Feminist body horror filmi

Coralie Fargeat ´THE SUBSTANCE´ ile En İyi Senaryo Ödülünü kazandı

Viktor APALAÇİ Sanat
31 Temmuz 2024 Çarşamba

Yaşlandığı için kovulan bir TV süper starı, daha genç bir versiyonunu yaratacağı söylenen ‘madde’yi kullanınca, kendisinin bir başka versiyonuna hayat verir. Aşırılıkta, provokasyonda sınır tanımayan bu bilimkurgu klonlanma hikâyesi, izleyicinin tahammül sınırını sorgulayan aşırı şiddetiyle uçlarda gezinen bir film. MUBİ’nin dağıtımını yapacak filmden, hassas bünyeli, kan görmeye tahammülü olmayanların uzak durmasını öneririm.

77. Cannes Film Festivali’nde yeni bir ‘Titane’ beklentisi yaşatan, genç Fransız yönetmen Coralie Fargeat’ın ‘The Substance’ı festivalin izleyiciyi ikiye bölen skandal filmi oldu. Çok kişinin Altın Palmiye’ye layık gördüğü film ödüle ulaşsaydı, festival tarihinin 1987’de Maurice Pialat’nın ‘Şeytanın Güneşi Altında / Sous le Soleil du Satan’ından bu yana yaşadığı en büyük skandal olacaktı. Bu ‘feminist body horror’ denemesinde ekrandan taşan kanla, filmin gösterimi sırasında kendilerini iyi hissetmeyen izleyicilerin salonu terk etmek zorunda kaldıkları gözlemlendi. Filmin iki karakterinin canavara dönüştükleri final bölümünü izlemek benim için işkenceden farksızdı. Aşırılıkta sınır tanımayan bu bilimkurgu korku filminin kanlı sahneleri için ‘Kurban Bayramı’nda bu kadar çok kan akıtıldığını tahmin etmiyorum’ diyebilirim.

Titane’a özenen film

Coralie Fargeat ilk uzun metrajlı filmi ‘İntikam / Revenge’de kadınlara yönelik şiddeti tavizsiz bir şekilde kınadığını ilan etmişti. Bu iddiası kariyerinin ikinci filmi ‘The Substance’ın Cannes’ın ana yarışmasında yer bulmasına yetti. Coralie Fargeat’ın, David Lynch’in Lost Highway’, John Carpenter’in The Thing’, David Cronenberg’in Crash’ gibi gerilim filmlerinden etkilendiği belli oluyor. Titane’ ile üç yıl önce Cannes’ı fetheden Julia Ducounau’ya özendiği görülüyor. Ama The Substance’ ile Titane’ arasında dağlar kadar fark var. Fargeat ele aldığı temayı işlerken çirkinleşmekte sınır tanımayarak filminin etkileyiciliğini artıracağını tahmin eden bir bakış açısını senaryosuna taşımış. The Substance’ izleyicinin tahammül çizgisini sorgulayan sınırsız ve aşırı şiddetiyle uçlarda gezinen bir film. Fargeat senaryosunda izleyicisini dehşete düşürmek, tiksindirmek, abartıya kaçmak için bütün kozlarını kullanmış. Kan gölü bir trash (çöp) filmi yapmak için elini korkak alıştırmamış.

Filmde Demi Moore’un canlandırdığı Elizabeth Sparkle, her daim güzel, güçlü, seksi olan, uzatmaları oynayan bir TV süper starı işinden kovulunca, kendisinden daha genç, diri ve mükemmel bir versiyonunu yaratacağı söylenen ‘madde’yi kullanmaya karar verir. Akıllara durgunluk veren bir vücut deformasyonu sonucu, yaşlı Elizabeth’in içinden bir başka versiyonu, gencecik bir afet, Sue (Margaret Qualley) doğar. İhtiyarlama korkusunu kanlı bir masal üzerinden anlatmaya soyunan filmin finalinde bulduğu çözüm, gençleşme arayışının ölümcül bir sonu olacağı şeklinde. MUBİ’nin dağıtımını üstlendiği ‘The Substance’ın bizde ekranlarda boy göstermesi kaçınılmaz. Midelerin kaldıramayacağı bunca abartılı sahneyi bünyesinde barındıran filmden, kan görmeye tahammülü olmayanların, hassas bünyeli izleyicilerin uzak durmalarını şiddetle öneririm.

