamasını optimize eder.
Şimdi dönelim ironman’ın yapıldığı o güne. Heyecanını kontrol etmek, bir yandan da iyi bir performans sergilemen gerekiyor. Neler yaşadın o gün her bir etapta? Özellikle de yarışın sonunda?
Ironman Mallorca 70.3 yarışı, ‘half ironman’ yani yarı mesafe olarak geçiyor; buna göre 1,9 kilometre yüzme, 90 kilometre bisiklet, 21,1 kilometre koşu sizi bekliyor. Sabah 5’te gibi uyanıp önce elektrolitli suyumu içip, ekmek muz, fıstık ezmesi ve bir kahveden oluşan kahvaltımı yaptım. Yarış kitimi, mataralarımı ve enerji jellerimi hazırladıktan sonra yarış alanına doğru yola çıktım. Beni en çok yüzme tedirgin ediyordu. Suyun altında yanımdan geçenlerin el ayak darbeleri hep beklenmedik bir anda iniverebiliyor, gereksiz bir arbede yaşanabiliyordu. Start verildi, sonunda aylardır beklediğim an gerçeğe dönüşüyordu, Deniz suyu sıcaklığı çok idealdi, herkes çok medeni bir şekilde birbirinin üzerine çıkmadan yüzüyordu. Çok huzurlu bir şekilde 40 dakikada yüzme etabını tamamlamış olarak sudan çıktım.
Yüzme etabından çıktıktan sonra hızlı bir şekilde geçiş alanına koştum. Wetsuit’umu çıkarıp, trisuitimle kaldım, ayağımın altına sermiş olduğum havlu ile ayaklarımı kurulayıp çoraplarımı ve bisiklet ayakkabılarımı giydim. Kaskımı, güneş gözlüğümü ve bel numaramı takıp bisikletimin olduğu alana koştum. Geçiş sürem 7 dakika 17 saniye sürdü. Bu biraz uzun bir geçiş süresiydi ama ilk yarışımdı ve tabi ki elim ayağım biraz karışmıştı.
Bisiklet etabı 90 kilometre ve yaklaşık 900 metresi tırmanıştı. Mallorca’nın muhteşem manzaraları, sempatik köyleri ve destekleyen insanlarıyla tek kelimeyle harikaydı. Bisiklette hızımı koçumla daha önce kararlaştırdığımız seviyelerde tutmaya dikkat ediyordum, enerji jellerini ve karbonhidratlı suları planlandığımız gibi tüketiyordum. Bisiklet etabını 3 saat 18 dakikada tamamlayıp, bisikletimi bırakıp koşu ayakkabılarımı giyip koşuya geçtim. Bu defa sürem 4 dakika 10 saniye sürdü.
21 km’lik koşu etabı, yarışın en zor kısmıydı. Hava sıcaklığı artmıştı bisikletten inerken 32 dereceyi görmüştüm. Koşarken planda olduğu gibi her 4-5 kilometrede bir enerji jelleri ile beslenip istasyonlarda izotonikli su içtim, ancak sabahtan beri içtiğim karbonhidratlı sular ve jeller adeta mideme oturmuş karnımda taşlaşmışlardı, inanılmaz bir şişlik ve baskı oldu; bu hissiyat 14. km de baya rahatsız edici bir boyuta geçti, aşırı midem bulandı, yarışın bitmesine bu kadar az kalmışken durmak hiç istemiyordum. Mental olarak güçlü kalmaya çalıştım; biraz yavaşlayıp az su yudumlayarak devam ettim ve koşumu 1 saat 49 dakikada tamamlayabildim. Yarışın sonunda bitiş çizgisini geçerken hissettiğim mutluluk ve gurur tarif edilemezdi.
Yarışı toplamda 5 saat 59 dakikada tamamlamıştım. Benim için 6 saatin altında bitmiş olması müthişti .2863 kişimin katıldığı bu yarışta genel sıralamada 1495, cinsiyet sıralamasında 160, ve yaş kategorimde (45-49) ise 31. oldum.
Her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır demezler ya, senin için diyebilir miyiz?
Yarış gününde Doğan, hem fiziksel olarak hem de moral desteği sağlayarak yanımdaydı. Yarış boyunca, belirli noktalarda bana destek verip moralimi yüksek tutmamı sağladı. Koşu etabında en zor anlarımda bile onun varlığını hissetmek, bana ekstra güç verdi. Zaten eşim benimle son iki yıldır bisiklete biniyor ve koşuyor. Yarısı kendi içinse yarısı benim içindir diye düşünüyorum.
Bundan sonra Aylin Levi neye meydan okuyacak? Tam ironman olma gibi bir hayalin var mı?
Şimdilik yarı mesafede bir süre daha kalıp keyifle yarışmak istiyorum, Tam mesafe (3,8 km yüzme, 180 km bisiklet, 42,2 km koşu) ayrı bir olay. Antrenmanları, hazırlığı bile çok ütopik geliyor şu an bana. Acelem yok biraz daha yarı Ironman’de pişebilirim ve tam mesafeyi belki kendime 50 yaş hediyesi yaparım, belli mi olur?