Eğlenceli olma iddiasını taşıyan bu feminist vahşet filminin ana teması, görünüşüne önem veren, ilelebet seksi görünmeyi düşleyen bir kadının, gizemli bir şirket tarafından kendisine yapılan teklif üzerine, hayatını değiştirecek, devrim niteliğindeki bir ilacı almayı kabul etmesi üzerine. Filmin gizemli ‘madde’si kendinizin daha genç, daha güzel, daha mükemmel bir başka versiyonuna ulaşmanızı sağlıyor. Bu ‘klonlama’ hikâyesi insan vücuduna yapılacak müdahalenin fiziksel ve psikolojik açıdan rahatsız edici durumlara sebebiyet vereceğini kabul ediyor. Coralie Fargeat “Bu fikir aklıma hayatımın bedenimden nefret ettiğim bir döneminde geldiğini” kabul ediyor. “Senaryomda kadınların bazı dayatmalardan kurtulmak için, kendilerine neden bu kadar baskı uyguladığını merak ettim ve kendime hiçbir sınır tanımadan tepkiyi groteskin sınırlarına kadar zorlamak istedim” diye devam ediyor.  

Klipvari sahneler eşliğindeki 140 dakikalık filmde çok sayıda referans var: feminizm, yaşlanma korkusu, kıskançlık, tüketim toplumu, hümanizm gibi. Başkanı Greta Gerwig’in feminist olduğu bilinen kadın ağırlıklı Cannes jürisi, ‘The Substance’ı eli boş göndermek istemedi. Coralie Fargeat, ödül listesinde En İyi Senaryo dalında kendine yer buldu. Filmde egemen erkek felsefesini, Dennis Quaid’in canlandırdığı TV kanalının sahibi Harvey temsil ediyor. Cannes Festivali Direktörü Thiérry Frémaux yarışma filmlerini ilan ettiği basın konferansında ‘The Substance’ için “Tür filmleri yaptığınızda bu filmlerin işe yaraması için harika bir sinemacı olmanız gerekir ve Coralie Fargeat için durum böyle. Bu yılki yarışma için doğru bir seçim” demişti. Allocine filmle ilgili yazısında “The Substance Cannes’da bugüne kadar gösterilen en çılgın film” başlığını attı.

 

Cannes tarihinin en çılgın filmi

Trash türünün karamsar örneği olarak, aşırı karikatürize karakterler eşliğindeki bu taşlama her daim genç ve güzel olmayı takıntı haline getiren kadınlara da eleştiri okları atıyor. Sinemanın bir süper starı iken kariyerini bir TV kanalı için fitness hocası olarak sürdüren Elizabeth, yaşlı olduğu gerekçesiyle yapımcısı Harvey tarafından kovulunca, yerine 20’li yaşlarda bir istidadın alınacağını öğrenir. Bir şirketten yutacağı ilaçla klonunun yaratılacağı teklifini alınca kabul eder. Kurallara göre haftada bir günü yarattığı klonu Sue ile yer değiştirebilecektir. Bu karışık uygulama bir müddet devam etse de iki kadının hayatını kabusa dönüştürecektir. Teknolojinin mucizevi ürünü ‘madde’yi kullanan iki kişinin dönüşümlü olarak, bir hafta genç, ertesi hafta yaşlı olması gerekmektedir. Bu protokole uyulmayınca kaçınılmaz felaket gerçekleşir. Birbirlerinden nefret eden ikili, yaşamlarını sürdürmek için birbirlerini destekleyip ‘madde’ kürünü aksatmamayı beceremiyorlar. Filmin akıllara durgunluk veren, sınırların zorlandığı çılgın finalde, David Cronenberg’in sinemasındaki en korkunç canavarları gölgede bırakan yaratıkların şiddetine maruz kalınır. Bir yılbaşı çekimi için çok kalabalık bir salonda yer alan izleyicilerin tümü, sahnede yer alanlar, kameramanlar, görevliler dahi herkesin, filmin kahramanının kustuğu kanla yıkandığını görürüz.

Demi Moore bu yıl Cannes Film Festivali’ne ilk kez yer aldığı bir filmin oyuncusu olarak geldi. 1962 New Mexico doğumlu aktris, ünlü ‘Striptease’ filminde bile yapmadığını, ‘The Substance’da kariyerinde ilk kez (61 yaşında) çırılçıplak oynamayı kabul etmekle yaptı. Sinema ve TV’deki 70 filmlik kariyerinde Moore ünlü yönetmenlerle çalıştı. Bunlar arasında Ridley Scott (G.I. Jane), Roland Joffe (The Scarlet Letter), Bary Levinson (Disclosure), Neil Jordan (We’re No Angels), Rob Reiner (A Few Good Men) ve Woody Allen’i (Deconstructing Harry) sayabiliriz. Yapımcı ve TV filmi yönetmeni olan Demi Moore ‘Ghost’ (1990) filmindeki performansıyla akıllarda kalacak. Filmde Demi Moore’un klonlanmış genç kopyasını canlandıran Margaret Qualley Hollywood’un yükselen yıldızlarından. Bu yıl Ethan Coen’in ‘Drive-Away Dolls’, geçen yıl Yorgos Lanthimos’un ‘Poor Things’, 2019’da Quentin Tarantino’nun ‘Once Upon a Time in Hollywood’ filmlerinde oynayan Margaret Qualley bu yıl Cannes’da iki ana yarışma filminin oyuncusu olarak kırmızı halıdan geçti: Lanthimos’un Merhamet Hikâyeleri / Kinds of Kindness’ı genelde beğenilmedi. Qualley 1994’te ünlü aktris Andie MacDowell’in kızı olarak dünyaya geldi.

1976 Paris doğumlu Coralie Fargeat senaryo yazılımı üzerindeki yüksek tahsilinden sonra, iki kısa metrajlı filmin ardından 2017’de ilk uzun metrajlı filmini yaptı. Aksiyon, korku, gerilim ve drama türlerindeki ‘İntikam / Revenge’, tipik bir tecavüz sonrası intikam alma öyküsüydü. Film tümü evli, aile babası, üç orta yaşlı, zengin erkeğin geleneksel bir av partisi için bir araya gelmeleriyle başlıyordu. Aralarından birinin metresi tecavüze uğrar; öldüğü zannedilip çöle terkedilen kadın intikam için harekete geçer. Acımasız bir insan avını odağına alan film, bir intikamın hayata geçirilmesinin ne anlama geldiğini soruşturuyordu. ‘İntikam’ hem kanlı, hem de radikal ve kalıcı bir etki bıraktı. Coralie Fargeat yedi yıllık bir suskunluk döneminden sonra, Demi Moore, Margaret Qualley ve Dennis Quaid gibi üç ünlü Amerikalı oyuncuyla filmini Cote D’Azur bölgesinde çekti. Coralie Fargeat Cannes’daki teşekkür konuşmasında “Filmlerin dünyayı gerçekten değiştirebileceğine inanıyorum. Bu yüzden filmimin yeni temeller inşa etmek için yararlı olacağını ümit ediyorum. Gerçekten bir devrime ihtiyacımız olduğunu ve bunun gerçekten başladığını da düşünüyorum” dedi.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün